- 1023 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
‘’PARA’’ BİR GÜVERCİN KADAR ÜRKEKTİR, KENDİNİ GÜVENDE HİSSEDECİĞİ YERE UÇAR. (2 )
Miran abi, ben ve Andreo Beyinde, bulunduğu çalışma odasında derin bir sohbete dalmıştık ki kapı çalındı içeri giren kişi,
Şirketin genel sekreteriydi,
Şirket çalışanlarıyla benim mesai arkadaşlarımın toplantı salonuna geçtiklerini ve bizleri beklediklerini söyledi.
Andreo Beyde şirketin genel sekreteri olan hanıma, toplantıya başlasınlar biz daha sonra katılacağız,
Sekreter hanım odadan çıkmasıyla birlikte bizde sohbetimize kaldığımız yerden devam ettik
Dünya siyasetinden ekonomisine kadar geniş bir yelpaze de hemen her konuda konuşuyorduk. Bana enteresan gelen konularla ilgili özelikle derinliğine inen sorular sorarak bilgi edinmeye çalışıyordum.
İlgimi çeken konulardan biriyle ilgili soruda şu olmuştu; önemli miktarda sermayeyle, neden bu ülkeyi yatırım yapmak için tercih ettikleriydi
Andreo Beyin anlattıkları karşısında çok şaşırmıştım çünkü öyle teşviklerle sunulmuş ki, inanılır gibi değil ,bedava arazi tahsisinden, altyapı teminine ve ucuz enerji desteğine kadar vs her alanda büyük destek ve teşvik görmüşler. Bir ‘an düşünmüştüm bizim ülkemiz de yabancı yatırımcıya bu tür teşvikler yapılsa değişime ve gelişime kapalı o statükocu kesimler vatanı satıyorlar diye ayağa kalkarlar, yaygara koparıp hükümete etmediklerini bırakmazlardı.
Öyle ya! Bu kesimler ülkenin ekonomik kalkınmasını umursamayan kalkınmaya dönük en ufak bir girişimde bulunmayan kendi kapalı közlükleriyle dünyaya bakan kendi sosyo ekonomik durumlarının iyi olduğu sürece her şeyin iyi gittiğini zanneden kesimlerdi.
Eloğlunun ülkesine yatırım çekebilmek için sırtından ter boşalırken bizim istemezük deyip her gelişime karşı olan mutlu azınlık, her halde talih kuşunun gökten para yağdıracağını zannediyorlar.
Neyse
Konuşmanın devamında bulunduğumuz ülkenin Andreo Beyin şirketlerinden direk ve dolaylı elde ettiği rakamı duyunca Şirket bünyelerinde çalışan, o ülkenin vatandaşı olan binlerce insanı istihdam edip, ülkeye her yıl ödedikleri vergi ve diğer amortismanlarıyla yaklaşık bir milyar dolarlık katma değer sağlıyorlarmış. ( zihinsel anlamda)ülkem adına elerimi ovuşturmuştum. Ve dünyanın birçok ülkesinde benzer yatırımları olduğunu öğrenince artık kimse beni tutamazdı ve mutlaka Andreo Beyi bizim ülkemize de yatırım yapması için ikna etmeliydim.
Ve bunun için sadece on beş günüm vardı.
Devam eden sohbetimizde ben de ülkemizin coğrafik avantajlarını anlatıp olumlu özeliklerinden bahsederken Miran abide beni destekleyen sözleriyle ve hatta benim o an aklıma gelmeyen ülkemin avantajlarını sözü benden alıp kendisi büyük bir heyecanla anlatıp bana destek olması görülmeye değer ayrı bir hoşluktu.
Ancak bu durumun ilginç ve ironik olan bir yönü vardı.
Miran abi 1955 yılında gayri Müslim vatandaşlara dönük 6,7 Eylül olaylarında babasının, Beyoğlundaki kumaş satan dükkânı talan edilmiş ve bu nedenle de haklı olarak tedirgin olup ailesiyle birlikte ülkemizi terk etmişlerdi. Önce Fransa’nın Paris şehrine ve daha sonra da Belçika’nın başkenti bürüksele yerleşmişlerdi.
Ülkemizde hoş olmayan olaylar yaşamış olmalarına rağmen o ortamda benimle birlikte ve aynı heyecanla Andreo beyi ikna etme çabası, doğrusu takdir edilmeye değerdi.
