Savaşa mektuplar-1 / El işte göz oynaşta zikir yapılamaz…
17 Ekim 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam,
İsmim Barış. Sizi 2 aya yakın süredir takip ediyorum, ama nette başkaları tarafından bu halimin bilinmesini istemediğim için çekimser kaldım, artık bugün bir şeyler yazmaktan kendimi alamadım. Başkalarına yazdığınız cevaplardan nasiplenmeye çalışıyorum.
Bir yıldır tasavvufla ilgili her şeyi öğrenmeye çalışıyor düzinelerce kitap okuyorum. Fakat her okuduğum kitap yükümü biraz daha fazlalaştırıyor. Şöyle ki; yazılanların hepsi güzel, hepsinden birazcık yapmak isteyince saatlerce süren bir zikir oluşuyor ve bu kadar çok zikirden bir tecelli de olmayınca yeni arayışlara dalıyorum.
6 aydır bir tanıdığım hocadan yardım istedim. O da, bana günde “105 besmele, 105 La İlahe illallah Muhammedin… 103 ihlas suresi ve 105 la havle ve la...” okumamı tavsiye etti. Bunun yanı sıra ben de sayısını bilmediğim kadar salavat-ı fatihi okuyorum.
Ama bütün gün, araştırmayla daha iyisini nasıl yaparım, o peşimden koştuğum nûru nasıl eder de görürüm, bu kapıyı nasıl aralarım diye çırpınıyorum. Bana bu ödevleri veren hoca da “fazla zikir yapma, sonu iyi olmaz, ben bile sana yardım edemem.” deyince daha çok çıkmaza girdim.
Evkatlar hakkında bilgim var Zühre saatinde sağ devir yapıyorum.
Şimdiye kadar yaptığım zikirlerin tecellisi nedir, bundan sonra ne yapmalıyım?
Şu kısacık hayatta bu kadar geç kalmışken en hızlı yolu nasıl alabilirim?
Yazılarınızda farklı kişilere farklı reçeteler olduğu için kendime uyarlayamadım, mesela secdedeyken farklı ayetleri de okuma gibi…
HOCAM ALLAH RIZASI İÇİN YARDIM EDER MİSİNİZ, ARADIĞIM O KÂMİL İNSAN SİZ OLUR MUSUNUZ?
17 Ekim 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
ZİKİR ve ADABI
“Tez erişti seherler canların meclisine
Yürek hala yanıyor halde maşallah kaldı
Şifalar sundu zikir, bir garip dertlisine,
Unutuldu kelâmlar dilde bir ALLAH kaldı...”
Aziz kardeşim;
Her varlık ister istemez,
yaratılış gayesiyle orantılı zikir etmeye programlanmışken,
insanoğluna, sınırsız bir yelpazede,
dilediği sıfatta,
dilediği esma ile zikir yetkisi verilmiştir.
Kelimenin tam anlamıyla, Cenâb-ı Hakk’a halife kılınmıştır.
Yani evrende,
belli sınırlar içinde kalmak şartıyla,
insanoğluna hüküm yetkisi verilmiştir.
Âdemoğlundan, bu yetkiyi kullanırken beklenen,
hayatın bekasına,
adalete, bütünlüğe halel getirmemesidir!
Çünkü yapacağı duanın, yani zikrinin,
sıfatullâh’ta (mutlaka) kabul edileceği bildirilmiştir.
Kuran-ı Kerim,
Yapacağımız zikrin nasıl olması gerektiğini,
bizzat Allah Teâlâ’nın kelamıyla belirtmiş,
birliği ve tekilliği korumamız istenmiştir.
Usulüne uygun zikrin yollarını kâmilen göstermiş,
düzenli zikri (az da olsa sürekliliği) tavsiye etmiş,
adil olmayı,
olmazsa olmaz kural olarak ortaya koymuştur.
Hem zikri yapanın bekası,
hem de sıfatullâhın,
yani tecelli mekânının haksızlığa maruz kalmaması için,
esmalarından,
Esma-i Hüsna’sının zikri önerilmiştir.
Esma-i Hüsna’dan murat;
hayatın devamlılığına uygun isimlerin zikredilmesidir.
Yokluğa ve zulme, kahır ve gazaba neden olacak isimlerinden uzak durulmasıdır!
