- 657 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Yazıyor Yazıyor Yazıyor
Gökyüzü büyüdükçe, yeryüzü küçüldü. Öylesine geniş kanatlarım vardı ki, konamazdım dar bir ağacın dallarına. Bilmezdim de kelimelere tutulup kaldığımı. Eğer o kalem yuvarlaklar kavisler yaparak bana gelmeseydi.
Sahipsizliğini anlatıp durmuştu gece boyunca. Beni sahile götür diyordu. Hava ayaz mı ayazdı. Utanmasalar, buz yağdıracaklardı bulutlar. Kıramadım. Sokak lâmbalarının altında soluklanıyorduk. Uzundu yolumuz. Yürümek ile, hatta koşmak ile sonu gelecek gibi değildi.
Sensizlik dedi çok kötü şey. Bir insan başka bir insana senim der ise, diyebilirse tabi. Dudaklarım saklandı sonra. Avuçlarım alıştı silindir biçimli bu dosta.
Boynumda adımı gördüler. Fakat suçum eksikti. Çünkü yaftamı yazanın kalemi, suçu yazmaktı yazmaya razı olmamıştı. Kaybettiğim bir şir defteri kadar masumdum oysa.
Kızgınım aslında. Bir sürü şeye kızgınım. Aklımı her araladığımda içimden içime dökülen o pullara, yazmaya başladığım ilk güne, güneşin sarısına, paltomun astarında biriken ve beni sımsıkı saran karanlığıma kızgınım. Trenlerin çiğneyip geçtikleri raylardan biri olamaz mıydım? Azıcık bir boşluk da olsa öteki rayla aramızda, yalnız kalmazdım en azından.
Neden? Neden imkânsızlaşıyor giderek zaman? Zayıflıyor parmaklarım. Kan çekiliyor damarlarımdan. Sahiden zormuş sensizlik. Bir bunu öğrendim yıllardan.
Milyonlarca cam kırığını sapladım saklandığın yere. Sadece daha da ağırlaştım. Usulca çekildi sesler karın boşluğumdan. Zavallı anılarımıdoldurdum seslerin yerine.
Şimdi halâ cebimdedir kalemim. Ve yarım saatte bir sorar sahile vardık mı diye. Az kaldı derim. Çok az kaldı hem de...
YORUMLAR
Fırat Avcı
ersinbaşeğmez
şiir dizesi gibi
ama
yazı bende bu intibahı uyandırdı
dostlarınız yaprak döküyor diye düşünmeyin
bazen dostluklar demlenir
ve ortakça içilir
sonra anılar defterine bırakılır
sanırım demli çayı bitirip bazı dostlarınız anılar defterine doğru çekiliyorlar