- 1522 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
BEN Mİ? BİR BİLEBİLSEM...
Sizinle o kadar da fazla yakın değildik önceleri, iyi bilirsiniz aramızdaki mesafeyi zira ben değildim sorumlusu.
Siz ve kendi doğrularınız, ön görüleriniz ve bana konulmuş sayısız engel ve yasak.
O zamanlar çocuk aklımla çözememiştim doğrusu yakınlaşmamamızın neden bu denli engellendiğini. Elbet vardı bir bildikleri, ne buna vakıftım ne de diğer yasakların gerekçesine.
Hiçbir zaman da sesinizi çıkardığınıza tanık olmadım desem yeridir. Gerçi ara sıra birbirinizle münakaşa ederdiniz ortak paydalarınızın bulunmadığı noktalarda ama aldığım terbiye ne bunları dinlememe müsaitti ne de yorum yapmama. Demek ki saf olarak addedilmem ta o günlerden kalan bir etiket.
Karşı gelemezdim ki çoğu şeye gerçi şu an ne değişti ki. Yine herkes bildiğini okuyor haricimde. İster aptallık deyin ister edep. Hani derler ya; susmak edeptendir...
Askeri bir disiplin eşliğinde yaşanan her ne ise. Ne de olsa yasama, yürütme ve yargı üst merciin yetki ve yürürlüğünde idi. Şimdilerde şahıslar değişti ama yine de mağdur olan değişmedi.
Olması gereken; kabullenmek ve riayet etmekti. Sınırları ihlal etmek gibi bir hak asla verilmedi ki bana. Ola ki verilseydi de yine aynı ben: Geçmiş, an itibariyle ve büyük ihtimalle de gelecek zamanları da kapsayan.
O zamanlar bugünkü kadar beyin jimnastiği yapmıyordum ne de olsa oldukça genç bir yaş, tecrübe zafiyeti ve değişmek bilmeyen iyi niyetim. Dediğim gibi; tek değişen geçen yıllar ve aldığım yaş.
Korunaklı bir düzen.
Beni gözünden sakınan ailem. Her ne kadar sık sık yakınsam da sahip olduklarımı edinmemede en büyük pay sahibi ve yetkili merci.
Biliyorum ve görüyorum ve farkındayım da; geçmişin esaretinin bazı insanları nasıl rahatsız edip beni eleştirdiklerini. Pek tabii ki bu saatten sonra ne giden geri geliyor ne de verilen kayıplar telafi ediliyor. Olana ve ölene çare yok ne yazık ki.
Hayıflanmıyorum sadece sorguluyorum ve mukayese ediyorum bazı şeyleri ve görüyorum ki; değişmeyen tek şey değişimin ta kendisi.
Vazifelerimin farkındayım: Önüme bakıp yol almak. Ama o kadar çok mefhum ve insan var ki ket vuran. Ne isteklerim ne de hayallerim. Bir şekilde belirsizlik sürüp giderken vazifelerini çok güzel ifa etmekteler. Kimseyi yermek ya da övmek değil niyetim. Ama eleştiri almak ve sürekli yargılanmak her nasılsa birincil amaç ve görevleri şahsı muhteremlerin.
Ve sizin bu fotoğraftaki yeriniz: Çoktan kesip attım işgal ettiğiniz resmi.
Sizi tanıdıktan sonra anladım neden sizden uzak durmam gerektiğini.
İnsanım işte herkes gibi, etten kemikten. Ama bir o kadar da farklı ya da nasıl adlandırırsanız adlandırın. Hoş zaten siz gerekli sıfatları bir bir sıralamıştınız uygun gördüğünüz biçimde ve bir kez bile sakınmadınız bu kelimeleri sarf etmekten.
Hayata ya da zamana ya da insanlara ve olaylara hükmetmek ne kelime. Sadece sınırları çizilmiş bir düzen ve yol ve bana düşen o yolda yürümek. Oysa ben neler neler hayal etmiştim. Nasıl da pervasızmışım zaman yitip giderken ellerimden. Pervasız ve ara ara sitemkâr. Bakın bu huyum da nasıl batar göze. Olanları olması gerektiğinden farklı görüp muhalif olmam.
