Örnek Devlet Yönetim Sistemi
Demokrasiye en uygun olan,demokraside en verimli ve Kıyamet’e kadar sürecek devlet yönetim sistemi; kuvvetler arası dengenin en iyi şekilde sağlandığı tam parlamenter sistemdir.Bu sistemde amaç; devletin ve halkın geleceğine yön verecek gücün bir kişi ye da organa vermemek,bunun yerine bu önemli gücü hata yaptıkları zaman biri diğerini durduracak iki veya daha fazla kişi ye da organ arasında paylaştırmaktır.Yani Cumhurbaşkanı hata yaptığı zaman Başbakan/Meclis ‘’Dur’’ Diyecek ye da Başbakan/Meclis hata yaptığı zaman Cumhurbaşkanı ‘’Dur’’ Diyecek.Bu sistemde ana ilke budur.Burada önemli olan Kıyamet’e kadar gidecek,devlet faaliyetlerini aksatmayacak,kuvvetler arası dengenin tam olarak sağlandığı tam parlamenter sistemi kurmaktır.Bu başarılırsa ülkemizdeki yeni oluşturulacak bu sistem,tüm Dünya ülkelerinin yönetimlerine örnek bir model oluşturacaktır.Bu anlattığım sistem de şu şekilde kurulur;
Her şeyden önce Yargıya el atılmalı ve Yargı baştan aşağı tekrar kurulmalıdır.Yargı ya da diğer bir ifade ile adalet olgusunun bir devlet ve toplum için ne kadar çok önemli bir kavram olduğu hepimizin malumudur.Bir ülkede çok iyi organize edilmiş ve planlanmış bir yargı mekanizmasının olması o ülkenin bekası açısından son derece önemlidir. Tarihten örnek verecek olursak; Osmanlı Devleti’nin 6 asır ayakta durmasında ve 3 kıtaya hakim bir imparatorluk haline gelmesinde yargı mekanizmasının çok iyi ve başarılı bir şekilde kurulması ve işletilmesinin çok büyük bir rolü vardır.Osmanlı Yargı Sistemi ülkedeki farklı renklerden tüm insanların son derece güven duyduğu sistem olduğu için ülke çapında asayiş,güven ve emniyet çok başarılı bir şekilde sağlanmış ve bu sayede devlet uzun ömürlü olmuştur.Ayrıca Osmanlı Devleti’nde yargı mekanizmasının bozulması devletin batışının nedenlerinden biri olmuştur.
Günümüz Türkiye’sinde vatandaşlarımızın yargı sistemimizle ilgili eleştirilerinden biri; iktidarların kendilerine yakın kişileri mahkeme üyeliklerine getirerek yargı organlarına kendi lehlerinde karar aldırdıkları eleştirisi olmuştur.Bu eleştiriyi bazı vatandaşlarımız doğru bulurken bazı vatandaşlarımız da yanlış bulmaktadır.Bazı vatandaşlarımızın yargı sistemimize güveni yüksekken bazı vatandaşlarımızın güveni azdır yada bazı vatandaşlarımız da hiç güven duymamaktadır.Bir ülkede yargı sistemine az güvenen yada güvenmeyen insanların olması o ülkenin bekası (sürekliliği) açısından tehlike arz etmektedir.Çünkü insanların yargıya güveninin azalması; ülke içi huzursuzluğu,devlete güvensizliği ve kargaşayı da beraberinde getirir.
Ülkemizde tüm insanlarımızın yargı sistemimize tam olarak güven duymasının sağlanması,yargı sisteminin düzenli ve başarılı bir şekilde yürütülmesi için yargı her şeyden önce tam bağımsız olmalıdır.Herhangi bir bakanlığa bağlı olmamalıdır.Aynı yerel yönetimler gibi kendi kendini yönetmeli,bütçesini devletle görüşerek kendisi yapmalıdır.Yürütme de dahil olmak üzere hiç bir kurum yada kuruluş yargının işlerine karışmamalıdır.
Yürütme ve Yasama organları tarafından çıkarılacak yasa ile Adalet Bakanlığı kaldırılmalı,adalet işlerinin yürütülmesi için bu kurumun yerine Adalet İşleri Başkanlığı kurulmalıdır.Tüm adalet işlerini organize etmek için bu kurum bünyesinde Türkiye Adalet Meclisi kurulmalı,bu meclisin üyeleri tarafsız olmalı,üyeler hakimler ve savcılar arasından tüm il genel meclisi üyeleri tarafından 2 turlu biçimde salt çoğunlıkla seçilmeli,her il genel meclisi sadece bir T.A.Meclisi üyesi seçmelidir.Yargıya güvenin sağlanması için bu meclisin üyelerinin tarafsızlığına çok dikkat edilmeli ve siyasetle ilişkisi olan üyelerin yargıyla ilişkisi kesilmelidir.
