- 1395 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
BEN BİR KİTAPSIZIM AMA SORUN HELE NİYE?
KALAYLI KAPLARDA ALAYLI YEMEKLER
Yazılarından ufak pasajlar aldığım değerli arkadaşlarımın engin hoşgörülerine sığınarak Bismillah diyorum.
---------------------------------------------------------------------------
Efendim...Bazı dostlar bana diyorlar ki ’’ Hocam sen niçin kitapsızsın? ’’ Ah dostlarım ahhh. Bunun sebebini ne siz sorun ne ben söyleyim desem de artık bu çok önemli mevzuyu sizlerle paylaşmanın zamanı geldi.
Aslında elimde bir kaç kitaba yetecek kadar materyal var ama yine de ben bu alemde sayılı kitapsızlardan biriyim. Sebebine gelinece: Elimden geldiği, dilimin döndüğü kadarıyla izah edeyim.
Kitap çıkarmak aslında o kadar zor bir olay değil. 2500 Tl kadar bir paranız varsa herhangi bir yayınevinden 1000 civarında kitabınızın çıkması işten bile değil. Dolayısyla da benim ya da bir başka şair- yazarın kitapsız biriyken ehl-i kitap olması çok da zor bir olay değil.İlle velakin bunun bir de kitap çıktıktan sonraki aşaması var ki beni asıl ürküten de işte o aşama.
Kitabı çıkarıyorsunuz. Ondan sonra bir imza günü yapılıyor yayıneviniz tarafından. İşte beni tırstırttıran yer burası. ( ’’Tırstırttıran’’ kelimesi bendenizin edebiyatımıza bir hediyesidir. O kadarcık katkımız da olsun di mi ama?)
Şimdi gelin bir imza gününde yaşanan muhabbetleri aktarayım size ki korkumun sebebini anlayın. Diyelim ki bir kitap çıkartmışım... Faraza diyorum...
Vatandaşın biri standda... Kitabımı eline alıp bir iki sayfa karıştırdıktan sonra başlıyor konuşmaya:
-Ooooo çok enteresan...Anlatmak istediğiniz asıl meselenin duygusal yönünü ortaya çıkartan tümcelerin içine yabancı kelimeleri sofistike ve kreatif bir şekilde yerleştirmekle mütevellit textinize sarkastik bir hava kattıktan sonra bebeğinizi olgular dünyasına getirmişsiniz.
İster istemez karnıma bakıyorum. ’’ Ulan hamile kaldığımı bile hatırlamıyorum lakin beyefendi baya bir inançlı konuşuyor. Hay Allah’ım ya ben ne zaman hamile kaldım, ne zaman doğurdum ’’ Diye kendi kendimi yemeye başlıyorum.Cinsiyetimden şüphe ediyorum.
’’Haaa’’ diye bir ünlemle aptal aptal beyefendinin suratına bakarken bir başka beyefendi yaklaşıyor ve birinci beyefendiyi -sanırım- destekleyen bir konuşma yapıyor:
-Aynen öyle! Filhakika, ben de verimsel ve sanatperver bazı söylemlerin indirgenirken bütüncülleştirilmesindeki ufak nüans farklarını merak etmekten kendimi alamıyorum demek durumundayım."
’’ Beyler bana da izah etseniz de anlasam suçum günahım neymiş ’’ Diye sorduğum anda 2. Adam cevap veriyor:
-Basit ve spesifik bir şekilde şöyle izah edeyim üstadım: Elmaperver bir söylemle girdiğim bakkalsal ortamda ihtiyaçlarımı indirgediğim yapısallaştırılmış nüans farklarını merak etmekten kendimi alamadığım için, ehven-i şer diyerek, elmayı alıp çıkmalıyım düşüncesindeyim."
’’Hay Allah’ım Ya Rabbim. Ulan tamanen kendi anılarımdan oluşan bir kitap alt tarafı. Şimdi doğum ya da elma nereden çıktı.’’ Dememe fırsat kalmıyor bir üçüncü vatandaş geliyor .