İsimler; anlamlarına göre tecelli edeceğinden, kahır ve gazabı, yıkım ve ölümü davet edecek isimlerin zikrinden uzak durulması gerekir.
Bu nedenle; İslam’da beddua yasaklanmış, “Mü’min ya hayır konuşsun ya da sussun” buyurulmuştur.
Özetle,
Anlamlarına göre,
olumsuz esmâların zikrinden uzak durulmalı,
hayata ve hidayete davet dururken, ölümü davetin haksızlık olacağı
ve zikri yapanın sorumlu tutulacağı unutulmamalıdır...
Allah ism-i celâli,
her zaman ve her yerde,
herkes tarafından zikir edilebilecek bir esma değildir.
O isim bütün esmalarını camiğ olduğundan zikrinde,
adaba eksiksiz riayet gerekir.
Arada bir hatırlamayı kastetmedik tabii…
Düzenli zikirden bahsediyoruz.
Öyle insanlar var ki
günde binlerce kere Allah ism-i celâlini okuduğunu söylüyor.
Allah ism-i celâli,
“ayaklar hareket halindeyken zikir edilemez”.
Edilirse fayda yerine zarar hâsıl olur.
Yürüyen bir insan,
içinde Allah ism-i celâli olan bir ayeti okuyamaz.
Okursa mesul olur.
Çünkü dünyada ve kendi nefsinde şiddet,
olumsuz her şey yani celâl tecelli eder.
Literatüre girmiş birçok zikir şekli,
Kur’an’ın özüne muhaliftir; ne yazık…
Maalesef;
Kuran-ı Kerim;
“Göbekten aşağıda azalar hareket ederken OKUNMAZ!” hükmü
“Göbekten aşağıda tutulmaz!” şeklinde çarpıtılmıştır.
Tıpkı;
“Temiz olmayanlar bu kitaba yaklaşamazlar” hükmünün
“Abdestsiz Kur’an okunmaz” şeklinde çarpıtıldığı gibi…
Çarpıtmaların kasıtlı yapıldığı şüphe götürmez bir gerçektir…
Birincide yanlış zikirle şeytana fırsat tanınırken,
İkincide Kur’an-ı Kerim’in düzenli ve sürekli okunması önlenmiş
Ve hükümlerini hayatımıza taşımamız engellenmiştir…
Azizim;
Namazın adabı,
her konuda bize ibret olmalıdır.
Dikkat edilirse;
Namazda tekbir kulaklarda “Allah” ve “Ekber” sözleri getirilir,
uzun kıraatler, sol el, sağ el tarafından sıkı sıkıya bağlıyken okunur.
Celâl esmaları,
hareketsiz durumlarda,
kıyam halindeyken
yahut vücudun baş bölgesinde okutulur.
Tekbir getirilir getirilmez, el bağlanır.
Rükûda,
kemal esması olan “El-Aziym” esması zikredilir.
Secdede,
sırf cemal olan “El-âlâ” ismini tespih ederiz.
Otururken bütün azalar sabittir.
Göz dahi hareket ettirilmez, secde noktasından ayrılmaz.
İhtiram ve dikkat, ciddiyet hat safhadadır.
Otururken;
Sağ ayak başparmağı dik olarak yere sabitlenirken,
Sol ayaküstüne oturulur.
Bütün bunların bir anlamı olduğunu açıklamak üzere;
Resulü Kibriya Efendimiz aleyhisselâm
“Namazda sol elinizi sağ elinizle bağlayın,
sol ayağınızın üstüne oturun ki, şeytan vuslat bulmasın” buyurmuştur.
Bu sırdan da anlayacağımız üzere vücudumuz bir hakikat kimyasıdır.
Sol yanımızla Allah’ın celâlini,
Sağ yanımızla cemâlini temsil ederiz.
Sol el ile iş yapmak en aza indirgenmiş, çoğunlukla sağ elin kullanılması istenmiştir.
Sol elle tespih çekmek kesin olarak yasaklanmıştır. “Kitabı sol tarafından verilenler, hüsrandadır” denilmiştir.
El işte göz oynaşta zikir yapılamaz…
Özellikle; namaz dışında, toplu zikir olmadığı bilinmelidir.
Yerimiz, belki bu izah için uygun değildi.
Ancak, fırsat eğitiminden yararlanmak istenmiştir.
