- 1440 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
Uyanma Felsefesi Ve Özgürlük
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Tanrı , insana diğer insanlar ile savaşmayı emretmedi, erdemi öğrenmeyi ve değeri öğretti. Erdem ve değeri bir arada tutarak savaş ile iki ayrı yola bıraktı ve insana akıl verdi. Seçmeyi öğretti. Ve insan erdem ve değer için savaşmayı ve insanlara hükmetmeyi öğrendiğinde erdemini kaybetti. Ruhunu şeytana satmayı öğrendi. Değerini kaybetti.
İnsan, değerleri için ezildi, bir diğer insanın kölesi oldu ve insanlığını kaybetti. Benliğinin değerini kendi elleri ile düşürdü ve onura muhtaç olduğunda değeri ile erdemini özgürlüğü ile takas etti. Ve eline düştüğü insanla erdem silahı ile savaştı. Bu savaşı ne kendisi ne de eline düştüğü insan kazandı. Tek kazanan şeytan oldu.
Ve "değer" kavramının anlamı yeniden yazıldı.
Ve "erdem" kavramının anlamı yeniden yazıldı.
...
Peki neden böyle oldu?
Hayat çok şiddetli. İnsanların birbirleri ile olan ilişkileri gün geçtikçe çatışmaya ve sonunda savaşa dönüyor. Olaya tarafsız bir gözle baktığınızda ; bu savaşı hangi taraf kazanırsa kazansın , aslında hiç bir bireyin somut ya da soyut olarak bir şey kazanmadığını görürsünüz. Eğer elde ettiğiniz olgu ya da sonuç olumsuz ise, elde edene kadar verdikleriniz boşa gitmiş olur. Ve bu verdikleriniz arasında eğer benliğiniz de varsa (ki savaşı kazanmak için benlikten mutlaka büyük bir ödün verilmelidir) sonuçta kendinizi yok etmiş olursunuz.
Şimdi ; insanlara ellerindeki değerleri ile hükmetmeye kalkarsanız eninde sonunda sizinle savaşırlar, çünkü kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Onlara kaybedecekleri yeni bir şeyler verdiğinizde ,mesela kişilik gibi, ve onlar bunun tadına vardıklarında benliklerini kaybederler. İşte o an sizin olurlar. İşin özü bu.
Peki kim ister , bir başka insana sahip olmayı? Herkes mi?. Peki kim ister, bir gün aslında bir başkasına ait olduğunu anladığında sahibini öldürecek olan insana sahip olmayı. Hiç kimse mi? Peki.
…
Hiç kimse,bir dilek tutmak için gözlerini kapattığında ,bir daha açabileceğine söz veremez. İşin sırrı da burada. İnancın temelini de bu oluşturur. Tanrıya ve insanlara karşı. Ve aslında Tanrı hiç kimsenin dileğini gerçekleştirmez. Bir yol sunulur önünüze, eğer gerçekten isterseniz, aklınız devreye girer, gerçekleştirirsiniz. İstemeyi bilmezseniz, ömrünüz istemeyi öğrenmekle geçer. Ve bir şey elde edemezsiniz.
Var olduğunuz günden bu yana dünyada hiçbir şey değişmedi. Dağlar da, denizler de, gökyüzü de değişmedi. Ve bunlara olan sevginiz de. Değişen sadece siz oldunuz. Hırslarınız, arzularınız, istekleriniz. Henüz masumken hisleriniz, bir canlıyı öldürmenin günah olduğunu savundunuz. Ve sonra o canlıyı severek yine siz öldürdünüz. Ona sahip olmak için, benliğini ve ruhunu ele geçiriniz. Çünkü , beden ruhun teferruatıydı, ve önemli olan ruhtu. Siz de onu aldınız. Ve güçlendiğinizi sandınız! Hiç kendini polise birini kalbimde öldürdüm diye ihbar edeni gördünüz mü, oysa her cinayete mutlak ceza varken. Ve aslında siz içinizdeki masumiyetin yok ettiniz.
