Bizim Almancılar II.
-Vay İsmail naber len. Parayı bulamadın mı halâ?
-Aa hoş gelmişziniz Recep Abim. Yengem, zen de hoş gelmişzin. Buyrun buyrun, şöyle buyrun. Ne zöyleteyim zizlere, çay? Kahve, Ayran?
-Yok İsmail, bizim bu saat tam sütlü neskafe saatimiz.
-Yani Recep abim zende. Hatçem köyden bi züt getirtmiş, ondan da bi zütlaç yapmış iy ki aklıma getirdin valla ya. Koş len Recai koş bizim zile baz da yengen iplen zargıtı verzin üç dene zütlaç. Ha çanın çektiyze dört dene izte Recai. Zütlaçın yanında da tükkanda çanınız iztediği bi meyva varza Allahınız aşşkına yeyin bahh, yohzam ahrete yollarım günahlarımı zizlen ha. Oldu mu abim.
-Yahu İsmail Almanya’da senin gibi manavlar yok. Marketler var. Tabi marketler bize ikram etmezler, ellemeyelim diye de alacağımız her şeyin üstüne ambalaj yaparlar. Sanki biz de çok meraklıydık. Yengeye de söyle sütlaç harika olmuş. Elleri dert görmesin.
-Ben sütlaç yapmıyorum, hazır alıyorum ama memleket sütlaçı daha bi güzel olmuş.
-Recai’ye zöylim getirzin iki dene da?
-Yok İsmail. Ben Almanya’ya giderken herkes bizi yolculamaya gelmişti, bi sen yoktun.
-He... Zabahın köründe hale gittiydim ya. Ondan.
-Sen daha çok sabahlarını halde geçirirsin be İsmail. Şu sütlaçlarını kendin ve ailenle yemesini öğren artık.
-O zaman inegin inek mi eşek mi oldugunu, zütün züt mü, zu mu oldunu, Hatice’in Hatçe oldunu, zabahın zabah oldunu nerden anlayacagım ki Recep Abim?
Ha?
*
Hatırlarım, hoş geldinlerin en güzeli; güler yüzle karşılanmaktı.
Sonrası, parfümsüz terli terli sımsıcak sarılmalardı.
Hoş buldukkkk...
Ne iyi ettiniz de geldiniz.
Devam edecek***
öyküsatıcısı/Davidoff 2014
YORUMLAR
Şimdi olmadı bu iş bence.
Çok kısa oluyor, tadı damağımızda kalıyor.
Bu lehçe, nerenin lehçesidir?
Değişik geldi.
Sütlaç muhabbeti de güzeldi.
Gerçekten canımız çekti.
Yoldaşım, Türkiye'ye gitmeden bir sütlaç yaptırayım ben ona en iyisi.
Hadi hayırlısı bakalım.
Davidoff
İsmail'in dili lehçe değil.
Sadece " elmaya, alma demesini de bilen" dilinin dalgınlığı.
"Hatice'ye Hatçe" gibi s'leri z'yapan diline, çocukluğundan beri teraziye sebze ve meyvelerden vakit bulup da doğrusunu tartıp, bulup kullanamamışız olması.
Teşekkürlerimle BTH.
Yabancılaştıkları kültürle yeniden buluşmaları ne de güzel dile gelmiş ..
Bi de İsmail'in recebe yanıtı harika..
Yine gülümseyerek okudum :))
Teşekkürler.
Davidoff
Bize görünmeyen ne çok İsmailler, Recepler geldi geçti.
Kimisine güldük, kimisine ağladık.
Kimisini ise hiç tanımadık. Ne yolumuzu bildiler, ne zütümüzü.
Teşekkür ederim Usta.
"-O zaman inegin inek mi eşek mi oldugunu, zütün züt mü, zu mu oldunu, Hatice’in Hatçe oldunu, zabahın zabah oldunu nerden anlayacagım ki Recep Abim? "
Yazı, unutmak üzere hatta unuttuğumuz da denebilir, değerleri ne güzel irdelemiş.
Tebrikler Davidoff, sevgi ve selamlarım öykü diyarına.
Yüksek teknoloji, el değmeden hazırlanan paket ürünler, avrupaileşme ve özenti. Annemizin tarhana çorbası, eriştesi, turşusu hepsi paket edildi market raflarında. Hazır çorbalar, çeşit çeşit makarnalar, turşular... Üstelik hijyen! Eskiden komşular arası yardımlaşma, dayanışma vardı.
Yardımlaşma bitince, paylaşımlarda bitti. İnsan ilişkileri de pakete girdi. Herkes kendi kabuğunda yaşamaya alıştı. Korunaklı sitelerde, selamsız sabahsız bir hayata merhaba diyoruz. Komşuluk öldü. Peşinden insanlık kayboldu. Ama sütümüz hijyen, el değmeden hazırlanıyor!
Sahi İsmail ne zaman parayı bulacak, köşeyi dönecek. Tavsiyeleri dinler, sütlaçları sadece eşiyle ailesiyle yemeyi öğrenirse olur bu iş. Hem Recep abiye, hem eşine, yerse Recai'ye ikram neyin nesi. Sütlü nescafe saatlerini de öğrenmeli!
Bir zamanlar avrupa görenler, ne yazık ki kültür diye yozşlamayı da beraberinde getirdi. Şimdi geri dönelim diyoruz ama bu o kadar kolay değil. Susuzluk yüzünden toprak ana ağlıyor. Önce hayvancılığı, sonra tarımı öldürdük. Angus ithal ederek sorunu çözdük sanıyoruz. GDO' lu tohumlar, yerli yersiz gübre kullanımı, zehirlenen topraklarımız. Tahrip ettiğimiz doğa, kesilen ağaçlar er geç intikamını alacak bizden. Hatta alıyor, hastalıklar çoğalıyor. Hijyen, hijyen, el değmeden diyen uzmanlar şimdi doğal doğal diye bağırıyor. İnsanın bilime bili güveni sarsılıyor.
Büyük şehirlerde oturup, köyümüzü eski günleri yad etmeye, kuzineli sobalı evlerimizi özlemeye devam ediyoruz!
Yinede insan umudunu kaybetmemeli değil mi?
Bakalım hikaye daha neler anlatacak bize. Alınacak derslerimiz vardır mutlaka.Devamını bekliyorum.
Tebrik ve teşekkürlerimi bıraktım güzel sayfaya.
Saygılarımla.
Davidoff
Doğal besin...!
Hava mı doğal?
Su mu?
Yoksa yağmur mu?
Doğal olan sadece; siz doğal besin derken, size olan gülümsememizdir.
Teşekkür ederim Yakamozmavisi.
dün yazınız güne geldi
çok sevindim
tebrik ederim
seri güzel gidiyor
ayrıntılar sanki yazının nazar boncuğu
tebriklerimle
Davidoff
Beğenilerinize, Teşekkürlerimle Sn. Başeğmez.
Saygıyla.
Davidoff
Okuduğun gözlerine selamlar. Teşekkür ederim Ayşe Sultan.
Sevgilerimle.