Çeşm-i Siyahım
İşte gidiyorum çeşm-i siyahım dizesiyle başlayan türküyü duyduğunuzda içinizden bir şeylerin akıp gittiğini hissedersiniz.. İçinize,ruhunuza,benliğinize,derininize işler bu sözler.. Ruh derinlerinize..Köklerinize..
Hele hele kendine özgü sesi ve farklı yorumuyla bizzat ozandan dinlemişseniz saplanır kalır,söküp atamazsınız,çıkmaz içinizden hiç..
Farklı bir ses ve farklı bir yorum.. Kamil ve bilge kişilik. Memleket sevdalısı. Gönül dostu. Tam bir halk ozanı…
Mahzuni’den bahsediyorum,aşık Mahzuni Şerif’ten..Memleketimizin,toprağımızın insanından..
…………………
Daha sekiz on yaşlarında küçük bir çocukken dinlediğimde etkilemişti beni. Sözü,sazı,sesi farklıydı. Öyle loy loy, dloy loy dloy loy tarzı değildi. Gelip geçen bir şey değildi. İçinize,yüreğinize,bağrınıza işliyordu saza her dokunduğunda. Çakılıp kalıyordunuz olduğunuz yere..
Ozanın her sözü anlamlı ve mana dolu,her sözü içten ve derinden.. Bir yerden yakalıyor,alıyor ve götürüyor sizi..Kimi zaman başı dumanlı dağlara,kimi zaman farklı bir dünyaya.. Sevdalınıza.. Gönlünüzü kaptırdığınız kıza, kara gözlünüze,ilk aşkınıza..
Kendimizi kaptırıyorduk bu türküye ama “Çeşm-i Siyahım” ne anlama geliyor bilmiyorduk. Yıllar sonra öğreniyorduk, “Kara Gözlüm” demekmiş meğerse.
Büyük usta,büyük ozan Mahzuni Şerif. Hangisini dinlerseniz dinleyin kaptırır alıkoyamazsınız kendinizi..
Hele bir “Mamudo Kurban”ki dillere destan. “Angara’da dayın yoktu niye doğdun Mamudo gurban”diye dokunuyor sazın tellerine ozan. Her şeyi bir dizeye sığdırıyor,anlatılmak istenen hemen her şeyi. O kadar derin anlamlar yüklü ki, başka söze gerek yok.
Tüm toplum katmanlarına sesleniyor bu türküyle büyük ozan.
Baldırı çıplaksan niye doğdun,ne işin var bu dünyada; sahipsizsen,kimin kimsen yoksa,himaye edilmiyor, korunmuyorsan niye geldin bu dünyaya diyor haklı olarak..
………………….
“Yuh yuh çalanlara,yuh yuh soyanlara yuuuh” Yuhluyor,yuh çekiyor. Çalan çırpan soyan, haksız kazanç elde eden,yetim malı yiyen herkese..
İnsanı ve toplumu tanıması.,anlaması..Öze ve derine inmesi..Okuması dillendirmesi..Cesurca haykırması..
Ozanlık bu işte.İçinden geldiği topluma kulak vermesi,olayları analiz etmesi,sade ve etkili bir dille ifade etmesi..
O toplumun sesi. Sessizlerin gür sesi. Sessiz çoğunluğun temsilcisi..Halkın içinden halktan biri. Halkı tanıyan,halkı gibi yaşayan. İçimizden birisi..Kendimizden... Soyutlamayan,soyutlanmayan.
……………………
Görünümü,duruşu tarzı, yaşayışı hemen her yönü..Bizim gibi bizden biri. Tam Anadolulu.
Sadece günümüze hitap eden gelir geçer birisi değil Mahzuni..
Asrımızın değil, gelecek kuşakların da ozanı..Bir iki asır sonrasının değil,belki beş on asır sonrasının..İlerde de anılacak hatırlanacak bir ozan.. Yaşadıklarıyla,yaptıklarıyla,eserleriyle..
Pir Sultan Abdal gibi,Dadaloğlu,Karacaoğlan gibi. Sazı ve sözüyle, eğilmeyen,bükülmeyen duruşuyla..
Anılması yaşatılması,yüceltilmesi gereken birisi..Sadece doğup büyüdüğü yerde değil, tüm Anadolu’da,yurdun her yerinde,tüm Türk illerinde,sınırımızı aşan başka memleketlerde,en uç ve ücra yerlerde..
Tanımak,anlamak,bilmek gerekiyor ozanı. Sazını sözünü dinlemek gerekiyor. Adını ve eserlerini yaşatmak gerekiyor.
Fert ve toplum olarak..Becerebildiğimiz ölçüde..Gücümüz yettiğince..
Yaşatalım ki sevdalıların türküsü “Kara Gözlüm” asırlar sonra bile çalınıp söylensin, Aşık mahzunu bilinsin hatırlansın..
Kendinden öncekiler gibi..
Tıpkı Dadaloğlu,Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan gibi..
Kemal GÜL
09.04.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.