- 430 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Milada Bir Analiz 1
Her ne kadar tanrı düşüncesi tekleşmeye 4000 yıl önceden başladıysa da bu hiç bir zaman bu günkü anlayışa yakın olgunluğa erişmiş bir tek tanrı değildi. Ama bu adımlar, bu günkü tek tanrı anlayışına ulaşmamız için de atılması gereken başlangıç yol adımı uygarlaşmasıydılar da.
Değişen gelişen şeyin alacağı nihai şekli, o günde bilemezdiniz. Sizin o günlerde atacağınız adım, bir çeşit nihai adım gibi durur. Bu gün biliyoruz ki nihai adım yoktur. Nihai adım kendi kesikli sürekliliği içinde ancak vardır ve anlaşılırdır.
Bu nedenle İbrahim’in, Musa’nın, İsa’nın ve diğerlerinin tanrısının hepsi bir ve aynı gibi gösterilip söylense de incelendiğinde hep başka başkaydılar. Birbiriyle kesişen yanları, kendilerine aktarılan eski anlayışlardan süzülme, folklorik bilgi oluşla oturmuş olan meşruiyetlikti bir bilgi olan yanları vardır. Her süreçle yeni kılınan yeni yan, bu eski yanların üzerine oturtuluyordu. Bunun en temeli de ilahlar düzleminin yansıtılmasıyla kral tanrı, ya da rahip tanrı veya lugal tanrı anlayışıdır.
Seçme ayıklamalar yapılıp, yüzbinlerce düşünce efor sarflarıyla; oluşmuş eski, önceki güncel fikirler; şimdiki güncellikte olan ortak akla uygun hale getiriliyordular. Tanrı kavramı, hiç bir semavi dinler döneminde ve özellikle de İsa döneminde dahi bugünkü anlamına kavuşamamıştı. Bugünkü anlamı da yarınlardaki anlamının geri düzlemli ham şekli olacağı, kuşkusuzdur.
İslam’ın kendi oluşma ve yayılma bölgesinde olmakla, Hristiyanlığı, İslamlık; Hıristiyanlık oluşla Nasturiler üzerinden kendilerine doğru yapılan akislerden; nasturiliği Hristiyanlık diye daha genel tanıdılar.
Diğer yandan da Nasturi mezhebi yanında Yahudiler ve yine Yakubi mezhepli, Hristiyanlar da Arabistan’da boy veriyorlardı. Hıristiyan mezhepli Arabistan’daki Hristiyan kiliseler; çevresindeki Araplara yönelik vaki olan öğreti ihraçlarıyla, Arabistan da fikri zeminde iyice olgunlaşıyordu.
İslam çevresindeki nasturi kaynaklı monofizitçi düşünce yaklaşımlarına "sapıklık!" derken, aslında kendisinin doğrulması olan; etkilenmesi olan; seçme ayıklaması oluşla monofiztçiliğin kendisine bir olgunlaşışı zaman zemin işlevi gördüğü hakkını da, teslim etmek gerekiyordu.
Yani İslam’ın insanüstü inşalı olan Tanrı savunması, kendinden önce gelen bilgiler olmasının yanı sıra Monofizitçi yaklaşımlarla doruklaşan bu bilgilere bir tepki oluşla, bu tepkiye göre biçimlenişle İslam felsefesini ortaya koyacaktı. Düşünsel bağlamda başkalarındaki eğrilmeleri görmeden siz doğruluşun erdemini giyemezdiniz.
İsa’cılığın monofizitti dediğimiz tanrılık ve insanlık bedeni bir arada tekil oluşla tartışılması; ittifakı dönemler kralının (insanın) ve kral tanrı olan Lugalin yaratan tanrı kıyafetini de giymesi konusu hala devam edegelen kaostuk süreçlerin adeta göze sokulan tartışılmalarının adeta geçmiş belgeseliydi.
İlahi karakterler henüz İsa dönemi ve sonrasında ki dönemlerde tam kaybolmuş değildirler. Doğuran, süt emziren, düzenleyen ve yaratan ittifakı kral ve tanrı krallıktı, ilah formları; İsa döneminin içindeki vücuda getirilişle, çatışan fikirlerdi. Tanrı İsa ve insan İsa oluşla iki tabiatlı İsa ortaya konmuştu.
Sıkıntı şuydu: ilk ittifaklar içinde ilahlar birbirinde doğabiliyordu. Yaratan ilah kavramı; ilahın yaratıcı olması değerlendirmesiyle, yaratıcı olan ilahların doğamayacağı fikrine vardılar. Hem tanrı her şeyi yaratacaktı, hem de doğacaktı! Sosyal bilincin seçme ayıklamalı tartışma ilkesi devreye girdi.