Bu duygularla eserinizi selamlıyorum.
Başarılarınızın devamını diliyorum.
Arınma Duası
Geçmişimizde her ne olumsuzluk varsa tamamından kurtulmak, arınmak için aşağıdaki dua tarif edildiği şekilde okunabilir. Kırk gün aralıksız her namazdan sonra okunmalıdır…
Sağ el şehadet parmağı ile tespih taneleri teker teker çekilir. Eğer tespih yoksa sağ el sağ diz üzerine konur, şehadet parmağı sürekli aşağı yukarı inip kalkar halde acele etmeden okunur. Bu efâl, yalnız esmâlara başlandığında başlar, iş bitinceye kadar kesintisiz aynı hareket yapılır.
İstiğfar ve salavat sırasında yapılması şart değildir.
Niyet;
“Ya Rabbim, okuyacağım esmâların ve yapacağım efâllerin zatımda ve sıfatımda tecellisiyle, zatımı ve sıfatımı korumanı niyet ve talep ediyorum.
Arş-ı âlâ’nda Mucip sıfatınla kabul buyur.
İstimdat ya Resulullah, istimdat ya Habibullah, istimdat ehl-i beyt-i Güzin, istimdat ashab-ı kiram ve’l istimdat cümle ruhaniyat...”
Dokuz kere istiğfar getirilir.
Dokuz kere salavat getirilir.
Ve bir kere besmele çekildikten sonra dilediğin, zamanın el verdiğince ve kalp ile dil birliği sağlandığınca;
“Ya latıfün ya latıyf. Ya kuddusün ya tahir. Bi lutfikel hafiyyü bil kudretilletiy isteveytü biha alel arş” esma tertibi okunur.
Tamamlamaya karar verildiğinde dokuz kere daha salavat-ı şerife getirilir.
Zamanın yetersiz olduğunda zikir sayısı azaltılır, yeterli vaktin olduğunda artırılır, ancak her namazdan sonra en az dokuz kere zikredilmesi uygun olur. Yani kopukluk, ara vermek olmamalıdır.
Umulur ki geçmişe dair her tür olumsuz tecelli varsa tamamının ifnası bu zikirle gerçekleşir. Tecrübe edilen ve sık müracaat edilen bir zikirdir. İstiğfar ve salavatlar dışında kalan bu bölüm yürürken dahi okunabilir... Namazlarda düzenli okunduysa aralarda da okunabilir.
İhtiyaç halinde yakınlarına verilebilir.
Yani herkesin okuyabileceği bir cemâl duadır. İçinde celâl esması yoktur… Kalp gözünün açılmasına, okuyan kişinin nûr görmeye başlamasına vesile olur.
SAĞ DEVRİ:
Dünya döner, ay döner, güneş döner galaksiler döner, evren döner... Allah’ın bir ismi “devvar”dır. Ve bir gezegen dışında tamamı saat yönünün tersine yani soluna döner. Bu dönüşe sağ devri denir. Solu içeri alır, hapseder. Sol Allah’ın celâl sıfatlarını, sağ Cemâl’ini temsil eder. Celâl yıkıcı güç, cemâl yapıcı güç demektir. Ve evren düalite üzerine var edilmiştir. Varlık cemalden, yokluk celaldendir. O nedenle Hz. Mevlana, “her şey döner ben neden dönmeyecekmişim” dedi semaya başladı. Ama kesrete gitti. Günde bir keresi yeter. Ehli, şartlarına uyarak üç kere de devir yapabilir. Ancak üçten ziyadesi zarar-ı muciptir. İşte o mucize dönüşün nasıl yapıldığına dair yazımız;
Tam da Kâbe’de hacıların yaptığı farz ibadet şekliyle;
SAĞ DEVRİ:
Sağ devri efâl sırrında en büyük korunma efâlidir... Her türlü tehlike anında yapıldığı gibi, günlük olaylarda olması muhtemel olumsuzluklardan Allah’a sığınmaktır. Ayet el Kürsî ile yapılan devire “devri âlâ” denir. Kişinin kendi kalbi etrafında tavaf etmesi demektir. Kâbe’nin tavafı ile eş anlamlıdır. Hz İbrahim Halilullah zamanından bu yana ehli tarafından bilinen bir ibadet şeklidir. Allah’ın celâl sıfatından, cemâl sıfatına sığınmak demektir.
