Zor iş ülkemde kadın olmak...
"Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyorsunuz, kanatlarını kesiyorsunuz, sonra uçamıyor diye yakınıyorsunuz" demiş Simone de Beauvoir, ve de ne güzel söylemiş.
Kadın kendini eğitmezse ve bilinçlenmezse istediğimiz kadar “kadına şiddete son” diye bağıralım, hiçbir faydası yok. Kadın yararına istediğimiz kadar yasa çıkarılsın, kadın evleri açılsın, korumaya alınsın, yine erkek şiddetine maruz kalacaklar, yine cinsel ayrımcılığa kurban gidecekler.
Ülkemizin şartlarını biliyoruz. Kızların erkek egemen toplumda çoğunlukla kırsal kesimde ataerkil ailelerde nasıl büyütüldüğünü de biliyoruz.
Üstelik anneler de bir kadın. Kendisi nasıl yetiştirilmişse aynısını kızı için de uygular. Erkek çocuklarını kayırıp, kızı bastırır. Kız çocuklar eve kapatılıp kısmetinin çıkıp bir an evvel evden gitmesi için beklenir. Çünkü ailenin namusu için birer tehlikedir kızlar.
12-15 yaşındaki kızları evlendirmekte sakınca görmezler. Erkeğe hizmet için şartlandırılır. “Babana söylerim, abine şikayet ederim, kocandır döver de sever de, kol kırılır yen içinde kalır, bu evden gelinlikle çıktın bir daha kefenle döneceksin” masallarıyla boynu eğdirilir.
Aile içi tacize maruz kalırlar, söyleyemez üstelik cezalandırılırlar.
Erkek gücüyle baş edemez, toplumun ona dayattığı kurallarla yaşamaya çalışırlar. Değersizleşir, ötekileştirilir. Kendi isteği ile vücudunu kullandırır. Cinsel obje olarak görülür. Kendisinin aklının ermediği teknolojik reklamlarda bile kadın vücudu süs olarak kullanılır.
Günümüzde kadın temsili, tersine olacağına en aza indirgenmiş. Parlamentodaki 548 sandalyeden sadece 79 tanesinde kadın oturuyor. Cinsel ayrımcılık taa tepeden başlıyor.
Böyle gelmiş ama böyle gitmemeli.
8 Mart 1857 yılındaki emekçi kadınların başkaldırısı ile başlayan süreç sonunda her yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanır olmuş.
Kadınlara yılda bir gün karanfil verilerek günlerinin kutlanması ağızlarına bir parmak bal sürmek gibi geliyor bana.
Kadın önce kendi değerini bilmeli. Geleceği inşaa eden kadınlardır. Doğurandır, büyütendir.
Bilinçlenmesi ve var olan haklarına sahip çıkması, toplum içinde ve yönetimde daha çok yer alması gerekir.
Hak verilmez alınır. Erkeğin vermesini beklemeden. Kanunlar her şey değil, zihniyet de değişmesi lazım. Tabii ki annelerden başlayarak. Zor iş Türkiye’de kadın olmak.
Eşit hak ve adalet için, sömürüsüz barış dolu bir dünya için, kadının artık bir adı olması için “Dünya Kadınlar Günü” kutlu olsun.
Şükran Okyay
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.