GÜNÜMÜZ GENÇLERİ NEDEN EVLENMİYORLAR?
GÜNÜMÜZ GENÇLERİ NEDEN EVLENMİYORLAR?
Sevgili Çengelköy, hepimiz bir insan olarak çok büyük umutlarla severiz, evlenmek ve mutlu bir yuva kurmak isteriz. Kimi insanlar bunu başarabilir, bazıları da büyük hayal kırıklıklarına uğrar. Bu konu da maalesef büyük acılar yaşar.
Efendim, son dönemlerde umduğu gibi hayat kuranların sayısı ne yazık ki azalıyor. Sevgilerin de, aşkların da veya evliliklerin de sorun yaşayanların sayısı giderek artıyor. Türkiye’nin son 15–20 yıllık döneminde, yanlış evlilikler, boşanmalar, aile içi şiddet olayları, başlı başına gündem oluşturacak kadar çok. Öyle ki, televizyon haberlerinde, gazetelerde gün geçmiyor ki, bu konularda felâket haberleri çıkmasın. Hem de üst üste, tekrar tekrar verildiği için, gençlerimiz doğal olarak bu tablodan ürker hâle geldi.
Toplum nasıl bu hâle geldi, neden evliliklerin çoğu sorunlu, neden boşanmalar arttı? Neden bu kadar çok yanlış evlilik var? Gençlerimiz niçin evlilik gibi kutsal bir yuvaya endişe ve korkuyla bakıyorlar? Onca güzel ve bakımlı, okumuş kızlar neden yaşları 30’lara dayandığı halde evlenmiyor ve neden fidan gibi delikanlılar evlilikten kaçıyor?
Uzmanlara göre, çok değil, bir kuşak öncesin de mutlu aileler, sorunsuz yuvalar büyük çoğunlukta iken, şimdi ne oldu da 15–20 yıl içinde her şey tersine dönmeye başladı? Yanlış ilişkiler, yanlış evlilikler, ayrılmalar, boşanmalar, ortalarda kalan çocuklar ve evlenemeyen gençler… Bu katmerli yangın, her tarafı sarmış durumda. Mutlaka yakınımıza, etrafımıza da geliyor, bu alevler. Diyelim ki bizim ailemiz sorunsuz ama yakın çevremizde bu alevler oluşabiliyor. Söz gelişi, kardeşiniz, ağabeyiniz, ablanız, dayınız, halanız bu dertten zor duruma düşerse, siz onların dertleriyle meşgul olmak zorunda kalabiliyorsunuz. Ya da çok sevdiğiniz bir dostunuz, arkadaşınız böyle bir olay yaşıyorsa, haliyle siz de huzursuz oluyorsunuz.
Daha kötüsü, “benim oğlum, benim kızımda böyle kötü bir evlilik yapar mı?” diye düşünmekten kendinizi almıyorsunuz. Hatta belki, “ya kızım evlenmezse, oğlum ömür boyu bekâr kalırsa?” diye endişelenip, korkuyorsunuz. Belki de, başınızda böyle bir olay var, uykularınız kaçıyor, çocuklarınızın geleceğini düşündükçe. Bu endişeler, korkular salgın bir hastalık gibi toplumumuzda yaygın. Bu yaşananlar gerçekten ülkemizde şiddeti daha da artan ve günden güne yayılan sosyal bir yara. Bu konu da, birey ve toplum olarak etkilendiğimize göre, mutlaka bizlere ve devlete büyük görevler düşüyor.
Sevenler, Neden Karı Koca Olamıyorlar..?
Günümüzde bütün kolaylıklara ve yakınlaşmalara rağmen, olması gereken evlilikler gerçekleşmiyor, ilişkiler arkadaşlıktan öteye, yani evliliğe bir türlü gidemiyor. Sevgililer çoğaldıkça, karı kocalar azalıyor. Evlenemeyen kızlarımız, eskiden olduğu gibi kısmeti olmadığı, fiziksel kusuru bulunduğu veya yoksul olduğu için değil, genelde kısmetlerini evlenmeye ikna edemediği için ya da görüşüp konuştuğu erkek, evlenmeye yanaşmadığı için evlenemiyorlar.
