- 549 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ezeli düşmanımız olan şeytanın yöntemleri
şeytan her asırda genel karakteri dışında insan oğluna farklı metotlarla yaklaşmakta ve insanoğlunu yoldan çıkarma planları yapmaktadır,;Allah (C.C.)’u Alem. Aslında geçmişe taa insanoğlunun yaratılışına nesilden nesile Hz.Adem (A.S.)’ın sulbüne dönersek eğer, şu an da şeytanlaşan insanların bile, yani şeytanın uşaklığını yapanların bile şeytan azılı bir düşmanıdır, yani şeytan insanın düşmanıdır, daha açıkçası şeytan görünmemenin verdiği avantajla ki sınavın sırlarından biridir bu, düşmanı olduğu insanoğluna karşı, devşirdiği yani şeytanlaştırdığı insanı kullanıyor, virüs karakteri bir yöntem. İkincisi şeytan, farklı inançlara ve gruplara bölünen insanoğluna, ayrı ayrı o grupların doğru olduğunu telkin ediyor ve aslında insan yanlışı yaparken, haklının sadece kendisi olduğu kuvvetiyle yapıyor, yani insan yanlışın içinde olduğunun farkında bile değil, insan şeytanın kendine yaptığı telkinleri, kendi kutsalıymış gibi savunuyor, bu durumda farklı gruplara ayrılan insan oğlu, farklılıklarını ortak payda da masaya yatırıp, farklılıklardaki yanlışları ayıklama fırsatı bulamadığından, asıl düşmanını unutarak kendi kendinin düşmanlığını yapıyor ve şeytan ötede oturup insanoğlunun bu durumunu keyifle seyrediyor. Halbuki Cenabı Allah (C.C.) Eşrefi Mahlûkat olarak yarattığı, insanoğlunu şeytana karşı savunmasız bırakmamıştır, insanoğluna akıl, ruh ve vicdanın yanı sıra Vahiy kılavuzluğunda donatmıştır ve her asırda insanın çoğalması yeryüzüne dağılması ve şeytanın asırlara göre telkinlerine karşılık da, insan oğlunun donanımını yükseltmiştir, şöyle ki ilk insanoğluna, sahife (suhuf) halinde gelen Vahiy, daha sonraları kitaplar halinde Elçiler vasıtasıyla indirilmiştir; TEVRAT ZEBUR İNCİL VE KURANI KERİM aslında bu dört kitabın dinide ALLAH (C.C.) katında tek idi yani İSLAM; KURANI KERİM insanlığın son vaktinde geldiğinden dolayı, kıyamete kadar hükmü geçerli olup, şeytanın bütün saldırılarına karşı insanı koruma altına almıştır, yani özde tek bir insanoğluna yani Hz.Adem (A.S.)’a bağlanan insanoğlu, dinde de aynı durumdadır, eğer ki insanoğlu zaman esaretini aşar ise bunun farkına varacaktır ve farklılaşmaların, asli unsurların arasına girmiş şeytanın telkinleri olduğunu anlayacaktır bu noktada şeytanın bu ayrıştırmasına karşın bütün ırkların dini temsilcilerinin bir araya gelerek, insan onuru, aklı, mantığı ve ruhu ve vicdanı ölçüsünde, geçmiş ve günümüzdeki yaşanan acıların masaya yatırılarak bütün kitapların incelenmesi, insanoğlunun gerçeği bulmasına vesile olacaktır eğer ki vicdanı hür bir ortaklık bu incelemeyi yapar ise bütün insanoğlu KURANI AZİMÜŞŞAN’nın etrafında toplanacaktır ve KURANI AZİMÜŞŞAN’ı ALLAH AZZE VE CELLE KATINDAN Cebrail Aleyhisselam vasıtasıyla İnsanoğluna Tebliğ Eden Hz.Muhammed Aleyhisselatu Vesselam’ın Yani LA İLAHE İLLELLAH MUHAMMEDEN RESULULLAH etrafında toplanacaklardır, Lâkin şeytan insan oğlunun zaman esaretinden kurtulmaması için elinden geleni yapmaktadır, insanoğlunun ortak vicdan etrafında toplanmaması için elinden geleni yapmaktadır ve zaman esareti yani zamanın ötesini görememe, insanoğlunun aynı kısır noktada dönmesine sebep olmaktadır. Genetiğimizde, bütün insanların genetiğinde iyiye güzele bir sevgi bir özlem vardır, en vahşi ve en katil ve en cani insanların bile zerre kadar bile olsa genetiklerinde iyiye bir meyil vardır, bu bize Atamızın (Hz.Adem Aleyhisselam) Cennette geçirdiği ve Atamızdan genetik olarak ruhumuza işlenen bir anıdır ve bizim ortak iyiye meyilli olma genlerimizdir, kodlarımızdır, her insan işlediği kötü cürümden dolayı belli etmese de vicdanen bir rahatsızlık duyar, bu da insanın ne kadar değerli bir varlık olduğunun göstergesidir, yani aslında şeytan insan oğlunun karşısında güçsüzdür, lâkin insan kendi kıymetini şeytanın telkinleri vasıtasıyla unuttuğundan dolayı en büyük düşmanına karşı savunmasız kalmıştır.