Adalet İşleri Başkanı bu meclisin üyeleri tarafından 2 turlu seçimle ve salt çoğunlukla seçilmeli,Adalet Bakanının yaptığı işi bu başkan yapmalıdır.Bu meclisin üyelerinden atama,plan-bütçe,yönetim gibi komüsyonlar kurulmalı,tüm yargı organlarına (hakim,savcı vb.) atamaları bu komüsyonlardan atama komüsyonu yapmalıdır.Tüm komüsyonların başı A.İ.Başkanı olmadır.Tüm atamalar meclisin en az salt çoğunluğuyla kabul edilip resmi gazetede yayımlanmalıdır.Şaibenin önlenmesi için komüsyonlardaki üyeler rotasyon şeklinde ayda bir değişmelidir.Hakimler ve Savcılar yüksek Kurulu bu meclisin komüsyonlarından birisi olarak aynı yetkiyle varlığını sürdürmeli,başında A.İ.Başkanı olmalıdır.
Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Yüksek Mahkemesi (CYM) adını almalı,bu mahkeme 15 asil hakimden oluşmalı,bu hakimler en az 20 yıllık hakim yada savcılar arasından yukarıda bahsettiğim şekilde seçilmeli,üyelerinin görev süresi 1 yıl olmalı,eski üyeler 65 yaşına kadar tekrar komüsyon tarafından atanabilmelidir.Bu mahkeme tüm mahkemelerin en son temyiz yeri olarak da görev yapmalı,üst düzey devlet yöneticilerini yüce divan sıfatıyla bu mahkeme yargılamalı,parti kapatma davalarına da bu mahkeme bakmalıdır.Bu mahkeme yasaları,anayasa değişikliklerini vb. denetlememeli,bu denetleme işlevini (görevini) Türkiye Adalet Meclisi yapmalıdır.
Türkiye Adalet Meclis (TAM) üyeleri de mahkeme üyesi olarak atanabilmeli ancak mahkeme üyesi olan TAM üyesinin TAM üyeliği sona ermeli,onun yerine ilgili il genel meclisi tarafından yeni üye seçilmelidir.Herhangi bir siyasi faaliyetle ilişkisi olduğu tespit edilen TAM üyelerinin üyeliği sona erdirilmelidir.
Ülkemizde yüzde on barajı avantajları ve dezavantajları ile tartışılmakta,seçimlerde temsilde adalet tartışmaları,devlet yönetiminde hükümet bunalımları,tek adamlılık iddiaları,güçler ayrılığı tartışmaları ülke gündeminin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.
Kuvvetler ayrılığı (yasama,yürütme,yargı) ilkesinin ve güçler dengesinin demokrasi açısından ne kadar önemli olduğu hepimizin çok iyi bildiği bir gerçektir.Bu üç gücün tam bir denge halinde olması,uyum içinde olması bir devletin birliği,bütünlüğü,toplumsal düzeni açısından çok önemlidir.Bunların çatışma halinde olması,birbirlerine üstün durumda olmaları toplumsal kargaşayı,devlet faaliyetlerinin aksamasını ve krizleri de beraberinde getirir.
Herşeyden önce seçimlerde ülke barajı kaldırılmalıdır.Çünkü ülke barajı temsilde adalet ilkesine son derece ters bir sistemdir.Örneğin; 2002 seçimlerinde seçmenlerimizin yaklaşık yüzde 40’ının oyunu alan partiler baraj altında kaldıkları için meclise girememiş,meclisteki 550 sandalye seçmenlerimizin yaklaşık yüzde 60’ının oyunu alan iki parti arasında paylaştırılmış,diğer partilerin temsil hakkı engellenmiştir.Aynı olay ülkemizde baraj sisteminin konulduğu zamandan sonra yapılan tüm genel seçimlerde meydana gelmiştir.Bu şekilde milyonlarca seçmenin oyu boşa gitmiştir.Bunun için baraj sistemi kaldırılmalı,tüm partiler ve bağımsız adaylar illerde aldıkları oylara göre milletvekili çıkarmalı ve milletvekili seçilmelidir.Seçimlerden sonra illerde sandalye dağılımı hesaplanırken oranlama sistemi kullanılmalı,o ildeki geçerli oylar oradaki sandalye (milletvekili) sayısına bölünerek bir sandalyeye düşen oy sayısı bulunmalı sonra tüm partilerin ve bağımsızların oyları bu sayıya bölünerek çıkarılan sandalye sayısı hesaplanmalıdır.Akla,mantığa en uygun sistem bu hesaplama sistemidir.
