- 2163 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
nedir sizce yaşamak?????????????????????
maddi ve manevi ihtiyaçlarımızı geçersek, hayatımızda güvenebileceğimiz bir insan olmasını istemenin altında yatan gerçek sebep ne olabilir? Birlikte yemek yemek, televizyon izlemek, dertlerimizi paylaşmak… Birçok eylemi beraber yapabilmek içinse, zaten arkadaşlarımızla hepsini hayata geçirebiliyoruz. Asıl isteğimiz güvenilmek,güvenmek değilimi?
güvenlik duygusu(inanç), bebeklik çağlarında başlayarak, bir ömür boyunca süren ve düzenli olarak beslenmesi gereken bir ihtiyacımız. Üstelik çevrenizdeki herkes, yani ailemiz, dostlarımız, hatta manav , bakkal,muhtar,komşularınız hatta eşiniz bile sizi çok sevse de, karşı cinse ait bir sevginin onda buldunuz güvenin yerini dolduramıyorlar. Ne garip bir ihtiyaç durumu değil mi?
Sevmek, sevilmekten önce mi, sonra mı geliyor yoksa temeli her güven ve saygı yamı dayanıyor? Sanıyorum kişiden kişiye ,yetiştiğiniz ortama aldığınız aile terbiyesine ,eğitiminize karakter yapınıza göre değişiklik gösterebiliyor. Herkesin yaşama ait olan yaklaşımı; birikimleri, dünya görüşü, psikolojik durumu ile doğrudan ilişki içinde. Kimine göre ilk sırayı güven duygusu alıyor, kimileri ise sevmeyi her şeyden daha değerli buluyor.bana göre ise önce huzur sağlık ve güven geliyor ,huzurlu olmazsak sağlıklı düşünemeyiz
sağlıklı düşünmeyince güvenemeyiz güven yoksa hiçbiride barınmaz o limanda,onun için
Ben önce inanmak gerektiğine inananlardanım.inanç bir insanı büyütmesi, ruhunu olgunlaştırması ve deneyim kazandırması için son derece gerekli olduğunu düşünenlerdenim. sevmek, sevilmek, sıralamada daha aşağıda yer alıyor. Elbette en mutlu ilişki, karşılıklı duygusal etkileşimin olduğu biçimdir ama ben ruhu fırtınalı, aklı sisli olanlardanım. Seve bilmem için, sevilmem gerekmiyor r, hatta öyle bir şart bile aramıyorum.ona başta inanmam ve karşılıklı yarı yarıya her ne yaşanıyorsa yaşatılıyorsa eşit olması gerekiyor
çoğu zaman düşünü yorumda, tek taraflı sevmek sevilmek değer vermek ne işe yarar? En başta söylediğim gibi, tensel likle ilgili kısmını çıkartırsak, bir sevgilinin hayatımızdaki rolü nedir? Kendimizi çift olmak zorunda hissediyor olabilir miyiz? Her şeyin çifti güzel durduğu yargısı yüzyıllardır genetik olarak bilinçaltımıza yazıldığı için mi buna çabalıyoruz? Üremek, dünyaya bir çocuk getirmek gibi en basit içgüdümüz, sevgilimiz olmayan biriyle de gerçekleşemez miydi? Sosyal algı ve yargılama kısmını, toplumsal baskıları geçersek, eğer çok eskiden beri, evlilik ve sevgililik gibi kavramlar olmasaydı; sadece dünyaya çocuk getirmek için birleşseydik ve kimsenin başkası hayatında yaptırımı olmasaydı, acaba yine de sevgili veya eş ihtiyacı duyacak mıydık?
Sevgilinin ne işe yaradığını biliyorum tabii ki! En değerli ihtiyaçlarımızı ve aslında hayati önem taşıyan bir gereksinimimizi karşılıyor; dokunmak! Yeni doğmuş bir bebeğe kimse dokunmazsa, diğer tüm yaşamsal destek sağlansa bile, ölme ihtimalinin yüksek olduğunu biliyor muydunuz? İşte, dokunulmak bizler için bu derece önemli. Benim aklım öyle gelir gider arada, siz bana bakmayın. Sadece düşünüyordum, sevgili dediğin aslında ne işe yarar diye? Gerçek cevabı bulan olursa, haber versin!
yada mesaj Çeksin..
bene her şeyin başı sadece inaçtır ister menfi ister müspet olsun ,birde saf yalansız riyasız şekilde içinden geldiği gibi rahat huzurlu olabilme adına kendinizi güvende hissettirinizhisettiğiniz limanın adıdır yaşamak
YORUMLAR
Aklı tek gidip gelen siz değilsiniz. Öyle ki benimki çoktan gitti. Artık her nereye saklandıysa umarım bir gün ziyaretime gelir...
Şaka bir yana, yazınıza gelirsek:
Her şeyin başında sevginin geldiğine inanan ve savunan biri olarak, platonik bir sevgi bile yeri geldim mi çok şeye vakıf.
İlla ki karşı cins değil üstelik, sevmeyi sevmeli insan.Hele ki değer gördü mü de hayat çok daha anlamlı.
Asla çıkar ve yalan olmamalı ilişkilerde hangi türü olursa olsun. ve tabii ki güven ve saygı...
En başa sağlık ve huzuru da koyduk mu getirisi çok mutlu bir hayat.
Ama ne yazık ki çoğu şey lafta kalıyor. Biz ne kadar irdelersek irdeleyelim çoğu sanırım bir hayal. Şimdi kötümser sıfatı yakıştırılacak ama insan yaşadığını bilir.
İstediğimiz kadar sorgulayalım kaderin de rolünü asla yadsıyamayız.
İNANÇ... OLMAZSA OLMAZIMIZ...YOKSA NASIL DAYANIRDIK?
Kutluyorum.
Kaleminize ve şahsınıza sonsuz saygı ve selamımla...
mesut YİĞİT
ama hiç birsey tek tarafli değildir malum üç boyutlar daah yeni pyasaya sürülürken bizizmgibilerde tarih olmadımı?saygılarımla