Anadolu'dan Himalayalar’a
Gizlisi saklısı yoktur. Esirgemez hiçbir şeyi. Daha ilk tanıştığınızda neyi var neyi yok anlatır size. Ben şeker hastasıyım der. Bir ev aldım hepsi borç, benim değil bankanın der. Kayıpta sınır yok, on bin dolarlık param borsada beş yüz dolara düştü der ve şimdiki evim borç bütünüyle, kayınvalidemin on bin avroluk desteği olmasa bu da olmazdı, daha önce var olanları kaybettim kiracı yüzünden der ve anlatır kendisiyle ilgili olan hemen her şeyi.
Hele bir dil işi, doktora işi var ki konu etmeden duramaz. Hala içerisinde bir sızı olduğundan bahseder. Doktorayı tamamlayıp yurt dışına gidememek bir iç acısı onun için. Eksik ve kusur koymamış. Gereken ne ise yapmış, yıllarca dil çalışmış, iyi bir seviyeye de gelmiş ama bir türlü fırsat çıkmamış. Her seferinde sıra tam kendisine gelmek üzereyken bir başkası girmiş devreye. Daha hatırlı birisi. Yılmamış,usanmamış tekrar tekrar denemiş ama her seferinde engeller konulmuş önüne. Bıkkınlık, bezginlik ve yılgınlık en nihayetinde bitirmek üzere olduğu doktorasının yarıda kalmasına neden olmuş. Hala içerisinde bir ukdedir. Anlatır durur her seferinde. Bazen teselli eder kendisini yalnız. Bitiremediysem de dil sayesinde bakın kaç ülke gezdim İtalya’ya, Fransaya’ya en son Nepal’e kadar gittim der. Çoğu kişinin adını işitmediği ülkeye, şu dağlık ülkeye. Everest’e dünyanın zirvesine, Himalayalar ülkesine. Anadolu’dan Himalayalar’a uzanan yolculuk..
Yani uzmanlık alanı dil Mahmut beyin. İlki kuş yani güvercin, ikincisi dil. Her ikisine de epey emek vermiş, çocukluğundan gençliğinden beri.
Doktorayı mesleki alanında yapamamış olsa da kuşçulukta yapmış yalnız. Kuş uzmanı bence. Kuşun dilinden halinden anlayan bir hekim,bir tabip o.
Dil sayesinde de Hoca yalnız. Kimi görsek kiminle karşılaşsak bak tanıştırayım öğrencim benim der. Dili iyi ya. Anlaşılan mesleğe atanamadığı yıllarda dışarıdan dil dersine girmiş liselilerin. İşe bakın ki onların bir çoğu da ilerde kendisiyle aynı mesleği edinmişler ve mesai arkadaşları şimdi. Hocam diye hitap ediyorlar kendisine. Üstelik bir de kurumda personele vermiş bu dersi, onların da öğreticiliğini yapmış ve bu sayede şimdi sayısız öğrencinin hocası konumunda.
Bu da bir kazanım onun için. Her şey iyi gitmez zaten. Biri aksar ama diğeri iyi gider.
Kuş iyi gidiyor yalnız. Her gün onlarla beraber. Onlarla yakınlaşıyor onlarla konuşuyor, onların diline tercüman oluyor.
Yemliyor suluyor. Altını değiştiriyor.
Öpüyor okşuyor.
Dokunuyor.
Masaj yapıyor.
Hastaysa tedavi ediyor.
Çoğaltıyor.
Esirgemiyor ilgisini emeğini..
………………………..
Kimisi serbest,
Kimisi ise kafeste.
Üzülüyor onlar için. Özgürlüğünü kısıtlıyorum diyor.
Bir çift bülbül. Hem de ayrı ayrı kafeste.
Bir erkek biri dişi. Bir araya gelmelerine mani.
Konuşup koklaşmalarına bile engel.
Üzülüyor ama,
İstesem de bir arada tutamam ayrı olmaları lazım diyor.
………………………….
Yaşı kırkdokuz ama tanıştığımdan beri ben eliyim der bir soran olduğunda..
Yeni de değil üç dört senedir.
Yani kırk beşindeyken ben elliyim diyenlerden.
Herkes küçülürken büyüyenlerden..
Yani elliyi bir geçse atmışım diyecek olanlardan..
Yaşla ilgili bir sorunu yok.
Bir artısı yalnız. Ben elliyim dedikten sonra şaşkınlığını gizleyemiyor tabi vatandaş..
Sen cidden ellisinde misin, elliliklerden misin şimdi diye soruyor.
Hayretini gizleyemiyor yani.
Evet elliyim ne var ki bunda.
Şey, hiç de göstermiyorsun da.
İstediği bu zaten.
İstediği cevabı almış oluyor.
