- 2114 Okunma
- 15 Yorum
- 6 Beğeni
Hayata k'ömür karası 1 ara..
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
* Nasıl bir kömür çıkardınız be abi. Tüm ülke yanıyor! *
"Hiçbir kömür ısıtmayacak, babaları madende ölmüş çocukların yüreğini..."
Kavruldum(k) bu söz ile günlerdir.
Acımız bü’yük...
13 Mayıs 2014 gününü gösteren takvim yaprağında Hadis Meali kısmında “Beş çeşit şehit vardır: Tauna (salgın hastalığa) tutulmuş olanlar, ishalden ölenler, boğulanlar, yıkıntı altında kalanlar ve Allah yolunda savaşarak ölenler.” (Buhari) Hadis-i Şerifinin yer alması Allah’ın bir hikmeti olarak algılandı.
Günlerdir içimizde kazınan bu acıyı tarif etmek öyle zorki harfler çekti elini kelimelerden, cümleler suskun yazılmak istemiyorlar artık.
Taktiri ilahiden öncesi ihmal ve daha niceler..
Sonuç içleri ateşle donacak yüzlerce yetim ve öksüz.. Yine de derim hep Rabbim büyük.
Evet sessizliğe büründük tüm dünyada duyarlı yürekler olarak içimizdeki ağıtlarla.
Gelen gideni aratırmış sözünü felaketlerde de yaşar olduk Rabbim sen koru insanlığı ve geri ver kaybolan vicdan hissini yarattığın tüm insanlara.
Ey Rabbim! Hak mı ettik bunca acıyı, yıkılmalı mıydı bunca yuva ve çocuklar
bize umut diye verdiğin çocuklar öksüz mü görmelilerdi paslı aynalarda kendilerine baktıkça..?
Sorular, acılar, cevaplar, ihmaller! ve vicdanlar...
Gecelerdir rüyalarımıza karabasan olarak yığılan kömür tozları.. inkar etmeyelim hepimizin genzinde bu acı koku var.
Nasıl bir felakettir ki bir anda Rabbim tüm elleri semâya çevirdi, unuttuğumuz duâları hatırlattı, binlerce âh ile çınlıyor gök’yüzümüz kara bulutlu bin figân ile.
Elbette araştırılıp hesabı sorulacak bu acının, sorulması gerekiyor..!!!
Ama şunu söyleyeyim biz insanlar unuturuz ! aha bunu dediydi nar deyin ve şu günü, şu tarihi ve saati mümkünse biryere not edin bir ara çıkarıp okuyacaksınız çünkü.
Neden unuturuz peki?
Neden unutmayalım peki!!
Biz ki
17 Mayıs 2010 tarihinde Zonguldak’taki yaşanan grizu patlaması sonucu 30 kişinin hayatını kaybettiğini unuttuk,
ve elbette yaralılar...
Biz ki
Amasya Yeni çeltek madeninde 1990 yılında grizu patlaması meydana gelmiş ve 68 işçi hayatını kaybetmişti, unuttuk! ve yaralılar...
Biz ki
17 Ağustos 1999 Düzce Depremi 03:02’de, 12 Kasım 1999 Cuma günü saat 18.57’de aletsel büyüklüğü 7.2 ve merkez üssü Düzce olan deprem. 30 saniye süreyle etkili olan deprem, pek çok ilin yanı sıra Ukrayna’dan da hissedildi.
Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi’nin açıklamasına göre, ölü sayısı 845, yaralı sayısı 4948, depremde hasar gören ve derhal yıkılması gereken bina sayısı 3395, yıkık ya da ağır hasarlı ev sayısı 12939, iş yeri sayısı ise 2450’dir. unuttuk !
ve biz ki
23 Ekim ve 9 Kasım 2011 Van depremlerinde toplam 644 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 1.966 vatandaşımız yaralanmış, 252 vatandaşımız ise enkazlardan sağ olarak kurtarılmıştır. unuttuk !
Tabi burda genel olarak konuşup herkesi yargılamak gibi bir düşüncem olmadı kesinlikle ama büyük çoğunluk unuttu diyerek maalesef eklemem gerekiyor bu küçük hatırlatmalarıma.
Üstüne bir de dünden beri bir haber daha televizyonlarda kol geziyor
" Akp mitingine katıldılar onlara bu kaza müstehaktır....
Kaynank: Halk tv - Söyleyen: bilmem hangi kendini bilmez !!!
ve bir korda bu söz ardına düştü içimize !!
Nedir Allah aşkına insanları siyasi görüşleri ne olursa olsun bir felakette bu şekilde yargılayabiliyorsa bazı bilinir isimler ve daha nice bilinmez isimler ben burda o kömür karasını suratlarına tokat diye indirip hepsini susturmak için bir felaket daha mı gerekli insanlara sorusunu soruyorum kendime.