- Kitabınızı okudum. Jakoben bir emperyalistin devinimleri varsayımsal argümanlarla ve devamlı background yapılarak ele alınmış ve ortaya absürt bir simülasyon çıkmış.
’’ Hımmm..Bu herif sanırım beğenmedi ’’ Diye düşündüğüm anda bir de hatun kişi giriyor devreye.
-Yok ama..Öyle demeyin. Güzel bir konsensüs yakalamış yazarımız.
Belli ki bir şeyler yakalamışım ama ne? Hatun, sinüs, kosinüs bir şeyler diyor ama yahu onlar matematikte değil miydi?
Tam ağzımı açıp ’’ Ablacığım basit bir anı kitabı ’’ Diyeceğim lakin 3. Adam öfkeleniyor birden hatuna. "Empedansı düşük insanlarla bu konjoktürde böyle seküler sohbetlere katılamam. Daha seleksyonatif kişilerle değişik varyasyonlarda vizyonumu genişletmek istiyorum." diyor ve arkasından ’’ Abi imzalı bir kitabımı takdim etseydim bari ’’ dediğimi bile duymadan uzaklaşıyor oradan.
Abla, 3. adamın arkasından -sanırım- sitem ediyor: ’’ Liberal demokrasilerde bu tür paradigmalar, retrospektif sanrılar doğurur. Beyefendinin tavrını reel konjonktürde ziyadesiyle garipsedim.’’
Yahu şöyle benim anlayacağım dille ’’ Ulan Allah’ın lavuğu sen ne anlarsın kitap analizinden’’ filan dese şıppadanak anlayacağım ablayı lakin demiyor. Bana hak mı veriyor, eleştiri mi yapıyor, ya da giden adama kızdı mı, kızmadı mı? ama yok..Ablayı da anlayamıyorum.
Derken efendim en korktuğum eleştirmen yaklaşıyor standa. Bizim Nizamettin Abi. Eyvah ki eyvah..
-Sami Üstadım, kitab-ı mukaddesiniz fevkal beşer ve de alüyyül â’la olmuş. Her bir kıssanız suret-i naçizanemizi mütebessim tezahürlere gark eyledi.
’’Yahu Nizamettin abi Allah rızası için kısaca beğendim ya da beğenmedim’’ desen de biz de anlasak’’ diyecek kadar salak değilim elbette. Çünkü çok iyi biliyorum ki böyle bir şey dediğim takdirde Nizamettin abi dünyanın yaratılışından, Adem Peygamber ve Havva Anamızın cennetten kovulmasından, Nuh tufanından bir başlayacak, Mercidabık ve Ridaniye savaşlarından çıkıp Sultan Hamid-i Sâni dönemindeki 31 Mart kıyamına, oradan da I. Dünya ve Kurtuluş Savaşına kadar uzanacaktır. O bakımdan kısaca ’’ Allah razı olsun abi’’ Diyorum .
Nizamettin abi kitabı eline alıyor ve bayan arkadaş ile 1 ve 2 no lu beye doğru uzatarak başlıyor benim kitabın ne anlattığını izah etmeye:
- Muhteremler, üstad-ı sagir Sami Hocaefendi bu mübarek ve mütelezziz eserinde bize Üstad-ı â’zamın dilinden hülaseten diyor ki:
Kader ve cüz’-i ihtiyârî, İslâmiyetin ve îmânın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir îmânın cüz’lerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir. Yâni mü’min herşeyi, hattâ fiilini, nefsini Cenâb-ı Hakk’a vere vere, tâ nihayette teklif ve mes’uliyetten kurtulmamak için "Cüz’-i ihtiyârî" önüne çıkıyor. Ona "Mes’ul ve mükellefsin" der. Sonra, ondan sudûr eden iyilikler ve kemâlât ile mağrur olmamak için, "Kader" karşısına geliyor. Der: "Haddini bil, yapan sen değilsin." Evet kader, cüz’-i ihtiyârî; îmân ve İslâmiyetin nihayet