- 728 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
AŞK BİR HASTALIKTIR
Bir tarım işçisinin oğlu olan Albert Camus, 1913 yılında doğdu. Camus Cezayir Üniversitesinde çok güç geçim şartları altında yaptığı felsefe öğrenimini sağlık durumunun bozukluğu yüzünden bıraktı ve 1934 yılında amatör bir tiyatro topluluğu kurdu.Daha sonra gazeteciliğe merak saran düşünür 1938’de Paris’e gitti. İkinci Dünya Savaşı sırasında ’’Combat’’ direniş grubunda etkin bir rol oynadı, 1945’de savaş sona erince Combat gazetesi yazı işlerinin başına geçti. bu gazetede başmakaleler yazdı. Fakat 1947’de gazeteciliği bırakarak kendini yalnız edebiyata verdi. İlk eserleri 1939’dan Sisyphe Efsanesi adlı felsefe denemesiyle başlar. Birbirini tamamlayan bu iki eser düşüncelerinin özünü yansıtır. Camus, bu yapıtlarda insan yaşamının saçmalığı üzerinde durur. Ona göre insan, ölümlü bir yaratık olarak aklının hiç bir yardımı olmadan akıl dışı bir dünyada yaşamaktadır. Camus bu düşünceyi savaşın ortaya çıkardığı genel ve özel sorunlara yönelterek Bir Alman Dosta Mektuplar ile Veba adlı yapıtları yazdı. Bu son yapıt, insanlığın yürekler acısı durumunu yansıtır. Daha sonra yaşam karşısındaki davranışını şu yapıtlarında belirledi: Başkaldıran İnsan , Yaz, Düşüş, Sürgün ve Krallık adlı büyük hikayeler, Günü Gününe, adlı fıkra yazıları , Varoluşçuluktan çıkardığı sonuçlarda J. P. Sartre’de ayrılan Camus, başkaldırma ahlakını en yüce ahlak ve düşünce değerlerini koruyan bir ülkü olarak onaylar.Bu ülkü ona, dünyanın saçmalığı ölçüsünde zorunlu görünmektedir. Camus düşüncelerini tiyatroda daha etkili bir yoldan ortaya koydu:1944-1947 arasında sırayla Yanlışlık, Caligula, Sıkı Yönetim, Doğrular, Ruhlar ve Dostoyevski’nin Cinler’ini tiyatroya aktardı. Camus bu çalışmalarıyla 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldı.
Albert Camus için Aleksandrov şöyle diyordu:
’’Albert Camus’un görüşleri, Nietzche’nin ve Alman varoluşçularının etkisi altında oluşmuştu. Camus dış dünyayı, evreni, ’’öznenin durumu’’ olarak anlıyordu. Tek felsefe problemi ’’İntihar Problemi’’ydi onun için. Dostu sartre’dan burada ayrıldı. Daha ilk bakışta anlaşılacağı gibi Camus’un ahlak planındaki görüşlerine, aşırı kötümserlik egemendir. İnsanoğlu hep saçma bir durum içindedir yazarımıza göre; Ve bütün hayatı boyunca bu ...kıskançlık, kuşku, bencillik gibi...’’saçma durum’’lara karşı koyar. Dolayısıyla da anlamsız ve amaçsız bu etkinliğe mahkumdur. Uzatmaya gerek yok:Camus’nün yapıtları, aşırı bireyciliğin ve akıl dışılığın tetkin birer örneğidir.
1960 yılında bir araba kazasında ölen Fransız yazar Camus’nün bir sözüyle bitirelim yazımızı:
’’Aşk akıllı aptal demeden tüm insanlara bulaşan bir hastalıktır.’’