Hiç kimse işlemediği günahın masumu değildir. Hiç kimse tatmadığı aşkın sorumlusu da değildir. Ve aslında sevmenin şekli değişti. Doğmanın da ölmenin de. Cenazelerinizde alkış tutmak artık erdem. Peki erdem neydi aslında?
Basittir düşünmek, eğer sadece kendiniz varsa içinde. Erdem dediğiniz, ulaşmak istediğiniz amacınıza gittiğiniz yolda attığınız adımları aklınız ile atmaktır. Amacınızda sadece ‘ben’ var ise adımlarınız az ya da yok denecek kadar azdır. Erdemli değilsiniz o halde. Sonuç olarak egonuz ulaşılmaz yıldızların yanında yerini alır ve sadece hayatın karanlığında görünür. Güneş açtığında yok olursunuz. Önemli olan , güneşin batıp başka bir dünyayı aydınlatmaya başladığında var olmak iken aslında.
..
Herkesin cenazesi farklıdır. Her erdem başka bir güneşin batışında doğar ve değerlenir. Ve herkesin içinde yarattığı duygu başka bir inanca hizmet eder. Bu nedenledir herkesin Tanrı’dan başka şeyler istemesi. İnsanların birbirinin inançlarına saygı göstermemesinin asıl nedeni budur. Ki ; aslında her inanç aynı amaca hizmet eder.
..
Erdem ; kötülüklerden arınmak için çıkılan her yolun aynı dili kullandığını bilmekle başlar.
.
Küfür ediyorsanız
Ben rahatım
Rahatsız olmayın..
Eyvallah..
YORUMLAR
yazınızın yükselen satırları -elbette bana göre-
*hiç kimse işlemediği günahın masumu değildir
yani potansiyelini de tezkiye etmeli arındırmalı diyorsunuz?
ve
*herkesin içinde yarattığı duygu başka bir inanca hizmet eder.
yani herkes kendi tanrısına inanır ve nefesler adedince yol vardır
böyle mi demek istiyorsunuz?
Özkan KÖSE
İlginiz için teşekkür ederim öncelikle.
"Hiç kimse işlemediği günahın masumu değildir."
Açıklaması : Yaşadığımız simule dünya içerisinde eylemlerimizin sorumluluğu bize aittir. Gerçekleştirdiğimiz eylem, bilerek ya da bilmeyerek de gerçekleştirilmiş olsa da , ortaya çıkan sonucun sorumluluğu bize aiitir. Ki, bilmeden yapılan bir hata yoktur. Hata denilen olgu, insanın gerçekleştirdiği eylemin sorumluluğundan kaçması için oluşturulmuş bir kurumdur. Başımıza gelen kötü bir olayın sonunda oluşan olumsuz durumun sorumluluğu da biz o olayın oluştuğu yerde isek bize aittir. Kimse kimseyi zorla bir yerde tutamaz. Zorla kavramı da bir kaçıştır. Başınıza gelen kötü bir olayın sonunda bir başkasını suçlamak yerine o olayın vereyan ettiği yerde ben neden blunuyordum demek daha iyidir.
"Herkesin içinde yarrattığı duygu başka bir inanca hizmet eder."
Açıklaması : Herkes istediği olguya inanmakta özgürdür. Ve herkesin inancının şekli mutlak suretle farklıdır. Aynı varlığa, olguya, tanrıya inanmada bile herkesin yaklaşımı farklıdır. Size en sıkıntılı gelen bir hadise bana en basit bir hadise gibi gelebilir. Ya da tam tersi. Ve insani özelliklerimiz gereği, sıkıntıya düştüğümüzde kapısını çaldığımız makama gidiş ve yaklaşım tarzımız farklıdır. Bu durumda ; sizin kendi inancınız gereği, başvurduğunuz makama karşı ilettiğiniz isteklerinizin kabul edilmesi için izleyeceğiniz yol ile benim yolum farklı olacaktır.
