- 1728 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
EFENDİMİZE SAKLANMIŞ HASRET SÖZCÜKLERİ
Bir nisan ayının sıcaklığı içinde kavrulan, avucunda ıslanmış gül kokan baharın misafir olduğu medine şehri. Peygamber şehri habiballah, resulallah ,nebiyallah şehri. Medine yalnız, medine garip, medine sensiz, medine sessiz, rasulün gidişinin ardındandan. Hüzünlerin kucağında uyuyan şehir. Medinenin sıcaklığını yüzünde saklayan medine halkı, havanın sıcaklığı kadar sıcak ve samimi bakıyorsun hepsi senden gibi. Dudaklarındaki tebessümde ensar ahlakı saklı, konuşmalarında ensar hoşgörüsü gizli ve her biri ayrı bir memnuniyetle karşılıyor seni en önemlisi birkaç kelime türkçe konuşarak hayrete düşürüyorlar seni sempatik ve sıcak kanlı olan bu insanlar medineye yakışır bir karakter takınmışlar.
Peygamber şehrinin havaya sinen gül kokusunu içine çekerek ilerliyorsun Mescidi Nebeviye. Ağır ağır ilerliyorsun ve sonra mescide ayaklarını basıyorsun. Sanki yüreğini koymuşsun yanına, o derecede çarpıyor ,mescide girince kalbin .Pırıl pırıl parlayan yer hemen dikkatini çekiyor. Peygamber efendimizin ’temizlik imanın yarısıdır ’sözünü haklı çıkarıyor medine insanları . Mescidi temizleyen insanlar görüyorsun, bu güzel görevi omuzlarına almış nice başlar görüyorsun ve hemen şu içinden geçiyor keşke buranın hizmetlisi ben olsaydım da peygamberimizin yanından biran olsun ayrılmasaydım. Bu iç geçirme ile yoluna devam ediyorsun. Etrafında eşitli ırklardan insanlar var kimisi rabbinin huzuruna çıkmış ,namazını eda ediyor, kimisi günahlarının affını dilyor ,kimisi ellerini semaya kaldırmış dua ediyor. Ve sen, böyle güzel nur yüzlü insanların arasından geçip ,ulaşıyorsun yeşil kubbeye peygamber edendimizin bulunduğu yere .Ya resulallah, ben geldim diyerek atıyor yüreğin hızlıca göğüs kafesinden çıkacakmış gibi. Kalbinden şu heceler dökülüyor; Esselamualeyke ya resulallah! Esselamu aleyke ya habibaballah !Essselamu aleyke ya eminelvahyilleh! Yüzbinlerce salat ve selam olsun üzerine ey nebi diyor ve coşuyor gönlün yerinden taşarcasına ve şafaat istiyorsun hak etmediğini bile bile. Ona olan özlemini ve onsuzluğun verdiği acıyı arzu hal ediyorsun gözyaşların süzülüyor yanaklarından ama sen hissetmiyorsun bile. Duaya açılıyor ellerin ,yöneliyor huzura kalbin, sessizliği dinliyorsun bi anda.Hasret ve özlem içinde yankılan bir ses olmuş. Ve yüreğinden kopan hasret cümleleri. Bir nida gibi yükselen habiballlah sevgisi . Düşüyor sözlere birbir lal oluyor o zamanda dil .Giziyor söylenmek istenenleri. Ama biliyorsun kalbinin hızlı atışlarını duyuyorsun .Kolaymı Rasullahın karşısında olmak? Kolaymı ona ziyaret bulunmak? Şöyle buyurmuştu nebiler nebisi :’Ben vefat ettikten sonra beni ziyaret edenler ben yaşıyormuşum gibi ziyaret ederler.’ Bu sözünün üzerine sanki huzurundasın gibi .Ve düğümleniyor burada hasret kelimeleri. Herşey durur bu anda. Anlamını yitirir hayat. Senden yüz çevirir kainat. Yaşama dair ne varsa yürek atışları, nefes solukları , maddeye ait ne varsa herşey donar. Ve sessizliği dinlemeye başlar .Artık manevi duygular konuşacaktır. Dil maneviyatı tercüme edecektir edebildiği kadar .Ve bianda yüreğin misafirhanesine konuk olan heycan ve coşku . Göz görmez el, tutmaz yürek çarpmaz şu dakikalarda. Nefes alıp vermek bile zorlaşır. Aniden artan vucut ısısı, bedeni etksi altına almıştır bile .Ve ruh bir seyahate ayrılmış gibi çıkar kendi bedeninden. Çünkü beden ona ağırlıktan başka birşey vermeyecektir. Metafizik gerilime bırakır kendini.Hasretin koynuna atılmışbir ceylan gibi ResulAllaha olan özlem duramaz yerinde ve taşar gönülden. Artık sadece gözyaşları anlatacaktır senden kalan herşeyi. Uzanacak ResulAllaha sözlerin .Ama sessizliğe gömülmüş bedenin haykıramayacak belkide ona olan özlemini ve sevigisini.Çünkü beden bu mekanda yetersiz ruhun ön adım ileride şimdi .Manevi bir iklime girmişsin gibi. Tatlı rüyalar ollur yahani uyanmak istemezsin ama yinede rüya olduğunu bilirisin ya. Rüya olduğunu bile bile yaşamak istersin .İşte böyle bir duygunun içerisindesindir. Rasulallah konuşunca rüzgar bile susarmış herşey sessizliğe bırakırmış kendini. Tabiatta ne varsa onun tane tane dökülen sölerini dinlemek için yarışırlarmış birbirleriyle .O zaman sana kalan sessizliktir belkide .Sus dinle gönlüm sus dersin. Duy işte, içinde yakılanan Resulallah aşkını .Çağırdı ya huzuruna efendimiz seni. Hadi layık olsana ! Olamazsın ki .Şİmdi içinde ona layık ümmet olmamamanın hüznü vardır. O hüzün, bir ömür yeter sana. Ben geldim Ya Resulallah diyemezsin bile. Çünkü hiçbir şanın yoktur .Kainatın efendisine gelmişsin kim olupta gelmişsin? Çaresiz , perişan aciz bir kul olarak mı ?Evet, diye haykıracak işte orda kalp dili .Evet ...! O zaman başın eğilir , bakamazsın Hz.Peygamberin kabrine. Utanır ruhun, bakarsan yanacak sanki gözlerin, tutuşacak yüreğin ,titreyecek ellerin ve lal olacak dilin O zaman sus gönlüm ,sus dersin Susmaktır hakkın ey hasret çeken yüreğim, susmaktır hakkın .Ziyaret bitmiştir. O huzur iklimi sona ermiştir. Hayallerin en güzelindeyken yine açılmıştır madde alemine gözlerin. Uyandırılmışsındır bu güzel hayalden .Bir seyahate gitmiş gibi olan ruhun geri dönerek elbisesini giymiştir.Ve duran zaman akmaya , kalp ritmine göre atmaya ve uzuvlar çalışmaya başlamıştır. Bir hayalin kucağında sallanıyorken ruhun ,beşiği durdurulmuş gibi durmuş ve benlik yerine gelmiştir. Aydınlık yerini karanlığa bırakmıştır. Dildeki düğüm çözülmüş ve yeni yeni konuşan bebekler gibi sözcükler ,yarım yarım dökülür dudaklardan. Ve bir başka sahile vurmuş seni dalgalar.Sessiz ve sakin sahil kıyılarına vuran ,bir deniz gibi olmuştur yaşam . Fırtınadan yeni çıkan bir gemi gibidir ruhun atar seni yine hasret denizine .Ve yine bırakılan yerdesindir,dünyada ... Işığın terk ettiği karanlıklarda .Yine dönmüşsündür çünkü hayata.