merâtibinde... Kader, nefsi gururdan ve cüz’-i ihtiyârî, adem-i mes’uliyetten kurtarmak içindir ki, mesâil-i îmâniyeye girmişler. Yoksa mütemerrid nüfus-u emmârenin işledikleri seyyiatının mes’uliyetinden kendilerini kurtarmak için kadere yapışmak ve onlara in’am olunan mehâsinle iftihar etmek, gururlanmak, cüz’-i ihtiyariye istinad etmek; bütün bütün sırr-ı kadere ve hikmet-i cüz’-i ihtiyariyeye zıd bir harekete sebebiyet veren ilmî mes’eleler değildir. Evet, mânen terakki etmeyen avâm içinde kaderin cây-ı istimâli var. Fakat o da mâziyat ve mesâibdedir ki, ye’sin ve hüznün ilâcıdır. Yoksa maâsi ve istikbaliyatta değildir ki, sefahete ve atâlete sebeb olsun. Demek kader mes’elesi, teklif ve mes’uliyetten kurtarmak için değil, belki fahr ve gururdan kurtarmak içindir ki, imânâ girmiş. Cüz’-i ihtiyârî, seyyiata merci’ olmak içindir ki, akideye dâhil olmuş. Yoksa mehâsine masdar olarak tefer’un etmek için değildir
Tam ellerimi açıp ’’ Amin Ya Rabbim ’’ diyeceğim anda bir başka vatandaş damlıyor ve başlıyor konuşmaya:
’’Ey Tanrım!Gidebilmek ne kadar çoksa işte oradayım.Ardından ağladıklarıma sen, bana gülmelerine neden müsaade ettin?Kibir kusuyorlar,derinden derinden bakarken bile,ta uzaklardan sadece bir ses,adı ise hepsinden bitap.Durmaksızın ,öylesine bir çaba ki susma.Ve insan olmuşlar habersiz bi çare..’’
Yahu hani doğru düzgün ’’ Ey Tanrım bana üç tane, üç de yetmez beş tane, beş de yetmez yedi tane ver ver verr’’’ dese anlayacağım ki vatandaş benimle aynı dertten muzdarip ama şimdi ne diyor, ne istiyor, derdi nedir, kitabı beğendi mi, beğenmedi mi anlayabilene aşk olsun.
Artık yavaş yavaş. ’’ Hay elim ayağım kurusaydı da şu namussuz kitabı yazmasaydım ’’ Noktasındayım. Ayrıca sabahtan beri yaptığım şey standa az bir şey de olsa yaklaşan vatandaşlara ’’ Beyendi/Hanımefendi öyle uzak durmayın yaklaşın size imzalı bir kitabımı hediye edeyim ’’ diyerekten beleşe kitap dağıtmaktan başka bir şey değil. Beleşe dağıttığım halde bile taş çatladı elli kitabım elden çıkıyor.
Topsakallı bir amca daha geliyor ve kitabı evirip çevirdikten sonra.:
-Hımmmm fena değil. Sarte, Nietzche ( Ulan bu herifin adını bi türlü doğru yazmam..Pardon herif mi bayan mı onu da bilmiyorum. Bi de bayansa resmen b.ku yedim edebiyat dünyasında. Tefe koyarlar beni valla, ) Turgenyef, Van Goh ( Bu namussuzun adını da yazmam hiç ) Çaykovski , ( Bu da öyle ) Nikolay Çavuşesku, Zülfikar Ali Butto, Alfred Hiçkok karışımı bir şeyler olmuş. Bu edebiyatçılardan esinlendiğinizi görüyorum. Başlangıç için iyi ama Ludvig Van Bethovın, Volfrang Amma Deyus Motzart, Armando Diyego Maradona, Gabriyel Margues Vasko dö Gama, Ebu İshak bin Abdullah İbni Ebu Dümtek,Lionel Messi, Petrus Ferdinandus Yohannes Pierre Paulus Wielaartus Van Hoydong,Cristian Mark Junio Nascimento Oliveira Baroni gibi yazarları da okumanızı tavsiye ederim. Ama ille de Kiristiyano Ronaldo...Onu mutlaka okumalısınız azizim.
