KAHVENİN KIRK YIL HATIRI VARSA.....
Hadi diyelim bir bardak çayın da yirmi yıl hatırı olsun.Neden çayın deyil de kahvenin kırk yıl hatırı var ? anlamış deyilim ama öyle demişlerse vardır bir hikmeti. Kahve içme alışkanlığım yok fakat bir dostla, arkadaşla karşılaştığımda, veya bir işi başarı ile bitirdiğimde,yada yorgunluk hissettiğimde nedense çay veya başka bir içecek deyilde, kahve içerek bu ana bir anlam yüklerim.Ama bu anı veya bu anlamlı buluşma sona erdiğinde hafızamda o ana dair anı kırıntılarından başka bir şey kalmıyor.Saman alevi gibi sönüp gidiyor sonsuzluğa.İşte o zaman diyorum ki,’- Hani kırk yıl hatırı vardı höpürdeterek içtiğimiz kahvenin’. Burdan şu sonucu çıkarıyorum: Demek ki, içilen yenen şeyler deyil unutulmaz olan beyinlerimize kazınan, kiminle içtiğine yada yediğine bağlı bir şey..
Bir sevdiğimle bir tarihte, Antalyanın dışı sayılacak yerde otobüs beklerken seyyar köftecinin derme çatma masasının etrafındaki tahta taburaye oturmuş karşılıklı tost yemiştik, o anı hiç unutmuyorum, deyil kırk yıl, sonsuza sürecek bir hatır bıraktı bende. Birde sirkecinin arka dar sokaklarındaki bir çay ocağının önünde birer bardak çay içmiştik, ne o anı unutabiliyorum, nede içtiğim çayın tadını...Bu iki yaşanmış an, sonsuza kadar sürecek ’ Hatır’ bıraktı bende..
İnsan gönlünde ’Hatır’ bırakanın aslında yaşanan an olduğunu, bunun yemekle,içmekle bir ilgisinin bulunmadığını, o anın kiminle yaşanmış olduğuna bağlıdır.
Sirkecide bir bardak çay ve Antalya’da yediğim tost...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.