Artık sohbetimizi sonlandırıp bizlerinde toplantı salonuna geçme zamanımız gelmişti ve hep birlikte kalkıp koridorun sonundaki toplantı salonuna doğru yürüyorduk. O arada, Andreo beyin bana Türkiye’ye yatırım yapma konusunu düşüneceğim demesi beni müthiş keyiflendirmişti.
Toplantı salonuna girdiğimizde toplantı bitmiş arkadaşlarım son değerlendirmeleri yapıyorlardı.
İdari müdürümüz Şahin Beyle göz göze geldiğimizde tebessüm eden bir ifadeyle yüzüme bakmasından toplantının olumlu geçtiğini anlamıştım. Sonuç olarak on beş günlük süre içerisinde numune çalışmaları yapılacak, istediğimiz ürünlerin son durumu görülecek ve fiyatlandırmasına geçilecekti
İş görüşmesinin ilk günü gayet olumlu geçmişti.
Toplantı sonrasında Andreo Bey; Miran abide dâhil tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte hepimizi öğlen yemeği için şehrin prestijli restoranlarından birine davet etti ve bizlerde bu davete iştirak etmek üzere hep birlikte şirket binasından çıkıp andreo beyin makam arcının eşliğinde arkadaşlarımla birlikte bizde aracımızla hareket etmiş,
Restoranda ulaşmış ve masadaki yelerimizi almıştık.
Paylaşılmaya değer bir enstantane de yemek siparişlerini verildiğimiz anda yaşanmıştı.
Mesai arkadaşlarımın hepsi Müslüman ve muhafazakâr insanlardı içki siparişi vermemiş yerine içecek olarak meşrubat istemişlerdi. fakat eksper olan arkadaşımız Aziz beyde beş vakit namaz kılan bir kişi olmasına rağmen garsonun kendisine verdiği menü listesinden seçtiği ve sipariş ettiği yemek hayli ilginçti.
Masadaki yoğun sohbet nedeniyle, dikkatimden kaçan bu ilginç durum garsonlar yemek servisine başlayıncaya kadarda devam etti. Aziz beyin önüne konulan tabağın içindeki oldukça lezzetli görünse de, bir tuhaflık hissettiğim yemek, öncelikle benim dikkatimi çekmişti Aziz bey yemeğinden daha bir çatal almadan
Garsona o yemeğin ne olduğunu sorduğumda;
Kırmızı şarapla marine edilmiş, yağında kızartılmış, domates soslu domuz etti olduğunu söyleyince.
Önce bana esprili gelen bu durum, Aziz beye yemeğin özelliğini söylememle birlikte Aziz beyin istem dışı refleksinden, oluşan komik tepkisi, masadaki herkesin gülmesine neden olmuş ortamdaki resmi havayı yumuşatan hoş bir ‘ an oluşturmuştu.
Yemek boyunca Andreo Beyi yakın markaja almış Türkiye’ye yatırım yapma fikrini daha fazla düşünmesini ve hayata geçirmesini sağlamaya çalışıyordum.
Yemeklerimizi yemiş kalkma hazırlığındayken Andreo bey beni ve çalışma arkadaşlarımı yarın akşam, şirketlerinin bulunduğumuz ülkedeki yatırımlarının 10.yılı nedeniyle düzenlenecek geceye davet etti.
Bizlerde bu nazik davetti kabul edip.
Restoran’ın önünden Yarın akşam görüşmek dileğiyle, vedalaşıp ayrıldık.
Andreo bey Miran Abi’yi kalacağı otele bırakmak için aracıyla hareket ederken bizlerde aracımızla kaldığımız otele doğru hareket ettik.
Seyir halinde giderken bir yandan da toplantının kritiğini yapıyorduk.
İdari müdürümüz Şahin Bey bana toplantı esnasında tuhaf bir şey olduğunu söyledi.
Toplantının belirli bir bölümüne kadar başta fiyat olmak üzere birçok hususta uzlaşma sıkıntısı çekiyorduk ki,
Bir anda.
Devam edecek.
Serhat BİNGÖL 17.04.2014
YORUMLAR
Serhat BİNGÖL
Sevgili Davidoff
Benim için çok kıymetli olan ziyaretinize teşekkür ederim.
Çok mutlu oldum
Umarım 3. bölümde beğeneceğiniz bir yazı olur.
En içten saygı sevgi selamlarımla.
Serhat BİNGÖL
sevgili denizce
evet öyle oldu ama sanırım çok abest olmadı))))
dostluğun en kıymetli şey
saygı selamlarımla.
Serhat BİNGÖL
yorumun için çok teşekkürler
beğenmene sevindim
sevgilerimle.