Saygılarımla..
hayal-i zıll
böyle olması , insanı varlık içinde özel hissttirdiği gibi
her insanın nev i şahsına münhasır fıtratı da ihtimamla var edilişin onure edici gerçeği..
paylaşım ve tetkikleriniz çok kıymetli..
saygılar sunarım ..
Laissez faire, "Bırakınız yapsınlar" mantığı her yere hakim olmuş. Değerler çürümüş.
İnsan da çürümüş.
Özkan KÖSE
Teşekkür ederim yorumunuza.
Değer kattınız.
Saygılarımla.
Uzun soluklu insanın al sana bir ayna bak ve sorgula kendini diyen bir yazıydı.Kapsamı çok geniş ve derin.
Özü insanda değer ve erdeme dayanmış.Bunların, kişiler bazında algı farklılığı ve buna dayanak kişiliğe, inanca göreceli bakışın etkisinden ve sonucuna değinilmiş.
Hak vermemek ne mümkün .Bir kez okudum içimdeki iç pencereler ardına kadar açıldı.İş yerindeyim.Tam kendimi veremedim yazıya aslında.
Gelen - giden bu kargaşada yazıyor olsam da yorumumu sayın yazarımızın düşün ve ruh dünyasında böylesi iyi niyet ve güzelliğin temellendiği ve evrensel niteliğe haiz yazısını alnından öpecek kadar beğendiğimi ifade etmeden geçemeyeceğim.Öylesine insani ve akılcı temellendirmelere dayandırmış ki.Etkilenmemek imkansız.
En çok da hani yazınızın sonunda ; inanç farklılığının mesele edilmemesi gerektiği, sonuçta hepsinin insanlar için ortak güzellikte, barışta, sevgide, anlayışta, dürüstlükte vs.. yani erdemde buluşmuş olduğunu imleyen bölümünden etkilenmedim desem yalan olur.Haklıydınız sayın yazarım.Çok haklı.Hangi kutsal kitap var ki...öldürün diyor.Hangi kutsal kitap var ki yalan söyleyin diyor.
Akıl - kişilik - algı / çıkar ve yok etmek...sahip olmak.güç sahibi olmak.Sonrası işte savaş halinde bir toplum.Harikulade bir açılım yapmış insan doğasından gelen açmazlara ve çözümüne dair.
Teşekkürler değer için.
Gönülden kutlarım yetkin kaleminizi ve yön veren yüreğinizi. Selam ve engin saygımla kalbinize.
Özkan KÖSE
Günümüz toplumunu oluşturan insanların , sadece nefes alıp vermek için dünyaya geldikleri inancını yok etmek kolay bir iş değil. Belki de imkansızlaşıyor gün geçtikçe. Taşıdığımız ruhun değerini ve ağırlığını bilmek ve hissetmek ve olması gereken yere olması gerektiği zamanda olması gereken yol ile taşımak asıl iş. Bunu yapabilirsek işte o zaman bütün taşlar yerine oturur.
Bize sunulan yol, çetrefelli bir yol değil esasen.Bakmak ve görmek işin sırrı.
Her şey gönlünüzün penceresinden baktığınız kadar güzel olsun.
Teşekkür ederim yorumunuza.
Değer kattınız.
Saygılarımla..
Yazı başlığa uymamış ama okuduk ve ''Küfür'' etmedik.Emek vermişsiniz ellerinize sağlık.
Özkan KÖSE
Yorumunuz için teşekkür ederim.
Değer kattınız.
Saygılarımla..
( NOT : Bazı şeylerin farkına varılmasını istediğim içindir 'Uyanma..' olarak adlandırmamın nedeni.. )
Özkan KÖSE
Teşekkür ederim yorumunuza.
Değer kattınız.
Saygılarımla..