KÖYDE İKİ ÖKÜZÜMÜZ VARDI
KÖYDE İKİ ÖKÜZÜMÜZ VARDI
Hiç unutmuyorum çocukluk anılarımda kalan birinin adı süslü, diğerinin adı dilberdi
Dedem tarlalardan ekin balyalarını harmana öğütmek için taşımada kağnı arabasını kullanıyordu
Kağnı arabası büyük çaplı ağaç tekerler üzerine konan, yine tahtadan büyük bir kasa kasanın tam ortasından bir direkle iki yâda üç metre ileri doğru çıkılarak iki öküzün boyunduruğuna bağlanan, tekerlekleri yıpranmasın diye demir metal çemberle çevrilen ot saman, odun, tezek yük hatta insan ulaşımında kullanılan bir yaygın olmazsa olmazlardan olan çifçilikte bir yerden bir yere öküzlerin yâda atların kullanımıyla kulanılan bir taşıma aracı
Bu öküzlerden biri siyah beyaz benekli, diğeri kırmızı vişne çürüğü renkli sivri boynuzlu iki öküz
Biri çok uysal biri çok fesattı, yani kurnazdı
Dedem önlerine yalak içine arpa, çavdar, yulaf kırıntısı karışımı yem koyardı o hain süslü öküz yanındaki uslu öküze kendi yemini bitirdikten sonra, bir boynuz atardı oda ürkek korkaktı kenara çekilir, yemini şeytani düşünen öküze kaptırırdı kendi hep aç kalırdı, yüke vurulduğu zaman aç ve güçsüz olduğu için huysuzlanırdı, kağnı arabasını çekmekten hoşlanmazdı, öbürüde tam tersine azardı toktu tıkına, tıkına yemişti bol, bol bacaklarından aşağı mayıs bırakırdı ve çok kokardı
Bir gün köydeki evimde, ben birde bizim mahallenin üst kısmında bir yaşıt arkadaşım ateşlendik, grip salgını vardı üç gün okula gitmedik, fakat ateşimiz düşmedi Amcam ve bu arkadaşımın babası köyden 26 km ilerideki kasabaya bizi doktora götürmeye karar verdiler, diğer arkadaşımın babasının öküz arabası bile yoktu,
Bu nedenle yukarıda söz ettiğim gibi dedeme ait öküz arabası ile bizleri kasabaya götürmelerine karar verdiler
Kağnı arabasına bir köy kilimi serdiler, üzerine iki yün döşek, etrafımıza birkaç yün yada içi saman dolu kilim yastıklar, yiyecek için bir bakraç yoğurt ,bal tereyağı karışımı dürüm haline getirilmiş lavaş ekmekler, bir ibrik su ve üstümüze örtülen iki yün yorganla sabahın erken saatinde gün doğmak üzere iken yola çıktık kağnı arabasının o gıcırtılı sesi hiç aklımdan çıkmıyor, hele yokuş çıkarken ıııııı,siren sesi gibi mazı sesleri geliyordu,araba tekerleri yokuşta çıkmada zorlanıyordu ve öküzleri çok yoruyordu
Amcam hemen arabadan inip mazıları kuyruk yağı ile yağlıyordu kağnı arabasının mazı sesi hemen sesi kesiyordu buda yolculuk yapan bizleri çok sevindiriyordu
İşte o gün amcam bu öküzlerin yemlerini yem torbalarında saat başı boyunlarına atıyordu ve o gün aç kalan öküz ayrı bir gayret keyifli bir yürüyüş, çekiş gücü yüksek bir performans sergiliyordu, bu sefer de kurnaz dediğimiz öküz huysuzlaşmıştı belikli öbür öküzün yemine erişemediği için çalamıyordu alışmıştı yem hırsızlığına huysuzluğunu sürekli belli ediyordu
Nihayet kasabadaki devlet hastane bahçesine kağnı arabasını çektiler hayvanların yem torbalarını boyunlarına attılar bir kişi öküzlerin yanında bekçi kaldı
Beni Mehmet Amcam, arkadaşımı babası Hüsnü sırtladı acile götürdüler dr muayene etti tıp diliyle bir şeyler anlattı akciğer filmi için verem savaş hastanesine gönderdi o zaman verem hastalığı çok yaygındı, filmlerim temiz çıktı aklımda kalan zatüre başlangıcı oldu hemen hiç unutmuyorum Piriciden 250mg diye suyu tozu olan bir iğne yaptılar, köyde yapılmak üzere 8 iğne soğuk algınlığı için şuruplar yazıldı her birimize bir büyük şişe serum takıldı, ateşimiz biraz düşmüştü vücudumuz bir hayli rahatlamıştı, köyümüzde askerde sıhhiyelik yapan Reşit amcamız vardı iğnelerimin gerisini ona yaptırmayı düşündük kağnı arabası yanına gelmiştik bu huysuz bu hain öküz hastane bahçesine ve bacaklarına kötü pislemişti, etraf mayıs kokuyordu bu sefer de büyüklerimiz bu öküz pisliğini temizlemeye hastane çeşmesinden getirilen suyla temizlemeye başladılar işte bir gün önce hile ile yenen diğer öküzün yemi süslü öküzünü ishal yapmıştı ,sindirim sistemini allak bullak etmişti,
Mayısı bacaklarından aşağı aktığı için bizi ve etraftaki insanları da rahatsız ediyordu
Sonunda Mehmet Amcam kuyruğuna bir büyük poşet bağlayarak mayısın poşete akmasını sağladı, eee hani derler ya tatlı, tatlı yemenin acı, acı çıkarması var işte bu iki öküzün bende böyle anısı kaldı
Bu vesile ile yazımda yer aldı
_____Ali Cemal AĞIRMAN____
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.