Elliyim demesinin ana espirisi bu.
Çünkü yaş ileri, görünüm daha genç.
Böylelikle mutluluk kaynağını yakalamış oluyor, moral oluyor kendisi için.
……………………………
Son tahlilde iyi çıkmış, iyisin zıpkın gibisin demiş doktoru.
Ancak, müşkülpesent biraz.
Şekeri çıktığında hemen doktoruna koşuyor.
Bir analiz bir sentez.
İyisin kaslısın, yağ yok sende, güçlü kuvvetlisin denilmiş.
Moralliydi,mutlu olmuştu bundan.
Güçlü ve kaslı.
Tüm arayışlar bunun için zaten.
Her gün spor ve kültür fizik. Haftada bir top.
Sabah akşam yürüyüş.
Sürekli kilo kontrolü.
……………………………
Sıkı ve renkli giyinenlerden.Yaş elli ya, genç görünecek. Slım tarzı zaten.
Bazen kırmızı bazen turuncu. Montu çift taraflı..
Biri klasik, diğeri tam canlı.
Yerine ve ortamına göre hemen bir ters çeviriyor ve uyum gösteriyor.
Giyiniyor ve soruyor.
Uydu mu yakıştı mı diye.
……………………………
İyi para harcayanlardan.
Hiç kaçmıyor yeter ki hoşuna gitsin, parayı anında bastırıyor..Aynı malın farklı model ve renginden birkaçını birden alıyor.
Bize de soruyor pahalı mı ucuz mu diye.
Farklı bir metot uyguluyorum fiyat skalası konusunda.
Bir mukayese yapmasını sağlıyorum kendi fiyat anlayışım üzerinden.
Bazen giyinip geldiğimde kaç lira, kaç para verdin kaça aldın diyor.
Üçte birini söylüyorum aldığım fiyatın.
Bu kadar ucuza mı,
Nereden nasıl diyor.
Hani bizim marka, renk desen takıntımız yok ya.
Neye rastlarsak ucuz yollu alıp geçiriyoruz sırtımıza ya.
Hesaplı geliyor ona.
Üçte bir gerçek ifade. Yani bir mal üçte bir fiyata düştüğünde kapsam alanına giriyor benim için.
Bir de en az on yıllık eski bir şey var diyelim üzerimde, o zamanki aldığım fiyatı söylüyorum, on yıl öncesinin fiyatını. İnanamıyor gerçek mi diye. Yani ürün yeni gibi ama fiyatı on on beş yıl öncesinin..İnanası gelmiyor buna. Oysa bu sürede neler değişmiyor ki. Olduğu yerde mi kalıyor fiyat sanki. Ona aldığın şimdi olmuş otuz ama siz on dediğinizde gerçekten mi, ne kadar da uzuz diyor ve bir mukayeseye gidiyor buradan.
………………………………
Tarzına duruşuna hiç uymuyor Mahmut beyin ama ben her işi yaptım çocukluğumda gençliğimde diyor. Orak da biçtim, tırpan da salladım, hasat harman da yaptım diyor. Bileğim o nedenle güçlü, kas gücüm fazla diyor ve bazen bileğe davet ediyor kendisine güvenenleri. Ancak şu var ki yeniliyor hepsine de. Sıradan olanlar açmıyor onu varsa yoksa cüsseliler. Yenilmek, tuş olmak kaçınılmaz oluyor o zaman..
……………………………..
Bir şeyini daha not edeyim ve daha fazla uzatmayayım sözü. Hani bu gençlik merakı, genç görünme merakı var ya o sebeple bıyıksız. Saç yeteri kadar güçlü hala ok gibi yaşına rağmen..
Vaktiyle görseydiniz, bunun en az iki katı saç ve fırça gibi de bıyık vardı diyor. Örnek de veriyor. Hani şu çok izlenen çok konuşulan çaylaaaarrr diyen Hüseyin var ya filmdeki tam onunki gibi diyor..
Amcası müdahale etmiş bıyığına. Bak yeğenim daha önünde çoook zaman var, ilerde bırakırsın beni dinlersen. Kes şunu. Bak daha bekarsın, evleneceksin, beğenileceksin diyor ve kesiş o kesiş oluyor..Bir daha da bırakmıyor o gün bu gün bıyığını..
Tabi ki yaş elli ama bıyıksız kırkında görünürsün Mahmut hocam, hele bir bırak da o fırça gibi bıyıklarını görelim ondan sonra elli mi yoksa atmış mı görünüyorsun?
Cesaretin varsa tabii.
Zaten o sebeple bana da diyor, şu bıyıklarını bir kessen en az sekiz on yaş genç görünürüsün diye ama benim şikayetim yok vaziyetten.
Ne yaşımdan, ne görünümümden…
Kemal GÜL
06.07.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.