- 2139 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLÜM GİBİ SENSİZLİĞİN SESSİZLİĞİ...
Aslında yalnızlığım, canlıca gömülmüş taze bir cesetten farksızdı. Yalnızlığımı senin bana bıraktığın bakışlarla ayakta tutuyor gibi, biraz da acı bir kırgınlıkla yürüyor gibiyim. Yüzümdeki çizgiler sertti. Dıştan bakanlar öyle görüyor ve sertliğimin soğukluğundan kimseyi yanaştırmıyordum içimdeki sen ve bendeki asil siyah yalnızlığa.
Aydınlık benim içimde uzanamadı, güneş bilmiyordu bendeki hayat asiliğini. Boşluğa uzandı bütün umutlarım, içimdeki sen ve değişmeyen ne varsa sana dair bütün hazlarım. Değişen bir tek şey vardı, o da takvimdi ayrılığın bölümlerini uzatıp duruyordu, her zamanında farklı bir senaryo, yaşadıklarımız gözümün önünde canlanırken yönetmen oluyordum bazen yönetemiyordum içimdeki sana olan özlemi ama yönetmen bendim biliyordum.
Ya yaşayamadıklarımız zaten onlar canlı canlı gömüyordu beni. Küllerimizden tekrar doğar mıyız bilinmez ama her yeni gün, her takvim , her saat, doğan her güneş ve her sabah açılan gözlerim sanaydı.
Kendimi sana karşı amatör bir yönetmen olarak ilan ettim hayata ise; yalnızlığın profesyonel yönetmeni olarak ilan ettim. Sana aşk-ı ilan etmekte vardı sevgili, ama biz aşkın yanından geçemeyen ayrılığa bile yenik düştük. Bugün çığlık çığlığa bağırsam var olmak adına, her çığlığımda yalnızlığın kurşununu atıyordu hayat ve düşüp kalkışımda gözyaşlarım dem tutuyordu zemheri geceye, sorgusuz sualsiz yine sensizlik hapsediyordu beni. Biliyor musun? Sensizken bile beni sana getiren yol gibi, yürüyorum yalnızlığın koynunda. Hayatın zehrine karşı kuru tütünün zifiri şiirlerine sarılıyor bedenim ve dumanlı bir gece sarıyor benliğimi ve ben o dumanlı gecelerde seni arıyorum bazen de gözlerinin bana söylediklerini ezberliyorum.
Uçan kuşların özgürlüğüne taktım yalnızlığımı ve özgürce dolaşıyorum semalarda. Bazen gökyüzünün kadınsı maviliğine dalıyorum, bazen de dar ağacının asılı sensizliğine, takılıyorum.
Şimdilerde sensizliğin amelesi olmuş vardiyalı bir şekilde çalışıyorum sensizlikten gelen güzel şiirlerle geçiniyor hüzünlerle doyuruyorum gönlümü. Ama biliyor musun aç kalıyorum yine de kıt kanaat geçinemiyorum bile sensizlikle. Gece beynime her gün seni ısmarlıyor ama sadece aklıma geliyorsun ellerim bomboş yine. Anlayacağın sefil bir sensizlik sürüyorum acıyı da sevmem bilirsin ama her gün acıyı tattırıyor sensizlikten gelen baht/sızım. Tırnak uçlarımdan tut da gözyaşlarımın aktığı dudaklarıma kadar gelen kızgın ve ağır bir sensizlik geçiriyorum. Harflerin dar ağacına asmak istiyorum kendimi çoğu gece, her harfimden sen oluştuğun için onlara da kıyamıyorum ağırlık yaparım diye kalakalıyorum küflü bir zaman aşımı içerisinde. Hoşça kal demeyişinden olmalı, gittiğinden beri hiç hoş olamadım, ya sarhoş ya da bomboş oldum hiç dolmadı yanım ve hiçbir alkol ürünü almadım sarhoş olmak için. Sensizlik, yalnızlık ve birazda gecenin bana verdiği tirajı yüksek hüzünler yetti sarhoşluğuma. Bunalımda yüksek lisans, sensizlikte doktora, yalnızlıkta profesörlük yaptım ama sana terfi olamadım. Daha nasıl anlatıyım sensizken harf harf eksildiğimi, bir çocuğun bilyelerini kaybetmiş halinden daha çekilmezim ve sensizim. Öyle demli şiirler yazıyorum ki ,gündüzlerim bile kararıyor ve öyle harfler yolluyorum ki sana, cümleler kaçıyor benden sana gelir umuduyla. Her cümleler anılarımıza çarpıyor ve devriliyor onlar bile çaresiz sen yokken…
Tamer YİĞİT (12.06.2014) 02:18
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.