ÇENGELKÖY TÜRK ve RUM HALKLARININ DOSTLUK MERKEZİ OLDU
ÇENGELKÖY TÜRK ve RUM HALKLARININ DOSTLUK MERKEZİ OLDU
Sevgili okurlar, 31 Ekim 2009 Pazar günü sitemiz yazarlarından ve eski Çengelköylü Rum vatandaşlarımızdan sevgili Tanasis Kriyako’nun organize ettiği, “İSTANBUL RUMLARI VE GÖÇ EDENLER” portalının olağan aylık toplantısı Çengelköy Çınaraltı, Birsen hanımın otantik kafesin de yapıldı.
Eski Çengelköy Grubundan, Kayhan Çındemir, Semih Koçer, Günay Okman, Şenol Şen, Mustafa Günsay, Sadık Altuğ, ve bendeniz Hüseyin Tuna olarak, grubumuza gelen bu davete severek katıldık. İyi ki de katılmışız çünkü Tanasis Kriyako öyle bir organizasyon yapmış ki, Atina, İstanbul ve başka illerde yaşayan, Türk, Rum, Ermeni ve Musevileri Çengelköy’de bir araya getirmeyi başarmıştı.
Önceleri bir kuşluk yemeği havasında başlayan bu güzel birliktelik, Çengelköy’e gelen misafirler çevrenin verdiği güven verici hava sayesinde, giderek açıldılar ve şarkılar söylemeye başladılar. TÜRK YUNAN DOSTLUK DERNEĞİ başkanının da yer aldığı bu toplantı böylelikle daha geniş bir bakış açısı kazanıyordu. Herkes kaynaşmış, tanışmış ve birbirlerine eski İstanbul ile olan hatıralarını, dedelerini, babalarını ve annelerini anlatmaya başlamıştı. Dolayısıyla bu güzel kafe, bir aile toplantısı görünümüne dönüşmüştü
Sevgili okur, bu arada aklımıza eski Çengelköy’ün Ayazmasın da yapılan ve Rumların en büyük (Kyriaki’nin ölüm günü olan 7 Temmuz Yortu günü olarak kabul edilir) yortuları olan 7 Temmuz Paskalya Bayramları geldi. Bir ara göz göze geldiğimiz de, üçümüzün de aynı şeyi düşündüğümüzü anladık. Kayhan Çındemir, “ah be Hüseyin neydi o günler değil mi?” diye sorduğunda, gözlerimin önünden eski Ayazmada ki, İstanbul, Atina ve başka semtlerden gelen mahşeri kalabalık geldi. Birbirlerine ikram ettikleri yiyeceklerden bizlerde “Çengelköy gençler” olarak nasbimizi alırken. Bir köşede önündeki Laternanın kolunu çeviren (kolunu çevirdikçe sirtaki ve oyun havası çalan, müzik dolabı) Laternacıdan gelen müzik nağmelerine dayanamayıp oynamaya kalkan ve benim diyen dansözlere taş çıkartırcasına oynayan, o çapkın ve davetkâr bakışlı, fettan Rum kızları geldi… Eee… Evet diyebildim.
Efendim, sıra geldi “Sirtaki ve Zeybek” faslına, yanlarında getirdikleri diski kafenin muhteşem müzik setine koyan dostlar, çalmaya başlayan bu eski Rebetiko Müziği ( Türkiye’den Yunanistan’a göç edenlerin hüzünlü şarkıları), herkesin gözlerini yaşartmıştı. Politikacıların gereksiz polemikleri bu iki dost halkı ayırmıştı. İşte onun çaresizliği herkesi hüzünlendirmişti. Neyse Rebetiko’dan sonra çalmaya başlayan sirtaki herkesi bu hüzünlü havadan çıkarmış alkışlar başlamış, herkes neşelenmişti. Bu arada ortaya çıkan esmer, uzun boylu ve çok güzel bir genç kız, sirtakiye eşlik ederek oynamaya başladı ve hepimizi hayran bıraktı. Sonradan öğrendik ki, bu güzel kızın babası Türk ve annesi Rum imiş. Hatta bir babadan kalma bir hat sanatçısı olan babası, Kayhan ve benim boynumuzda asılı “İSTANBUL RUMLARI VE GÖÇ EDENLER” kokardının arkasına Osmanlıca isimlerimizi yazdı.
Sevgili dostlar, kendilerini iyice bu müziğe kaptıran Rum dostlarımız da bu oyuna katıldılar. Bu arada aralarında bir genç bayan vardı ki, herkesle Rumca konuşuyor ve şakalaşıyordu. Belli ki bu toplantıların ayrılmaz bir parçasıydı. Sevgili Tanas beni bu bayanla tanıştırdı Genç bayan “ismim İnci ama dostlar bana Margarita İnci derler” dedi. Kendisi Anadoluhisarı Spor Akademisi Bale, eski Rum dansları ve Fizyoterapistlik mezunu olan Margarita İnci, “Hüseyin bey, lütfen bana Çengelköy’den bir buçuk odalı ve bahçeli bir ev bulun. Büyükada’yı veya başka bir semti istemiyorum, Çengelköy’ü daha önce de araştırdım ve kararımı verdim, Çengelköy tam bana göre bir yer” dedi. Ben de hemen onu sevgili Şenol Şen’in yanında oturan emlakçi arkadaşıyla tanıştırdım. Sanırım olumlu bir görüşmeleri oldu ki, Margarita’nın ağzı kulaklarındaydı.
Sevgili okurlar, şimdi sıra Margarita İnci’ye gelmişti. Bu otantik kafenin muhteşem müzik setinin başında Birsen ve Yücel çiftinin güzel kızları vardı. Bu güzel kız getirilen diski yerleştirip sirtaki çalmaya başladığında, Margarita İnci sirtakinin ritmine kendini bırakmıştı bile. Kendisi hoca olmasından dolayı, benim diyen Rum kızlarına taş çıkartırcasına bu dansın inceliklerini sergilemeye başladı. Bu arada diğer Rum kızları ve hanımları da ona eşlik etmeye başladılar ve son olarak horon çekerek bu nefis dans gösterisini bitirdiler. Herkes memnun, herkes mutluluktan sarhoş ve herkes , “gelecek ay yine burada” diye konuşmaya başlamıştı.
Sevgili Çengelköy, sonra hep beraber yukarı Ayazmaya çıktık, herkes duasını kendi dinine göre yaptı. Küçük kilisede bulunan anı defterine, günün anlam ve önemini belirten yazı da yazıldıktan sonra, kırk yıllık dost gibi sarılıp, öpüşerek onları uğurladık. Efendim, Çengelköy Haber Sitesi’nin bu yeni formatında böylesine geniş ve uluslar arası bir haberi okurlarımıza iletebildiğimiz için, Tanasis Kriyako’ya teşekkürlerimizi sunarız. Saygılarımızla, sağlıkla kalınız...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.