- 747 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
VATANDAŞLIĞIN BÖYLESİ
Vatandaşlık görevleri vardır. Bunlardan bir tanesi zamanı gelince seçmen sandıklarında yerini almak ve elindeki mührü istediğin partiye basmak. İkinci Vatandaşlık görevi, kazandığın kazancın vergisini vermek. Tam olarak işe yaramasa da. Üçüncüsü de, ülkene, sokağına, caddene sahip çıkmak. İşte bu vatandaşlık görevleriyle büyütülmüşüz. Ailemden gördüklerimi uygularım her zaman, ya da uygulamaya çalışırım.
Yere çöp ve izmarit atanlara çok kızarım. Dedim ya, vatandaşlık bilinciyle yetiştirilmişiz diye. Gözlerim dürbün gibi hep etrafı gözler durur. Bir akşam üstü, çayı demledim ve oturdum balkonuma. Tam çayı bardağa dolduracağım sırada telefonum çaldı. Açtım. Telefonda, görümcem.
“ Alo ! Gelinciğim ne yapıyorsun balkonda? Evet, görüyorum seni. Çay demlemişsin. Dur doldurma bardağa. Ben geliyorum. Ben gelince beraber içeriz. “
“ Tamam abla bekliyorum “ dedim ve kapattım telefonu.
Sanki uydudan beni gözetliyor mübarek. Sonra aklıma geldi çaprazımdakiı apartmanda oturduğu. Tekrar çaydanlığı ocağa oturttum ve onu beklemeye başladım. Bir çay bardağı daha getirdim. Arada bir yalnız kalmayı özlüyor insan. Görümcem biraz sonra geldi ve oturdu her zamanki yerine. Sohbete başladık. Öyle dalmışız ki, çaydanlığın suyu kalmamış, mutfaktan tuhaf sesler gelmeye başlayınca aklıma geldi. Koştum mutfağa. Çaydanlık neredeyse yanmak üzereyken yetiştim. Başka bir çaydanlık çıkarttım; sürdüm tekrar ateşe. Geçtim yerime. Hem konuşuyoruz; hem de bu kez akıllandım ocağı takip ediyorum. Kazasız belasız çay demlendi. Çayları döktüm bardaklara. Çay ki ne çay. Tavşan kanı olmuş mübarek. Çayın yanında, kurabiyeleri servis ettim. Çaylarımızı yudumluyoruz. O sırada gözüm, karşı apartmana ilişti. Üçüncü katta kapalı balkonda alevler yükseliyor. Alev alev yanıyor balkon. Ayağa kalktım daha dikkatli bakmaya çalıştım.
“ Abla, karşı apartmanda yangın var! “
“ Hani nerde? “
“ Şurada bak! Tam karşıda. “
Doğalgazdan çok korkarım. Evden çıkarken bile mutfak vanasını kapatarak terk ederim. Kafamda senaryolar üretmeye başladım. Bütün mahalle, hatta şehir aniden infilak edecek. O sırada itfaiyenin numarasını hatırlayamadım. Kapıyı açtım karşı komşumun ziline bastım . Kocası çıktı kapıya. Heyecanla durumu anlattım. Neyse o biliyormuş. Telefona sarıldım. İtfaiyeyi aradım. O sırada görümcem de yangının çıktığı apartmanın önünde bulunan insanlara bağırarak durumu anlatmaya çalışıyor ama insanlar anlamıyorlar. Adresi verdim. Çok geçmeden itfaiye geldi. Aynı anda da telefon çaldı. İtfaiyeci evi bulamamış bana evi soruyor. Tarif ettim ve kapattım telefonu. Apartmanda oturan insanlar çok telaşsız. Tuhafıma gidiyor. İtfaiye erlerinin içeri girdiğini gördüm. Ama çıkan yok. Bacadan hala duman çıkmaya devam ediyor. Biz hala orayı görmeye çalışıyoruz. O apartmanlarda oturan arkadaşım var. Hemen onu aradım. O başkasını aradı. Bana döneceğini söyledi. Bir süre sonra ateş görünmez oldu. Hava da kararmaya başlamıştı. Perdelerin arkasında insanları görüyorduk. İtfaiye aracı ayrıldı evin önünden. O sırada telefonum çaldı. Arayan arkadaşımdı bu kez. Gülmekten konuşamıyordu benimle. İtfaiye erleri kapıyı kırarak girmişler içeri. Hortumdakii suyu sıkacakları sırada anlaşılmış gerçek. Meğer bizim gördüğümüz alevler, balkondaki barbeküden çıkıyormuş. Arkadaşımın dediğine göre kadın sinir krizleri geçiriyormuş. Telefonu, görevini yapmış bir vatandaş edasıyla kapattım. Kaldığımız yerden çayımızı içmeye devam ettik. Tabii ki kahkahalar eşliğinde.
Nermin KAÇAR
YORUMLAR
Nermin Hanım ; bence hiç de iyi olmamış bu iş. Bir dahaki sefere yangın çıkan başka bir yerde duman gördüğünüzde, ya yine mangal yaptıklarını sanırsanız ? İşte o zaman fena. Siz, iyisi mi yine, duman gördüğünüz her yeri haber verin itfaiiyeye. İnsanlar da mangallarını başka yerde yaksınlar canım..
Hoş bir Cumartesi sohbeti olmuş aslında. Tebrikler.
Son yıllarda yaktığım çaydanlıkları hatırlayınca, tebessümle okudum satırlarınızı. Ayrıca rahatladım da, gördüğü yanlışlara müdahale etmekten kendini alamayan birilerinin daha olduğunu görünce: Bakıyorum, etrafta bir yığın insan var, aldırmadan geçiyorlar, hayvanlara eziyet eden çocuklara, elektrik tellerine konmuş güvercinlerini indirmek için taş- değnek savuran gençlere ya da arkadaşına saldıran okul çocuklarına...
Güzel yazı ve duyarlı vatandaşa teşekkürler, tebrikler...
Selâm ile.
Güzel bir hikaye.
Herhalde derslerini almışlardır, balkonda ateş yakmazlar bundan sonra.
Bir de şu çaydanlık meselesi var.
Geçenlerde Deniz-ce de bu konuda bir şiir yazmıştı.
Demek ki, çaydanlığını yakan tek ben değilmişim.
Olağan bir olaymış.
Üstelik de ben, yalnız yaşayan ve yaşı kemale ermiş bir insanım. Dalgınlığım normal sayılabilir.
Ev hanımlarımız bile yaktıktan sonra, benim gibi garip bir vatandaş yakmış, normaldir.
Tebessümleri taşıdınız Azerbaycan'ın bu erken saatinde dudaklarımıza.
Çok sağ olun.
Vatandasşlık görevi budur işte!
Nereden bileceksin ki mangal yaptıklarını? Bizim insanımızda ne görgüsüz!
Balkonda mangal mı yapılır. Konu-komşu mangal kokusunu çektiğinde göz hakkı olmaz mı? Sonra çevreyi dumana boğmak, komşulara saygısızlık değil mi?
Hikayene gelince; harika bir anlatımdı abim... Bir solukta kendini okutan, akıcı bir hikaye-anı
Varolasın.. Tebriklerim ustama çokça
Selamlarım kardeş yüreğime.. uzaklardan...