- 681 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
İşkembe Çorbası ve Süleyman
Bilmem sever misiniz, yoksa kokusundan nefret mi, edersiniz?... işkembe çorbasından.
Bu sabah çorbamı içtim de sitemizin usta şairlerinden "halilşakir" Halil Şakir Taşçıoğlu Ustam; içtiğim çorbanın kuvveti ile şiir sayfasına yorum olarak eklediğim dörtlük şiire cevâben; "o çorbadan bir kaşık olsa da içsem!" demesi, yüreğime dokundu... içimden yordum- yordum durdum... durabilir miyim, aha işte yazıyorum... az sonra okuyabileceksiniz...
Abim ben ve abimin çırağı bizim Süleyman İpek(Rahmetli) gece geç vakitlere kadar çalıştık yorulduk (dînî bayramlar yaklaştığınıda hep böyle olur), abimin teklifi ve hesâbı ödeyeceği belli işkembe çorbası içmeye gittik.
Çorbacı dükkânı, Meydan Parkı karşısında Şems Oteli’nin 20 metre kuzeybatısındaki ara sokakta. Dıştan üç- dört taş basamağı, içerden de beş- altı taş basamağını iyi hatırlıyorum... içeri girdik, sol taraftakı ikinci masaya oturduk... ustanın satır- bıçak sesleri kulağımda hâlâ; tak- tak, tuk- tuk, taka- tak, tuk- taka, tuk- taka, tak- tuk... sayamadım ya keskin satırla, ağaç kütük üstünde bir nevî kılıç- kalkan uyunu sesleri... bir de öyle âhekli ki... git- otur dinle... tam bir orkestra müziği... bu çorbacı o vakitler Trabzon’da merkezî yerde, tek ve çok da meşhurdu... temizliğine ne diyeyim şimdi... bu çorbanın hastası ne kadar titizse o kadar...
Neyi diyeceğim biliyor musunuz?... bizim Süleymen İpek, çorba yerine kuzu kellesi yemeyi tercih edince, biz abimle karşılıklı duble işkembeyi baharat, sarmısaklı su , sirke, limon suyu derken henüz yemeye başlamıştık ki; bizim matrak Süleymen, yarım kuzu kellesini çoktan bitirmiş ve hayvancağızın mini alt çene kemini eline alarak tabanca tutar gibi; bir de masanın al kenarına sinerek(boyu da bu harkatine müsait ): "Osman Abi, Kivvv- kuuuuvvvv" diyerek bize doymadım- aç kaldım, bak sizin yemeğiniz daha çok anlamında mağduriyetine mîzah ekleyerek hâlini arzetmiş ancak, dişinin arasına takılan kuzu kellesinin etlerini yeniden emmek zorunda kalmıştı...
Süleymanı, işkembe çorbasını her içtiğimde hatırlarım... "Osman Abi: Kiiiivvv.... kiivvvvvvv...."
Bundan bir ay kadar önce yine mezarını ziyâret ettiğimde hem Fatihâyı okuyor hem de içimdeki şeytan güldürmek istiyordu beni... ne acı... babası ile çay içtim, annasinin yemeğini yedim; kendisinden ilk haftalığımı aldığım insanlar, bir de polis emeklisi abisi ile takımı birden gözümün önünde idi...
Ustasına bir kaşık çorba için, kuş olsa da Kadir Yeter, Halil Şakir Ustasına getirebilse...
Şu iki arşınlık dünyâda, birbirine eziyet edenler ne ahmak akıllıdırlar; him bile?!.
Saygılarımla...
kadiryeter Kadir Yeter. 20 ŞUBAT 2014 Merkez İlçe- TRABZON.
Bu yazyı, bahsi geçen yere 300 Metre doğu yönünde yazdım. Tabîi, 50 Yıl önceki işkembecinin yerinde, şimdi Fotoğrafcı Nimet Abla’nın iki oğlu fotoğraf stüryosu işletiyor... Trabzon’un konusunda en bilinen işyeri: F.D.(200M2).
Bilgisayarda anlık yazılmış ve yayınlanmıştır. İmlâ kusuru varsa affola...
YORUMLAR
Canı çeker ya insanın,
Sarımsağı,sirkesi bol olsun.
Hamsi yemeye gelirim derken,
Rota işkembe çorbası oldu birden.
Tebrik ederim kaşığımı alıp geleyim,saygılarımla.
kadiryeter
Akşama, eve giderken Kasap Şahin'den bir kilo daha alayım; ne olur- ne olmaz... bakarsın, yemeğe gelenlere yetmez... mahcup olmayayım... ha, taş fırın ekmeği de almalıyım... ne lezzetli bir bilseniz... kuru- kuruya bile yeniyor...
Sağlığınızı diler, teşekkür ve Selâm ederim... fotoğrafını, akşama çeker- eklerim İnşâllah...
kadiryeter
kadiryeter
E, müslümanın uşağı, ben eksilteyim derken benim çelik tenceredeki işkembenin tamamı elden gidecek... desenize, akşama kadar bana bir kepçe işkembe çorbası kalmaz!...
Şimdi aklıma geldi; resmini çeker sayfaya eklerim(unutmazsam)... daha fazlasını istemeyin... duyan gelecek! Şakamı bağışlayınız Lûtfen...
Sağlık ve Âfiyet dilerim... Vârolun...
Selâmımla...
kadiryeter