- 2226 Okunma
- 7 Yorum
- 1 Beğeni
İLK AŞKIM (GÖNLÜN İLK HEYECAN NAĞMELERİ)
Bazen durup duruken geçmiş gözlerimde acı bir türkü gibi sızlar durur. Sanırım yine eskilerin hüznü depreşti gönlümün kıyılarına çarparak.
Hemen hemen herkesin hayatında bir ilk aşkı olmuştur.. Ama ne kadarımızın platoniktir onu bilemem..
Benim aşkım tamamen platonikti.
Daha önce bulunduğumuz Karadeniz! in bu inci gibi güzel şehrine 2.gelişimizdi.Babamın görevi icabı dönmüş dolaşmış yine aynı şehre gelmiştik.. Artık lise 2 ye başlayacaktım ve kocaman bir kız olmuştum…Buna rağmen hala o çocuk ruhumu kaybetmemiştim nedense…Hala aksi yaramaz huysuz ve inatçıydım. Ve hala kapının önüne çıkıp erkekler gibi ayağımda top sektiriyor bisiklete biniyordum.
Bulunduğumuz sitede tek katlı oturduğumuz ev bir zaman sonra dar gelmeye başlayınca 4 katlı apartmanlardan birinin 2. katına yerleştik.. Site o kadar büyüktü ki orda oturanların bazılarını tanımıyorduk bile..
Neyse tam yerleşmeye çalışırken kapı çaldı. .Açtım.. Karşımda kara yağız bir delikanlı duruyordu. Biraz mahcup bir gülümsemeyle yüzüme baktı ve hemen gözlerini kaçırdı.. Üzerinde sarı bir tişört vardı( Aradan bunca sene geçmesine rağmen hiç unutmadım) . Esmer tenine müthiş yakışmıştı.. Elim ayağım bir birine dolandı. .Bakışlarım nereye gizleneceğini şaşırdı adeta.. İlk kez böyle hissediyordum.. Kendi kendime bile kızdım. Ne oluyor kızım dedim sakin ol.. Ama kalbim sanki kendi halinde bir varlıktı ve bir sürat arabasına yetişmeye çalışır gibi ritmi hızlanmıştı ..Elimi üstüne kapattım..
- Buyrun dedim.
Sesimi kendim bile tanıyamamıştım. Allahım ne berbat bir ses tonuydu öyle.. Boğuk sesimin sanki boğazımdan zor çıkıyormuş gibi bir tınısı vardı..
Delikanlı babamı görecekmiş.. Üniversiteye hazırlanıyormuş ve tercih yapma konusunda ondan yardım talep edecekmiş.
.Baba diye seslendim içeriye..
Babam efendim yavrum diyerek geldi.. Birden o cici babam gitti sanki.. Bir oğlana bir bana baktı ve sert bir sesle kızım içeri git sen dedi.. Bozulmuştum.. Ama ses çıkarmadan içeri gittim. Sanırım babalar kızları büyüdükçe kaybetme korkusu ile daha bir sert oluyorlar.
Kim ki bu çocuk diyordum içimden.
Kapının örtülme sesini duyunca gittiğini anladım ve hemen babamın yanına gittim.
- Baba kim bu çocuk dedim..
Nedense babam hala soğuk bakıyordu.
- .Neden sordum kızım dedi.
-
- .Hiçç dedim merakı ettim..
Bizim 3.katta ki Yüksel Beylerin oğlu Sema.. Sanırım kız kardeşi de senin ilk okulda ki arkadaşın Sibel.. Şaşırmıştım.. Nasıl olurda bu yakışıklı çocuğu daha önce farketmemiştim..
Neyse 1 hafta on gün içinde yerleştik.. Derken bir gün yine kapı çaldı.Karşımda Sibel duruyordu.. İlk tedirgin bakışları atlatınca hasretle sarıldık. Kızların o bildik cıvıl cıvıl sesiyle sohbete başladık.. Ama Allah biliyor ya aklımın köşesinde sinsi bir ses acaba ağbisi nerde diyordu.
Bir akşam taşınmanın ardından merdivenleri süpüreyim dedim. Tam bizim katı süpürdüm ki yukarıdan ayak sesleri duydum.. Bir anda yüreğim de çılgın bir tempo başladı.. Bu neydi böyle Allahım ne oluyordu bana..
