ASLANIN HÜKÜMDAR OLMADIĞI YERDE TİLKİ, ZALİM BİR VEZİR OLUR
ASLANIN HÜKÜMDAR OLMADIĞI YERDE TİLKİ, ZALİM BİR VEZİR OLUR
Ormanlar kralı aslan, ormandaki sorunlardan bıkıp usanmış, tatile çıkmıştı. Aslan gidince tilki onun yerine geçti. Tilki iyi bir yönetici olmasa da daha önceki dirayetsiz yöneticilere alışkın olduğundan hasbelkader işi götürüyordu.
Aslan, her ne kadar kendisinin iyi bir yönetici olduğunu sanıyorsa da öyle değildi. Çünkü emek harcamak, çok çalışmak istemiyordu, idealist bir yönü yoktu. Ayrıca bu ormanın adam olacağına inanmıyordu.
İşlerin kendiliğinden tıkırında olduğu bir ormanda kral olmak, fazla yorulmadan, orman ahalisinin başarılarını kendine mâl ederek böbürlenmek, ödüller almak ve eskiden bulunduğu büyük ormana dönüp, orada aslan kral olmak istiyordu. Fakat maalesef işler umduğu gibi gitmedi.
Yeni geldiği yerde işlerin iyi gitmediğini ve bu gidişle emeline erişemeyeceğini anlayınca da canı sıkıldı ve sık sık türlü bahanelerle ormandan uzaklaşmaya başladı. İşte tatile çıkmasının nedeni bütün bu şanssızlıklardı.
Daha önce bulunduğu ormanda aslan kralın yardımcısıydı ve düzen yönünden oturmuş bir ormanda iyi bir yardımcı olduğu kanısıyla egosunu tatmin ediyordu.
Gelgelelim bu orman, daha düzenin oturmadığı yeni bir ormandı. Orman sakinleri tembel, kurallara uymayan ve her şeyi yöneticilerden bekleyen, başarısızlıklarından dolayı kendileri dışında her şeyi suçlayan bir karaktere sahiptiler. Çalışan kadro iyi olsa da onu bu tembelliğine rağmen idare edecek nitelikte değildiler. Sadece işlerini yapıyor, onu zirveye taşıyacak bir vizyondan da uzak duruyorlardı.
Bu ormanda daha önce hiçbir aslan uzun süre durmamıştı. Hâl böyle olunca orman ahalisi geçici tilkilerin sansarların eline kalmıştı. Ve bu ikinci dereceden güç odakları “Atın olmadığı yerde eşeğe Abdurrahman çelebi derler” sözünde olduğu gibi haksız bir güç elde etmişlerdi. Yeni gelen aslanın üzerinde de hegemonya kuruyordu bu odaklar. Tilki, iyi bir yönetici olmasa da orada eski olduğu için bu durum ona bir güç veriyordu.
PART 2
Tilki, aslında ormandaki çoğu hayvanla bir nedenle papaz olmuştu. Sadece onu pohpohlayan, ona güzel avlar getiren, işini kolaylaştıran hayvanlarla iyi geçiniyordu. Ona hizmet edenin iş niteliği önemli değildi, önemli olan onların kendisine kölelik yapabilmesiydi. Onunla aynı kafadan, ikiyüzlü, ona her türlü düzen ve sinsilikte yardım eden, dalkavukluk yapabilen her kişi onun can dostu olabilirdi. İşte onun en yakınları: sırtlan, çakal, sansar, kirpi ve fino köpeği idi.
Aslan, kendine getirilen avlardan aslan payını aldıktan sonra; sırtlanla çakal, kalan kemikleri sıyırıyordu. Fino köpeği ise yaramaz, tembel ve işe yaramaz çocuğuna bir gelecek sağlama umuduyla tilkinin yanıbaşından ayrılmıyor, seri hareketlerle oradan oraya koşturuyor, tilkinin bütün işlerini halledip tilkiye itaat etmeyenlere yapacağı kötülükleri planlıyordu. Fino, tilkinin sevmediklerine ateş püskürüyor, onun sevdiklerine ise sevgi kelebeği kesiliyordu.
Sansar ise istihbarat ajanı, halkla ilişkiler ve dış işleri sorumlusuydu. Ormanda olan biteni öğrenip tilkiye iletir, stratejik planlarında onlara yardımcı olurdu.
Kirpi de oklarını, tilkinin düşmanlarına atıyordu. Bu atışlar, açıktan atış veya gizli sinyaller şeklinde subliminal olabiliyordu.
PART 3
Ormandaki hayvanlar, tilkinin yüzüne gülseler de arkasından veryansın ediyorlardı. Yüzüne karşı iyi geçinmelerinin sebebi, tilkinin kendisine iletilen sorunları kişiselleştirip kendine yöneltilen bir eleştiri olarak algılamasında yatıyordu. Durum böyle olunca, onların haklarını koruyan ve gerektiğinde tilkiye karşı masaya yumruğunu vuran bir aslan da olmadığı için kimse ona bir şey söyleyemiyordu. Zaten söyleyen de sinsi bir planla her yönden cezalandırılıyordu. Aslan ise üstüne düşen vazifeyi yapmadığı için tilkinin her şeyine göz yummak durumunda kalıyordu. Ve tilki kötülüklerini gittikçe arttırıyordu. Hatta hayvanların Güzin Abla’sı olan bilge baykuşu bile hüngür hüngür ağlatmıştı.
Aslan tatilden dönünce baykuş, olanları aslana anlattı. Aslan üzüldü, ama yapacak bir şeyi de yoktu. Ama artık bu ormanda durmak da istemiyordu. Zira artan sorunlar karşısında kabağın başına patlayacağını anlamıştı. Bavulunu hazırlayıp arkasına bakmadan kaçtı.
Tilki bir müddet daha borusunu öttürdü. Fakat bir gün ormana yeni bir aslan geldi. Daha ilk günden kükreyişiyle bütün ormanı titretti. Tilkinin ödü koptu, bir taşın kovuğuna saklandı. Bütün vücudu tir tir titriyordu. Yandaşları olan şer güçler ise hiç şaşılmayacak bir şekilde yeni aslanın etrafında yerlerini aldılar.Tilki, bütün otoritesini kaybetmişti. Üzüntüsünden kendini içkiye vurdu ve şiirler yazmaya başladı. Oldukça da yetenekliydi yani:
“YALNIZLIK PAYLAŞILMAZPAYLAŞILSA YALNIZLIK OLMAZ”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.