- 434 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kasım ayında bir Pazar günü (Yasemin Bölüm-2
Kasım Ayında Bir Pazar Günü (Yasemin)-2
**************
Yasemin ve Murat
Yere batan
Sarayında
**************
Sinemadan çıktık dışarıda günlük güneşlik bir hava vardı.
Yasemin:
Sultanahmet’e gidelim. Önce Yerebatan sarayını gezer, sonra Ayasofya’yı ziyaret ederiz. Oradan Sultanahmet camiine uğramadan geri dönmek olmaz. Karar verilmişti Metrobüsle aktarma yapa, yapa nihayet Sultanahmet’e geldik. Bu yolculuk Yasemin içinde, benim içinde çok zevkli oldu. Her şeyden evvel sevdiğim kadın yanı başımdaydı. Önce Yerebatan Sarayına gittik. Yıllar önce çocukluğumda gitmiştim Yerebatan Sarayına. Hayal mayal hatırlıyorum. İlginç bir yer olduğu kadar hikâyesi de ilginç. Bir rivayete göre kurak geçen yıllarda şehrin su ihtiyacını karşılıyor, diğer bir rivayete göre ise Bizans’ı yöneten krallar şehri gizlice terk etmek isterlerse bu sarayı kullanıyorlardı. Ama bu bana pek inandırıcı gelmedi. Yasemin fotoğraf makinesi ile birkaç poz resmimi çekti. Ben makineyi kullanamadığım için Yasemin’in resimlerini bir turiste çektirdik. İkimizin beraber resmimizi çektirmek nedense aklımıza bile gelmedi. Yerebatan Sarayından çıkınca doğru Ayasofya’yı ziyaret etmek için yolun karşı tarafına geçtik. Ama bizi orada hayal kırıklığı bekliyordu. Geç kalmıştık ve müze ziyarete kapanmıştı. ‘’Ne yapalım artık bir dahaki gelişimizde önce Ayasofya müzesini ziyaret ederiz’’ artık
Oradan Sultanahmet Camiine geçtik. Ayasofya müzesi çok güzeldi ama İstanbul Mavili Camii( Diğer adı Sultanahmet Camii) Muhteşem bir eserdi. Caminin içine girmeden evvel Yasemin’e başını örtmesini söyleyecektim ama daha ben söylemeden örttü. El, ele koca kapıdan içeri girdik. Bir gurup Caminin içine girerken başka bir gurupta dışarı çıkıyordu.
Murat:
Yasemin duanı yaptıktan sonra Allahın huzurunda bir dilek dilemeni istiyorum.
Yasemin:
Ya sen dilek dilemeyecek misin?
Murat:
Ben dileğimi çoktan diledim. Gözüm çok yukarılarda değil. Sadece seni diledim bana.
Yasemin: O zaman benim dileğimde kısa olacak Allah’ım bana Murat’ı yakıştır. İki iken bizi önce tek, daha sonra çok yap.
Murat:
Kız bu nasıl dua?
Yasemin:
Yorma kafanı adamım bir gün anlarsın. Benim karnım çok acıktı. Sen acıkmadın mı?
Yasemin:
Ne yalan söyleyeyim ben kurt gibi açım.
Murat:
Öyleyse yürü. Durağın arkasındaki büfelerden birinde karnımızı doyuralım sonrasını düşünürüz.
Karnımızı tıka, basa doyurduktan sonra yürüyerek Çemberlitaş’a çıktık. Yasemin’in çantasını taşırken etrafımızdakiler bana bakıp gülüyorlardı. Ama bu iyi bir denemeydi. Olan ve olacak olan her şey eğer işin ucunda Yasemin varsa değerdi. Elini avucuma hapsetmek, bir tebessümüyle mutlu olmak. O benim için her şeydi. Gün rüya gibi başlamıştı. Ve rüya gibi bitti. Yasemin’i evinin kapısında bırakırken dudaklarından aldığım bir öpücük ömrüme eşdeğerdi. Seni çok seviyorum Yasemin. Hem de çok.
Murat ve Yasemin Aynı vücutta yaşayan iki yürek gibiydiler
Murat ve Yasemin;
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.