Evrende her ne olursa Allah’ın sıfatlarının tecellisinden ibarettir. Gerek kaderin cilvesi, gerekse yine kader sırrının gereği olarak yaptığımız işlerin, söylediğimiz sözlerin sonucu olarak bize geri dönen olumsuz tecellilerin etkisinden korunmak üzere yapılır... Ayet el Kürsî’nin koruyucu etkisine sığınmaktır. Hakk’ın bir sıfatı diğer sıfatını izale eder. Saniğ kudret ezelde böyle hükmetmiş... Açlığı, nimeti izale eder; hastalığı, şifa sıfatı iyileştirir.
Geçmişte bilmeden veya irademizle hayır zannıyla yaptığımız efâl ve dualarımız hikmette belli işlemlerden geçtikten sonra beşeriyete intikal ile bize mükâfat veya ceza olarak döner. Ceza olarak dönenlerden Allah’ın af ve koruyuculuğuna sığınmak üzere bu sağ devri seçilmişler tarafından yapılagelmiştir.
Her ne hikmetse hep gizlenmiş. Bu zamanda Mü’min’lerin imdadına yetişmek üzere bildirilmesinde bir sakınca görülmemiş, beyanına Hakk Teâlâ izin vermiştir. Bu efâli düzenli olarak yapan bir Allah yolcusu hem içten hem dıştan gelen saldırılara karşı korunmuş olur. Hasta ise şifa bulur, dertli ise deva bulur, süluku sırasında engelleri kolay aşar. Kendisini emniyette hissedeceğinden cesareti artar. Şeytanın tuzaklarından, aklî yanılgılardan, vesvese ve evhamlarından arınır.
Günde bir defa yapılır...
Namaz kılanların herhangi bir vakit için bunu adet edinmesi ve her gün aynı vakitte yapması tavsiye edilir. Yirmi dört saatte bir yapılması yeterlidir.
Sağ devri besmeleye eklenecek ihtiyaca göre eklenen iki esma ile de okunur. Ancak bu esma bilgisi gerektirdiğinden daha zordur. En iyisi Ayet el Kürsî ile korunmaktır.
Her duada olduğu gibi niyet etmek gerekir. Niyetsiz ibadet olmaz. Abdestsiz ibadet olmadığı gibi niyetsiz ibadet de olmaz.
Niyetsiz ibadet hedefsiz ok gibidir.
Bana bütün dualarımda şöyle niyet etmem emredildi:
“Allah’ım; okuyacağım esmâların ve yapacağım efâllerin sırrı mucibince(hikmeti gereğince)zatımı ve sıfatımı korumanı niyet ve talep ederim. Dostuma dost düşmanıma düşman, zaman içinde an serian ve gariben mucip sıfatınla tecelli buyur” derim.
Sonra; “İstimdat ya Resulullah
İstimdat ya Habibullah,
İstimdat ehli beyti güzin,
İstimdat ashabı-ı kiram,
ve’l istimdat cümle ruhaniyât” diyerek yardım dilerim.
Ve üç yahut dokuz kere salâvat-ı şerife getiririm.
“Allahumme salli âlâ seyyidina Muhammedîn ve âlâ âlihi ve sahbihi ecmain”
Veya
“Allahumme salli âlâ seyyidina Muhammedîn ve âlâ âli seyidine Muhammed”
Ellerini namazdaki gibi bağlar,
Bir Fatiha okur, ardından besmele çeker, Ayet’el Kürsî’yi bir defa okursun. Kırk beş derece, bir çeyrek daire soluna, ayaklarını yerden kaldırmadan, sağ ayağını ileri atarmış gibi sürükleyerek döner, sol ayağını yeni durumuna adapte eder, vücudun duruşunu düzeltirsin.
Yönün doğuya olur.
Yeniden aynı ayeti besmele ile birlikte okur, bir çeyrek daire dönüşle, yön kuzeye gelir.
Yeniden aynı ayeti besmele ile birlikte okur, bir çeyrek daire dönersin, yönün batıya olmuş olur.
Yeniden okuyarak kıbleye dönersin ve devir tamam olur.
Kendini ve sıfatını okuduğun esmâların(Ayet’el-Kürsi’nin) anlamıyla daireye aldın demektir.
