O Sihirli Kelime MERHABA
Serin geçen bir yazın son ve ılık bir kaç damla
güneşi gibi kaybolup giderken karla kaplı dağların ardın’dan gözlerim
buz tutmuş donmuş iki damla yaşla selamladı hatıraları oysa buruk geçen
bi temmuz sancısıydı sanki kor ateşleşlerde bekledi hep yanan alevler
içinde seni.
Benmiydim titreyen yoksa senmiydin titreten! Ayların en güzeli bir
temmuz akşamında gördüm seni,gün henüz ağarmış suyun toprağa günün
geceye hasretle kavuşmasına şahitlik eden bir sesizlikle kaplıydı
etraf,kafesten uçan bir güvercin heyecanıyla işte o an akı verdi
yüreğimden yüreğine habersizce birşeyler.
Seni gördüğüm o an
asla tatmadığım keşfedilmemiş bir lezzetti sanki;benliğimi kaplayan beni
esir alan tarifi rüyalarda gizli denizlerin göğe yükseldiği göğün yere
indiği bir alem’den bambaşka bir aleme açılan kapıdan geçiyordum sanki
seni ilk gördüğüm o an,hapsedilmiş sözlerim ve yasak düşüncelerim belki
özgürlüğe hasret dört nala koşan hoyrat bi at misali dudaklarımdan çıkan
o sihirli kelime ’MERHABA’ dudaklarım’dan dökülen bu cümlelerin
ileride bana önce mutluluğu ve sevinci sonra hüzün ve acıyı ve en
sonunda’da özlemi yaşatacağından habersizce yaklaştım yanına yavaş yavaş derinlere çekiyordu birşeyler beni gözlerim göre göre,umursamadın
yada farkında değildin fırtına öncesi bu sesizliğin tam ortasın da sana
sorduğum adresin bizi ileride buluşturacak yerin ta kendisi olacağını
nereden bilebilirdik’ki,altın sarısı saçlarına vuran arkanda’ki güneşin
son ışıkları ve önümde sen yüzünü dahi seçemiyordum,ikindi vakti henüz
ağarmamış gökyüzü beyaz tenini aydınlatırken etrafa bi melankoli havası
saçıyor serin esen meltem saçlarını okşarken senden aldığı aşk
kokularıyla benliğimi benden alıp uzaklara taşıyordu,bulutlar seni
kıskanıyor pamuk gibi yüzün karşısın’da sanki birbirleriyle yarışıyorken
bana döndün ve ’ben de aynı yöne gidiyorum’ dedin ileride beraber
yürüyeceğimiz o yola ilk adımlarımızı atmaya başladık.
Bitmesini istemediğim sürebildiği gidebildiği yere kadar gitsin istediğim ince ama kısa bi yolculuktu bu hiç konuşmadan
ve düşünmeden sadece seni hissederek seninle yanyana adım attığın o
taşlara sadece adımlarım değsin istiyordum ruhum okşanıyor sanki cennete
düşmüş gibi hoş ve mutlu hissediyordum kendimi ’nerelisiniz’ diye
soruşun geldi aklıma belki ilk defa istanbullu olamayışıma
kahrettim,seninle bunca zaman ayrı şehirlerde yaşamış olduğuma senden
habersiz geçmiş günlerime gecelerime isyan ettim sensiz gezip dolaştığım
yerler konuştuğum insanlar sevinçlerim üzüntülerim hatta beslediğim
balıklarım geldi aklıma tam 29 yıl senden habersiz meyer ben sadece
nefes almışım hiç yaşamamışım.
’Diyarbakırlıyım’ dedim ’peki ’dedin ve bize şahitlik eden ay ve
iki yıldız ile yürüdük bizim için ilk olacak o son durağa kadar meyer
aşkımız gibi adresimizde aynı yöne çıkıyormuş seninle aynı mahalle ve
sokakta kesişt yollarımız.
Günler hızla geçiyor seninle bazen
mahallenin marketinde bazen parkta göz göze geliyorduk bilmem bana
bakışlarının altın da benim sana bakışlarımdaki manamı gizliydi sende
hoşlanıyormuydun ben’den bir gün iş çıkışı yolda yürürken yanın da bi
erkekle gördüm seni gözlerim gözlerinin esiri o ana kadar bu gece benim
için dünyanın sonumu diye düşündüm gök ile yer arasın da bir yerde
sıkıştığımı hissettim içimde bi burukluk kırgınlık kulaklarım kalbimin
çatırdayışına şahitlik ediyordu yarabbim bu nasıl bi acıydı gözlerim
gözlerine esir bi şekilde yanımdan geçip gittin arkamı dönüp sana
bakamadım sanki dönüp baksam kalbim yerinden fırlayacakmış gibi
kilitlendim yerimde kala kaldım dayanamadım döndüm ve sana baktım meyer
sen de bana bakıyormuşsun sonra döndün ve yoluna devam ettin.