Yazık !
zaten elimizden üzülmekten başka birşey gelmiyor, yetkililer geldi başsağlığı diyleyip gitti acı yine o ocaklarda,
bizler rahat evlerimizde bilmem ne marka tvlerimizle haberi izleyip üzüldük ardına bir kanal atlayip dizi ekledik üzüntümüz azaldı belki ve bir rahmet de yatarken diledik görevimiz tamamlandı hissiyle o beyaz yastıklara baş koyup uyuduk ama o kara kömürü ekmek diye omuzlayıp şuan yüzlerce metre aşağıda bedenlerinin kurtulmasını bekleyen ruhların ailelerine düşen kor bitmeyecek ve üşütmeye devam edecek binlerce yüreği.
Ama dedim ya bizler görevimizi yaptık!
paylaştık üzüntümüzü sosyal sitelerde birkaç etkileyici resim ve özlü söz ardına başka bir siteden kopyalanmış dua... ama birkaç gün ya da hafta ardı yine hayata kaldığımız yerden devam,
neydi parola " hayat devam ediyor"
Yapmayın onlara maddi manevi destek olup yaralarını sarmaktır bizim görevimiz bugünlerde, önyargılarla tartışma sırası değil zira bu zaman zarfında acılarımızı gözardı ediyoruz.
Diyeceğim şu ki;
gerekli gereksiz, vakitli vakitsiz önyargılı olup bunca ecelsiz ölen insanların kemiklerini birde sizler sızlatmayın zira Azrail bile artık şaşkın insanoğlunun şeytanlığına.
Son söz ve anlamlı teselli Türk Silahlı Kuvvetlerinden olsun benim sesli düşüncelerime;
- Manisa ili Soma ilçesinde vuku bulan, milletçe hepimizin yüreğini kanatan ve acıya boğan müessif maden ocağı yangınında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diler, kederli ailelerinin acısını yürekten paylaşır, kendilerine başsağlığı ve sabır temenni eder, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar dileriz. Milletimizin başı sağolsun-
Rabbim bizi taş atana gül attıran ama böylesi acıları unutan kullarından eylemesin,
Amin..
Şimdi hayata k’ömür karası bir ara,
lütfen sessizlik zira acımızı kalplerimizle duymamız gerekiyor...
kalbim’iz’somada..
Z. Nâr
YORUMLAR
bazılarımız bu dramı şiire döktük bazılarımızda yazı yazdı şairem,
ateş düştüğü yeri yakar derlerya biz ne kadar yansakta onlar kadar yanamaz ve kanayamayız,
bu yazıda en az şiirleriniz kadar anlamlı ve yerli yerindeydi,
Allah hiç kimselere böyle acılar yaşatmasın diyelim haklısınız unutuyoruz daha önceyi unuttuğumuz gibi
selam ve saygımla
Muhteşem bir tespit yazısı. Gece tam siteden çıkış yaptığım zaman görüp okumuştum...
Ne çok şey unutuldu. İnsanlar neler yapıyorlar müstahak değil de demek o garibanlara müstahaktı.
Günlerdir, benim sinirlerim bozuldu uyku haplarıyla uyumaya çalışırken, bir de müstahak denmesi zıvanadan çıkarttı beni.. Bağırmak istiyorum bırakın da bir rahat üzülelim diye...
Gönülden tebrik ediyorum. Bu hassas konuyu bu kadar güzel bir kaleme almışsınız.
Sevgim ve duam ile.
Kaç gündür gazetelerde yazılanlara bakıyorum...Aman Allahım medya çirkinliğini yine ortaya koyuyor ve olay TC. Hükümeti'nin üzerinde kin ve nefret söylemleri yaparak darbe yapma girişimleriyle ateşlendirilmeye çalışılıyor..Bu iğrenç tabloyu izlerken midem bulanıyor...Bir kısım medya firma sahibini savunuyor Başbakanı suçluyor , bir kısım medya firma sahibinin koç grubundan olduğunu muhalafetle sıkı fıkı olduğunu yazıyor...Bir siyasi kavga halinde dünyaya rezil oluyoruz.. hele yazılarıyla adından sık sık bahseden terbiyesiz köşe yazarı "müstehak" kelimesini ağzına alabiliyor ve ateş dansı yapıyor adeta ..
bilmiyorum kazanın altında yatan ihmakarlık mıdır yoksa komplomu dur. nedense hep seçimlere yakın bu olaylar ile TC. Hükümeti zor şartlara maruz kalıyor... bu işin bir boyutu gördüklerimiz.. Ölenleri unuttuk rant çıların peşine düştük..aaaaa böyleymiş diye..olay sağ sol görüşlerine büründü...arkadaşlarla konuşurke birden birbirimize giriyoruz.. ne acı değil mi...
