- 710 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KIRIK BİR GÜFTE
Mümkün mü duymamak ya da duyumsamamak uzaklardan gelen şu şarkıyı. Kim bilir neler saklıdır her bir kelimede, güftede ve o hoş tını ne çok şey çağrıştı yordur belleklerde, yüreklerde.
Kim bilir kimin şarkısı şu çalan. Yoksa duymuyor musun o melodiyi? Hani ara ara ses alçalıp çoğalıyor da bir türlü ahengi yakalayamıyorum dinlerken.
Sus ve dinle… Yok, yok bu geçen gün dinlediğimden çok farklı: O gün nedense bir başkaydı çalan.
Hay Allah, bir anda kesildi ses. Yoksa ben miyim şarkıyı zihnimde çalan ve kulaklarımda duyan.
Peki, dün duyduğum neydi? Hani hüzünle meşk eden ve içimi titreten…
O zaman o da bir hayaldi demek ki…
Ya gördüklerim…
Nedir gerçek olan, nedir yalan olan?
Nedir ve nedendir bu sessizlik sürüp giden ömür boyu?
Kırık bir güfte mi yoksa benim şu bitmek bilmez hayat hikayem?
Hangimizin hikayesinde kırıklık yok ki ve hangimizin şarkısında hüzün olmadı…
Evet, hüzün; ara ara can yakan ve mutluluğun çeşnisi. Öyle ya; her bir duygu hayatın bir rengi değil mi: Bazen koyu, bazen beyaz, kim bilir ana göre değişen türlü türlü renk kombinasyonu.
Renkler, şarkılar, güfteler, şiirler: Kısaca bize ait sayısız değişken mefhum anı şekillendiren.
Anı anına uymayan insanoğlu, ne zaman ne düşünüp, ne söyleyeceği belli olmayan. Hangi birimiz düzgün bir şekilde yürüyebiliyoruz ki o ince çizgide? Ve sürekli yalpalanmıyor muyuz düşmemek adına. Hele ki bir el uzandı mı yerden kaldırmak adına, ne çok şey birikir içimizde ona dair. Sayısız değişken duygu kısaca.
Biz insanlar ve beklentilerimiz. Olası mı beklememek ve mümkün mü mutlu olmak beklenmezken?
Kim bilir, kimler neyi ya da kimi beklemekte…
Ya yaşanan hayal kırıklıkları… Umutlarımız ve elimizden kayıp gidenler.
Gün ve gece; siyah ve beyaz; güzel ve çirkin; hüzün ve neşe…
Bak, gece oldu yine. Ama yine de yeni bir gün var bir adım ötemizde bizi beklemekte olan.
Hiçbir beklentimiz olmasa da en azından yeni doğan günü beklemiyor mu her birimiz?
Hadi kalk oturduğun yerden ve bak gökyüzüne. Görebiliyor musun sen de benim gördüğümü? Hayır, ne bulut ne de güneş ne de gece parlayan yıldızlar benim gördüğüm. Evet, görüyorum O İlahi Gücü O’nun her birimizi görüp, kolladığı kadar hissedebiliyorum O’nun varlığını.
Demek ki görmek ve bakmak aynı şey değil. Asla da olmadı. Gözüm açık da olsa kapalı da olsa hissedebildiğim yegane güç beni sarıp sarmalayan ve her birimizin tek dayanağı.
Ne bakmak ne duymak ne de görmek. Aslolan sadece hissetmek; ta derinden ve kalben. Ve yaşamak alabildiğine…
Ve susmak yeri geldiğinde. Zira sessizlik de ne çok şeye vakıftır yeri geldi mi…
Sesler, renkler, renk renk insan, türlü güzellik bize sunulan.
Derin bir nefes al sadece ve yakala şu kaçıp giden hayatı alabildiğine ve olabildiğine.
En azından dene ve tut ucundan tutabildiğin kadar ve asla da pes etme.
YORUMLAR
Ne kadar güzel bir yazı...
Baştan sona öğütler içeren...
Yaratılmışların güzelliğini haykıran...
Kutluyorum Gülüm Kızım.
Gülüm Çamlısoy
Ne güzel sizi sayfamda ağırlamak.
Eksik olmayınız.
En içten sevgim ve sonsuz saygılarımla...