Bir Kulaç da Sen At-dilek kartal, taşı kim atacak -
Nedense kitabın çıkış süreci de dahil –çıkmasını dört gözle beklediğim –kitaptaki ilk şiirden son şiire kadar bu kitabın bir şekilde tanıtım yazısını hak ettiğine inandım, tabii ki yazarının da.Dilek Kartal ın “taşı kim atacak” kitabından bahsediyorum.Daha kitabın başlığından bile aslında yazarın toplum içindeki sorumluluk bilincini hissettiren bir gönderme –sözle az buçuk kitabın içeriği hakkında fikir sahibi olabiliyorsunuz. Zaten, Yeni Şafak gazetesindeki röportajından cımbızladığım:
“Uzak ya da yakın, bir şekilde şahit olduklarım ve şahit olduklarıma dair söylemek istediklerim var. Çoğu zaman kendime dair söyleyebileceklerim bile etrafımda olup bitenlerin bendeki etkisinden öteye geçmiyor.”
cümleleriyle de yazarımız bu düşüncemi onaylamış oluyor.
Kitap genel anlamda üç bölüme ayrılmış:
İlk bölüm :
bir yere kadar şiir:
Dokuz ayrı şiirden oluşuyor.
Bu bölümde yazar/şair, yakınçağda dünya tarihi ve daha özelinde Türkiye tarihinde yaşanan olaylar üzerindeki söyleme gereksinimini ben’inden topluma yayarak soru cevap şeklinde onaylatıyor;aslında bu böyledir ,bana katılmalısınız,diyor.Bölüm başlığı olarak seçilen şiir son şiir olarak karşımıza çıkıyor ve bağlam bakımından şiir adıyla da göndermesini tamamlıyor.
İkinci bölüm:
sınıf tekrarı:
On şiirden oluşuyor.
İlk bölümden kalın çizgilerle ayırabileceğimizi düşünmesem de yazar aslında: hayır, burası daha bir “ben” diyecektir.Daha bireysel ,daha bir yaşanmışlığı hissettiren şiirlerin hakim olduğu bir bölüm.Şöyle açarsak; ilk bölümdeki şiirleri bu olayları sadece televizyondan görmüş,gazeteden okumuş her şairin dışarıdan şahitliğiyle ortalama duyarlılığıyla yazabileceğine inandığımız şiirler olarak sınıflandırırsak ikinci bölümdeki şiirlerin daha kişisel ,daha bireysel olduğunu söyleyebiliriz.
Üçüncü bölüm:
Kısa kesikler:
Modern şiirin olanaklarıyla düzyazının iç içe geçtiği bir anlatı şiir olarak kabul edebileceğimiz bir bölüm.Esasında otobiyografik bir anlatı da diyebiliriz.
Bu tarz bir eylemin ilham noktalarından diyebileceğimiz bazı kişilerin bölümlerde tamamlayıcı nitelikte söz ve şiir alıntılarına da rastlayabileceğimiz bu kitabın dil yönünden incelemesini yapacak olursak:
Kitapta genel anlamda dili; çağın yozlaşmış dili , günlük konuşmalarda geçen seslenmeli dil ve yer yer sözlüğe bakma gereksinimi duyacağımız zarif dil olarak üç kısımda inceleyebiliriz.Gerektiği yerde seslenmeler ve aksanlı söyleyişler-bazı kişiler tarafından hoş karşılanmasa da- çekinilmeden eserde kullanılmış bu da şairin yazmadaki rahatlığını göstermekte.Sesteki şiddeti hissettiren harfler şiirde dikkatle seçilmiş. Kakofoniye yol açacak söyleyişlerden kaçınıldığını bazı kelimelerin özellikle seçilmesinden anlayabiliyorsunuz.
Daha çok toplumcu manada haykırı şiirler olarak kabul edebileceğimiz bu kitapta bunun gereği olarak da çağrışımlara çok da yer vermeyen rahat söyleyişler tercih edilmiş.Dilsel zenginliğini ,kıvrak bir zekanın ,kıvrak bir söyleyişle tezahürü diyebiliriz.
Bu ilk kitap, Dilek Kartal’ın yazma evrenine açılması bakımından oldukça önemli. Umarım daha nicelerini birlikte okuyabiliriz.