Seni sensiz yaşayışımın 1.ayı geride kalıyordu sana açılmalıydım diye
kendime cesaret veriyor her ne olursa olsun o kimdi diye öğrenmek
istiyordum gerçi evlenip boşandığını öğrenmiştim senin adını ve nereli
olduğunu’da ama tüm bunlar yetmiyordu içimde yerini dolduramadığım bi
boşluktu bu derken aylardan ağustos yer yine gözlerimin gözlerine esir
olduğu o yer yaklaştım ve yine o benim için sihirli kelimeyi söyledim
’MERHABA’ diyip yanına oturdum nasılsınız demeye fırsat bulamadan
dilim tutuldu konuşamadım yine bir titreme sardı tüm bedenimi sana
söyleyecek ne çok şey biriktirmişken içimde bu olamazdı yine hapsettin
ruhumu anladınmı bilmiyorum ama o ’sakin olun’ sözünle boğazımı sıkan
ip gevşeyi verdi birden ’sakinim’ dedim ’buyrun’ dedin ’bişeymi
diyecektiniz’ evet ama diyeceklerim sadece bir şey değil’diki birden
hatta binlerden bile çok şeydi demeyi o an okadar çok istedimki ’evet
bir şey diyecem’ diyi verdim ’dinliyorum’ dedin ama ne diyecektim
yada nasıl diyecektim daha bunu bile bilmiyorken sana;sana AŞIK olduğumu
nasıl söyleyebilirdim bir’den gülümsedin o halime işte o tebessümün
ilahi bi kuvet gibi bana önümdeki engelleri birer birer aşma gücü verdi
’şey aslın da sizi uzaktan’da olsa seyretmek hoşuma gidiyor’ diyi
verdim nasıl dedim diye sormayın ben bile bilmiyorum sonu her ne olursa
olsun belki bir daha seni asla göremeyecektim yada sana bunları söyleme
fırsatını bir daha asla bulamayacaktım kalbim aklımı esir almışçasına
çıkı verdi bu kelimeler dudaklarımdan sonra bir an duraksadın sanki bir
şey kaybetmişçesine etrafına bakındın ne diyeceğinimi şaşırdın yoksa
utandınmı yada bu zaman henüz bizim zamanımız değilmi demek istiyordun
bilemiyordum derken ’biliyormusun sen çok farklı birisin’ dedin,meyer
ben sana birini hatırlatıyormuşum ’benim için eskiden değerli birini
hatırlatıyorsun bana,duruşun tavrın hareketlerin bakışın heyecanın
herşeyin yani’ dünyada iki şey zamansız gelirmiş ölüm ve aşk,aşk
ölümden önce buldu bizi yada kimbilir belki sadece beni,seninle
konuştukça boğazımdaki ip yavaş yavaş gevşiyor beni bir rahatlık ve
tarifi imkansız bir huzur kaplıyordu bu duyguyu iliklerime kadar
hissedebilyordum.
Ve zaman seninle nasılda çabuk geçti sanki
o an zaman durdu rüyadan uyanmış gibi hissettirdin bana kendimi ’ben
artık eve gitmeliyim’ diyince,ne çok şey konuştuk seninle o gece
yanındakinin senin oğlun olduğunu yaşında 41 ve 16 yaşında evlenip 17 de
anne oluşunu 3 oğlun olduğunu ve iki kere evlenip boşandığını
geçirdiğin hastalığı çocukluğunu yaşantını arkadaş ortamını çevreni ve
daha bir çok şey o 2 saate nasıl’da sığdı,mutlu ve huzurluydum yüreğime
oturan o taştan kurtulmuş artık nefes alabiliyordum daha önemlisi yürek
sandığımın kilidini açmış ve senin için sakladığım herşeyi sana armağan
edebilmiştim mutluydum artık bu gece ilk defa rahat bi uyku
çekebilirdim.