Ve cennetül bakiye uzanır adımların. Kimler yatmıyorki burada .Kimi saysam, kimi bıraksam ? Binlerce Peygamber aşığı işte burada.Hz. Ayşe , Hz. Fatma ,Hz. Osman ,Hz. Hasan Hz.Bilal ve daha niceleri. Hemen dikkatini çeker mezarlar üzerindeki güvercinler. Kanatlarları kar taneleri gibi bembeyaz. Her kabrin başında sayıları üç yada dört olmalı .Sanki nöbet tutuyorlar. Biliyorum çok memnunlar yerlerinden. Kim istemez böyle yiğit erlerin başında durmayı ve beklemeyi.Orada sahabe hayatı canlanıyor gözlerinin önünde .Neler yaşanmamıştı ki burda ?Hz. bilalin çektiği işkenceler , Hz. Fatımanın Peygamberimiz için yanaklarından akıttığı inci tanesi gibi gözyaşaları. Hz. Ayşenin Peygambere olan sonsuz aşkı. Ne kadar zaman geçmiş asırlar olmuş .Ama hala kalbimizde yer etmiş ve iz bırakmış Nebiler nebisi. Asırlardır onu görmeye gelenler var eskiden de olduğu gibi , gül kokusunu içine çekenler var.Ruhunun her zerresinde onu hala ananlar var ve onun için hala yananlar var şimdiki gibi. Zira hiçbir insan bu kadar sevilmememişti ve sevilmeyecekti. Hiçbir nur bu kadar kuşatmamamış ve aydınlatmamıştı kainatı.Hiçbir yürek bu kadar hoşgörülü şefkatli , güzel ahlaklı olamamıştı.Hiçbir insanlık onun gibi yaşayamamıştı. Ve hiçbir nur, onun olduğu yerden başka, bir yerde olmamamıştı. Daha ne yazmalı bu satırlara bu mahçup düşmüş kalem . Onu anlatamamanın yetersizliğini bile bile daha ne dökülsün mürekkep kağıda. Harfler bile onu anlatamamaktan şikayetçi.Lugat utanırken sözler yetersiz biliyorum denizler mürekkkep olsa dünyadaki bütün ağalar dizilip kalem olsa yine anlatamayacak Kainatın efendisini. Ve yine sessizlik kaplayacak heryeri .Onun hasreti dalgaların kayalara hızlıca çarpması gibi hissettirecek yine kendini. Gök gürlemesi gibi, yağmurun yeryüzüne sertçe düşmesi gibi sessizce yaşayacak onu gönüller .Sensizliği ,sessizce yaşanacak yüreklerde,derinden derine. Hasretini içinde hissede hissede...
YORUMLAR
İşte böyledir Rasululluh aşkı, bir kere girmeye çalış yeter, sen iste isteki ona kavuştursun yüce ALLAH, İstersen Habibullaha kavuşmayı medine sokakları seni çağırır, istersen cenneti baki kabristanlığında yatan Bilal yanık sesiyle ezanı muhammediyi soluklar kulaklarına,
Allah sizden razı olsun Bu güzel cüma gününde bizleri dolaştırdın Gül şehri Rasullullah şehri, onun o gül kokusunun soluklandığı Ensar şehrinde.
Yüce mevladan Hasretlik çeken tüm ümmeti Muhammedin Güllerin efendisini ziyaret etmesini niyaz ederim, Cümanız Mübarek olsun
türkü diyarı tarafından 3/28/2014 11:44:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Ve cennetül bakiye uzanır adımların. Kimler yatmıyorki burada .Kimi saysam, kimi bıraksam ? Binlerce Peygamber aşığı işte burada.Hz. Ayşe , Hz. Fatma ,Hz. Osman ,Hz. Hasan Hz.Bilal ve daha niceleri. Hemen dikkatini çeker mezarlar üzerindeki güvercinler. Kanatlarları kar taneleri gibi bembeyaz. Her kabrin başında sayıları üç yada dört olmalı .Sanki nöbet tutuyorlar. Biliyorum çok memnunlar yerlerinden. Kim istemez böyle yiğit erlerin başında durmayı ve beklemeyi.Orada sahabe hayatı canlanıyor gözlerinin önünde .Neler yaşanmamıştı ki burda ?Hz. bilalin çektiği işkenceler , Hz. Fatımanın Peygamberimiz için yanaklarından akıttığı inci tanesi gibi gözyaşaları.
esma hanım bu maneviyat yüklü hüzel yazınızı kutlarım
kaleminiz ve yüreğiniz daim olsun
selam ve saygılar...