Burada dilersen bir kere daha ayeti kebiri okur gökyüzüne nefes edersin.
Yeniden okur yere yönelerek üflersin.
Yeniden okur ve yutkunursun, yutarsın.
Böylece yedi yönden kendini korumuş olursun. Bu her zaman şart değildir. Sıkıntı duyulduğunda yapılır. Ancak yapmakta bir sakınca da yoktur, pek güzeldir.
Üç veya dokuz salâvat getirilerek devir tamamlanır.
Bir kere de;
“Lâ ilahe illallahü vahdehu lâ şerikeleh lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve âlâ külli şey-ün kadir” okursun.
İşin tamam olur…
Daireden sol adımla çıkarsın.
Sol ayakta kendi zatın vardır. O nedenle solla çıkarsın, kendini daireden çıkarmış olursun. Buna çok dikkat etmelisin. Aksi halde o dairede hapsolmuş olursun ki bu hikmette yasaktır; zarar görürsün. İptilaya uğrarsın. Bu yaptığın efâl ile hem kendini hem yakın çevreni, sevdiklerini, Mü’min’leri koruma altına aldın demektir. Tecellisi halinde seni üzecek her tecelli Allah’ın izniyle mahviyete gidecek, affedilecektir.
Sağ Devri bu demektir.
Hikmet ilminden haberdar olan Azizim;
Normal olarak günde bir defa bu devri Zühre saatinde yaparsan CELÂL sıfatını kontrol altına alırsın. Herhangi bir ihtilaç almamışsan besmele ile yaparsın. Eğer bir ihtilaç varsa o ihtilacın gerektirdiği esmâlardan ikisini besmeleye eklersin.
SOL DEVRİ
Soldan devire gelince;
Azizim;
Bilirsen, çok değerli bir bilgi aşağıya alınmıştır. Efendimizden sonra gelmiş geçmiş en büyük âlim, hikmet ilminin kâşifi zatın, el yazması eserinden tercüme edilen bilgi faydanıza sunulmuştur...
Eğer zat soldan devir eder ise semada ve yerde celâl kuvvet bulacağından rahmet yağar.
Bu devir sadece zata mahsustur. Ki onda tevhit tecellisi mevcuttur. Bu efâl rahmeti davet eder. Bu demektir ki; Hikmetullâhta celâl kuvvet bulur, hava yükseklerde soğur, su buharı ağırlaşmaya başlar semada bulutlar oluşur. Beşerin bu işte nasibi yoktur. Nur-u tevhide mazhar olmuş, Zata ait ilahi yetki ve salahiyetin tecellilerinden birisidir.
Bu devir, zat evliyası tarafından bile olsa günlük üç defadan ziyade yapılmaz... Şiddet oluşur, tebdil edilmesi çok güç olur. Beşer için bir defası bile, akıl edilemeyecek kadar zararlara sebep olur. Kişi her yönden savunmasız kalır. Yerlerde ve göklerde ne kadar cemâl kuvvet ve kudreti (hayırlı gelişme) varsa bağlanır, bütün celâlî (olumsuz) güçler harekete geçer.
Celâlî güçler deyince her türlü olumsuzluklar akla gelmelidir.
Bu hareketle sağ ayak ve vücudun sağ tarafı tamamen devrin içinde mahsur kaldığından, yerlerde ve göklerde cemâl mahsur olur. Mahlûkatı koruyan melekî güçler esir alınmıştır. Bu efâl celâlin en muazzam kuvvetidir. Genelde hayatı cehenneme çevirir. O nedenle rahmet kapısı açıkken çok kazalar ve zararlar oluşur.
Yeterli rahmet yağar yağmaz zat hemen cemalde efâlini yapar, sağ devriyle önceki tecelliyi karşılar.
Sol devrinde kalp cemalde kaldığından ömürde bir defa yapılmasında fayda vardır. Bunu Fahri Âlem Efendimiz aleyhisselâm ömründe bir defa yapmıştır. Sol devri yapıldığında kalp soğur. Kandaki hararet azalır. Kandaki su oranı artar. Sağlık açısından tehlikelidir. O nedenle fazla yapılmaz... Bu devri yapan kişide en kısa zamanda vücut üşür, soğuk algınlığı denilen hastalık oluşur. Hayat gidicidir. Avam bilmeden sağ tarafını içeri alarak trafikte sol devri yapmakla bu hastalığa yakalanır. Bu hikmeti bilmediklerinden sebebini, “Üşütmüşüm, soğuk algınlığına yakalandım” diyerek izah eder.