Taaa Hz.Adem (A.S.)’dan beri dünyada olan ve binlerce yıldır, tek amaç uğruna kilitlenen şeytan, Cennetten (imtihan sırrı sebebiyle) çıkarılışımıza sebep olduğundan beri, insanoğlunu yakinen takip etmekte ve insanoğlunu nokta atışıyla hedef almaktadır. Zihnimizde başlangıç noktasına yani Cennetten çıkarılışımız ve dünyaya indirilişimize gider isek ve bu asra kadar şeytanın biz insanoğlunu yoldan çıkarıp ebedi Cennetten mahrum etme niyeti doğrultusunda şeytanın planlarına bakıp, şeytanın, her bir insanı, bizi, annemizi, babamızı, dedemizi, atalarımızı, onların atalarını, kendine nasıl düşman ilan edip ve onlara nasıl sinsi yaklaşarak mahv etme gayretini görür isek ve şeytanın sadece soyut bir varlık olmadığına aynı zamanda da somut bir varlık ki, şeytan somutluğa yine devşirdiği insanlar vasıtasıyla geçmektedir, ekseri zihinleri de olmadığına inandırmaktadır, olmayan düşman imajı ile sinsi yaklaşarak insanoğlunun mahvı için çaba göstermektedir, bunu kavrar isek, karşımızda, ne kadar amansız, gayretli, inatçı, azılı, yılmayan bir düşmanla karşı karşıya kaldığımızı daha iyi anlayacağız ve o yönde tedbirlerimizi alacağız ki, bunu yapamıyoruz çünkü şeytan Allahu Alem dünyanın ömrünün şu son vakitlerinde, kendi vaktinin de azaldığının farkında ve hırçınca insanoğlundan ne kadarını kendisiyle birlikte Cehenneme sürükleme telaşı içinde. Halbuki şeytanın içimize ektiği, kibir, nefret, fitne, intikam alma duygularını insanoğlu kardeşine bir tebessümle bozabilecek bir güçte ve insan gücünün farkında değil.
şeytanın geçmiş asırların kritik dönemlerinde oynadığı bir oyun vardır insanoğluna karşı, çok etkili bir hile ve aldatmadır ve şeytan her sıkıştığında bu oyununa başvurmuştur ki, bu oyun şudur; İnsanoğluna haşa İlah olduğu telkinini vermesidir, bunu firavuna, nemruta ve bilemediğimiz, bir çok insana yaptırtmıştır Kuranı Kerim’de anlatılan firavun ve nemrut olayları onların ilahlık taslamaları ve sonlarının bir sivrisinekle ve suyla elem verici bir şekilde olduğu ibret olsun diye belirtilmektedir. Asrımızda da şeytan, yine aynı oyunu sergilemektedir, kendisi asla Hz.ALLAH (C.C.) karşısında ilahlık taslamamıştır, bunu yapamayacak kadar akıllıdır, çünkü şeytan Hz.ALLAH (C.C.)’ı biliyor ve asla böyle bir aptallık yapmamıştır, lâkin ister ki insanoğlu bu büyük zulmü ve günahı ve aptallığı ve alçaklığı Yaradanına karşı işlesin bu amaçla haince şeytanlığına devam etmektedir, düşmanı bellediği insanoğlunun geçmiş asırlarda ilahlık taslamasına vesile olan şeytan, günümüzde de tuzağına düşürdüğü, zenginlik bakımından dünyanın bütün ülkelerinden daha zengin aileleri, ellerin de bulundurdukları imkanlar ile ve insanoğlunun her anını gözetleyen teknolojileri ile ve insanoğlunun rızkıyla oynayacak şekilde her şeyi tekelleri altına alma gayretleriyle, belli başlı bir iki aileye, kendini kibirli ve üstün görme özelliğini pompalayarak, bu ailelere, yeryüzünde haşa ilah oldukları telkinini vermektedir halbuki onlar da şeytanın büyük oyununda birer piyondurlar