Karmaşık bir nesne : DİL
’Dil nedir’ diye bir suale verebileceğimiz sayısız cevap vardır . Şüphe yok ki dünya üzerinde bulunan tüm canlıların bir dili olduğu su götürmez bir gerçektir . Dil, suni bir dünyanın ürünü olmakla birlikte somut alemıin soyutlaşmış şekli; diğer manası ile bıçağın öteki yüzüdür .
Dil dediğimizde aklımıza gelen şeyler; organ olan dil , söz söylediğimiz dil , düşünce yapımızın temel taşlarını oluşturan dil , insan dışındaki varlıkların dili ve nesnelerin dili . Her biri için uzun uzadıya söz söyleyebileceğimiz bu hususu şu şekilde anlatalım ;
Aslında yukarıda bahsettiğim şeyler birbirleri içinde tek merkezden parçalara ayrılmış olan ve yine tek merkeze geri dönen bir devreden ibarettir . Tüm söylediklerimizin temelinde insan olmakla beraber yine insanın ortaya çıkardığı bu suni malzeme ile bir döngü meydana getirmiştir.
(Ve O, Adem’e her şeyin ismini öğretti, sonra onları meleklerin önüne koydu ve "Dedikleriniz doğruysa haydi bu (şeylerin) isimlerini Bana söyleyin bakalım!"dedi. BAKARA 31 .) Allah ilk insana öğrettiği isimler nelerdir bilmiyoruz ; fakat dil dediğimiz şeyin başlangıcını ilk insandan alarak konuyu açalım .
Dil insan olmamızın başlangıç noktasını oluşturmuş ve bizlere insan kimliğimizi kazandırarak diğer canlılar üzerinde bir üstünlük vermiştir . Bu üstünlük insanın iletişim becerisi ile yani dili ile mümkün olabilmiştir . Acaba dil olmasaydı insanı hayvandan ayıran ne olacaktı .
İnsan dil sayesinde önce eşyaya mana vermiş sonra eşya ile beraber ( tüm nesnelerle )yine dil vasıtasıyla hiyerarşi kurmuş ve toplumu oluşturmuştur . Böylece insan ve nesne ilişkisi başlamıştır. İşte tüm konunun açıldığı ve artık olayın anlaşıldığı an burasıdır .
Söylediğimiz şey şu : İnsan yaratıldı . Ne söz bilirdi ne başka şey. Sonra çevre ile ilişki kurabilmek için kelimeler uydurdu ve eşyaya isimler verildi . Böylece insan kendi mana verdiği nesne ile düşünmeye ve yaşamaya başladı .
Mesela şuan size limon desem aklınıza kırmızı bir araba gelmez ya da hint öküzünün önünde secde eden bir kıptiyi düşünmezsiniz . Aklınıza gelecek şey sarı, elips şeklinde bir meyve olan limondur . İşte insan önce varlıga isim vermiş sonra verdiği isimle ilgili düşünmüştür .
Dil-insan ilişkisi çok karmaşık yapıdadır . Her şeye mana vererek bir dünya oluşturduk sonra o dünyanın dar kalıpları içinde yani oluşturduğumuz suni nesne olan dil ile düşünmeye , kafa yormaya basladık .
Biz dilin bizlere tanıdığı imkanlar nisbetinde düşünür ve yaşarız . Peki düşünce denilen nimet olmasaydı biz dili oluşturabilir miydik ? Evet . Çünkü insan ses telleri diğer canlıların ses tellerine nazaran çok daha gelişmiştir . Örnek olarak : İnsanlarda binlerce sesi çıkarma özelliği varken bu durum hayvanlarda yalnız parmakla sayılabilir .
Afrikada sakat dogan cocukların maymunlar tarafından büyütülüp ormanlarda yaşayarak öğrendikleri hayvansı yaşam bizlere çok iyi ip uçları verebilir : Kanaatimce o çocuklar insanlarla büyüseydi bir maymun gibi davranabilirler miydi ? Hayır .
Anlaşılıyor ki düşünen insan değil; önce konuşan sonra düşünen insan vardır . Sevgi sözleri olmasaydı ne ile aşkı ilan edilecek ; nefret söylemleri lugatta yer almasaydı ne ile hakaretler ortaya çıkabilecekti .
Yol üzerinde bir insanın ettiği küfürle müteessir olan bir adamın dönerek kavgaya tutuşmasının altında yatan tek şey ’ o küfürdeki mananın o adamı düşüncelere itip harekete geçirmesinden ortaya çıkmasıdır .
Sözü çok uzatmadan bağlamak istiyorum : bilim dünyasında dil-insan ilişkisinin gizemli sırrı çözüldüğü gün inanıyorum ki insanoğlu cennete gitmeyecektir .
CENNET BURAYA GELECEKTİR .
DEBRELİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.