- 691 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
ELİMDEN GELDİĞİ KADARIYLA
Yakın bir tarihte sitemizin kıdemli üyelerinden Sayın Davidoff’un yazısını okur okumaz öncelikle bir birey olarak ve akabinde tebeşir tozu yutmuş her ne kadar an itibariyle öğretmen olarak çalışmıyor olsam da; öğretmen sıfatıyla bu projeye destek olmak adına kendime söz verdim.
Oldukça zaman geçti öğrencilerle vakit geçirmeyeli. Ama yaşadığım tecrübe ve öğretmenlikten aldığım haz hiçbir şeyle mukayese edilemez. Hele ki onların dünyasına girip, her kesimden öğrenciyle muhatap olduğumdan beri yerleri ayrı ve özeldir bende.
Ne yazık ki şartlar, imkânlar hiç de adilane değil ülkemizde. İstanbul gibi bir metropolde bile semtten semte yolculuk yaptığınızda farklılıklar oldukça bariz bir şekilde göze çarpmakta.
Özellikle maddi anlamda çok şeyden yoksun şehirlerimiz ve sayısız okulumuz var. Ne zaman eğitim ya da ekonomi söz konusu olsa ya da temel ölçütler baz alındığında ilk sırayı alır İstanbul. Nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu, yatırımların büyük oranda İstanbul’a yönlendirildiğini düşünürsek somut bir örnek olarak ortaya çıkar. Bu oldukça normal ve akla uygun bir tanımlama olarak gözükse de ülkemizin neresi olursa olsun aynı imkânlara sahip olmalı diye düşünüyorum.
Gerek devlet olarak gerek vatandaş olarak bir şekilde yönlenmeli ve yönlendirmeliyiz gerek dikkatimizi gerekse imkânlarımızı tabii ki mümkün mertebe imkânımız yettiğince.
Sayısız sosyal sorumluluk projeleri gündeme gelmekte. Ve içimde ukde olarak kalmıştır oralara ulaşamamanın verdiği sızı.
Gerçek anlamda şanslı bir kesim var ülke koşulları göz önüne alındığında. Maddi imkanlardan tutun da her türlü faaliyetin, imkanın ve yerleşim koşullarının öne çıktığı.
Şu cümle özellikle çok dikkatimi çekmişti sevgili Davidoff’un yazısını okurken:
‘’Siz hiç küçük bir kız çocuğunun saçınızdaki tokaya şefkatle dokunduğunu fark ettiniz mi?’’
Benim bu soruya yanıtım: ‘’Evet.’’
Zira ilk çalıştığım okullarda bu ve benzeri sayısız olay yaşadım bir öğretmen olarak.
Evet, dokunmuşlardı büyük bir heyecanla üstelik. Ve gözlerindeki ışıltıyla karşılıklı bir etkileşime geçmiştik. Öylesine aydınlık ve geniş yüreklilerdi ki…
O kadar güzellerdi ki…
Ve o kadar açlardı ki: Şefkate, sevgiye, eğitime, insana, bilgiye ve ne gelirse aklınıza içeriği sevgi, ilgi yüklü.
Derler ya: Geçmiş zaman olur ki… Bu yüzden önüme bakıyorum ve bakmalıyız da gerek insan olarak gerekse bu ülkenin bir vatandaşı olarak.
Hepimiz bir şekilde ödüllendiriyoruz gerek kendimizi gerek yakınlarımızı. Bazen aldığımız bir demet çiçek bazen ufak bir armağan bile nasıl da mutlu etmekte.
Uzun zaman oldu kendim ve yakınlarımın haricinde birileri için güzel ve faydalı bir şeyler yapmayalı. Diğer yandan da bu konuyla ilgili elimden geldiği kadar bir şeyler yapmak istediğimden beri kapsam dâhili çocukları birer yakınım, kardeşim, öğrencim ve evladım olarak benimsedim. Hep de öyle olmuştur ve olmalıdır da. Zira birilerini sevmek ve benimsemek için illa da kan bağı olması gerektiğine inanmıyorum ya da sürekli birlikte vakit geçirme zorunluluğu olması gerektiğine.
