- 1170 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MODERN KİNG KONG
Bugün seçim ertesi.
Siyaset konuşmak ne kadar doğru olur?
Biraz sanat konuşmaya ne dersiniz?
Sinema sektöründe çalışan bir ahbabımız var. Sürekli bizi arayarak, “Eliniz kalem tutuyor, bir senaryo yazsanız da güzel bir film çeksek…” diye teklif yapar.
Aklımıza geldi. Bir deneme yapmaya karar verdik. Kafamızda şekillendirdik. Özetini sizinle paylaşmak istiyoruz.
Bu bir “king kong” senaryosu. Hani şu kötü niyetli bir doktorun kobay olarak kullandığı ve deneyler yaptığı bir maymuncuk. Verilen bir ilacın etkisi ile aşırı büyüyüp kontrolden çıkarak şehirleri alt üst eden azgın bir gorile dönüşmesinin hikayesi. Çocukluğumuzda çok izledik ve her halde etkisi hala devam ediyor.
Bu da bizim yazmayı düşündüğümüz senaryo:
Onu daha gençken aile yuvasından kaçırdılar.
Kötü niyetli doktorların eline düştü. Onu kobay olarak kullanıp üzerinde deneyler yaptılar.
Ailesi ve eski huylarını reddettirdiler. Damarlarına verdikleri ilaçlarla başta derisi olmak üzere bünyesi değişmeye başladı. Eski sevecenliği vahşi ve hırslı bir yapıya yerini terketti.
Onu, kendisinin süper bir kişiliğe sahip olduğuna inandırdılar. Kendi kontrollerinde süper güç olarak kullanma deneylerine başladılar. Eski ailesinin soydaşlarını katledip yuvalarını yağmalamak için emellerine alet ettiler. Kendilerine itaatkar, her istediklerini yapan bir azman olarak uzun müddet kullandılar.
O tam bu oyunların içinde kötü niyetlilere hizmet etmekteyken, kendi gerçek kişiliğine ait bazı hatırlamalar ve zihni uyanışlar içine girdi.
Endişelenen doktorlar ilacın dozunu arttırmaya ve yeni ilaçlar zerketmeye başladılar. Gittikçe kişilik ve vücut değişikliğine uğramaya ve kıllanmaya başladı. Bir gün kapatıldığı yerden kaçtı, başkalarının yanına geldi.
Türünün yanına dönemezdi, çünkü artık onlara istese de benzeyemiyordu.
Değişik bir yaratık olmuştu. Onu artık kimse kontrol edemiyordu. Etrafını yakıp yıkmaya başladı. Artık varsa yoksa benim. “Benden üstün kimse olamaz! Ben varsam diğerleri var!” diyordu. Benliği, yani “Ene”si artık en sevdiği şey olmuştu. Ene uğruna her şeyi yapabilir duruma gelmişti. Etrafındakileri dışlıyordu. O artık bir king kong olmuştu. Tek sevgilisi “Ene”sini elinde gezdirir olmuştu. Sevgilisinden başka ona kimse etki edemiyordu. Emir talimat dinlemiyordu. Aldığı ilaçların etkisi ile insanların beynini etkileme gibi bir de olağanüstü gücü oluşmuştu. İnsanlar onun sesini işittiklerinde beyinleri etkilendiği için ona tezahürat yapıyor, peşine takılıyorlardı. Bu durum onun kendisini daha güçlü hissetmesine sebep oluyordu.
Artık bulunduğ yerin nizamını da bozmaya başlamıştı. İnsanları bulundukları yerden parmağı ile çıkarıyor, en olmadık yerlere savuruyordu. Hapishaneleri yıkıyor, mapusları serbest bırakıyordu.
Gençliğinde kendisini ailesinin yanından kaçıranları hatırlamaya başlayordu. Onlara el kol sallıyor, nara atıyor, intikam almasının yakın olduğunu ilan ediyordu.
İnsanların yarısı onun etkisine girdiğinden dolayı peşinde gezer olmuşlardı. Hergün yakıp yıkacağı yeni şeyler buluyordu.
Diğer insanlar belki etkilenir ve uysallaşır diye kendisine değişik sesler dinletiyorlar, görüntüler izletiyorlardı. O ise bunlardan dolayı daha çok saldırgan oluyordu:
“-Kanun benim, ben yaparım, ben kaldırırım! Herkes benim isteklerimi yapmak zorundadır! Bir tek ben varım!”
Dercesine sağa sola saldırıyordu. Etrafında bulunan yakınları bile artık ona söz dinletemez olmuşlardı.
Sonra mı ne oldu? Yani filmin sonu?
King kong filmlerinde hep Amerikalılar gereğini yaparlardı. Heralde biz de öyle bitireceğiz.
King kongun sonu mu dediniz?
King kongların sonu zaten bellidir, ama biz gene de yazamayacağız. Daha doğrusu elimiz varıp da yazamayacağız.
Yok yok!
Bu iş bize göre değil. Biz bu yufka yüreklilikle asla senaryo yazarı olamayız!
DEDEMİN KÜPELERİ
Dedem rahmetli, bizlere derdi;
“Keskin sirke zarar verir küpe”
Öfke bizlerin en büyük derdi,
Dedemin sözü, kulağa küpe!..
Ekrem Şama
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.