Manevi Erdem ve Yardımlaşma Hususunda
Ses tonumu değil sözlerimin rengini ve hitabını kayda alırım. Kırılan bir gül dalı, bülbülü nasıl incitir ? Söylediğin bir lafz, cânı nasıl kırar ? Düşünmeden söylediğin her kelimenin varacağı noktaları önceden tefekkür et ! İnsan yaşadığı şu kainatta en şerefli ve en donanımlı varlıktır. Empati kurar, başkasının duygularını derler toplar; kendi ruh ayinesine yansıtır, onun gibi davranmaya çalışır. Dertlere derman olur; çaresizlere çare üretir. Paylaştıkça çoğalan sevginin ve değerlerin kıymetini bilir; yaşadığı süre zarfında tüm imkanlarını mutluluk anahtarını bulmak için çabalar. Doğa karşısında edilgendir insan... yani çaresizdir onun hükmüne bağlı zayıf ve acizdir. Doğanın ona hükmettiği ölçüde yaşamını sürdürür. İşte insanı edilgen konumdan etken konuma dönüştüren ve varlık bünyesinde ön plana çıkmasını sağlayan tek bir unsur vardır: düşünceyle birlikte gelen üretim! Düşünmeyen insanların veya düşünmeden hareket edenlerin neden başarısız olduğu ise bu cümlede gizli... Sizi ön plana çıkaran ve doğaya, tüm varlıklara karşı üstünlüğünüzü sağlayan yegâne unsur düşünmektir. Düşünen insanın en büyük silahı ürettikleridir. Üretimin kalitesi düşünceye bağlıdır ve öyle olacaktır. Savaşmayı, çatışmayı düşünen insan silahı bulmuş ve üretmiştir. Sevgiyi, mutluluğu düşünen insan aşkı üretmiştir. Üretim sadece maddi ürünlerle olmaz manevi ürünlerin varlığını yadsıdığımız şu günlerde daha güzel bir dünya için maneviyatı da fikirleri de güzel nesillere ihtiyacımız vardır. Siz sevmeyi ve sevginin erdemini öğretir ve de karşınızdaki bireyin böyle düşünmesini sağlarsanız doğayı sevmeyi hayvanları sevmeyi ve en son da insanları sevmeyi öğrenecektir. Çünkü insan çoğu zaman kainattaki varlıklar kadar saf ve temiz bir varlık olmuyor silsile halinde çevresinden başlayarak tüm kainatı sevmeyi öğrenemiyor ve kötülükler ortaya çıkıyor. Asıl hedeflenen bu olmalı yani insan doğasından başlayarak çevresindeki tüm varlıkları(canlı-cansız) sevmeli ardından bambaşka bir alem olan İNSAN’ı sevmelidir. Kar yağarken eline bir fincan kahve alarak keyif vaktindeyken sokaktaki aç ve bi-tap düşmüş bir hayvanın inlemesini görmezden gelen bir âdemin bir sokak ötede evinde soğuktan elleri morarmış karnı aç bir fakiri görmesi mümkün değildir. Kalp gözü denilen bahisten anlaşılması gereken husus da budur zaten. Kalp gözünü açmış bir insan hareketlerinde harcamalarında yaptığı tüm işlerde öncelik verdiği kriterleri iyilik ve mutluluğa yöneltir ve başkalarını gözettiği için başkalarıyla ekmeğini paylaşır. Söylediklerimin başında ne düşünüyorsanız onu üretirsiniz demiştim ya işte manevi üretim de kalp gözü açık, tamah-kâr, büyük-küçük hakkı gözeten, varlığını tüm insanlığın iyiliği için harcamayı düşünecek kadar erdem sahibi kişilerin işidir. Elimizin uzanmadığı durumlar olabilir. Yardım edemeyebiliriz. Bunlar da hiç sorun değil yeter ki içinizde göz yaşı ile karışarak toprağa düşen iyilik tomurcukları eksilmesin. Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca misali yeter ki niyetiniz belli olsun gerisi hiç önemli değil...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.