Resmen şoke olmuş vaziyetteyim. Ulan en son okuduğum kitap Kemaletin Tuğcu’nun ’’ Köprüaltı Çocukları ’’ Adlı o muhteşem ve ölümsüz eseri. Ondan sonra meğer edebiyat dünyasına ne yazarlar katılmış da haberimiz olmamış. Resmen ezim ezim eziliyorum.
Oldukça güzel ve alımlı bir bayan yaklaşıyor. Bir yerlerden tanıyorum bunu. Meltem Esinti bu. Vallahi de o billahi de o ’’ Oooo hanımefendi bu ne büyük onur benim için ’’ Diyorum. ’’ Beklentilerimiz işlendikçe zerrelerimizin en susuz bağına Atlasına gelin toprağına duvak olayım ey hayat...’’ diyerek selamlıyor beni. Kitabımı eline alıyor ve boy boyluyor, soy soyluyor, bakın ne söylüyor: ’’Yaşam, gergefine işlediği manaları önce kendi teyelleyip toparlayan sonra yine kendi söken bir garip masallar silsilesi… Yaşam, kınında muamma taşıyan şeffaf sancı…’’
Yahu neredeyse bağıracağım o koskoca salonda ’’ Ne sancısı yahu, biri gelir doğum yaptırır, öteki sancımın tuttuğunu söyler, mubarek kitap tanıtım standı değil Zeynep-Kamil Hastanesi sanki’’ diye.
Velhasılı kelam sanırım niçin benim de kitapsızlar zümresinden ehl-i kitap zümresine terfi edemediğimi izah edebilmişimdir. Benim bu konuda daha kat edeceğim oldukça uzun bir yol var. Çok okumalıyım çooook. Şimdiden başladım buna zaten. Şu sıralarda harıl harıl Sahrap Soysal’ın yazdığı o muazzam eseri yani ’’ Kalaylı Kaplarda Alaylı Yemekler ’’ adlı kitabı okumaktayım.
========================================================
Bu arada...
Bu gece kılınacak teravih namazı ve yine bu gece kalkılacak olan sahur ile birlikte mübarek Ramazan ayı başlamış oluyor.
Edebiyat Defteri sitemizden tanıdığım ya da henüz tanışmak şerefine nail olamadığım tüm site sakini dostların, sanal alemde muhabbet ettiğimiz tüm dostların, yakınlarımın ve akrabalarımın, her biri canımın bir parçası olan öğrencilerimin, maddi ve manevi tüm evlatlarımın, bütün yurdumun ve bütünİslam aleminin Ramazan Ayını kutluyorum. İnşallah bütün dünyaya huzur ve esenlikler gelmesine vesile olur.
YORUMLAR
Değerli Sami hocam, kitapsızın bir derdi, kitaplının bin derdini mizahi bir dille ne güzel anlatmışsın.
Elbette yazmadan önce çok okumalı ve kelime dağarcığımızı, bilgimizi artırmalıyız. Beyinler kevgire döndüyse, bir yerden giren öteki yerden düşüyorsa bunda bizim bir suçumuz, günahımız olamaz değil mi :)
Bendeniz de kitaplılar listesinde ikinci kitabımı çıkardım ama henüz bir kitap fuarına gidip bir statta kendimi rezil etme şerefine nail olamadım. Bütün kitaplarımı salonun bir köşesine döşedim, emekli olunca sahil kenarına bir çarşaf serip kendim satacağım. Çünkü deniz kenarlarından ben çok kitap almıştım, şimdi satma sırası ben de :)
Güzel bir yazı, tebrik ederim
selamlar
sami biberoğulları
İstanbul'a geldiğinde Kadıköy ya da Üsküdar sahiline inelim seninle. Çığırtkanlığım fena sayılmaz. Kitap satamasak bile deniz havası alırız ki ben kitapları satacağımızdan da eminim.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
O kitap başka kitap elbette. Allah ondan ayırmasın bizleri.
Selam ve sevgilerimle.
E bir de yazarı karıştırmak var imza günlerinde :))) Kitapsız olmak en iyisi dedim okuyunca. Hayırlı Ramazanlar.
