- 1506 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
SAVAŞTA BARIŞTA İNSAN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Günlük yaşamı olağan bir şekilde devam ediyordu Elif’in. Sabah kalkıyor, neşeyle kahvaltı sofrasını hazırlıyordu. Uyanmakta zorlansa da yeni bir güne “Merhaba “ demek harikaydı doğrusu. Çalışmak, onu hayata bağlıyor, özgüvenini ayakta tutuyordu. Masasına oturup, emek verdiği evraklarla uğraşırken zaman su gibi akıp gidiyor, mesai saatinin bitişini anlayamıyordu bile.
Son zamanlarda yaşının etkilerini hissetmeye başlamıştı. Eskisi kadar kendini enerjik hissetmiyor olsa da yine de çalışmak, üretmek harikaydı. Yine yorucu bir gün geçirmiş ve eve zorlukla gelmişti. Yorgunluğun yanında, son zamanlarda yaşadığı acılar da buna en büyük nedendi.
Dünya, insanlar, iklim değişiyordu. Son zamanlarda etrafındaki değişimleri takip etmekte güçlük çekiyordu. Sokağa çıktığında aşina olduğu yüzlerle karşılaşamaz olmuştu. Farklı dilde konuşan insanların varlığı ve çokluğu onu şehrine yabancı hissettiriyordu. Rahat bir şekilde dolaşıyorlar, hatta yol vermeyip, ezecek gibi üzerine doğru geliyorlardı. Sinirleniyordu bu tür davranışlara.
Hep birlikte yenen akşam yemeğinden sonra sofrayı topladı. Bulaşıkları yıkadı ve televizyon karşısına geçti. Ali elindeki kumandayla kanallar arasında dolaşırken sıkıldığını fark etti.Çocukları ise çoktan odalarına çekilmiş olmalılardı. Haber programlarında hep aynı konu vardı. Dünya git gide savaşın kucağına gidiyordu. Filmlerde bile çok az romantizm işleniyordu. Her filmin genelde konusu savaş ve stratejiydi.
Sessizse odadan ayrıldı. Ayakları onu bilinçsizce kütüphanesine yöneltti. Okumak onu daha çok rahatlatıyordu. Okuduğu her kitapta kendinden bir parça vardı sanki. Kitabın içine giriyor, kahramanla birlikte sahneleri yaşıyordu çoğu zaman. Kütüphaneye göz gezdirdi. İki gün önce bir kitabı bitirmişti henüz. Kütüphanesine göz attı. Savaştan nefret ettiği halde savaşı anlatan bir kitap seçmişti.Kitabı eline aldı ve okumaya başladı.
Silah sesleri çok yakından geliyordu.İnsanlar bağrışıyor, anlamadığı dildeki askerlerin bağırışları ile cama yapıştı adeta.Komşuları sokaktaydı. Nezaket Teyze, hasan Amca, Betül abla, Bülent ve tanımadığı bir sürü insan ,aynı koyun sürüsü gibi toplanmış silahlı askerler tarafından itekleniyorlardı. Korkuyla evin içinde dolanmaya başladı. Kocasının uykudaydı. Habersizce uyumaya devam ediyordu.Yanına gitti, onu uyandırdı.Adam, gözlerini açtı. Boş gözlerle karısına baktı.
-Kalk canım! Dışarıda yabancı askerler var.Kaçalım.
-Ne diyorsun Elif! Ne kaçması?Ne askeri?
-Düşman askerleri. Bak dışarı.Çocukları uyandırayım. Korkmasınlar. Hem Annemler var.Senin annenler var.Kardeşlerimiz.Onları da lütfen buraya getir.Hep birlikte olalım.Daha güçlü oluruz.
-Sakin ol lütfen.Panik yapma!
-Lütfen canım.Şimdi buraya da gelecekler.
-Tamam korkma.Bakacağım.
Kocası ayağa kalktı.Cama Yaklaştı. Geri çekildi. O sırada kapı kırılacak şekilde çalınıyordu.Çocuklarda uyanmışlar ve ağlayarak salona gelmişlerdi. Birbirlerine sarılmış halde bekliyorlardı. Kapı kırılmış ve içeri giren askerlerle dolmuştu. Sonları gelmiş olmalıydı. Askerler konuşuyorlar fakat onlar anlamıyorlardı. Askerlerden biri aynı cümleyi tekrarlayıp, Elif’ e bakıyordu. Elif’in yanında duran küçük kızı çekip aldı. Ve silahını doğrulttu. Dünya durmuştu sanki. Elif, koştu. Askerin önüne kendini attı. Gümmmmmmm.
Sıçrayarak kalktı yatağından. Etrafına baktı. Yanında yatan kocasına. Sonra koşarak odadan çıktı karşıdaki odaya ulaştı. Kızı ve oğlu derin bir şekilde uyuyorlardı. Odasına döndü.Okuduğu kitap yerde ters duruyordu…
NERMİN KAÇAR
YORUMLAR
Aslında bir rüya olsa bile, gerçekelerin bilinç altında sürüklendiği savaş sahneleridiydi; en çok haberlerde savaş haberleri, yanıbşımızda patlayan savşalarla iyice huzursuz olmuşuz...
En çok problem en çok konuştuğumuz şeylerdir bir bakıma...
Renklenelim, barışalım dünya insanlarıyla el ele...
Teşekkürler...
uzun uzun bi dolu kelimelerle ana fikirden kaçıp insanın aklını karıştıracağına bir yazı, böyle duru ve konuyu dağıtmadan anlatmak asıl meziyet sanıyorum.
savaş.. dünya durana kadar hiç dinmeyecek bir kıyamet. kaç ocağı söndürdü, kaçını daha söndürecek :( uzak olsun.. ama savaşta hayatları paramparça olanları unutmadan...
kutladım.
of!...
İyi ki son küçük paragrafı yazdınız.
Kalp krizi geçirecektik nerede ise.
Yani,
savaşın kötü yüzü,
ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
Tebrik ediyorum.
İnşallah,
küçücük, daracık dünyalarından sıyrılır da insanlar,
bu hikayeden ders alırlar be,
dünyaya insanlık penceresinden bakmayı başarabilirler.