- 843 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TOPRAĞA DÜŞEN KAN DAMLALARI
Yağmurlu bir günde toprağın yeşil çimen kokusunu içime çektim; acının, ızdırabın ne olduğunu bilmeden, kimsesizlik duygusunu anlamadan. Sessizliğimi yaşadım dolu yüreğimde.
Gözlerimi kapadım açlığın sefaletin anlamını anlamak için direndim. Kendimi zaman tüneli içerisinde sürüklendiğimi hissettim; vicdanımla mantığım arasında gidip geldim…
Sustum, kimi zaman da ağladım ama hiçbir çare bulamadım. Elimden, elimizden ne gelebilirdi ki? Vatanın korunması için bazılarının fedakârlık etmesi gerekir…
*** *** ***
Diyar diyar dolaşan, memleket özlemi çeken cesur yürekler… Bir elinde tüfeği diğer elinde bombası… Kendini savaş seslerinin içine atan içine atan, vatanını önde tutan iki sadık göz…
Sen, coşkun dalgalar gibi ortalığı yıkan, bir nefesinle kasırga misali etrafı dağıtan, içindeki ateşinle her şeyi göze alan kahraman! Sen, canla başla bu yola yüreğini koydun. Yürüdün, günler geçtikçe durmadan koştun; yorulmak, acıkmak, susamak yoktu düşüncende. Aklında vatanına hasretin, kurtuluşu ve geride bıraktığın yakınların… Karanlığın ıssızlığında unutulmaya çalışılan, akılları kemiren, hüzünlere ve hıçkırıklara boğan, dört duvar arasında çoğalan çığlıkların yankısı… Limanda sessiz gemilerin batışını izlerken gözümde canlanan mutsuzluk ışığı…
Düşündün mü hiç havaya saçılan mermileri, toprağa düşen her kan dolması kadar üzüntüyü, kederi, ızdırabı, gözyaşını? Kazanılacak zaferlere kendi güçleriyle; avuçları, tırnakları ile kazıdıkları vatan toprakları bir parça suya bedeldi kurumuş dudaklarının arasından çıkan iki kelimeye eş…
*** *** ***
“ Yapayalnız ağlıyormuş zavallı…” Düşmanın el kol salladığı mayın tarlalarının içinde yürümek, toprağa düşen her kandamlası için akıtılan gözyaşları; gök kızılı rengi vatan, şarap kızıllığındaki kokusu…
Huzur arandı rüyalarda ezan yankılarıyla, mutsuzluğun mutlu mektupları yazıldı bomba sesleri arasında beyaz kâğıtlara, kimi zaman erzaklar yetmedi, askerler saldırıya uğramadan salgın hastalıklardan öldü, kimisinin de bünyesi dayanmadı ama hep bir elden direndiler; adımlar sayıldı, zor dolu dakikalar yaşandı her günün bitiminde.
*** *** ***
Annene söyledin mi? “ Hakkını helal et. Günün birinde ecel kapımı çalarda gurbete gidersem ardımdan ağlama, hatırlama; beraber gezdiğimiz yerlerde yemiş yeme” dedin mi? O gün geldi ve ağzından dökülen sözler: “Sana söz vermiştim, yerine getiremedim ama sevinmelisin, kanımın her zerresi helal olsun, vatan sizin!” Sevinci, üzüntüyü bir anda yaşadığımız dakikalar, geride izi çıkmayan hançer yarası, zafer sevinci. İçimizde canlanan yok olmayan umut ışığı…
Turuncunun, sarının, yeşilin, mavinin anlamı unutuldu; nereye baksak kırmızı ve siyah… Toplanan tozlu çakıl taşlar yağmur yağdığı zaman ıslak bir görünüm alır, kahveyi andırır; gök kan ağlar, toprak ıslanır… Korkmadan ilerleyen, dimdik ve yıkılmayacak kadar yere sağlam basan bedeniniz. Gaziler ve şehitler! Siz hep var olacaksınız. Gençler! Aydınlık yolunuz, güven şansınız, güç başarınız olsun. Göklerde dalgalanan ay yıldızlı bayrak olduğu sürece bu güçlü millet hep arkanızda.
Kanlar döküldü Müslüman askerlerimizin son sözleri kelimeyi şahadet oldu…
(DENEMEdir)