Sesini ilk defa telefonda duyduğum o günü hiç
unutamam hatta sevinçten adını sadece AŞK diye kaydetmiştimde sen kim
bu diyince kıskançlık krizine girip banktan kalkıp gidiyorken elinden
tutup ’dur bu sensin’ dedim,önce durdun sonra döndün ve bana baktın o
ana dek hiç kimsede görmediğim o gülümsemenle bana bakıp ’hadi gidelim
geç oldu’ diyi verdin,her doğan günün ardından geceye senle girip ve
her gecenin sabahına seninle uyanır olmuştum artık tam 2 ay geçmişti
hala biz bize göz göze ve kalp kalbe her düşüncemizde biz her
sözlerimizde biz vardık o 2 ayın içinde her fırsatını buluşumuzda zamanı
durduruyor ve sadece dizdize birbirimize sarılarak
geçiriyorduk,gizliyorduk ama elimizde değildi sonunu düşünemiyorduk,sen
yemek yaparken ben,ben şirketteyken sen arıyordun ve herşeyi bırakıp
sevgimizi sesimize katıp birbirimize daha çok bağlanıyorduk,telefon da
konuşurken kaç gece güneşin doğuşuna şahitlik ettik sayısını ben bile
unuttum ve bir gün’benimle diyarbakıra gelirmisin’
dedim ’nasıl olur’ diye şaşkınlık içerisinde bana bakarken sana döndüm
ve ’benimle diyarbakıra gelmeni istiyorum sana doğup büyüdüğüm yerleri
göstermek istiyorum’ dedim sen’de ’tamam’ dedin ya o an dünyanın tüm
nimetlerini önüme serseler senden vazgeçemeyeceğimi birkez daha
anladım.
Diyarbakır’da seninle 2.günümüzdü surlara çıktık
dicleyi seyrediyorduk kim bilir oda bir gün fıratına kavuşucağı günümü
bekliyordu tıpkı bizim gibi diye hayal ettinmi bilmiyorum ama arkandan
sana sarılırken başımı omzuna koyup seyrediyorken birlikte dünyayı sen
kulağıma yaklaşıp’artık senin olmak istiyorum’ deyişin geldi aklıma
’zaten benimsin dedim’ ve o gece. Yalnız bir ben sanırdım kendimi
aşık,güzeldi beğendim benden bile gerçek,sessiz sakin bir vakitti
edebime şahit sadece gece kimseler görmüyordu bizi bizden başka herkes.
Sabah uyanırken seni kollarım da hala uyuyorken buldum okadar
güzeldinki seyrettim seni günün ilk ışıklarına kadar sonra yavaş yavaş
gözlerini açışına şahitlik ettim gözlerinde kendimi
görünce’mutlumusun’ dedim ’evet ya sen’ dedin alnından öperek yüzüne
dokundum dudaklarına saçlarına sanki dokununca solucak nadide bi çiçek
gibiydin kıyamıyordum sana.
6 ayı geride bırakmıştık anlamsız
kıskançlıklar kaprisler aramıza bi kara kedi gibi girmeye başladı ne
oldu bize o herşeyi göze aldığımız aşkımıza nerede o bir saat bile
sesimizi duymadan yapamam diyişlerimiz hani sabahlara kadar pencere
kenarların da telefon konuşmalarımız, büyük aşklar böyle bitmemeli bi
çırpıda artık daraltıyordu bu yaşadıklarımız sıkıyordu böyle olmamalıydı
giderek yabancılaşıyorduk bunu anlıyordum eskisi gibi değildi
bakışlarımız sözlerimiz,özlem böyle bişeymiydi yoksa bu aşkın son
kullanma tarihimi geçmişti’de bizmi anlayamamıştık ve sonra ’olmuyor
artık ne senle ne sensiz’diyişin.
Aramızda aşılmaz duvarlar yabancı yollar ve engeller uzaksın hanidir
desem dolmaz demesem boşalmaz kavuşmuyor artık eller ve bedenler yavaş
yavaş yok ediyor bizi bu mesafeler ve tek bi durak hangimize son
hangimize ilk kim iner kim biner bilinmez.
Bizim için belki imkansız bi aşktı bu asla tam sahip olamayacağımız hiç
bir zaman sadece bana ayit diyemeyişimiz acısını belli’ki yaşama vakti gelmişti ama zoru
cazip ve reddedilmez kılan tek şey’de bu değilmiydi senden başka hiç
kimseye asla ayit olamayacağı gerçeği bize birbirimizi armağan eden bizi
birbirimize vazgeçilmez kılmadı’mı sonunu düşünmeden
bu yola çıkmadık’mı aramızdaki engellerin farkında değilmiydik dünyanın
en büyük aşkı olmasa’da 2.sini seninle gizli yaşayacağımıza yemin
etmedik’mi şimdi ne oldu! aslın’da sana olan şey banada oluyordu, banada
artık zor gelmeye başlamıştı seni uzaktan seyretmek gizli sevmek ve
seni seviyorumları gece yarılarına bırakmak neden sevgimi sadece gece
yarılarına saklıyordum neden her anımda sen yoktun giderek
yabancılaşmaya başladık birbirimize aslın’da ikimizde birbirimizden
habersiz yine birbirimizi düşünüyorduk uzakken özlemek zor geliyor ama yakınken doyamamak’ta acı veriyordu.
Ve bugün sensiz geçen 1.yıl dönümünü kutluyorum,haberin varmı
bilmiyorum ama acısı hala taze ve sıcak yakıyor belki ellerimi değil ama
yüreğimde sızısı hala ilk günki gibi sensizliğin duyuyormusun.
U.Ayhan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.