Adımlar bulunduğum yere yaklaştıkça nereyi süpürdüğümü dahi farkedemez hale gelmiştim.. Derken o tatlı ses iyi akşamlar dedi.. Yutkundum. .Başımı kaldırıp iyi akşamlar dedim boğuk bir sesle. .Bir an gözlerimiz buluştu. Hani gözlerin konuşsun derler ya espri olarak.. Sanırım gözlerin konuşması buydu.. Ne kadar durduk bilmiyorum.. Sema birden apar topar indi aşağıya ve gözden kayboldu. En alta kadar süpürdüm.. Ve gecenin o tatlı esintisiyle hayallere daldım.. Elimde ki kapı süpürgesine sarıldığımı neden sonra farkettim Apar topar eve girdim.. Yatıyorum ben dedim ve odama çekildim. .Amacım Sema’nın dönüşünü beklemekti.. Büyük ihtimalle Sitede bulunan Lokale gitmişti.. Orda her tür aktiviteyi bulabilirdiniz.. Masa tenisinden tutunda yüzme havuzuna kadar vardı. Ama nedense kızlar akşamları gitmezlerdi.. Bizler daha çok kilometrelerce uzunluktaki yollarda elimizde çekirdekleri çitleterek tur atardık ..Hem de oğlanları çekiştirirdik.. Tabi bu turlar da genelde onlarla karşılaşırdık ta.
Neyse gece 12 ye doğru baktım köşeden Sema göründü. Ben de tesadüfmüş de hava alacakmışım gibi pencereyi açıp camdan bakmaya başladım.. Bana baktı.. Bıyık altı gülümsedi.. Kahretsin şımarık şey dedim..
Artık bu rutin bir hale gelmişti bizim için.. Ben her akşam merdiven süpürmeye çıkıyordum .Sema da lokale gidiyordu aynı saatlerde.. Gece de ben tabi cam kuşu yolunu bekliyordum..
Bir insan sadece bununla nasıl mutlu olabilirdi bilmiyorum.. Ama benim tek mutluluğum bu olmuştu..
Bir gün Sibel beni hadi gel tur atalım diye çağırdı. .Koşarak çıktım.. Beraber elimizde çekirdekler başladık sitenin yollarını arşınlamaya.. Bir baktım karşıdan Sema geliyor..Allahım..Üstünde bordo bir gömlek. .Ne kadar yakışmış.
İyi akşamlar kızlar dedi.. Beraberce iyi akşamlar dedik aynı anda.
Sibel ağbi gömleğin çok yakışmış dedi. Nedense göz ucuyla bana bakıp gülümsüyordu.. Ben de evet çok yakışmış dedim kaybolan sesimi bularak.. Gülümsedi.. Ahh o ne tatlı gülümsemeydi.. Teşekkür ederim dedi.. Ama bakışları ne dedi onu sadece o ve ben bildik sanırım.. Renkten renge girdiğime yemin edebilirim…Yanaklarım yanıyordu resmen.
İyi akşamlar diledi bize ve devam etti yoluna.. İçimden bir ses dön arkanı bak dese de dönmedim.. Bu kadar da inattım işte.
Sibel bana dönüp
- Biliyormusun Hülya ağbim evlenecek olsa senle evlenmesini isterdim dedi..
Ne münasebet kız nerden çıktı bu dedim…
Öyle deme hem güzelsin hem havalısın.. Bence yakışırsınız dedi..
Olmaz öyle şey deyip kestirip attım.. Müthiş utanmıştım.
Bir akşam yine merdiven süpürürken birden ayağım döndü ve acı ile merdivenin basamağına oturdum. Tam o anda Sema da iniyordu aşağıya.. Benim halimi görünce merakla eğildi
Hülya iyi misin? dedi..
Acıyla yüzüne baktım.. Ayağımdaki ağrı gözlerimde biriken acı yağmur damlalarına dönüşmek üzereydi..
Ayağım dedim burkuldu galiba…
Hemen ayağıma uzattı ellerini .Korkuyla çektim ayağımı..Daha çok acıyınca gözlerimden yaşlar süzüldü..
