- 774 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MEKTUP
MEKTUP
Sabahın serin sesi türkü söylerken pencereme güzel bir düşün yarım kalması dışında mutlulukla açmıştım gözlerimi. İçime huzur salardı her zaman kuşların cıvıltısı. Güneşin okları iyice dağıtmıştı uykumu. Yeni gün, yeni umuttu.
Her zamanki gibi ilk işim sabah haberlerini dinlemek için açtığım televizyon oldu yine. Değirmenci soyadlı sunucunun savaktan akan su gibi sesiyle kendime gelebiliyordum sadece. Ancak ilk haber altüst etti tüm sabahımı. Gençliğinin baharında bir çocuk kaçırılmıştı yine doğuda bir yerde. Daha önce de duymuştum, televizyonlarda çok dile getirilmese bile. Kızımın sınıf arkadaşının kardeşi de kaçırılmıştı. Gözlerindeki acıyı, tedirginliği, annesinin halini anlatırken hislerini anlayabiliyordum. Yaşamıştım benzer bir olayı tam öyle olmasa bile.
Haber alamıyordum oğlumdan, kaybolduğunu kabul etmek imkânsızdı. Mutlaka iyi bir sebebi vardır diye kendimi avutmaya çalışsam bile avunmuyordu yüreğim. Hüzün elbisemi delip geçmişti bir hançer, yüreğime batıyordu azar azar. Öldürmüyor ama canımı yakıyordu. Komşuların acıyan bakışları da apayrı bir acı veriyordu. Kapatmıştım perdeleri gülen güneşi görmemek için. Kilitlemiştim eve kendimi kimseyi görmemek için. Telefonun yanından ayrılmıyordum belki telefon eder diye. Onca kalabalık içinde yapayalnız kaldığını hissetmek ne demektir bilir misiniz? Yalnızdım, kimse yardım etmiyordu. İki küçük çocuğumla kalmıştım evde. Onlara da hissettirmek istemiyordum çektiklerimi. Bir küçüğü askere gidince çok ağlamıştım, yeri kötü, zor şartlar altında görevini yapıyor diye. Abisi kaybolunca gözyaşlarım da kurumuştu sanki. Ağlayabilmek de imkânsızdı. İzmir’de kaybolmuştu, koca şehirde nasıl bulabilirdim ki onu.
Bir haber nerelere götürmüştü beni böyle? Aklıma ona yazdığım, gönderemediğim mektubum geldi. Saklamıştım diğer bana gelen mektupların yanında. Nice anı yüklüdür rengi sararmış mektuplarda. Nice sevinçleri, müjdeleri getirmiştir postacının eliyle. Ve nice acı haberleri. Yine de merakla kapının çalmasını isteriz postacının.
Sakladığım yerden çıkarttım mektup kutusunu. En alttaydı gönderemediğim mektup. Açıp okumaya başladım on yılı aşkın zamandır sakladığı duygularımı.
Merhaba oğlum, hatırlar mısın bir zamanları?
Köhne bir gemideydik hayat okyanusunun ortasında. Demirleri paslanmış, ahşap kısımların boyaları dökülmüş, dalgaların her kabarıp inmesinde batacak diye korktuğumuz. Hani en son terk edermiş ya kaptan gemisini, bizimkisi batacak sanmış olacak ki atıverdi kendisini kaynayan sulara. Bu harap geminin tayfalarıydık biz. Sırt sırta vererek yıllardır nice fırtınaya karşı koyduk, batmasına izin vermedik gemimizin. Çok mu yormuştu mavi düşlerin seni? Karanlık sulara atıverdin bedenini. Kulaç atmasını bilemem ki atlasam peşinden… Dön artık yuvana, seni bekliyorum gecelerin koynunda ağlatırken düşleri. İyi misin bilmiyorum, bilsem iyi olduğunu sadece kızardım, ama bilmiyorum işte. Haber programlarını hiç sevmezdim bilirsin, müdavimi oldum şimdi. Seni haberlerde olsun görmek ümidiyle korkusu arasında kalıyorum.
Rüyalar kâbus oldu hasret kaldık sabaha
Suçumuz güvenmek mi layık mıydık günaha
Pişman olup gönlüme doğar mısın bir daha
Düşlerinde hasretin denizine dal oğlum.
Aklımı çaldın gittin değil midir hırsızlık
Haksızlıktır yaptığın bu emeğe haksızlık
Çareler uçtu gitti çevremizde yalnızlık
İlenmek de istemem sen de yalnız kal oğlum.
Pencerelerim kapalı ama rüzgârın sesini duyabiliyorum. Bu mektubu nasıl ulaştırabilirim bilmiyordum, şimdi aklıma geldi. Uçak yaptım bu kâğıdı, açıp pencereyi emanet ettim rüzgâra. Belki alıp götürür sana doğru.
Adresin belli değil mekânın belli değil
Ben eğildim büküldüm birazcık da sen eğil
Bu sana son mektubum bunu anla artık bil
Rüzgârlarla gönderdim yağmurlarla al oğlum.
Yıllardır elime bile almadığım bu mektup nice annenin duygularını dile getirecektir kim bilir. Şimdi yerini biliyorum, buldum onu sonunda. Yılmadım, yıkılacağımı sandığım günlerde bile. O günleri düşünüp şükrediyorum bu günlere.
Yılların anıları ile kaç saat oyalanmışım. Haberler de bitmişti. Ekranda herkes gülümsüyordu izleyenlerine. Kim bilir kaç anne ağlamaya bile derman bulamazken milyonlarcası gülümsüyordu. Şükrüm dualarıma karışırken kapatıp televizyonu anılarıma döndüm yeniden sararmış mektupların arasında.
Tekrar gelsen ne olur çalsan yine kapımı
Geçmişe mi saklandın neredesin postacı
Mutlu haberler ile şenlendirsen yapımı
Ne olur biraz seç de sakın getirme acı.
Açıklama: öykü, şiir, mektup kolajı.
YORUMLAR
Sizinde bildiğiniz gibi kolaj ,resim sanatıyla ilgili. Böyle kolaj mantığının yazıda kullanılmasının belli bir adı yok. Çünkü bu türün seçkin örnekleri yok. Dilerim ki cesaretinizi hiç bir şey kırmadan yolunuza devam etmeniz, bir yorumcuya yazdığınız "emekleme" dönemini atlatıp usta eserleri de bizlere okutmanız.