- 722 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
VERMEDİYSE MABUD NE YAPSIN SULTAN MAHMUT..
İşte bir Pazar günü ve ben yine dört araç değişerek işime ulaştım.Dünden öylesine yorgundum ki gece sızlayan ayaklarımdan bir süre uyuyamadım.Bir yandan da bu gün için Suriyelilere yemek getirmek isteği var ama içimden bir ses yapma dedi.İç sesime her zaman güvenirim ve bana Rabbimin uyarısı olarak alırım.Geldiğimde yoklardı ,demek ki iç sesimi dinlemesem onca yemeği dört araç boşuna taşımış olacaktım.Yokluklarından meraka düştüm .Sanırım karşının mezarlık oluşu burada konaklamalarını engellemişti.Belki de korkanlar vardı içlerinde.Ölüm ve ölülerden.Halbuki yaşayan iki ayaklı canlılardan korkmalı insan bu dünyada sınavını tamamlamış ve toprağın altına konulmuş boş bedenlerden ne zarar gelir ki?
Güne başlamadan karşıdan gelen tekerlekli arabasında çiçek satanı görüyorum ne hoş fesleğenler güller ortancalar ve biberler çiçek açmış.Niyetim bir sardunya almak minicik bahçeme.Ben yine mis kokulu turuncu pembe sarı renkleri sinesinde barındıran bir gül fidesiyle dönüyorum)Güllere tutkum ve zaafım olduğunu anlıyorum bu durumda.Ellerime geçirdiğim eldiven ve bir şişe su ile minik bahçemde kazmaya başlıyorum kaşıkla toprağı öylesine mutluyum ki .O minicik toprak alanın yaşam alanına dönüşmesi bir fesleğen iki gül bir domates fidesi yeşil soğanlarımla bana sonsuz mutluluk veriyor.
Gül kokusuna tutkunluğumu bu yaşımda anlıyorum çok geç olsa da.Çocukluğumda Pirler parkındaki evimizin yanında bulunan Pir İlyas hazretlerinin türbesini annem ve babam devamlı temizlerlerdi.Geniş bir alanın içinde olan evimiz ,ilk okulum ve türbemiz benim o pür neşe çocukluğumun oyun ve hayat dersleri aldığım yerdi.Sevgili Pirler dedeme her gece yatarken yattığım yerden gece gözlerimi diker dua ederdim.Öylesine anlatılarla büyüdüm ki bir büyük selde ve yağmurda çok kişi bu ulu erenlerimizin evliyalarımızın göğe ellerini dayadıklarını görmüşlerdi.Benim çocukluğumda dağdan gelen çamur seline(lığ) şaşkınlığımda bir ayrıdır hatıralarımda evlerin hiç birine girmedi.Pirler demdin de türbesinin etrafına hat çekmişti tıpkı evlere olduğu gibi. İşte MUCİZE.
..Daha anılarımda kalan evlerimizin altında da yatırların olduğunun söylencesi babaannemin kız kardeşi Seher hanımın çocukluğunda alt katta ki odunluğu her temizlediğinde altın penes bulması .Komşuların devamli bahçelerinde oluşan güzel olaylar.Her Cuma okumalarında ve mukabelelerdeki sohbetler öylesine bir ortamda büyümüşüm ki değerini şimdi anlıyorum.Kendileri Amasya da iken Mekke de namazda görülen hanımlar.Kandil gecelerinde ellerimiz de rengarenk fenerlerle camilere gidişimiz.Bir seferinde fenerimin mumundan yanışı benim çok ağlamam.Beş yaşımda kayıtsız okuma yazma bildiğimden okula başlarken ninemin beni okula kadar sırtında taşıması gelenekmiş(Ninem bir Çerkez beyinin kızıydı).Ailemden öğrendiğim yalansızlığım ve dürüstlüğüm ve çocuklarıma bu özelliği kesinlikle aktarışım.O dönemlerde bile ninemin ve babannemin tahsilli insanlar oluşu ve amcamla babamı okutmaları.Bunlar öylesine güzel değerler ki ne şanşlıyım diyorum her an.Ruhlarına dualar gönderirken yaratıma şükürler ediyorum böylesi bir ailede beni evlat yarattığı için.
İşte bu dönemlerde Nakşibendi bir ninenin torunu ben .Daha beş yaşında Kuran-ı Kerimi hatmeden yirmili yaşlarına gelmeden dinler tarihinin incelemesini bitiren ben.Sabır yönünde zirveler verilen ben.
Hem fiziki güzellik hem ruh ve edep güzelliği verilen ben nasıl dua etmem bu ceddime.Bir yazımda bahsetmiştim yine es geçemeyeceğim.Amasya Üçler evliyası Pirler evliyası ve Yahya efendi(kadıoğullarısoyu) benim ceddim.Böylesi bir cedden nasıl şükranlar dilemem Rabbime.Zamanın yaşamında hayatlarımız devam etmekte isede ben bu güzellikleri hep sinemde taşıdım.
Ah…..Gül kokusu …
Gençlik yıllarımda koku hücrelerime işlenmiş bir koku.Namazlarımda kapaklandığım secdeden kalkamadığım anların o dolaştığım diyarların gül kokuları..Burnumdan koku hücrelerimden hiçbir zaman çıkmayan beklide dünaya ya gül kokulu bakışımın nedenleri.
Temenim mi ne?
Şu dünyanın hırslarına kapılıp,insan kanı içmeye addetmiş olan kimliklere de rabbim hem yüzlerine nurunu hemde gönüllerine vicdanlarına bu gül kokularını sun sun.Burada şu geliyor aklıma iyi dilekler dilerken…
VERMEDİYSE MABUD NE YAPSIN SULTAN MAHMUT..
……..MUTLU PAZARLAR DİLEKLERİMLE..EMA
YORUMLAR
Desen desen bir yazıydı.
Çok renkliydi.
Güzeldi.
Dört araç değiştirerek işe gitmek gerçekten zor iş olmalı.
Çok fazla iş yeri değiştirdim mesleğim gereği.
Önce iş yerimi görür,
sonra da oraya en yakın yerden ev kiralardım.
Okul meselelerini de göz önüne alırdım tabi ki.
Bu nedenle, uzun çalışma hayatım boyunca,
hiç servis ve işe ulaşmada zorluk problemleri yaşamadım.
Çiçekleri sevmek, annemi ve kız kardeşimi getirdi aklıma.
Felç geçirmeden önce, evimizi çiçek bahçesine çevirirdi hep.
o da çok severdi.
Hatta sol yanı tutmamasına rağmen,
şimdi bile küçük balkonundan çiçekleri eksik olmuyor.
En çok da, sultan küpesini seviyor.
Türbe konusunda, sizi taktir ettim sözün doğrusu.
Ben, mezarlardan, mezarlıklardan çok korkarım.
Herhalde büyüklerimizin yanlış yönlendirmesinden dolayıdır.
Bir de şu Amasya konusu var.
Amasya güzel şehirdir. Çok sakindir.
Kardeşim, 25 yıldır orada, yüksek okulda görevli.
Çocukları orada doğru, büyüdü.
Emekli olmak üzere ve memlekete dönme niyeti yok.
Ben Amasyalıyım diyor, burada yaşayacağım.
Haklı gerçekten.
Her şeyi güzel.
Tarihi şehir. Suyu, aşı, insanları güzel.
Yazınız da güzeldi.
Pazarımız, çalışmakla geçti pasın, yağın içinde.
Rezalet bir Pazartesiye uyandık.
Yazınızla az tebessüm bulduk. Sağ olun.