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Düşün bir kere. Vatandaş Sami Biberoğulları zannederek gidip bir milletvekili ile sarmaş dolaş oluyor. Durduk yere milletvekili katili olmak da var işin içinde.))))))))))))))
Hayırlı Ramazanlar.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam benim anlamadığım öne çıkarılanlara bir bakıyorsunuz beş para etmiyor ama üç beş baskı yapıyor okunabilirlerse nedense ne aranıyor ne soruluyor bir garip durum işte ama sizin gibi değerli hocalarımızı birileri öne çıkarmalı o değerli bilgilerinizden herkes yararlanmalı diyorum sizin adınıza bunu çok istiyorum hayırlı ramazanlar dilerim saygılarımla
sami biberoğulları
Bu iş biraz da nasip meselesi sanırım. Nasibimizde ehli kitap olmak varsa mutlaka çıkartırız bizde.
Selam ve sevgilerimle.
bende kitapsızlardanım...Kitap çıkartmayı düşündüğüm anda bunlarıda göz ardı etmeyeceğim...En iyisi ben hemen okumaya entel dantel birisi olmaya çalışayım bakarsınız bende birgün kitapsizlıktan vazgecerim...
Çok güzeldi ki ben düz yazıları çok okumam ama sami bey yazdıysa okumalıyım diyede birşey oluştu acep bu yazılarınızın harika olmasından mı işte onu bilemedim.. yüreğiinize kaleminize sağlık sizi her şartta okumayı seviyorum... Her daim saygımla...
sami biberoğulları
Entel dantel olacaksan hiiiç kitap çıkarmaya filan çalışma. Vallahi de almam, billahi de almam))))))))))
Güzel dileklerin ve onurlandırıcı yorumun için çok teşekkür ederim.
Selam ve sevgilerimle.
Hocam boş verin kitaplı olmayı.Her şeyden önemlisi, iyi kalpli olmak daha eyudur da.
Ben size daha yeni bir şiirimi hediye ediyorum.Tabi sizden ,önce bir nazire olsun diye Selahattin Cansız abiye yazmıştim.Ayrıca sizede hediye etmek istiyorum.
GöÇ
Uyu !
Rüyaları tüketene kadar uyu.
Son dönemeçte
Son basamakta
Son sözde
Uyan !
Kaç duyguyu esir etmiş mir
Kaç günahı salıvermiş giz
Kaç gün daha
sorsana !
Sahipsiz geziniyor aşk günahkâr
Bahçelerde tek bir bakanı yok
Vuslat ateşine kurbanım diyen
Tek bir günahkâr yok
Hani ağır bir kavuşma
Hani dokunduğum beden
Kor gibi yanı başımda
Ateşi vuran yok
Çağır aklını
Dön geri de.
Paçalarına kadar ıslanmış
Güneşte kurut da gel de
Güneş yakıyormuş
O zaman aklına
Uyan da gel de
Şimdi sefer(savaş) vakti, atlara semer vur
Yollara düşerken kılıç değil akıl bul
Kim ne derse desin kendinle beni
Tanrı sorgulamadan Araf’ta bul
Hayırlı Ramazanlar Hocam.Belki Üsküdarda Bir Teravih Namazında Buluşma Dileğiyle
Saygılar, Sevgiler
sami biberoğulları
Güzel dileklerin için teşekkürler.
Akşamları bulunduğum semtten yani Ümraniyeden dışarı çıkmamak gibi kötü bir huyum var o bakımdan Üsküdarda bir teravih namazında buluşamayız ama Üsküdarda bir Cuma namazında buluşmamız mümkün.
Şiirin yine güzel olmuş. Serbest şiirde oldukça iyisin.
Selam ve sevgilerimle.
Bak bu kitap çıkarmak ve dağıtmak imza günlerinde çokkkk çoook haklısın Sami kardeşim,hayırlı nurlu ramazanlar kardeşim
sami biberoğulları
Sana da hayırlı ramazanlar.
Nasipte varsa çıkarırız biz de bir kitap. Yoksa eyvallah der yazılarımıza buradan devam ederiz.
Selam ve sevgilerimle.