Başbakanı T.B.M.M. 2 turlu seçimle seçmeli,bu seçimde Y.S.K.’nin görevlendirdiği görevliler görev yapmalıdır.Bu seçimde ilk turda meclis üye tamsayısının salt çoğunluğuunu alan aday başbakan seçilmeli,hiçbir aday bu çoğunluğu sağlayamazsa en çok oyu alan 2 aday ikinci tura kalmalı,ikinci turda en çok oyu alan aday başbakan seçilmelidir.Bu seçimlerden önce başbakan adayı olan kişiler aday olurken bakanlar kurulu aday listesi göstermeli,bu listeye milletvekili seçilme yeterliliğine sahip kişiler girebilmeli,aday listelerindeki kişiler milletvekillerine açıklanmalı,milletvekilleri listelerdeki kişileri bilerek oylarını vermelidir.Başbakan seçilen kişinin listesi bakanlar kuruluna seçilmiş olmalıdır.
Cumhurbaşkanı ve belediye başkanı seçimleri de 2 turlu biçimde başbakan seçimi gibi yapılmalı,Y.S.K. (Yüksek Seçim Kurulu) ülke genelinde ve yerleşim merkezlerinde seçmen sayılarını ve salt çoğunluk sayılarını belirlemeli,seçimler bunlara göre yapılmalıdır.Belediye meclisi ve il genel meclisi seçimleri temsilde adalet ilkesi gereğince tek turlu olarak yapılmalıdır.Belediye meclis seçimlerinde temsilde adalet ilkesi gereği belediye başkanı kontejyan sistemi kaldırılmalı,meclisin tüm üyeleri doğrudan halk tarafından seçilmelidir.Bu seçimlerde de hesaplamalarda yukarıda bahsettiğim oranlama sistemi kullanılmalıdır.Genel,yerel,sivil toplum kuruluşlarındaki tek kişinin seçildiği tüm seçimler (başkanlık vb.) iki turlu seçimle yapılmalı,ilk turda salt çoğunluk aranmalı,ilk turda bu çoğunluk sağlanamazsa ikinci turda en çok oyu alan seçilecek şekilde düzenlenmelidir.Topluluk seçimleri (meclis) tek turlu yapılmalıdır.
Cumhurbaşkanı devletin yönetim işlerine karışmamalı,tüm halkın ve devletin başı olduğu için (tüm halkımızı temsil edebilmesi için) şimdiki gibi tarafsız olmalı,sadece devletin başı olarak yasaları onaylamalı,anayasaya aykırı gördüğü yasaları Türkiye Adalet Meclisi’ne götürmeli,anayasaya aykırı olmayan yasaları ve anayasa değişikliklerini de gerekli gördüğünde referanduma götürebilmelidir.Ayrıca Cumhurbaşkanı Milli Güvenlik Kurulu’na başkanlık yapmalı ve diğer hiçbir devlet işine karışmamalıdır.
Türkiye Adalet Meclisi’ne (TAM) Cumhurbaşkanı ve TBMM üyelerinden her biri anayasa değişikliklerinin,yasaların (yada yönetmelik,tüzük vb.) iptali ye da yürütmesinin durdurulması için başvuruda bulunabilmeli,TAM bunları en geç üç tam gün içinde üyeleriyle toplantı yaparak üyelerinin en az salt çoğunluğuyla karara bağlamalı (yani iptal etmek/yürütmeyi durdurmak/başvuruyu reddetmek) ,sadece anayasa değişikliklerini iptal edememeli,bu değişikliklerin ülkenin ve milletin geleceği açısından referanduma sunulup sunulmaması kararını almalıdır.
Bir siyasi partinin mecliste çoğunluk sağlayınca kendi çıkarı için tek başına anayasa değişikliği yapmasını önlemek için TBMM’de anayasa değişikliği yapılması zorlaştırılmalı,anayasa değişikliği yapılması için 550 milletvekilinden en az 500’ünün ‘’Evet’’ oyu gerekmelidir.Hükümetin TBMM’den geçiremediği anayasa değişiklikleri tüm bakanların ortak imzası ile referanduma (halk oyuna) sunulmalıdır.Son kararı halk vermelidir.Cumhurbaşkanı,Başbakan,bakanlar,milletvekilleri vb. dokunulmazlıkları kaldırılmalı,sadece yurt dışındaki diplomatların karşılıklı olarak dokunulmazlıkları olmalıdır.Cumhurbaşkanı,Başbakan,bakanlar,milletvekilleri vb. suçlu oldukları ya ada üstlerinde şaibe olması durumlarında ilgili savcılık tarafından haklarında soruşturma açılabilmeli ve soruşturma sonunda ilgili mahkemeye (yani CYM) dava açılabilmelidir.İlgili savcı hiç bir izin almadan rahatça soruşturma,dava açmak vb. adli faaliyetler yürütebilmelidir.