Oysa ben kimseden hesap sormuyorum. Belki de bir beyin fırtınasıdır tüm bu düşünce yoğunluğum ama gel de anlat bunu cümle âleme.
Çok zaman geçti karşılaşmayalı. Ara sıra görüyorum sizi ve çok uzaklardan dokunuyorum ama size değil kabuk bağlamış yaralarıma. Kabuk bağlamış eski yaralar ve eklenen yenileri.
Seçenekler çok sınırlı ve asla da fazla seçeneğim olmadı bu güne değin.
Evet, yapmam gereken bir içerik analizi var. İsterseniz bunu bir özeleştiri olarak nitelendirin. Ama yine de değişen hiçbir şey yok haricimde müdahale etme şansımın bulunduğu. Ben gerekli müdahaleyi yapamazken haricimdeki herkes buna vakıf.
Geçici, sahte ve yüzeysel sayısız seçenek önümde bir bir sıralanmışken ne kadar komplike ve derin içerikli seçenek varsa seçimimi onların tarafından kullandım.
Kazanımlarım mı? Nedense göremiyorum. Ne var ne yok yitirdiğim sayısız insan ve mefhum. Duyguları ve davranışları somut verilerle örneklendirmek mümkün değil. Bu yüzden de neyi ne derece doğru ifade edebilirim ki? Üstelik istatistiksel açıdan da doğru olmadığını biliyorum.
Nasıl da suni gündemler yaratılmakta kendi hatalarını ve suçlarını ört bas etmek adına. Ve bu suni gündemler ile çizilen mutluluk tabloları.
İnanmıyorum artık dışarıdan görünenlere zira herkes rolünü öylesine güzel oynamakta ki.
Örümün sonuna kadar kendi gözyaşımda boğulmaya razıyım yeter ki bir başkasının acısı beni mutlu etmesin. Edemez de, hiçbir acıyı ve üzüntüyü katık etmem hayatıma.
Bana yapılan ne iyiliği unuturum ne de canımı yakanları. Ya, siz?
Ama sizi çoktan unuttum. Ne vardı da aramızdaki o özel bağı koparttınız?
Çok yakındım size ve aynı hissiyatı taşıdığınıza olan inancımdı beni sizinle yakınlaştıran. Bu duyguyu bertaraf etmem çok da zor olmadı. Ya kendimden geçecektim ya da sizden.
Ne zor, bilemezsiniz; kendinden geçmemek adına değer verdiklerinizden geçmek. Bu da benim şanssızlığım.
Ve şanssız olduğum sayısız konu. Oysa çoğu insana göre oldukça şanslıyımdır.
Sahip olunan artılar ayrıcalık gibi gözükse de gelin bir de bana sorun.
Diğer yandan da basit bir hıçkırık, iki damla yaş nasıl da suni mutluluklar yaratabilmekte. Ömrümün sonuna kadar uzak duracağım bir diğer nokta. Mümkün mü bir başkasının acısından beslenmem. Evet, bu da bir diğer farklılığım ve bunun farkındalığını taşıyanların yaklaşımı: Tam da sizin gibi.
Özümü korumak, kendime olan inancımı ve saygımı kaybetmemem adına ömür boyu yalnızlığa mahkûm olmaktan da kaçınmam. Bunun hesabını vereceğimiz günler çok uzak gibi gözükse de öylesine yakın ki. Ötesinde hali hazırda vicdanımız da her gün hesap sormuyor mu bize her gün üstelik her ne kadar sesini bastıranlar çoğunluk olsa da.
Siz nasılsınız bu arada?
Ben mi? Bir bilebilsem…
YORUMLAR
Yazını okurken, bir annenin çok uzaklara gelin giden çocuğuna yazmış olduğu;
-Ben sana demedim mi? Kızım diyen, bir mektubunu okur gibiydim.
ve sizin;
-Ben mi? Bir bilebilsem/ değil/ bir bilebilseydim ile kapatılmış, cevabını okuyup diğer mektubunu okudum adeta...
Fakat, mektubu bir türlü postaya vermedi.
Sevgiyle.