ve asıl oyuncusu olan deccali vakti geldiğinde öne sürme gayreti içerisindedir ve her ne vakit insanoğlu yeryüzünde ilahlık taslamış ise mutlaka Sünnetullah gereği sonu çok kötü olmuştur, bu sefer aynı sonu yeryüzünde ilahlık taslama girişiminin bütün planlarını bitirme aşaması ve arefesi’nde olan ve şeytandan aşırı korkan deccalin gelme vaktidir. Daha çıkmamış olan deccal, çıkışı öncesi dünyaya saldığı korkuyla, psikolojik yöntemlerle insanoğlunu sindirmesi ile, dünyayı saran görsel ve basılı medya ile, internet ağları ile, uydulardan insanların evlerini bile dinleme gücüyle, emrindeki milyonlarca insan ile, insanoğlunu yozlaştırma metotlarıyla, yeryüzünü yaşanmaz hale getirmesiyle, mazlum ve zayıf milletlerin katledilmesiyle, insanoğlunun kendine olan güvenini kaybedip, geleceğine umutsuz baktırmasıyla, popüler kültürü vasıtasıyla ahlaksızlığı ve şerri yayması ile, dünyanın güzelliklerini iyilikleri karartıp kötü göstermesi ve kendi çirkinliklerini iyi gösterme illizyonistliği ile ve bütün dehşeti ile, daha gelmeden insan oğlunun ruhunu kalbini aklını vicdanını ele geçirmenin ve koşulsuz şartsız kendisine itaat eder hale getirilmesinin planlarını yapmaktadır ki, ilahlığını ilan ettiğinde asla muhalif bir başkaldırıya tahammül edemeyecek derecede şeytanın emrine girmiştir. ALLAH MUHAFAZA ve ALLAHU ALEM; İnsanoğlu asırların en tehlikeli çağını yaşamakta olup ve asırlardır bu boyutta bir tehdit tehlikeyle karşı karşıya kalmamıştır. Yeryüzünde iyilikten yana ne varsa kötü, kötülükten yana ne varsa iyi olarak gösterilmektedir, aksini düşünenler ise damgalanmakta, direnenler ise katledilmektedirler ve bütün bunlar olup biter iken, insanoğlunun büyük çoğunluğu, bu küresel düzenin, aldatıcı metotlarıyla yalancı cennetleriyle hipnoz edilmiş bir halde uyutulmaktadırlar. Gerçek olan her şey gizlenerek, bütün yalanlar insanoğluna gerçekmiş gibi empoze edilmektedir. Bu global düzen insanlığın hangi din ırk millet olursa olsun ortak düşmanıdır, insanoğlu bu sınavında da Yaradan’ı tarafından yalnız ve savunmasız bırakılmayacaktır ve İlahi Destekle bu düzenin başı olan deccal sözde ilahlığını ilan ettikten sonra; asırlar önce göklere çekilen Hz.İsa (A.S.)’ın yeryüzüne inmesi ve Hz. Muhammed (S.A.V.)’in Şerefli Soyundan olan Hz.Mehdi (A.S.)’la ittifak etmeleriyle ve şeytanın geçmiş asırlardaki devşirmeleri eliyle aslından uzaklaştırılan Hristiyanların Hak Dine dönmeleri ile şeytanın bu en aşağılık devşirdiği evladı deccal bizzat Hz.İsa (A.S.) eliyle imha edilecektir. Ve yeryüzü kıyamet öncesi TEVHİD ile perdeyi kapanacaktır; HZ.ALLAH(C.C.)’ın izni ve KUDRETİYLE ve bir vakit adalet ile TEVHİD ile yoluna devam eden, ruhları tatlı bir esintiyle kabzedilen Müminlerden sonra dünya ömrünü İLAHİ EMİR gereği tamamlayacak ve insanın ebedi düşmanı şeytan için artık sonun başlangıcı gelecektir, yenilginin, alçaklığın, kibrin ve ihanetin bedelini ödeme vaktidir o vakit.
Erzurumlu Hayrettin KIZILOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.