Hava cereyanlarında kalmaktan veya yetersiz giyinmekten de aynı şey olur. Vücudun aldığı enerji ile içinde bulunduğu ortamın soğukluğundaki aşırı farklılık dahi aynı sonuçları doğurduğundan, sol devrinin etkisini fark etmek imkânsız gibidir.
O nedenle keşfedemezler.
Soldan devri günlük davranışlarında istemeden de olsa fazla yapanlar yaz aylarında bile bu soğuk algınlığına yakalanırlar. Böyle durumlarda gece yatarken sol yanlarının üzerine yatarlarsa vücut ısısı yükselir, iyileşme başlar.
Alışkanlıkları nedeniyle sürekli sağ yanına yatanlar rahatsızlığın artışına neden olurlar. Çünkü sağ yanına yatmak vücutta soğukluğu artırır. Böyle durumlarda sağ devri yaparak birkaç gece sol yan üzerine yatmak gerekir. Soğuk algınına yakalananlar sağ yanlarına yatmaya devam ederlerse öksürük ilerler, ciğerlere inen üşütme balgam ve ardından sindirim sisteminde hazımsızlığa ve safra artışına sebep olur… İstifra, kusma başlar. Bu durumda hastayı sol yanına yatırmak safrayı azaltır, vücudun kendi kendisini tamirine ortam hazırlar.
İlaçların yanında vücudun hikmetlerinden yararlanılırsa iyileşme hızlanır. Sağ devri yapmak hayatı davet eder. Vücudun, aklın, ruhun ve nefsin kemali, sağ devri ile yerinde olur. Sol devir hemen her şeyi olumsuz etkiler. Kişi enfüsünde sıkıntıya maruz kalırken diğer yandan sıfatların tamamında (afakta) olumsuzluklar, aksilikler peş peşe gelir. İnsanı darlığa düşürür. Hayat cehenneme döner. O nedenle ev içinde ve trafikte düzenli olarak sağ devrine uygun hareket edilmeli, sola dönüşlerden, sağ yanımızı kısıtlamaktan kaçınmalıyız.
Sol devirleri farkında olmadan yapanlar, gün içinde Utarit saatinde yapar, beş saat kadar bir müddeti istirahatle geçirip nüzule dair bir zaman diliminde (Şems’te) aynı şekilde bir devir daha yaparsa felç olurlar. Evkat’tan haberdar olmadıklarından, neden böyle bir iş başlarına geldi bilemez, başka şeylerden şüphelenir alt sebeplerle ilgilenirler. Konuyla ilgili geniş bilgi “Evkatlar arasındaki nüzul’’ bahsinde işlenmiştir.
Şimdi konumuza dönerek yeniden tembih ediyoruz ki asla sol devrine girilmemeli. Sıradan hareketlerimize dahi dikkat etmeliyiz.
Şeriatta farz ibadetlerin hikmetlerinden yaralanmak lazımdır.
Şöyle ki;
Namazda sağ el sol eli tutar. Buna günlük davranışlarımızda da uymalıyız. Aksini asla yapmamalıyız. Melekî âlemi kontrol eden bu efâl, celali melekleri efâlden mahrum eder ki zararları kişiye dokunmaz. Sol ayak üzerine oturulur. Sağ ayakla yürüyüşümüze başlarız. Hacılar sol kollarını içeri alarak tavaf yaparlar. Kamet sağ el sağ kulağa götürülerek yapılır. Sol el sol yanakta tutulursa esef olur, insan sürekli kötümser senaryolar yazar. Olaylara umutsuzluk penceresinden bakılır.
Namaz kılmak sanıldığından daha fazla hayırlı bir ibadettir. İnsanın kurtuluşunun vesilesi olduğundan emirdir. Yoksa Allah’ın ilahlığını tatmin için değildir. Cennete açılan kapı, Allah’a ulaştıran Miraç merdivenidir. Ve asla vakit aksamasına sebebiyet vermemek, kazaya bırakmamak gerekir. Beş vaktin üstüne kuşluk ve gece namazları ile takviye bile gerektiren bir zincirleme yükselme aracıdır.