Madeni işleten kişinin hür ve bağımsız ilan edilmiş mason cemiyetinde yer alması ve çevre ilişkilerinde ki girip çıktığı kişilerin doğan grubu olması ve muhalafet lideri ile samimi olmasının üzeri bir şekilde örtülünce muhalefet yanlısı hopluyor...iktidar bastırıyor bir bakıyorsun muhalefet birşeyler bulmuş iktidar ve yanlısı hopluyor..olay ring de *oks maçına dönüştü ortada kalan ölüye hiç kimsenin saygısı yok .bakıyorsun olay mahaline tıpkı gezi olaylarında yapılmak istenen senoryolar hazırlanıyor ardı ardınca ..baba parasıyla barlardan çıkmayan kızlar bir amigo edasıyla orada gösteri yapabiliyorlar.. bu çirkinlikten midemiz bulandı, artık kaç gündür ..bize düşen geniş bir kampanya ile elimizi uzatmak cahil halkı sokağa dökmek yerine kuruluşlarda brifingler düzenlemek TC Hükümetine parti gözetmeksizin destek olunmalı Türk'e bu yakışır yaşam koşullarıyla uyarılmalı Hükümet ve yeni yasalar oluşturulması için insanlık adına yayınlar yapılmalı bence...
unutmayacağız. unutturmayacağız..ılımlı olacak söylemlerimiz..hakaret ve küfürlerle bir insan aşağılanamaz...olmamalıda yapanda cezasını bulmalı ister tokat ister hapis.....ama maalesef insan oğlu acıyı üç gün sonrasında unutur ..ama bu acı TC nin karası olan bir acı..taa 1923 den beri ....yer altı çalışanlarının çalışma koşullarının tıpkı Norveç gibi olmasa da yarısına yakını düzeltilmeli...aldıkları maaş alın terinin hakkı olmalı kömür için kara elmas derler karası işçilerin elması ağaların olmamalı..
Duysun artık sesimizi bu ağalara gebe olan 550 millet vekili.. :( ...çocuklar yetim kalmasın
saygılarımla
Güzel bir yazı.
Gönül sesinin sahte olmayanı, gerçek olanı.
Ne güzeldi cümleler.
Ne güzeldi anlatım.
Ne hoş bir ahenk vardı yazıda.
Her cümlesi, her paragrafı ilgi çekiciydi.
Tüm dileklerinize katıldığımızı bilmenizi isteriz.
Düşüncelerinizde yalnız değilsiniz.
Unutmak üzerine son bir sözüm olsun.
17 Ağustos 1999 depreminde Sakarya'daydım.
İki ameliyat geçirdim, yaklaşık bir yıl yattım.
Artık asla apartmanlarda yaşayamam sanıyordum.
Çok değil, bir buçuk-iki yıl sonra,
yıkılan evimin 50 m ilerisindeki bir apartmanın en üst katına taşındım.
İnsan oğlu böyle işte.
Gerçekten çabuk unutuyor.
hiç bir acı azalmıyor zamanla azalan sadece zaman...
üzgünüz, kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz, boğazımız düğüm düğüm, kursağımda madenci bir dedenin, lokması olduğundan mıdır nedir, her ölüm haberinde dedem bir kez daha öldü... üzüntüm katlandı... boynu bükük çocuklar, dizini döven analar, çırpınan eşler, çaresiz babalar, feryat eden bacılar... aldığım nefesten utandım... dua dua dua... elimden başka birşey gelmedi...
maalesef bir kez daha gördük ki bizim ülkemizde can ucuz hele ki fakirsen, fukara isen, hayatının hiç bir değeri yok. daha fazla kar yapmak için ihmal edilen önlemler, eksik yapılan denetlemeler, hiç eğitim verilmeden ya da eksik eğitimle işe kabuller bunca hayatın yok olmasına, bunca ocağın sönmesine sebep oldu...bu son olsun diyoruz inşallah... ne böylesi kazalarda ne de doğal afetlerde can kaybımız olmasın ya da en az olsun... biz tevekkül etmeliyiz evet... lakin Allah'ın bize bahşettiği akıl ve iradeyi kullanarak üzerimize düşen ne varsa hakkı ile yerine getirdikten sonra olacakları kadere bağlarız... sorumsuzluğumuzun, akılsızlığımızın ihmalkarlığımızın neticesinden kendimizden başka kimseyi mesul tutamayız, tutmamalıyız....
ne konuşsak boş bu saatten sonra... giden gitti geri gelmeyecek... kalanlar yanıyor nasıl söner yüreklerindeki acı ya da söner mi acaba...
hepimizin başı sağolsun... Allahım geride kalanlara sabır ihsan eylesin... hayatını kaybedenleri cennetinde ağırlasın rabbim...