HEY GİDİ ÇOCUKLAR HEY...!
Morgan Freeman “Esaretin Bedeli” isimli o dehşet yapıtta Red karakteriyle nasılda destan yazmıştı öyle değil mi?
Baştan sona anlatacak değilim size o filmi.. mutlaka kıyısından köşesinden izlemişsinizdir. O filmde hani belli periyotlarla mahkumları ıslah olup olmadıklarını anlamak için teste tabi tutuyorlardı. Red’de o testlerin sonuncusunda hapse girmesine sebep olan o suçu işlediği yıllara götürüyordu bizi ve şöyle diyordu.. Pişman mısın? sorusuna..;
"O suçu işleyen çocuğu karşıma alırdım. Konuşurdum.. Yaptığı şeyin ne kadar yanlış olduğunu anlatırdım."
…………………….
İmrendirici bir ritmi vardı hikayenizin.. makul ve itidalli bir yap boz oyunu yerine kıskançlığı merkezinize oturtmuş öyle devam ediyordunuz ileriye dönük hayallerinizi tarumar etmeye..
Yani bir hikayeyi berbat etme adına imrendirici bir tarzla ve hunharca hançerliyordunuz aslında güzel satırlara layık hikayenizi.
Sana diyorum kız.. zannediyor musun ki onun kadar saf ve içten ve samimi birisini karşına çıkaracak kader. Hayır çıkarmayacak; çıkarmayacak zira, sen tek çekimlik hakkını kullandın ve en iyi adına onu çektin.. Bundan sonra ki çekim hakkını kullanmak istersen dersini almak istediğini de şerh düşeceksin farkında olmadan kadere yazdığın dilekçeye.. Sen "huzur ve güven" diye başlık atacaksın dilekçene ama kader muvazenesinde "hakkıma düşeni mutedil bir halle hazmetmedim.. şimdi haddimi bildirecek ve dünyayı şeşi beş gösterecek bir kura daha çekmek istiyorum" diye okunacak.
Sana diyorum yakışıklı.. çok mu şımardın.. pazuların falan ayağını yerden kesti öyle değil mi.. yaptığın kaslarla adeta baklava dilimlerinle istediğin meydanda at oynatabileceğin zehabına da katılmışsındır şimdi sen..
Kim bilir belki de ikinizde beni yanıltıyorsunuz.. İkinizde birbirinizle şiddetli kıskançlık semptomlu bir gerilim yaşayarak ayrılma demindesiniz..
Tam ne durumda olduğunuzu inanın sizin gibi iyi bilmiyorum.. Çok ta umurumda olduğunuzu zannederek aptallık yapmayın sakın.. Zira oğlumun oyuncak helikopterinin havalandıktan sonra sağ salim yere inememesinden daha az ilgiliyim mevzunuzla..
Ama emek verdiğiniz bir gemiyi bu denli hoyratça batırmanızı aklım almıyor.. Ve batırdığınız gemiyi hatta benden daha umarsızca seyretmenize de şaşıyorum yüksek bir volümle.. Oysa yılların emeği vardı o geminizde.. Yılların birikimi..
Siz ne yaptığınızın farkında değilsiniz galiba.. siz ömrünüzün sonuna değin sık aralıklarla tekrarlayacağınız bir "keşke" sözcüğünü inşa ediyorsunuz o geminizi batırırken..
Eminim ki; ikinizde "o arasın" modunda ve yüreği sızlar biçimde bekliyorsunuz. Ama aramıyor değil mi.. Ve beraberinde de bir sürü evhamla hemhal oluyorsunuz.. Kıskançlığınız depreşiyor.. ve daha da hınçlanıyorsunuz. Unutma deminde yaranız daha çok kanıyor.. çocuksunuz siz daha..
Sahi bu yaşta o yaranın acısına nasıl katlanıyorsunuz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.