- 646 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Örten
Örten
Hakikati perdelemek ve örtmek için çaba sarf edenler, bu kapsamda!
“De ki: "Ey Kâfirler!" ﴾1﴿ "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem." ﴾2﴿ "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz." ﴾3﴿ "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim." ﴾4﴿ "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz." ﴾5﴿ "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır." ﴾6﴿ Kafirun Suresi; Diyanet.
Buradaki “Ey kafirler!” kimler? Genel olarak kişi kendini bu kapsamın dışında tutup, istisna edecek ve etrafta “Kafir” arayacak bu hitabı üzerinden atmak için! Bu sık rastlanan durum çünkü “Kafir” dendiğinde İnkar eden anlıyor da ondan! Kendisi inkar etmediği için kafir arıyor hariçte, sure de onu uyarmıyor şeklinde düşünüp hariçte kafir arıyor bu suredeki ikazı üzerinden atmak için! Oysa sure “Örten” kapsamında herkes için geçerli!
“Kafir” “Örten” manasından, yani hakikati örten manasından bakılınca kapsam o kadar genişler ki tüm inanalar da bu kapsama dahil olurlar! Yani hakikati örtenler sadece “Kafir”ler değil, kim örterse hakikati bu kapsamdaki ikazdan payını alır!
"Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem." Bu ayetteki kapsam da insanlar adedince geniştir! Her insanın bir “Rab” algısı vardır ve “Rabbulalemin”i bu şekilde kendi izafiyetinde anlar. Yani denizden bir damla alır her insan! Bu damla, denizi temsil eder ama tamamını da barındırır aslında ama şu var daha geniş daireden bakınca herkesin kendi izafiyetindeki algısı bütünü tam yansıtmaz! “Zerre küllün aynasıdır, aynısıdır” hakikatinden bakınca bir damla da kendince ayna olur! İnsanlar adedince “Rab” algısı oluşur bu nedenle, kimse kimsenin “Rab” algısına mahkum edilemez! Yani ben senin algıladığın “Rab” algısını kabul etmem o senin algın hayrını gör! Bunun için bir örnek vereyim; eski zamanda dağda çobanlık eden bir çoban, şehir görmemiş, köyün ağasından daha yüksek makam da bilmiyor! Ona sormuşlar “Padişah” sence nasıldır! Cevabı “Yedi köy ağası kadar kudretlidir!” olmuş! Onun ölçü birimi, ağa. Bu çobanın padişah algısına tüm insanlar nasıl hapsedilemez ise çoban da bir başkasının algısını kabul etmek zorunda değildir! Yani o yöreye padişahın yakınından biri gelse, çobana “Cahil” dese olmaz! Çobanın algısı kendine, o kibirli ağanın algısı kendine! İnanın iki algı da sonuçta bireyin kendisi için önemli, dayatılmadığında başkalarına zorla kabul ettirilmediğinde sorun olmaz!
Son tahlilde; küfür, “Örten” manasında düşünülünce, bu örten kapsamında olanların pek de az olmadığı görülecek! Hatta “Orta Çağ” algısını da insanlara dayatanlar bu kapsamdan kurtulamaz! Her türlü algı dayatması bu kapsamda yer alır! Hakikatleri örtüp kendi cılız zayıf algısını dayatanlar bu kapsamda olacaktır! Bakın sonuçta algı yanılması her insan için söz konusu! Kişi algısını dayatmadığında yanılsa kendine yanılacak, dayatırsa ve de topluma etki edecek güçte ise “Vay haline!” o toplumun! Yukardaki örnekte çobanın padişah algısı 7 köy ağasıydı ya bunun kime zararı var! Eğer çoban bunu kimseye dayatmıyor ise! Burada ayrıntı algının “Doğru ya da yanlış” olması değil dayatılmaması! Ortaya konur ama dayatılmaz!
Selametle,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.