Bir Kedinin Yapayalnızlığı
Yalnızdım.
Bütün arkadaşlarımı yitirmiştim. Bütün arkadaşlarımın ölümünü görmüştüm. Ben, kendi yüzümden tüm arkadaşlarımdan olmuş(t)um.
Ben salak bir kediyim. Ben bir fareyi tek başına yakalayamaz herifim. Ben bu dünyada boş yaşıyorum. Boş bulunuyorum. Boşuna sokak sokak ve ev ev dolaşıyorum. Boşuna insanlar seviyor duruşumu.
Şimdi yalnızım. Şimdi yapayalnızım. Ne yapsam, içimde bin bir pişmanlık. Ne etsem kaldırım kaldırım yalnızlıklarla tanışıyorum. Ne düşünsem aklımda bir bir yitirdiklerim var. Hangi caddeye dalsam üzerime enkazlar yerleşiyor. Dalga boyları hesaplanamaz tsunamilere yakalanıyorum. Dayanılması baya zor kâbuslar görüyorum, uykumdan sıçrayıp.
Kendimden geçiyorum. İçim gidiyor. Geceleri hiç uyumuyorum. Gecelerim, sabahlar gibi apaydınlık. Sabahlara yorgun varıyorum. Vakitsiz zamanları vaziyetsiz omuzluyorum. Ve acı olan bu devasa yalnızlığımı bilen yok. Benim ne halde olduğumu bilen yok. Benim derdimi bir çırpıda anlayan yok. Yoklardayım. Kayıplardayım. Ve kendime göre ayıplardayım.
Çünkü o beş arkadaşımı ben uyanık olsaydım yitirmezdim. Çünkü o şahane beş dostumu, ben sadece kendimi düşünmeseydim, şimdi onlar da benimle nefes alıyor olacaklardı. Şimdi onlarla gülle oynaya bir hayata devam ediyor olacaktık.
Ama öyle biri olmadım. Hep kendimi düşündüm. Önce ben doyayım arzusunda kaldım. Önce ben mutlu olayım felsefesini güttüm. Önce ben.. önc e benlere esir oldum her dem…
Yalnız kalmıştım. Çok yalnız. Derin bir yalnızlıkla baş başaydım.
Ayşe’yi bir dere kenarında kaybetmiştim. Birbirimizi deli duygularla sevmiştik. Birbirimize miyav miyav aşık olmuştuk. Birbirimize tırmık tırmık saldırmazdık, birimiz diğerine haksızlık yaptığında. Aksine her yola beraber çıkardık. Her kötü fareyi yakalamak için, birlikte planlar üstüne planlar düzenlerdik. Beraber doyar, beraber aç kalırdık. Sevgimiz güçlü bir dostluk gibiydi. Daima birbirimizi gözetir kollardık. Bencillik peşinde koşmazdık, yan yanayken.
Sevdamız sağlamdı. Kalelerimiz tüylerden olsa da, hiçbir rüzgârda düşemiyorduk.
Ancak o dere.. o dere yok mu.. o dere var ya.. o dere ayırdı ikimizi. Sonumuza sebep oldu.
Ayşe , Ayşeciğim iki gözümün önünde şırıl şırıl ve sert akan sulara kapıldı, benden önce karşıya geçmek isterken...
Sonra diğer dört arkadaşım rahmetli oldu.
Birini çok yüksek bir tepeden aşağı attım, güçlü bir tekme savurarak k.çına.
Birini boğdum, iki inatçı elimle.
Birine pusu kurdum, boş olan bir kuyunun üzerini otlarla örterek ve o otların üstüne daha önce yakaladığım bir kışlık fareyi süsleyerek.
Ve en sonuncusunu, birlikte vahşi bir köpeğe yakalanmamak için bir kavak ağacına çıkarken kendisini o yükseklikten bir an bile tereddüt etmeden atarak.
Ve sanırım yalnızlığı, yapayalnızlığı çoktan hakketmiş bir kediyim.
Benim öykümü alkışlayan insan çıkmaz ortaya…
Mehmet Selim ÇİÇEK
220220140247
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.