Bu seçme ayıklama filtresine göre tanrı bizatihi kendi kendisinin nedeni olması gerektiği anlayışı ortaya konmuştu. Bu nedenle tanrı olan İsa’yı Meryem mi doğurmuştu? Diye ayıran ve sentezleyen sürece dek yansımalar yapan gölge düşünceleri olgunlaşışı oluşmalar içinde sormaktadırlar.
Yine yoksa insan olan İsa’yı mı Meryem doğurmuştu? Demenin tartışması içinde oluşla Tanrı İsa’yı, "insan Meryem’in" doğuramayacağı fikri, tartışılmaya başlandı. Tartışmada hiç düşünülmeyen yeni fikirler ortaya çıkıyordu. Bu tartışmaların kaynağı geçmişteki örnekçeleri yeni söylemle hale yola koymaktı.
Bunu yaparken üzerine konduğu geçmiş dönem olan geçmişin mirastı anlayışlarını; sapıklık, cahiliye gibi söylemlerle dışlıyordu. Yeni olan eskinin yerini almak için bunu yapmalıydı. Hem gelin olmalıydı, hem ağlamalıydı. Hem geçmişi geliştirip dönüşmekle sindirecekti. Hem timsah gözyaşı dökecekti.
Öteden beri gelen ilahtı doğumun temsilcisi (simgesi) olan Meryem’in, kutsal tapınak doğumlarını temsil eden doğurma özelliği; sürecin soyut fikre doğru göç etmesinin, tarihsel tartışması, yola adım belgesi gibi durmaktadır. İnsan doğurduğuna göre, Meryem doğuruyorsa insandır. İlah doğurmazdı. Bu soyutlama gücünün ufki olgunluğunu gösterir.
Emziren, doğuran ilah figürü ilk ittifakların çok özel koşullarının inşasıydı. Oysa şimdiki ittifakların hiç birinin içinde ilk ittifakı özelliklerin esamisi yoktur. İlk ittifakları tasavvur etmenin olanağı da yoktur.
Üstelik ilk ittifakları işleyen imanı anlatımlar şimdinin değişip dönüşmüş mantığını beslediler. Geçmiş geri beslenmeli iman ve anlatımların kaynağıydı. Şimdiki tartışmacıların elinde o dönemin neden öyle düşündüklerini belirtir olan hiç bir veri dahi ellerinde yoktur. Öyle düşünmenin verileri elinizde yoksa o veriye ya yeni veri söylenir. Ya da o veri sapıklık, müşriklik, paganizm, cahiliye gibi söylem edişle eski ile yeni arasında görülmesi gereken tarihsellik, böylece nefreti söylemle anlaşılmaz olur.
Meryem Tanrı olan İsa’yı doğuramaz demek; hiçbir düzenleyici geçerliliği kalmamış olan doğuran ilah idesinden; doğurmayan, doğrulmayan "ilah" fikrine göç etmeyi olgunlaştırmak demekti. Bu göç eden şimdiki yeni düşüncede, “ittifakı dönemlerin doğuran ilahları düşüncesiyle totem gruplara, o ittifakın ait tisi olma vizesini veren imanı düşüncelerin" kırıntısını dahi bulamazsınız.
Eski ilahın sizin üzerinizde otoritesi olan doğurma, yaratma gücü; süt emziren; aykırı totem gruplar arası cinsel birleşmeyi kendisiyle, kendi üzerinde sembolize edişteki rol oynayan tevhitçi gerekçesini asla bilemezseniz. Elbette ki halde miladi dönemde oluşan ilahın, sizin üzerinizde söz sahibi olabilmesi için size benzememesi, sizden farklı ve üstün olması gerekecektir.
Yeni ilah, yeni tanrı gerekçeli hafıza silmeler ve hafıza kayıplarından ötürü; devir aldıkları eski yapının üzerinde gerekli oynamalarla yeni olanı inşa ettiler. Ellerindeki devir alınan yapı eskiden olmuş olanın, olmaması şeklinde olacaktır. Süt emziren ilah, çocuk sahibi olan ilahtı. O halde yeni İLAH çocuk sahibi olmayacaktı. Yani yeni ilah doğurmayacaktı. Süt emzirmeyecekti. Süt emdirme, sütanneliği kutsama seremonisine dönüşecekti.
Sürecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.