Yazarın anlattığıyla okuyucunun anlayacağı farklıdır hep. İnsanlar okuduklarını kendi ruh hallerini oluşturan fıtratları ve sosyal yaşamlarındaki birikimlerinin çizdiği sınırlar içerisinde anlar. Öyle olmasa yazarın yazdıkları, yazardan bağımsız yıllarca konuşulmazdı.
Fakat toplumda o kadar çok sanat lümpeni var ki bunları mizahi bir dille karikatürize edip, başımıza muhtemelen gelebilecek şeyleri hatırlatmışsınız.
Elinize sağlık.
sami biberoğulları
Yorumunuza cevap vermekte gecikmişliğimden dolayı özürlerimin kabulü ile birlikte selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Kıymetli hocam
Çok güzel nefis bir mizah yazısı kaleme almışsınız fakat üstadım ilaveten şu hususu da belirtmek isterim ki olayları sübjektif bakış açısıyla değerlendirip ‘’sosyolojik ve psikolojik’’ boyutuyla da elle almanız yazınıza ayrı bir boyut kazandırmış. Tamam, abi kızma bizde eleştirimize sanatsal bir boyut kazandıralım dedik olmadı ama dendik ne var yani
:)))))))))))))))))))
Gülmekten karnıma kramplar girdi kaleminize yüreğinize sağlık
Saygı selamlarımla.
sami biberoğulları
Öncelikle cevap yazmakta geciktiğim için kusuruma bakma.
Şimdi ana menüye gelelim.
Vallahi beni sen kışkırttın aslında. Ciddi ciddi yazılar yazrken '' Abi senden şöyle sağlam bir mizah bekliyorum'' demenin alemi var mıydı? Biliyorsun benim ayarım her zaman aynı olmuyor...
Krampların için üzüldüm dersem vallahi de yalan, billahi de yalan. Beter ol...Kışkırtma beni..Kabahat senin )))))))))))))))
Selam ve sevgilerimle.
biz sizi burdan okuruz hocam..en iyisi kitapsız kalmak..bak benim bimlerce kitabım var ama kitapsızımmm
sami biberoğulları
Olaya hiç bu açıdan bakmamıştım. Binlerce kitabı olup da kitapsız olmak..Bu da güzeldi.
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Demek ki doğru karar vermişim)))))))
Selam ve sevgilerimle.
Hocam bende dolduruşa geldim kitapsız diye diye eş dost,
,sonunda nail oldum emelime ..
Ne kitap sattım köşeyi döndüm,
Ne de bastırdığım masrafı aldım.
Öldükten sonra anlaşılırmış değeri insanın,
Onu beklemeden başka yok isteğim..
Bastırırsan bile gel Anadolu'ya,
Ne soran oluyor,ne eleştiren
Enteller yok burada..
Başın ağrımaz sorularla..
Yine de çıkar bir kitap ölümlü dünyada...
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Değerimiz öldükten sonra anlaşılsa o da büyük bir kazanç. Çocuklara bir miras kalmış olur en azından.
Bir gün kitap çıkarmaya kalkarsam sanırımm sizin oraya gelirim. Hem daha ucuz hem de bu bahsettiğim muhabbetler olmaz sanırım oralarda.
Selam ve sevgilerimle.
EN İYİSİ KİTAP ÇIKARMAMAK DEDİM BEN TEBESSÜM EDERKEN OLDUKÇA ÖNEMLİ KONULARA DEĞİNMİŞSİN MORAL HOCAM ÖYLE KİTAP ÇIKARTMAK HİÇ AMA HİÇ KOLAY DEĞİL DEDİĞİN GİBİ ÇOK ÇALIŞMAK ÇOK ÇOK ARAŞTIRMAK OKUMAK LAZIM DİYORUM BEN DE GÜNÜN SEÇKİLERİNDEN DİYOR KALEMİNİ İÇTENLİKLE KUTLUYORUM SEVGİ VE SAYGILARIMLA
HAYIRLI RAMAZANLAR DİLİYORUM
sami biberoğulları
Sana da hayırlı Ramazanlar.