- 629 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Artaud ve Dayımgil
"Ben takımdan ayrı düz koşu yapa yapa bir süre sonra birey oldum."
Umut Sarıkaya
Çiçeği emzirirken akşam haberlerinden öğrendim kedimin intihar ettiğini; ki vakitlerden öğlendi... Hiçbir şey yapmadım, sadece çiçeğin dalına kondum ve bir süre "üzerime bir polen düşse de ölsem" diye düşündüm. Pencerenin -komşulara göre değil bana göre- önüne oturdum. Derin bir iç çekip yerçekimine karşı mukavemet getirdim. Şekli biçiminden muaf binalara bakıyordum; kiminin balkonları uzamıştı, kiminin camlarının arasına kir doluşmuştu, kimi de manikür yaptırmış olmanın forsunu atıyordu. Camdan kendime baktım; saçım yaşımdan kısaydı... Galiba insan saçından başlayarak ölüyordu!
Can sıkıntısından televizyonu açtım; Fas’taki başbakan yanında bir altyazıyla dolaşıyordu. İtalya’nın ayakkabı biçiminde olmasına içerlenip Fatih kodadlı birini arıyordu; "coğrafya manidar" diyordu. Sonra da "kontörüm bitiyor, ödemeli atarım" diyordu. Bense "keşluk vakti kuşlar kaçı çeyrek geçer acaba" diye düşünüyordum. Camı açıp bakkala seslendim;
- Kuşları sular mısın?
- Niye?
- Gökyüzü soluyor görmüyor musun?
Halbukisi değil gökyüzü insanlık soluyordu...
Not: Bilge Karasu "ne kedisiz ne de kitapsız" adını verniş bir kitabına. İyi de yapmış. Eskilşehir’de "edebiyat bölümü"nde okuyan bir kansız, bağırsaklarını deşiği kedinin videosunu çekip internete koydu. Son haberlere göre "Can Aksoy" isimli bu cani yakalandı.