Hülyam sadece bakacağım dedi..
Sen doktor musun? dedim sinirle. Elleme.
Hüzünle yüzüme baktı..
Sen bizi mahvedeceksin biliyorsun değil mi dedi..
Ne demek istiyorsun dedim.. Sustu.
Gel seni eve çıkarayım dedi.
Yok dedim ben çıkarım.. Bu nasıl bir hezeyandı.. Bu kadar görmek için çırpındığım çocuğu yanımdan kovmak için her yolu deniyordum. .Bana dokunmasını istemiyordum.. Sanki dokunsa son nefesimi orada verecekmişim gibi geliyordu.
Hayır dedim ben kendim çıkarım..
- Ayağının acısıyla çıkamazsın gel inat etme yardım edeyim dedi..
- Babam görürse kızar dedim..
-
Görmeden çıkarırım korkma dedi..
Elimi tuttu.. Siz hiç yaralı bir kuşu avucunuza aldınız mı?
Daha elinize aldığınızda hayvanın soluklarını avucunuzda hissedersiniz. Ağzı açık nefes almaya çabalar. İşte benim elim de Sema’nın avucunun içinde bu durumdaydı diyebilirim. Elimi koluna doladı.Ben bir elimle merdivenin trabzanını tutarken bir taraftan da ağrıyan ayağıma basmamak için o tarafımla ona yaslanıyordum. Bu şekilde merdiveni çıktık.. Yıllarca yürümüşüz gibi nefes nefese kalmıştım..
- Hülya kapının koluna tutun ben inince kapıyı çal dedi Sema.. Baban bizi böyle görmesin.. Senin incinmeni istemiyorum.. Buna dayanamam dedi.
- Tamam dedim ağlamaklı bir sesle.. Sonra teşekkür ederim dedim bir soluıkta.
Gözlerime hüzünle baktı.. Teşekkür etme dedi.. Sen istersen ben hep yanında olurum bunu biliyorsun deyip beni bıraktı ve yuvarlanır gibi indi merdivenleri. Yıllar sonra düşündükçe aslında onunda utandığını şimdi anlıyorum. .Çocuğa hiç cesaret vermemem de cabasıydı.
İki sene böyle geçti.. Merdiven süpürmek ve yol gözlemekle. Sayemde bizim apartman pırıl pırıldı
Artık liseyi bitiriyordum...
Bir akşam merdivenleri süpüre süpüre tam kapıya gelmiştim ama Sema yoktu ortada. İçim hüzün taneleriyle doldu. Bir baktım hemen kapının önünde ki ağaca yaslanmış bir arkadaşı ile sohbet ediyor. .İçimde sevinç kelebekleri uçuştu resmen. Hüzün bulutları dağıldı.. Çaktırmadan baktım. Bana bakıyordu.. Sesini iyice yükselterek yanında ki arkadaşına şöyle dedi
- Özcan sence beni bekler mi? Üniversiteyi okumaya başka şehre gidiyorum. Benim aklımda ruhumda burada olacak.. Belki bilirse bekler ne dersin dedi gülümseyerek.
Özcan dediği arkadaşı; seviyorsa kesin bekler emin ol dedi.
Bu sefer Sema sesinden belli olan buruklukla
Bilmiyorum ki sevdiğini dedi.. Ah bir bilsem dünyalar benim olacak ama...
O pek kıymetli süpürgemi de alarak ses etmeden eve çıktım..
Öyle bedbahttım ki.. Gidiyordu demek.. Artık onu göremeyecektim uzun zaman..
Onsuz geçecek yıllar gözümde dağ gibi büyüyordu..
Gece on ikide dönüşünü gördüm.. Ama bu sefer cama çıkmadım.. Sadece perdenin arkasından onu takip ettim. Gidiyor diye kendi kendime ona küsmüştüm işte.. Epey zaman camın orda durdu.. Uyudum zannetti her halde. Başını eğip eve çıktı.
Bir genç kız yüreğini çözmek ne mümkün.. O başı boş heyecanları yönlendirmek.. Sanırım daha kendi duygularımı kendim çözemezken başkasına anlatmak zor geliyordu bana.. Onu görmek için deli olurken yanıma geldiğinde bu kadar soğuk davranmamın sebebini kendim dahi çözemiyordum..