Gülüm Çamlısoy
sevgiyle kalın...
Gülüm Çamlısoy
Biz her halükarda elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz, etmeliyiz de.
Güzellikler seninle olsun ve mutluluk tam da yanı başında.
Sağ ol canım benim. İyi ki varsın...
OKUDUM ,ANLADIM SİZİN YAZİDAKİ SİZİN YERİNİZE KENDİMİ KOYDUM.İÇİNDE BULDUĞUM MESAJLAR VE KELİMELER ACIK NETTİ, HELEDE PROFİLİ TARİF EDERKEN.BİR PSİKOLOJİ UZMANI OLARAK
TUVALDEKİ RESMİN TÜM AYRINTILARINI GÖRMEMEK MÜMKÜN DEĞİLDİ. AMMA UNUTULMAMASI GEREKEN BİR ŞEY VARDIR .KARAKTERİN OLMADIĞI YERDE HİÇ BİR ŞEY YOKTUR
EN KÖTÜSÜ İSE KENDİNİZ VE KARAKTERLE ÇELİŞMEKTİR.
HER BİTİŞİN BİR BAŞLANGIÇ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜRSEK .HER AN YENİ BİR ÜMİT HER BİREY BİR DÜNYADIR. İNSANIN YAŞAMASI GEREKENLER ELBET YAŞANIR .BEN SUNA İNANMIŞIMDIR DOĞRU DİYE BİR KAVRAM YOKTUR
DOĞRU KİME GÖRE NEYE GÖRE DOĞRU,YANİ HERKESİN DOĞRUSU KENDİNEDİR. BENCE DOĞRU ZAMANA MEKANA VE İNSANA GÖRE DEĞİŞİR. DOĞRU ZAMANDA DOĞRU İNSAN YANLIŞ BİR EYLEM BİLE DOĞRUDUR. YANLIŞ İNSAN UYGUNSUZ ZAMAN DOĞRU İŞ BİLE YANLIŞTIR. BİRDE HER CANLI ADİ ÜSTÜNDE DEĞİŞKENDİR,VE DEĞİŞMEK ZORUNDADIR..NE KADAR ORUÇ OLSAK TA MUTLAK BİR İFTAR ZAMANI VARDIR. HER ŞEY GÖNLÜNÜZCE OLSUN SAYGILARIMLA...
ONUR*71 tarafından 4/25/2014 9:31:00 AM zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Gelelim kendime: Açık ve net olmam gerekirse kendimi çözmek adına mesleğinizi kendime feyiz aldım ve yüksek lisansımı psikolojide yaptım. Tabii ya dünyayı ben kurtaracağım ve herkesi kendimi de dahil olmak üzere çözeceğim.
Cevabını ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Artık gülüyorum kendime. Sanırım hayatı fazla ciddiye almamalı. bu da en kötü huyum işte: Ciddiyet ve eşlik eden samimiyet.
Doğru dediğimiz... Kuralcıyım oldukça fazla hem de. Biraz esnetmek amacı güdüyorum, bakalım nasıl bir sonuca varacak.
Derinlik içeren yorumunuzu okumaktan mutlu oldum. Zira düşünmeye sevk etti. Sorgulayıcı ve sorgulattı da. Hep yaptığım zira...
Çok teşekkür ederim.
Benim de en iyi dileklerim size gelsin.
Saygı ve selamlarımla, efendim...
Bu gün kafam karışık mıdır, nedir?
Çözemedim yazıdaki ''siz''i...
Gizemli kaldı konu aklımda...
Hayırlısı diyelim...
Gülüm Çamlısoy
bir gün kendimi çözersem bunu kesinlikle dile getireceğim. Ve merak ediyorum; o gün gelecek mi, diye...
Değerli yorumunuzla şeref verdiniz.
Saygılarımla, uzaklara selam olsun...
Tüm yaşam bir sürüklenen birer kayık misalidir.Bazen dalgalarla boğuşulur bazende durgun suda sakin sakin akıp gider...
KUTLU/YORUM
Gülüm Çamlısoy
Sağ ol canım arkadaşım kıymetli varlığın için.
Mutlu kal hep ama hep.
Sevgimlesin, unutma.