Sol el ceza meleklerine davetiye çıkarır; sağ el lütuf, kerem meleklerini harekete geçirir. O nedenle sağ yanına yatarken sağ el baş altına konulur öylece uyunur. Sol yanına yatılırken el yanağa konulmaz.
Fahri Âlem Efendimiz bunları bile ümmetine bildirmiş ama öğrenip uygulayacak akıl sahibi nerede…
Maalesef hayat bilgilerinden insanımız bî-haberdir. İlmihal bilgisi yetersiz veriliyor. İslam sağlıklı ve hür yaşamanın sistematiğini on dört asır önce gündeme yerleştirdiği halde zamanla birçok bilgiye hurafe gözüyle bakılmış, hikmetleri üzerinde düşünülmemiştir.
İnsan vücudu yaratılırken hakikat kimyası ile donanmıştır. Yerleri ve gökleri harekete geçirecek marifetullah insanın melekelerine yerleştirilmiş.
Ağzımızdan çıkan esmâlarla vücudumuzdan meydana gelen hareketler hikmet efâllerini oluşturur.
O hareket ve sözler melekleri Hikmetullâh’ın san-i kudret iktizasınca göreve davet eder.
Başımıza gelenler hep kendi hareketlerimizin ve sözlerimizin zahire çıkan sonuçlarıdır. Biz talep etmişizdir, Kudretullâh (mucip sıfatının gereği olarak) icabet etmiştir. “Siz talep edersiniz, biz icabet ederiz” ayetinin sonucudur... Kaderimizin büyük bir bölümü irademizle yahut istemeden yaptığımız efâllerimiz ve sözlerimizin tecellisi ile oluşur. Şeri yasaklar ve emirler herkesin anlayabileceği kadar kolaylaştırarak hayatımızı, dünya ve ahirette huzurlu yaşamak üzere düzenlenmiştir... Anne babamızı, cinsiyetimizi tayin edemeyiz ama iyilik ekerek iyilik biçebilir, hayır konuşup, hayırla karşılaşabiliriz.
İnsan ister ilahi yasalara inansın ister inanmasın her hareket ve sözüyle dua halindedir. İnananların dua ve dilekleri nispeten düzenlidir, inanmayanlarınki ise daha düzensiz ama Hikmetullâhta hep geçerli (hareketler) dualardır.
…
BU YAZIDA ARADIĞIN ÇOK ŞEYİ BULACAĞINA EMİNİM.
Ayrıca yayınladığım diğer yazılarda ve mektuplarda birçok marifetullah bilgisine rastlayacaksın.
Selam ve dua ile
17 Kasım 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam. Sizin yazılarınızı her gün takip ediyorum.
Amacım; ışıksız kaldım hocam, yalnız kaldım bu yolda ama bu yol benim son kararım. Aklımdaki soruları soracak birisini bulamasam da aramaya kararlıyım. “Bir kere daha hocama yazayım belki iyi zamanına gelir de ALLAH RIZASI İÇİN bana yardım eder.” umuduyla yine yazıyorum.
Hocam ya bana ALLAH RIZASI İÇİN yardım edin ya da bana kim yardım eder bir yön gösterin ya da sizi on dakika görmek için geleyim…
Çaresizliğimi anladınız herhalde hocam.
39 yaşındayım ve geri kalan hayatım için bir ışık, tutunacak bir dal… Öpecek bir el aramak dünyanın en zor işi olsa gerek…
17 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Sevgili Barış; aleykümselam... Selam senin de üzerine olsun...
Sana “ZİKİR VE ADABI” yazımı göndermiştim... Sanırım dikkatlice okudunuz... O yazıda belirtilenleri yapmaya başladınız mı? Yani namaza başlayarak, günde bir defa sağ devri yaparak ve namazların ardından “Ya latıfün ya latıyf…” diye başlayan zikri yapmaya başladınız mı?