Ertesi akşam merdiven süpürürken Sema aşağıya indi ve bu sefer her zaman ki gibi yanımdan geçip gitmek yerine yanımda durdu.. Elinde bir kağıt ve kalem vardı.. Oku ve cevap yaz dedi hafifçe gülümseyerek.. Gözlerinde ki o beklenti dolu bakışları hiç unutmadım..
Kağıdı açtım yavaşça.. Bekler misin beni? diye yazıyordu kocaman harflerle..
Korkuyla yüzüne baktım. .Bekler miydim? Beklerdim. .Ölene kadar beklerdim hem de. Utangaç bir yüzle yüzüne baktım.
- Biliyorum bu konuda senden bir kelime duymam mümkün değil o yüzden yaz dedi..
Kalemi tutan elim titriyordu resmen. Berbat bir yazı ile küçücük ’ beklerim’ yazdım kağıda sadece ..Ve süpürgeyi dahi orda unutarak koşarak eve girdim..
Sema ıslık çala çala indi merdivenleri.. İlk kez ıslık çalıyordu..
Islıkla çaldığı şarkı maalesef şuydu.
‘’ Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu….’’
Bekleyecektim.. Tabi kader buna müsaade etseydi. Sema’nın bir ay sonra gitmesinin ardından daha 3 ay geçmeden babamın tayini yine başka bir şehre çıkmıştı.
Bir daha Sema ile hiç karşılaşmadık.
Artık sadece arada bir ilk aşkımın ayak sesleri kulaklarımda yankılanınca içimde biriken hüzün bulutlarının geçmesini bekler oldum..
Ayvazım DENİZ
YORUMLAR
Duygulu ve samimi bir anlatım. İnsanın kendini ve hislerini aktarması aktarabilme bağlamında kolay değildir şüphesiz.
Platonik aşk beni çok yakalamıştır. Hatta ilkokuldan itibaren. Kimbilir, en acılı olanlarda bu çocukluk aşklarıydı belki de.
Aşkın en güçlü ve tutkulu olan bu şeklini ulaşılmazlığın, erişilmezliğin derecesi belirliyor kanımca. Karşı taraf kusurları görülmeksizin yüceltilir. Bu yönüyle gerçekliği ortaya koymaz.
Bu açıdan alırsak platonik bağlılıklar birlikteliğe dönüşürse insanı sevindirebilir ama evlilik bağı kurulması ne kadar memnun edici olur bilinmez.
Açıkçası ben karamsarım bu konu da. O yüceltme duygusu hayatı birlikte karşılama ve hatta göğüslemenin meşakkatine dönüştükçe kaybolur mu acep? Bu açıdan bir ömrü acabalarla sürdürmekte bir yanılgıdır bence. Çünkü geçmiş geri getirilemez sonuçta.
Yüreğiniz solmasın ve kaleminiz daim olsun dilerim.
Tesadüfen gördüm bu yazını yalan yok ve iki yıldır burdayım ilk defa isminin Hülya olduğunu biliyorum :))Senin askında benim aşkım gibi platonikmis susarak başlamisdı benimde bu seruvenim. Yine tek kelime etmeden çıkmıştık hayatlarımizdan. Allah sabır versin ne diyeyim sema bulmak isteseydi emin ol ne olursa olsun bulurdu seni ama demek ki bulmak istememis acıklı bir aşk hikayesinin daha sonuna geldik :) yazan yüreğine saglik
Ayvazım Deniz
deniz-ce
Gerci benim hiç supurgem olmadı
Ama surekli saati sorduğum icin kolundaki saati cikarip benimkine takan bir platonigim oldu şüphesiz;))
Bir genç filizin tomurcuğa duruşunu ,aşkın yürekte bıraktığı o temiz , o berrak duyguları okudum duru ve keskin kaleminizden.Gerçekçi,sade,içten ve melankonik bir hikaye bıraktınız içimize.
Sevgim yazınıza ,saygım kişiliğinize..
Tebriklerimle.
Ayvazım Deniz
Hülya hanım
Arasaydın bulurdun
Semayı bir ömür boyu
yaralı bırakmışsın kendin gibi
yazık.