Yaşama sıkı sıkı bağlı olmak için amaçlarımız olmalı ve severek gerçekleştirmeliyiz yapmak istediklerimizi. Açık olmam gerekirse yazıyı ilk okuduğum günden beri evde ne var ne yok bayağı bir talan ettim kütüphanemi ya da kaldırdığım ne kadar kitap varsa. Sırf onların işine yarayacak faydalı bir şeyler bulmak adına idi tüm bu uğraşım. Ne yazık ki birkaç ay evvel oldukça fazla sayıda kitabı elden çıkarmıştım. Yoksa göndereceğim kitap miktarı daha fazla olacaktı.
Burada bir virgül koymak istiyorum farklı bir konuya geçerken çünkü…
Yazın hayatımda ilk durağımdır Edebiyat Defteri bu yüzden de bende yeri ayrıdır. İki yıldır hasbelkader yazıp paylaşıyorum yazdıklarımı. Okuyan da okumayan da seven de sevmeyen de sağ olsun. Fakat belirtmek isterim ki herkese sonsuz saygım var. Zira güzel bir amaç için toplanmış bulunmakta bu platformda yer alanlar.
Farklı bir duygu sanal ortamda yüz yüze gelmediğiniz sayısız insanın içinde yer alıp, duygu ve düşüncelerinizi paylaşmak. Hele ki benim gibi teknolojiye biraz uzak birinin bu duyguyu tatması şahsım açısından şaşırtıcı ve bir o kadar da mutluluk verici. Ama sonuç itibariyle tek önemli olan; yazmak, okumak, anlamak, anlaşılmak ve duyumsayıp duyumsanma ihtiyacına yönelik empati geliştirip böyle bir beklentiye girmek. Her neyse ben bu konuyla ilgili noktayı koyup yine kaldığım yerden devam edeceğim…
Doğruyu söylemek gerekirse göndermek adına fazla bir kitap sayısına ulaşamadım evdeki uğraşım sonucu. İşlerine yarayacak ne varsa ayırdım bir kenara.
Sözün kısası bana kitapçının yolu gözüktü bugün. Ve alabildiğimi aldım tabii ki imkanlar dâhilinde. Gönlümden neler neler almak geçti reyonlardaki kitapları gördüğümde.
Genelde ne zaman dışarı çıksam kitapçıya uğramadan dönmem eve. Renk renk kalemler, defterler de cabası aralarında uzunca süre dolaşıp, seçip aldığım. Şu çocuk ruhum hala nasıl ayakta ve direniyorsa…
Anlayacağınız, karınca kararınca alacağımı aldım. Şimdi ilk iş kargoyla elimde ne varsa işlerine yarayacak göndermek olacak.
Güzel bir gündü hatta güzel bir haftaydı onlar adına arayışta olduğum. Laf aramızda hala kendimi aramakla meşgulüm ya. Bu yüzden de iyi oldu haricimdekiler için bir şeyler yapma uğraşında olmak.
Kısacık bir mektup kaleme almak istiyorum çocuklarımıza hitaben. Evet, fiziksel anlamda onların arasında olamayacağım ama ruhen ben de gidiyorum kargoyla.
Umarım bir gün yolum oralara düşer ve daha da faydalı bir şeyler yapabilirim.
Akabinde herkese gönül dolusu sevgimi ve selamımı gönderiyorum ve çok da teşekkür ediyorum herkese teker teker. Aidiyet duygusu insanın ruhunu okşuyor. Burada olduğum için mutluyum.
Sevgiyle kalın…
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Allah bilip gördükten sonra isteyen istediğini düşünsün ve bildiğini de yapmaya devam etsin.
Eksik olma canım kardeşim. Senin güzelliğin bir kez daha düştü sayfama.