TBMM’den geçen yasa,anayasa değişiklikleri vb. Cumhurbaşkanı ya onaylamalı ya da anayasaya aykırı olan yasayı ve istemediği anayasa değişikliklerini Türkiye Adalet Meclisi’ne götürmelidir. TBMM’den geçen ve Cumhurbaşkanının da onayladığı anayasa değişikliklerinin halk oyuna sunularak son kararı halkın vermesi için TBMM üyelerinin her biri TAM’ne başvuruda bulunabilmeli,TAM bu başvuruları en geç üç gün içinde görüşüp karara bağlamalıdır.
Cumhurbaşkanı Başbakanı görevden alabilmeli ancak Başbakan bu kararın iptali için Türkiye Adalet Meclisi’ne (TAM) başvurabilmelidir.TAM bu başvuruyu üç tam gün içinde karara bağlamalı,TAM üye tam sayısının en az salt çoğunluğuyla görevden alma kararını iptal edebilmelidir.Cumhurbaşkanı diğer bakanları da görevden alabilmeli,diğer bakanlar da Başbakan gibi bu kararın iptali için TAM’ne başvuruda bulunabilmeli ancak Başbakanın önerisi üzerine görevden alındıysa iptal başvurusu yapamamalıdır.Diğer bakanlar görevden alındıkları zaman Başbakanın yazılı desteğiyle iptal başvurusu yapabilmelidir.Görevden alınan ve başvurusu reddedilen Başbakan; akabinde TBMM’de yapılacak Başbakan seçiminde aday olamamalı ancak Başbakan adaylarının herhangi birinin bakanlar kurulu aday listesinde yer alabilmelidir.
Cumhurbaşkanı TBMM’ni feshedebilmeli,bu kararın iptali için TBMM’deki gruplar ya ada milletvekillerinin her biri TAM’ne iptal başvurusu yapabilmeli,TAM bu başvuruyu en geç üç gün içinde karara bağlamalı,TAM üyelerinin en az salt çoğunluğuyla fesh kararını iptal edebilmelidir.
TBMM’deki komüsyonlar partilerin çoğunluğuna göre kurulmamalı,grubu olan partilerden ikişer kişi,grubu olmayan partilerden birer kişi ve bağımsızlar arasından iki kişi kurayla komüsyonlara seçilmeli,komüsyon başkanlığı ise üyeler arasında yapılacak ikinci kura ile belirlenmelidir.TBMM’de gensoru,soruşturma vb. önerge verebilmek için herhangi bir sayı gerekmemeli,milletvekillerinden herhangi biri gensoru,soruşturma vb. önerge verebilmelidir.
Hazineden hiçbir partiye yardım yapılmamalı,bunun yerine Türk Siyasiler Birliği (TÜS-BİR) adında bir vakıf kurulmalı (Kulüpler Birliğinde olduğu gibi) ,Cumhurbaşkanı,bakanlar,milletvekilleri,belediye başkanları vb. seçimle gelmiş yerel ve genel yöneticilerinin aylıklarından belli bir oaranda kesinti yapılarak,partilerin iç gelirlerinden belli bir oranda alınarak bu vakfa aktarılmalı,bu vakıf makbuz karşılığında yurt içi gerçek ve tüzel kişilerden bağış da alabilmeli,bu şekilde gelir kaynakları oluşturulmalıdır.Siyasi partiler Hazine yerine bu vakıfdan ihtiyaçları oranında ve vakfın imkanları doğrultusunda maddi yardım almalıdır. Bu vakfın genel kurulu tüm siyasi partilerden eşit temsilci gelecek şekilde kurulmalı,bu temsilciler parti genel kongerelerince seçilmeli,diğer organlar en geç iki senede bir bu genel kurul tarafından seçilmelidir.Bu vakfın faaliyetleri hem iç denetleme kurulu hem de diğer ilgili kuruluşlar tarafından denetlenmelidir.
Siyasi partiler,dernekler,sendikalar vb. sivil toplum kuruluşlarında genel kurul üye tam sayısının en az 1/4’ünün imzasıyla yönetimin başarısız olduğu gerekçesiyle idari mahkemesine gensoru önergesi verilebilmeli,ilgili mahkeme imza yeter sayısı bulundu kararı vermesi üzerine olağanüstü genel kurul (ya da kongre) toplanması kararı vermeli,gensoru bu kongrede görüşülmeli,üye tam sayısının en az salt çoğunluğunun gensoruya ’Evet’ oyu vermesi üzerine yönetim düşürülmeli,yeni yönetimin seçilmesi için belirlenecek ileriki bir tarihte yapılacak genel kurula kadar yönetim görevini disiplin kurlu üyeleri arasından noter huzurunda yapılacak kura ile seçilecek 4 kişi üstlenmelidir.