- 592 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
EMEGİMİZİ CALAN YAYINEVLERİ
Bu yazımın amacı; sırf iyi niyeti yüzünden mağdur olan insanları başkalarına örnek göstererek mağdur sayımızın artmasına engel olmak.
Eşimle birlikte 2010 yılında kendimize bir uğraş ararken internette edebiyat sitelerinin olduğunu gördük. Biz de buralarda yazmaya başladık. Gelen güzel ve olumlu tepkiler sonrası çevremiz ve üyesi olduğumuz internet sitesindeki arkadaşlarımız "Neden kitap çıkartmıyorsunuz? demeye başladılar.
İşin açıkçası ikimiz de memur emeklisi olduğumuz için ikimizin de aynı anda kitap çıkartması zaten ekonomik olarak mümkün değildi. Biz de araştırma yapmaya başladık. Fiyatlar nedir nasıldır diye araştırırken yine bizim üyesi olduğumuz bir edebiyat sitesinde bir ilan gördük isteyen arkadaşlara bu ilanı mail olarak atabilirim. Bu ilanda; "100 sayfa kitabın 1000 TL.’ye basılacağı, dağıtımının yapılacağı TÜYAP’a gidileceği, imza günleri düzenleneceği, İstanbul’un 5 ayrı büyük noktasında ve D&R’da kitapların satışa çıkarılacağı gibi, bir ton vaatler yazıyordu. Ben de görünce eşime; bak bu kampanya gayet iyi. Senin kitabını çıkaralım, dedim. Kendisini yayınevi sahibi olarak tanıtan kişinin telefon numarasını aldık ve görüştük. Hatta ilandaki vaatlerin iki misli vaatler veren sözde yayınevi sahibiyle telefonla konuşurken resmen yoruluyorduk. Çünkü o kadar çok umut verici sözler sarf ediyordu ki.
Kendisi, siz bana parayı gönderin. Ben size derhal sözleşmeyi imzalayıp göndereceğim, dedi. Biz parayı gönderdik. Ama sözleşme maalesef çok ısrar etmemize rağmen gelmedi ve de gelmeyecek de belli. Yüzsüzlük had safhada olduğu için utanma sıkılma yok ne yaparsanız yapın onları utandıramazsınız. Parayı aldıktan sonra kıvırmalar başladı. Kitap basılmadan bize son hali mail olarak bize dönecekti. Varsa düzeltmeler yapacaktık. Eşim basım öncesi önsöz yazacağını da ısrarla vurgulamıştı. Yayınevi sahibi zaten size son hali gelecek demişti.
Sözde yayın evi sahibi bir anda kitabı basıverdi. Şok olduk o anda. Ben tesadüfen kitabı idefix internet sitesinde gördüm. Bu yazımı okuyanlar eğer kitabı görmüşlerse bilir; yazı karakterleri küçük ve içerisinde 32 öykü bulunan kitapta hikayeler arasında nefes alacak bir boş sayfa bile bırakmamış. Böyle bir kitap basan yayınevinin aslında bu işi bırakması gerekir. Ayrıca kitabın isminin sonuna bir de nokta koymuş sanki bir cümle gibi.
Ama ben sözde yayınevi sahibinin böyle bir şey yapacağını düşünmüyordum bile. Dağıtım konusuna gelince o da tam bir rezalet. Dağıtması için verdiği arkadaş ise "Bana depoda dursun diye verdi. Benim tanıtımından falan haberim yok" dedi. Biz de bu dağıtımcı arkadaşımıza "Bizim kitabımızı da tanıtıp dağıtır mısın?" dedik. Onun da bize söylediği söz "Ben bu haliyle kitabı D&R’a sokamam. Kapak dizaynı ve içinin dizgisi çok kötü. Aysel hanımın dili öyküleri ve anlatım dili güzel ama kitabın kapağının albenisi yok. Ancak Aysel hanım gelip imza günlerinde kitabını tanıtsın. Yoksa işi zor" dedi.
Eşim, kitabının belli bir miktarını sattı. Geri kalanı elimizde kaldı. Bu konuda, dağıtım için verdiği arkadaşın bize çok desteği oldu. Yaptığı etkinliklere çağırdı. Eşim de orada kitabını tanıtarak, kitabının dizaynı kötü olmasına karşın öykülerinin güzel olduğunu okuyuculara anlatınca kitabı satıldı. Ama sözde yayınevi sahibi bizden bunun için de para almıştı. O kitabı basıp bıraktı sonra da pişkin pişkin karşımıza çıktı.
Eşimle beraber daha 10 kişi daha mağdur oldu. Bazılarının kitabını hiç basmadı. Bazılarının kitabını çok geç bastı. Basılan kitapların hepsi bir rezalet. Birinin bu adama "Sen ne yapıyorsun kardeşim" demesi lazım.
İşin acı yanı bu olaylardan sonra hiç ders almamış gibi ben de kitabımın basılması için bu kişiye kitabımı gönderdim. Çünkü çok ikna edici bir konuşması var. Pek çok söz verdi. Sonra da bu arkadaşa taksit taksit olmak üzere 3 milyar para verdim. Kitabın basılmasını beklemeye başladım. Aradan geçen 1 yıllık sürede kitaptan eser yok. 5-6 ay kadar beni "Kitabın okunuyor şu anda editörde", diye oyaladı. Sonra da önce kitabını iyice tanıtalım sonra basarız, dedi. Tabi tanıtımla ilgili hiçbir şey yapmadı. Sadece benim zorumla ve ısrarımla çıkmamış kitaba 1 dakikalık klip çekti. Bir de bana editörden gelmiş diyerek benim gönderdiğim metni göndermiş.
Bu 1 yıllık sürede okunan kitap böyleyse editörler kafalarını duvara vururlar. En sonunda ben bu sözde yayınevinin bu işi yapamayacağını anladım. Paramı istedim. Bana gelen cevap "Tanıtım filmi çektim. Kitabını editöre okuttuk" şeklinde oldu maalesef. Bunun için benden 3 (üç) milyar para aldı. 2 gün önce başka bir yayınevi sahibiyle görüştüm onun bana verdiği fiyat 1650. Arada uçurum gibi fiyat farkı var.
Bu kadar yüzsüzlük olmaz böyle kişileri denetleyecek hesap soracak kimse yok mu? Basılan kitaplar bir yerlere gitmiyor mu? Kötü basılan kitaba yayınevi çağrılıp kardeşim sen ne yaptın böyle kitap mı basılır mı? diye hesap soran yok mu ?
Basılmayan kitaba çekilen klipten yapılan editörlük hizmetinin kime ne faydası olur ki? Sonra da bir de utanmadan, sıkılmadan ben dolandırıcı değilim diyor. Benim ortada kitabım yok ne yazık ki!
1650 tl lik kitabı 3 milyara basacağım diye ortaya çık. Kitabı koskoca bir yıl süresince basma sonra da ben dolandırıcı değilim, de! Böyle yüzsüzlük olmaz.
Böyle kişilerin yaptığı hiçbir işten de hayır gelmez. Bu kişi ve kişilere güvenip yola çıkmayın ata sözü varya "Eşeğinizi sağlam kazığa bağlayın". Ve kesinlikle bu camiada olan yayınevlerini iyice araştırmadan kesinlikle güvenmeyin. Kitabınızı görmeden de para falan vermeyin. İşlerine geliyorsa. Bu size ön bilgilendirme idi devamı gelecek. Bunlarla bitse nerde? Bunlar birer aç kurt gibi insanının kanını emmeden duramazlar.