Sevgimlesin...
SEN YOKSUN
Yine bahar geldi
Sen yoksun.
Erik, badem çiçek açtı
Sen yoksun.
Yeşiller beyazlar morlar
Sarılar sapsarılar,
Bütün renkler selam durdu
Sen yoksun...
Gölgenin düştüğü yerler
Güneş yaktı,
Sen yoksun.
Direkteki evin sahibi
Leylek ana geldi,
Seni arar,seni sorar
Sen yoksun...
Sesler yine aynı,
Bağırtılar çağırtılar.
Önlükler yine siyah/yine mavi,
Çocuklar, kimi temiz kimi kirli.
Yazılar yine soldan sağa.
Başlıklar yine kırmızı.
Ellerimde tebeşir tozu
Ve sen yoksun
Kalbimde beyaz bir sızı....
bir öğrencim vefat etmişti ona yazmıştım.
selahattincansız tarafından 4/25/2014 10:56:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Allah rahmet eylesin. Hocam, ne diyebilirim ki, tıkandı kaldı hıçkırıklar boğazımda.
Ölüm hele ki vakitsiz ve sırasız olanı. iyi bilirim bu duyguyu.
Hocam, çok sağ olun, kıymet verip sayfamı ziyarette bulunduğunuz için ve tabii ki de değerli paylaşımınız için.
Saygılarımla...
Esen kalın, efendim.
Allah acılardan uzak tutsun sizi ve cümlemizi.
Gülüm Çamlısoy
Karınca kararınca ama tüm içtenliğimle gayretim her zaman olduğu gibi.
Sadece iyi niyet ve azim tabii ki sevginin eşliğinde her zaman da olması gerektiği gibi.
Ve hiç bir şey göründüğü gibi değil hayatta. Ne televizyon ekranlarında gördüğümüz zengin hayatlar ne de paranın satın alma gücü.
Zorluklar; uzağımızda değil tam da gözümüzün önünde yeter ki görmeyi bilelim kalbimizle ve vicdanımızla. Çok şeyden şikayet eder durur insanoğlu gerekli gereksiz bir sürü detay. Ve dediğiniz gibi: Zorları yaşayıp de bir yerlere gelmek ve başarmak en zor olanıdır.
Mutlu olmak için illa ki her şeyin en güzeline ve en değerlisine sahip olmayı düşünmek koca bir hata. yetinmeyi bilmeliyiz ve paylaşmayı da...
Üç günlük dünya...Konu uzar. Ben koyayım noktayı.
Asıl ben teşekkür ederim.
Selamlarımla...
Sağlıcakla kalın.
Davidoff
Aynen öyle. "Üç günlük Dünya."
Elimizden Geldiği Kadarıyla...
Tekrar Teşekkür Ederim.
‘’Siz hiç küçük bir kız çocuğunun saçınızdaki tokaya şefkatle dokunduğunu fark ettiniz mi?’’
Evet, ben de her gün onlarca çocuk görüyorum böyle sahip olamadıklarına şefkatle bakan.
İki arkadaşımı da yürekten kutlarım.
sevgiler
Gülüm Çamlısoy
Zira her yeni gün yeni şeyler öğrenmek mümkün birbirimizden.
Gerek bilgi gerek yaşanmışlık hatta yaşadığımız hayal kırıklıkları ve uzaklardan bizlere uzanan sayısız el diğer yandan uzattığımız elimiz boşlukta kalırken.
Çok şey var yaşayacak ve etkileşimin gücüyle yürekten yüreğe geçecek.
Dünya çok büyük ve bir o kadar da küçük. Diğer yandan ufacık yüreklerimize çok şey, çok insan ve sonsuz bir sevgi sığdırmak da mümkün.
Çok şey var paylaşacak ve çok duygu var birbirimize transfer ettiğimiz.
Sağ olun bu güzel yorum için. Ve beni yalnız bırakmadığınız için.
Sevgiyle kalın...