5
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1711
Okunma
“-hinci ki ğibi deği(l)
köyün bazar yoluydu orası,
güzün başlarıydı
Entelle taraflarına yazlakdan dönerkene
Çataldepe yolundan gelirdi yörük kervanı
çoluk-çocuğu,
denkleri , davarı, devesi”
“havayı ey deli gönül havayı
ay doğmadan şavkı sarmış ovayı
yörük gızı gatar etmiş mayayı
çekip ğider ala ğözler sürmeli”
Hacallar Mahallesi tarafından geldi Yörükler
bir toz bulutu kapladı, ortalığı önce
iri-yarı, beyaz kıllı keçiler,
ay boynuzlu tekeler
çobanların önünde
belik-belik davar sürüleri
ve sürü içinde,
ipleri çobanların elinde
iri-yarı hıltarlı çoban köpekleri
bebekler, oğlaklar yükün üstünde
çobanlar ilk defa duyduğumuz
ıslıklarla bağırarak
ellerinde soyulmuş söğüt dalından
uzun değnekler
usulcacık yere vururak,
yoldan çıkanların önlerine savurarak
daha sert, kaba-sövgülü
arkalarında göğe yükselen toz bulutu bırakarak
alakeçili, akkeçili onca sürüyü
bir başlarına sürüp götürdüler
ardından develer
en önde eşek üstünde zülüflü,
al-yeşil-sarı poçulu, parlak yeni kuşamlı,
boynu boncuklu, cicili-bicili
düğüne gider gibi süslü..
arkasında sarı saçları belik-belik örüklü
asil vakur dik başlı
elma yanaklı
elinde öndeki devenin yuları
yörük kızı
develer bir o bir bu yana bakarak
ağaçların tepelerini yolarak
boynunda gerdanında
havudunun arka kaşında
löngürdeyen çanlarıyla
vakur yörük kızının
ardına takılarak
bir o bir bu yana bakarak
geçip gitti boduklar, develer
develerle yörükler
her birinin yuları
bir önündekinin havudunun arka kaşına bağlı
kocaman semerlerindeki heybe gözlerinde
sanki asılı küçük çocukları
sürüye ayak uyduramaz oğlakları
eşyaları
çadırları
herkes birbirine, çift hörgüçlü deveyi
boduğu , daylağı , tülüyü , hecini ,
buğursağı , besereği , mayayı gösterdi
develer boynunu uzatıp
bizi tutuverecek gibi
karşılıksız koymadılar ilgimizi
dizelendik bütün köy;
katarın yolu boyunca
pencerelere
hanaylara damlara, yan yollara
çelen gerilerine
develer geçti gitti birbiri ardına
ulam ulam
heyecanla koşturduk
yanlarında
bakakaldık arkalarından
hangisine bakacağımızı
kime neyi anlatacağımızı,
neyi göstereceğimizi bilemeden
ve yoğun bir löngürtü içinde
meraklı bakışlar altında
son devenin hemen gerisinde
çocuklar giderek daha kalaba
kapış kapış..
ve deve boku ellerinde, ceplerinde
katarın hemen gerisinde
yarış edercesine
köy altında develer ıhtırıldı
bütün köylü, köy altında
köy altında bir bayram
bir payanır havası
çocukların çığrışları curcuna
küçükler agalarının gerisinde
kızlar çevre tepelerde
yörükler meraklı gözlerin hapsinde
yörükler kendi alemlerinde
kadınların sesleri canlı
yüzleri canlı,
güneş yanığı
kırmızı
hepsi yeni urbalı,
yeni yağlıklı
hepsi iri-yarı
bildiklerimizden daha geniş adımları
kavuşanlar akrabalarına
“-ben” falancanın gızıyın
“-anam anladırdı çocukluğumuz da
ebem olurumuş Tırtarlı Ayşa
Deli Elif Bobamın anası
yeni öldü ta(h)a
hinci ben Bakı’nın geliniyin
bobamız yerindesin gaa!
ver elini öpeyin, Ağğa”
“-ay dayım,
ha dayım, ha emmim
öz be öz can gardaşım”
davarlar ovaya doğru aşıtladı,
kervan konakladı
harmanyerinde
birbirine karıştı
bizim köylülerle
yörük obası
hasret giderenler,
yeni tanışanlar
kucaklaşıp, sevinçle ağlayanlar
akraba çıkanlar birbirine,
birbirine
bir diğerini soran
ötekine başkasını tanıştıran
birileri vardı,
herkes birbirine kaynaştı,
çocuklar kucaklandı
yeğenler bağra basıldı
adamlar yağlıklı
“-bizim köyün nufuzuna kayıtlı”ymış
İnce’lerin Karasu’ların , Yılmaz’ların
Bozkurt’ların
bizim köye gelirdi “ilk yoklama”ları
kimbilir kim,
nerde doğmuş,
nerde yaşamış
hâlâ sağ mı, bilen var mı
ebem dolaz, taş yoğurt, deri peyniri
ve bir sürü kişiden havadis getirdi
dedem birkaç kişiden bahsetti
babam pek oralı değildi,
anamı hiç ilgilendirmediği belli
kağnı hazırlanıp çalı toplamaya gidildi
çok geçmedi, akşama doğru,
Akgediğin tepesine kadar çıkıp
arkalarından uğurladık, ağabeylerle
peşleri sıra koştuk,
sevinçli,
çoşkulu
“-gün batımına kadar Koca Çayıra varırlar”mış
“-Koca Çayıra konacaklarmış”
bende başkalarına söyledim,
Yörükler hakkında öğrendiklerimi
“-denkler indirilip,
çadırlar kurulacakmış” Kocaçayır’a
dağları-dereleri yardı gitti bir toz bulutu,
toz bulutu yükseldi arşa
katedip gittiler dağları yollar boyu
kater etdi develer
akrabamız yörükler
KELİMELER
denk: yükün eşit ağırlıkta ikiyi ayrılmışından her biri
hıltar: köpeklerin boynuna takılan çivi korumalı tasma, kurtlarla çatışma halinde, kurt; köpeğin ömüğüne saldırırmış, nefessiz bırakıp boğarak öldürmek amacıyla, o yüzden 4-5 cm kadar sivri demirli hıltarlar kullanılırdı..
boduk : deve yavrusu
daylak : erkek deve, damızlık dişi deve
tülü : uzun tüylü tek hörgüçlü deve
hecin : iri yapılı, uzun boylu tek hörgüçlü hızlı koşabişen deve türü
buğursak: çiftleşmek isteyen dişi deve
buhur : çift hörgüçlü erkek deve
beserek / besrek : erkek deve
maya : dişi deve
çift ve tek hörgüçlü develerin çiftleştirilmesi ile tek hörgüçlü, melez tülü (tüylü) develer elde edilir. Tülü develerin erkeğine besrek, dişisine maya denir.
ıhtırmak: develerin “ııhhh” denilerek çöktürülmesi
İnce Sülalesi: Polatlı Yağcıoğlu köyünde iskan edildiler
Karasu Sülalesi: : Antalya Serik ve Aksu bölgesinde oldukları
Yılmaz Sülalesi: Akşehir’de iskan edilmişlerdir
Bozkurt Sülalesi: Antalya Serikte iskan edilmişler
İTİRAZINIZ VARSA BİLDİRİN LÜTFEN
Resim için Sn Mustafa KAYA’ya teşekkürler