- 578 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Naciye
Naciye
Naciye, dünyalar tatlısı bir kadın,esmer,kısa boylu şişman,becerikli,güler yüzlü ve en önemlisi de hoş sohbet bir dostum.Onunla birlikte iken insan zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor.Muş depreminden sonra bizim şehre yerleştiler.Muş’ un özlemini duysa da buraları yani Ege ‘ yi daha çok sevdiğini ve beğendiğini her zaman söyler…
Son yıllarda yaşadığım sorunlar nedeniyle bir çok dostumla görüşemedim. Onların içinde Naciye de vardı…Neyse ben sorunlarımdan kurtuldum.Dostlarımla görüşmeye başladım.
Bu gün bize Naciye geldi ama ne geliş. Eve girmesiyle pozitif enerji doldu bütün odalara, O anlattı, onunla birlikte gelenler ve ben gülmekten gözlerimizden yaş geldi.
Naciye ‘ nin en büyük sorunu kocasının otuz senedir akşam ezanı yatıp sabah ezanı kalkması…
Elbette bir insanın erken yatıp kalkmasında hiçbir sorun yoktur.Lakin uyandığında gürültü yapması ve evdekilerin uyanmasına sebep olması elbette sorun olur…
Naciye ‘ nin kocası emekli öğretmen Hasan Bey,sabah erken uyanır,çamaşırları serer,varsa ütüleri yapar,bulaşık varsa yıkar evi süpürür siler,alış veriş yapar,kahvaltıyı hazırlar ve Naciye ‘ nin başına dikilir.
-Hadi Naciye gıı! kalk hadi bak! kahvaltı hazır…
Naciye gece saat üçte uyumuştur ve uyumak istemektedir.Sabahın köründe evde gürültü ile uyanmak hem de uykusunu alamadan uyanmak Naciye ‘ nin sinirlerini alt üst eder..Bir gün değil iki gün değil tam otuz yıl….Naciye her sabah uykusunu alamadan kalkar.Bir gün alt kattaki kiracıları sabahın köründe meydana gelen gürültüden rahatsız olduklarını bu yüzden evden çıkmak istediklerini söylediğinde.Naciye öfkeden deliye döner..
“Yeter yahu! Bu adamın sabahın köründe çıkardığı gürültüler nedeniyle bu evde kiracı durduramıyoruz. Diyerek hain planını devreye sokar.
Akşam yemeğinde çok güçlü bir uyku hapını kocasının çorba kasesinin içine atar.Kocası daha masadan kalkmadan uyumaya başlar.Onu zorlukla masadan kaldırıp yatağına yatırır. Artık Naciye ‘ den mutlusu yoktur.
Ertesi sabah Naciye’ saat 11.OO de uyanır.Evde tık çıkmamaktadır ve Naciye otuz senedir ilk defa sabahın köründe uyanmamış olmanın mutluluğu içinde iken kocası gelir aklına.Koşarak onun yanına gider.Kocası derin uykulardadır hem de saat 11.oo olmasına rağmen.
“Eyvah!” der…” ben adama fazla verdim ilacı, çeyreğini koymam lazımdı çorbaya” korkar dürterek kocasını uyandırır.Kocası uyanınca korkusu biraz geçer.Saati gösterir,adam gözlerini oğuşturup defalarca saate bakar inanamaz saatin 11.oo olduğuna bu mümkün değildir çünkü..
“Saatin akrep ve yelkovanını değiştirdin,şaka yaptın bana” der Naciye televizyonu açar ve ancak o zaman inanır saatin 11.oo olduğuna.Şaşırır inanamaz ve hala uyumak istemektedir.Yataktan kalkmaz ve tekrar derin bir uykuya dalar.
Naciye kahvaltısını yapar ve komşularına gezmeye gider, ikindiye doğru eve geldiğinde kocası hala uyumaktadır.O’ nu dürterek uyandırır.Adam kendine ne olduğunun şaşkınlığı içinde
“Naciye ! bana ne oldu ben niye uyuyorum galiba ben hasta oldum.”derken gözlerini kapar yeniden uykuya dalar.Zorla kocasını uyandırır Naciye elini yüzünü yıkamasına yardım edip
“Hadi! Sen kahveye git arkadaşlarınla konuşur açılırsın diyerek” adamı kahveye gönderir.
Yarım saat sonra kocası iki arkadaşı koluna girmiş bir halde eve gelir.Adam kahvede de uyumuştur.
Naciye bu duruma kıs kıs gülerken bir yandan da korkmakta,olayın kötü bir yöne gitmesinden de endişe duymaktadır.
Akşama eve misafir gelen akrabalar,kocasını doktora götürmek için ısrar etseler de Hasan Hoca
“Benim ağrım,sızım yok sadece çok uykum var gözlerimi açamıyorum,Sabah olsun ben kendim giderim doktora “ der.Misafirler ev sahibi uyuyan bir evde çok durmazlar ve evlerine giderler.
Naciye gece saat O3.00 kadar oturur,sabahın köründe elektrik süpürgesinin sesiyle uyanır…
Kocasına verdiği uyku ilacının etkisi geçmiştir…