7
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
2781
Okunma
---
Gecenin en karanlık yerindeydi ölüm,
Gökyüzü nefesini tutmuş,
Yıldızlar titrek bir mum ışığı gibi yanıp sönüyordu.
Sabaha karşı çalan bir telefon,
Bir annemin sesi, kırık ve çaresiz:
"Kaybettik yavrum, hadi gel…"
O an, içimde bir cam kırıldı,
Bir avuç buz serpiştirildi sanki yüreğime.
Dizlerimde titrek bir ağırlık,
Adımlarım bilinmez bir yolun taşlarına çarpıyor.
Ölüm sinmiş sabaha,
Geceden kopan bir parça gibi,
Bembeyaz bir kefenin içine çekiyor seni.
Şimdi, ölüm kumsaldaki ayak izlerini siler gibi
Hayata dair ne varsa siliyor.
Ama içimde,
Uysal sesin, yumuşak gülümsemen,
Kekremsi bir keder gibi kalıyor geriye.
Nasıl düşer insan hayattan böyle aniden?
Bir sonbahar yaprağı gibi,
Bir kuş kanadı gibi,
İçine kapanan bir deniz gibi,
Sessiz, kimsesiz…
Seni morgtan alıyoruz,
Ama gözlerin hâlâ bir şeyler söylüyor gibi.
Bir el uzansa tutacak gibisin,
Bir "bekleyin" desen geri dönecek gibisin.
Ama ölüm, geri dönüşü olmayan bir yol,
Ve biz, seni gözyaşlarıyla uğurlayan yolcularız…
Toprak, senin gibi bir gülü tanır mı?
Sıcak avuçlarına bırakınca seni,
Üzerine bir avuç umut ekilir mi?
Zaman seni bizden aldığı gibi,
Bizi de senden alır mı bir gün?
Şimdi, başucunda sana veda ederken,
Birkaç mısra dökülüyor dilimden:
Yol üstüne mezarını kazmışlar,
Üzerine Esma Gürbüz yazmışlar,
Bu dünyadan murat aldı sanmışlar,
Muradın koynunda kaldı be teyzem...
Evlatlar, torunlar ağlar başında,
Daha en küçüğü dört beş yaşında,
Acı-keder kara yazı peşinde,
Muradın koynunda kaldı be teyzem...
Ve hayat, bir soluklanmalık gölgeliktir aslında…
Kimi ağaç altında dinlenir,
Kimi ağaç olur, başkalarına gölge eder,
Ve kimi, bir rüzgâr gibi geçer gider…
Ama ne olursa olsun, geride kalan, bir avuç sevgi, bir avuç hatıradır.
--
Peri Feride ÖZBİLGE
02.05.2014