Bu durumda olan kızların yaşadığı duygusal psikoloji gerçekten içler acısı. Kimi kızlar travma geçiriyor, hayata küsüyor, kimisi psikolojik tedavi görüyor. Hemen hepsi, geleceğinden kaygı duyup, yarınından endişe ediyor. Hele “30” yaş paniğine kapılanlar için hayat kâbus gibi. Ümitsizlik duygusu pranga gibi yapışıyor. Bunalımlar, stresler, kâbuslar peşlerini bırakmıyor. Genel anlamda toplumumuzda bir güvensizlik hâkim.
Üniversiteyi bitirmiş, iki yabancı dil bilen bir kızımız şunları söylüyor: “İyi bir eğitim aldık diye, farklı kriterlere sahip olduk. Okuma sürecinde farklı davranış biçimiyle şekillendiğimiz için, hiçbir şeyi beğenmez ve seçim yapamaz olduk. Şimdi iyi bir eğitim alan ama 29 yaşında evde kalmış bir kızım.” Bu kızımızın söylediklerine benzer sözleri erkekler de söylüyor. Bir genç dostum, “Eğitim, eğitim diye, hayatımızı adadık. Eğitimi tamamladığımızda evlenme yaşımız geçiyor. Ben 30 yaşından sonra, ne zaman iş bulacağım da, yuva kuracağım?” demişti.
Sevgili Çengelköy, günümüzde evliliğe hazır olmanın yaşı ve şartları değişti. Geçmişte 17–18 yaşını bulan kızlarla, askerliğini bitiren erkekler fazla zaman kaybetmeden evlendirilirdi. Ancak gerek ekonomik ve sosyal şartlardan, gerekse eğitim sürecinin uzunluğundan evlenme yaşının erkeklerde 30, kadınlarda 25’e kadar çıktığını görmekteyiz. Fakat büyük şehirlerde, bu oranın da üstüne çıkıldığı görülüyor. Gençlerimizin evlenememelerinin başlıca sebepleri, daha çok ekonomik ve güvensizlikle ilgili.
Evlenmemek Çözüm Değil…
Sevgili okur, önceleri evlilik problemleri bu kadar topluma açık değildi. Aile arasında “kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışıyla kalan, mahrem bir olaydı. Şimdilerde ise, bir ailenin sadece problemi değil, her sırrı üçüncü kişiler tarafından açıkça biliniyor. Medya, dizi film, evlenmek istiyorum gibi programlar, evliliğin mahremitiyetinin içine girerek, evliliği şeffaflaştırdı. Bu yüzden günümüz erkekleri, evliliğin ne olduğunu, olası problemlerin ve bu problemlerin olabilme ihtimalinin yüksek olduğunu bildikleri için, ne yazık ki, evlenmeye soğuk bakmaktadırlar.
Uzmanlara göre, yine günümüzde kimi kızlar da, ailelerde yaşanan problemler yüzünden, evlilikte kötü günler yaşayacağı korkusu duymakta, bazıları bu yüzden evlenmeyi bile düşünmemektedir. Çoğunluğu erkeklerde, azınlığı kızlarda olmak üzere, evlenmemek fikri gelişmekte, bu anlayış ve kavram medyanın da etkisiyle yaygınlaşmaktadır. Gelecek kaygısı, “acaba geçinebilir miyim ?”, “kötü bir evlilik yapar mıyım ?”, “boşanır mıyım ?”,”iyi bir eşe sahip olabilir miyim ?” soruları, gençlerimizi bu endişelerin, pençesine itiyor.
Sevgili Çengelköy, evlilik kutsal bir kurumdur. Yasal ve bazı bağlayıcı unsurları beraberinde taşır. Evlilikte kadın erkeğin hayat arkadaşı, dostu, sevgilisi ve çocuklarının annesidir. Mutlu bir evlilikte, kadın ve erkek birbirlerini tamamlar. Kadın erkeğin yarısıdır, erkekle beraber birbirini tamamlayan bir bütündür. Her ikisi de, diğeri olmadan tamamlanamaz. Biri olmazsa, diğeri eksik olur. Psikolojik ve fiziksel bütünlük sağlamanın yolu evliliktir. Böyle olunca, insanlar rahata erer, huzurlu bir yaşam sürerler, insanlığa ve topluma hayırlı olurlar. Dinimiz bu yüzden, evliliğe önem vermiş, tavsiye etmiştir. Evliliğe aracı olanlara da, “ibadet sevabı “ vermiştir. Sağlıcakla kalın.
T U N A C A N
Hüseyin A. Tuna
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.