- 640 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİZ BİRBİRİMİZDEN AYRILDIĞIMIZ GÜN ÖLECEĞİZ…
Sakladığınız gözyaşlarınızı kalbinizdeki kirli sandıktan çıkardırdınız, tarçın kokan o zindanlı gecelerde, kimsenin haberi yok… Hava karanlık sizse aydınlık ama ne fayda, bir varmış bir yok muş evvel zaman içinde; sordunuz mu? Hatıraları yaşıyor, hatıraları yaşıyorsunuz ya da yaşamaya çalışıyoruz. Elleriniz ellerinde, gözleriniz gözlerinde… “Hani nerede?” ama şimdi siz bile bilmiyorsunuz nerede; oysaki bildiğiniz çok şey var sizde gizli saklı… Yıldızlar para parça ellerinizden kayar, gözleriniz kan kırmızısı sarılıklarda, kapılarınız kapalı… Elleriniz bir daha ona dokunmasın, onu bu akıl bir daha düşünmesin onu oldunuz olası unutsanız bu hasret sizin ve bu davet bizim.
Kendinizden nefret eder hale geldiniz elleriniz yüzünüzde görmek istemiyorsunuz kaçıyor, sonsuzluğa adım adım ilerlemek istiyorsunuz beklide, beklide yok olmak… Kusursuzluğunuz kusur oluşturuyor kusursuzluklar arasındaki o kusur bahçelerinde… Anlayışınız anlamsızlıklar yaratıyor o anlamsız düşüncelerin anlam içeren anlamsız ifadelerinde… Sevginiz sevgisizliği doğuruyor sevgilerin içindeki sevgiden yoksun sevgi pınarında… Düşünceniz düşüncesizliği canlandırıyor düşüncelerin içindeki düşüncesizlikte… Elleriniz kanıyor keskin olmayan bıçaklarda… Gözlerinizde anlamsız yaşlar akıyor anlamı olan o anlamsız parıltılarda… Hisleriniz kör oluyor kör olmayan kuytularda yeni kör hislerin içinde… Varlığınız varlığını yeniliyor yokluklar içindeki aşk fısıltılarında… Sahte bakışlardaki aşk sözleri, sahte öpüşlerinizdeki soğukluğu, sarılsanız da itiyorsunuz mum ışıklarındaki sessizliği…
Yapamıyorsunuz elinizde değil isteseniz de içiniz içinize sığmıyor haykırışlarınızda kayboluyorsunuz boğulurcasına ve kurtulmak istiyorsunuz eskisi gibi ama bilemiyorsunuz. Sevmek kimi zaman eksik geliyor beklide güven mi yok kararsızsınız yaşamak onu her hücrelerinizde varlığını hissetmek anlamıyorsunuz her defasında düşüyorsunuz. İzliyorsunuz gözleriniz ondan ayrılmıyor gece oldu ve siz yine düşünüyorsunuz. Elinizde ince belli çay bardağı tıpkı onun sevdiği gibi diğer elinizde de reçelli ekmek ama o uzaklarda kim bilir nerede işte düşüncelerinizde kurduğunuz o içler acısı hayaller yerlerde yapış yapış temizleseniz bile izi kalıyor… İsteseniz de yapamıyorsunuz ve içiniz karanlık beklide karmaşık eskisi gibi değil… Aynada yüzleştiğiniz o bakışlar içinde sakladınız onun gözlerini bakmak bile canınız yakıyor ya da bakmaya cesaretiniz yok…
*** *** ***
Seninle ben, benimle sen veya siz, biz… Koşuyorum durmadan koşuyorum, koşuyor durmadan koşuyor ya da koştuğumuzu sanıyoruz. Ayrı dakikalarda işkence çekiyoruz o dört duvar arasındaki çığlıklarda. İçimden konuşmak gelmiyor, içinden konuşmak gelmiyor, yemek yemek içmek ya da dolaşmak gelmiyor ya da onlar bizlere gelmiyor. Martılara simit atmıyorum artık bana küstüklerini biliyorum ben kendimle barışmamışım ki martılar benimle barışsın ya da o barışmamış ki özgür uçsunlar. Hiç olmadığım kadar kendimden nefret ediyorum ve hiç olmadığı kadar kendinden nefret ediyor, bu hale nasıl düştük bilemiyorum. Duru kokularda geceye yansıyan o gözleri… Çıkmaz bir yoldasınız, çıkmaz bir yoldayız ve isyanlar haykırışlarda, haykırışlar isyanlarda… Biz birbirimizden ayrıldığımız gün öleceğiz. Ayrıldığımız gün birbirimizden biz öleceğiz. Birbirimizden biz ayrıldığımız gün öleceğiz.
(DENEMEdir)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.