-Ulusa Uslanış-
Hayrettin Taylan
Bir dolunayın sensizliğe dolanmış gecesinde hecelenir dilsiz kalışım.Bir uz, uzlaşma çağına katılmış renkler içiyim.
İhtiyacımız, idrakimiz, insicam için yaşam timi gibi bizi koruyordu.
-o-
-Ben- se ..şartın ekinde körelmiş düşlere döllenen sözcüklerin yapısı gibi kendimi bilinmezliğin izine atıyordum.
Hislerin önemi yok, sislerin armağan zamansızlığıma. Gözlerin önemi yok, bakışamıyorsak aynı minvalde.
Bıraktığın yerdeyim, ne ben yer, yer ben.Sen gidince yer yarıldı, yar sarıldı;ama başka yolların kahinleri geçti istenmediğin sıcaklıklara.
Bıraktığın gibiyim;ama bırakılmış bıktı benden. Damlaların ıslak bir hal sunuyor, sensizliği i şemsiye olarak kullandım.
-Bir tatmininin tahminindeyim. Bir talihin intihali değil. Bir kader dinletisindeyim. Dile gelmeyen, dilden düşmeyen anların seherinde katıksız kalamazdım.Kayıtsız şartsız özlemlere sığındım. Bir bilinç hapşırması değildi.Alerjik nezle gibi her an başıma gelen hapşırmanın ilaçsız, sensiz, çaresiz haliydi.
-şiir-
Isındım umutlarımla… Yaşadıkların yetti, yetim kaldığım uzaklığına.
Bir gülüşün,binlerce hüznü unutturdu. Sen bir dert dersi, sen bir aşk sızısı, sen kendimi bulmanın birikimi.
Başka başın omzumda huylarını seremeyeceği serenimolar yaşadım.
Hislerin önemi yok. Önem nedir ki? Önem neye göre ki?
-En önemlisi senken, başka neyin önemi olur ki?
Görmezden gelinmenin görünmeziyim. Gözükmezin gözsüz yürüyeniyim.
-Var olmam varsıl sesinde, varışın bestesi sen telinde, ben bamında ağlıyordu.
Gerçekler darmadağınıktı. Heceler suskundu.Bir dirheme, bir dirence iletilmiş yarınlar gibi kendimizle kalıyorduk.
Mucizenin içinde, içim vardı. İçimde ne var diye sorma? Senden başka bir şey bulamadım.
Yeniden doğabilirim, yeniden beni sevmen için.Yeniden ölümü bile ağlatan ayrılıklar sunma. Ben alışkın değilim öyle, çok severken gitmelere. Ben sevmem ki senden başka hiçbir şeyi.
-İçimi soruyor sorgulayışlar.
Bir hayat senfonisi, bir aşk troykası, bir sefiller birikimi, bir bir’e gitme telaşındaydı..
- rol-
Yalnızlık aşk kadar büyüdü;ama aşkın huysal , ruhsal, özsel boyunu geçmedi.
-Aşk, dost, aile, arkadaş değil.Aşk çok farklı duyulsamalara ayna. Kendine özel dünyası, kendine özerk ülkesi var aşkın.Rolü yok, rolden uzak, kendisi rol.
-telaş-
Bırak simdi sözcükler telaş etsin, bırak şimdi hayaller tırsın.Bırak şimdi yalnızlık ürksün
Gözlerimde seyret gözlerimi yönettiği dünyayı. Telaşın içinde değilim. Heyacanın canıyım, sensizliğin seni ve senesiyim. Bırak telaşı, sevgiyi aşılayan umutların kıyısında ömür olsun, küçük bir dünya olsun.
Bu benim suçum değil…Bu benim sensizliğimin diyafram sesidir.
Özlemekle flört etmekteyim, özlenmek içli dışlıyım;ama ayaklarımı yerden, yarden , aşktan, senden, ömürden kesecek seni yaşamanın telaşındayım.
-Ulusa Uslanış-
-Köprüler vardı yaramızın arasındaki bağılları bağlayan. Bağlanışlar vardı, uçurumlardan tünel açan.Açan çiçekler vardı sen gibi, aşk gibi.Arınmış bir arıydım ve sana geliyordum.
Sıcağını taş bağra bağışlamış güneşin sesiyle, sana açılıyorum, seninle aramızda bir esinti birikiyor.Seninle yanımızda birikmiş
Haksız gidişler var.Bir gişenin biletsiz izin verdiği öylesine gidişin yolcususun.Öyle uzaklara, öyle sıcaklıklara, öyle hesapsızlığa iliştirildim.
-Gözlerimin dediği bakış cümlesinden, sözlerinin diyemediği kitaplar arasında kapanıyor aşk acım. Açlığımı taşıyor vebalin fili. Sen gelmezsen de bütün filler benim içimde çekimleniyor.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.