- 1241 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAĞMUR YAĞMIYORSA BİR SEBEBİ OLMALI
Ülkemiz, özellikle de güney ve batı kesimler tarihin en sıcak kışlarından birini yaşıyor. Sıcaklıklar hava normallerinin çok çok üzerinde. Meteoroloji Uzmanları, “Şubat sonuna kadar yağış yok. Zaten yağsa bile barajlar dolmaz” diyorlar.
Mevsimler şaşırdı sanki. Kış ortasında baharı yaşıyoruz. Ağaçlar çiçek açtı. Arılar kış uykusundan erken uyandılar.
Niye yağmur yağmıyor? Sorusuna Prof. Dr. Orhan Şen “Yağışlar için İzlanda alçak basıncı ile Kuzey Afrika’daki Azur yüksek basıncı önem arz ediyor. İzlanda alçak basıncı Avrupa’ya yağış bırakıyor. Azur yüksek basıncı İzlanda alçak basıncını tutuyor. Okyanus üzerinden gelen hava kütleleri Avrupa’da kıvrım yaparak ülkemize sokulamıyor. Hava akım döngüsü değişmedikçe yağış alamayız.”diye cevap veriyor.
Yağmur yağmaması konusunda sıra dışı çıkışları ile tanınan Kırklareli İl Müftü Yardımcısı Adnan Zeki Bıyık’tan "yağmursuzluk" ile ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulunduğu SİZE BİR DAMLA YAĞMUR YOK başlıklı güzel bir yazı okudum. Yazının başlığı ile arama motorundan aratılıp herkesçe okunmasını, okuduktan sonra bir düşünülmesini ısrarla tavsiye ederim.
Yağmursuzluk sadece günümüzün konusu değil elbette. Yıllar önceleri de böylesi yağmursuzluk yaşanmış, insanlar yağmur dualarına çıkmışlar. Hatta yağmur duasından sonra yağmursuzluk yine devam etmiş, bunun üzerine inanan insanlar hocalara dualarının kabul olup olmadığı ile ilgili sorular sormaya başlamışlar.
Böylesi bir sual Üstad Bediüzzaman’a da sorulmuş. Sorulan sual ve verilen cevap Risale-i Nur Külliyatına yazılıp “şimdi”ki günümüze ışık tutması açısından kayıt altına alınmış.
***
Sual: Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, fâidesiz kaldı. İki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?
Elcevap: Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de, yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir. İbadet ve duanın sebebi ve neticesi emir ve rıza-i İlâhîdir, fâidesi uhrevîdir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevî maksatlar niyet edilse, yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Meselâ, akşam namazı güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz. Öyle de, bu nevi ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa yanlış olur. Yağmuru vermek Cenâb-ı Hakkın vazifesidir. Biz vazifemizi yaptık; Onun vazifesine karışmayız.
…
Birinci nokta: Nimet ve rahmet-i İlâhiyenin fiyatı, şükürdür. Biz şükrü hakkıyla vermedik. Evet, rahmetin fiyatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla gazabı celb ediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve isyan ile, nev-i beşer tam tokada kendini müstahak etti ve dehşetli tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak.
İkinci nokta: Hadîste var ki: “Hattâ deniz dibindeki balıklar dahi günahkâr ve zâlimlerden şekvâ ediyorlar ki, onların yüzünden yağmur kesilir, hattâ bizim de nafakamız azalır” derler. Evet, bu zamanlarda öyle günahlar, zulümler oluyor ki, rahmet istemeye yüzümüz kalmıyor, mâsum hayvanlar da azap çekerler.
Üçüncü nokta: Âyette vardır: “Öyle musibetten kaçınız ki, geldiği vakit zâlimlere mahsus kalmaz, mâsumlar ve mazlumlar da içinde yanar.” 2 Çünkü, musibet-i âmmeden mâsumlar harika bir tarzda, yangın içinde selâmette kalsalar, hikmet-i diniye bozulur. Çünkü din bir imtihan, bir tecrübedir. O vakit, Ebu Cehil gibi fenalar, aynen Ebu Bekir-i Sıddık Radıyallahu Anh gibi tasdik ederler. Onun için, musibet-i âmmede mâsumlar da belâ çekerler.
Dördüncü nokta: Şimdi, malda ve rızıkta hilelerle suistimâl ile, rüşvetle çok haram karıştığı ve ekinciler kendi malına hakkıyla sahip olmadığı ve on adamdan iki-üçü tam rahmete müstahak ise, ekincilerin malından istifade edenlerden beş-altısı ya zulümle, haram karıştırmakla, ya şükürsüzlükle rahmete istihkakını kaybediyor…
***
Sevgili Dostlar;
Bendeniz ne Meteoroloji uzmanıyım; ne de din alimiyim. Milletinin derdini kendine dert edinmiş, duygularını dizelere dökmeye çalışan şair gönüllü bir eğitimciyim. Gördüğüm, yaşadığım ve okuduğum yazılardan gönlüme düşenleri sizlerle paylaşma adına dedim ki:
NEDEN YAĞMAZ YAĞMURLAR?
Beyinlere bitmeyen kin kaplanmış
Yüreklere paslı hançer saplanmış
Kimi kurşunlanmış, kimi coplanmış
--- Gözyaşları boşalırken gözlerden
--- Yağmurlar yağmaz elbet de göklerden
Gerçek değil yaşanan; sanki rüya
İnsanlar ölürken seyirci dünya
Vuranla vurulan Müslüman’mış güya
--- Gülücükler gitmişken gül yüzlerden
--- Yağmurlar yağmaz elbet de göklerden
Kenetlenmek dururken ayrılanlar
Ne farzdan ne de sünnetten anlarlar
Sahi söyleyin, insan mı ki bunlar?
--- Barışı silip atmışsak cüzlerden
--- Yağmurlar yağmaz elbet de göklerden
Zalimlik, zorbalık düşerken paya
Gözler kör olmuş, vicdanlarsa kaya
Ne ud kaldı insanlarda ne hayâ
--- Riya kokarken söylenen sözlerden
--- Yağmurlar yağmaz elbet de göklerden
Halil, sence bunlar mı yalnız etken?
Daha binlerce var “bunlar mı” derken
Yetim malını gasp edenler varken
---Helallik almadıkça öksüzlerden
--- Yağmurlar yağmaz elbet de göklerden
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.