Efendimiz aleyhisselâm buyuruyor ki; “Dertleriniz günahlarınızdan dolayıdır tövbe ediniz...” Size önerdiğim sistemle günlük beş kere sayısız tespih çekilir, dualar ve ayetler okunur... Bir de verdiğimiz zikir yapılınca üzerinize çöken kara bulutlar yavaş yavaş dağılmaya başlar... İnşaAllah birkaç ay içinde nefes alabilecek seviyede gözünüz gönlünüz açılır... Zamanla da her can gibi hayatınızı normal devam ettirmeye başlarsınız... Eğer üzerinizde sihir büyü varsa bozulur, nazar varsa dağılır, günahların bedeli bir musibet oluştuysa izale olur ve zamane rahatsızlıkları dışında gönlünüz huzur bulur, işler rayına oturur... Bu size verdiğimiz usul ile velayet mertebesine bile ulaşan insanlar var...
Lütfen önerilerimizi yerine getirip getirmediğiniz, namaza ve zikre başladıysanız ne kadar zaman geçtiğini varsa son günlerde gördüğünüz rüyalarınızı ve esas sıkıntılarınızın neler olduğunu yazın... Problemlerinizi yazın ki özel bir reçete gerekiyor mu bilebilelim...
Selam es selame
17 Kasım 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam.
39 yaşında 3 çocuk babasıyım. Gençliğim ülkü ocaklarında, daha sonra da nizam-ı âlem ocaklarında geçti. O yıllar çok iyiydim fakat daha sonra içkiye başladım, içkiyle birlikte birçok günaha battım... Fakat ben içki içince bile zikir çekiyor rahatlıyordum yoksa sıkıntıdan çatlıyordum. Bu hâlim 10 yıl devam etti.
Bir gün içimden bir ses “bir daha içki içme.” dedi ve ben de onu dinledim ve 1 yıldır içki içmek değil ya günahtan çok sakınır oldum. Üzerimdeki sıkıntıların kalkması için Türkiye’de nerede bir ilmi olan hoca duyduysam gittim yanına hepsine de uzman doktor gibi parasını verip yardım diledim. Hepsi de bu işi para için yapanlar olduğu için hiçbir şey kazanamadım. Daha sonra Erzurum’da bir Allah dostu var dediler oraya gittim. Bu hoca parayla iş yapmıyordu üzerimde halledilmesi gereken sihirler olduğunu söyledi ve halletti. Ben de manevi isteğimi hocama anlattım “Bana bir kapı söyle, o kapıdan ders alayım” dedim. Hocam da “105 besmele, 105 la ilahe illallah Muhammedîn Resulullah, 103 ihlas ve 105 la havle ve la kuvveten...” derslerini çekmemi söyledi.
8 aydır hiç aksatmadım. İlk başlarda çok büyük hazlar alıyordum ama şimdi ilk başladığım zamanlardaki gibi içim yanmıyor; yine dersimi çektim mi kendimi iyi hissediyorum ama kalbim doymuyor. Hocam “sadece bunları besmeleyle başla, oku” dedi. Bende kendim bu derslerin başına 100 estağfurullah, 100 salavat, 1 Fatiha ve 3 ihlas okuyup Peygamber Efendimiz (s. a. v) ruhuna bağışladıktan sonra dersi okumaya başladım. Bir de namazlardan sonra salavatı fatihi çok okuyordum.
Son zamanlarda zikirde belirli belirsiz gölge ve nokta gibi şeyler görüyorum. Hocam da “ben kendime zor sahip oluyorum, ben sana nasıl sahip olayım, az oku salavatları da hiç okuma, dersini de yarıya indir, yoksa iyi şeyler olmaz. O gördüklerin şeytan, senin peşindeler” dedi ve benim elim kolum bağlandı. Ben onu nasıl yeneceğimi anlatacak diye beklerken bu cevap beni çok kötü etkiledi. “O kimleri yoldan çıkardı ki seni çıkarmasın, hiç çabalama” dedi. “Sen bu işi bırakırsın.” lafından başka bir şey demiyor…
Hocam kısacası benim sorunum sıkıntım yok. Tabii ki esnaf olduğum için son birkaç yıldır işlerim düzensiz ama onu dert etmiyorum ben Allah rızasını kazanmak ve bu yolda güçlü emin adımlarla yürümek için arkamda güç arıyorum.
Hocam yazılarınızda bahsettiğiniz esma tertibine başlamadım çünkü “bu tertibi çok düzenli okumanız gerek.” diyorsunuz, işim gereği bazen namazım kazaya kalabiliyor bunun sakıncasını sizden öğrenemediğim için başlamadım.
Bir de bu esma tertibinin yanında benim diğer dersleri okumamın mahsuru var mı?
Hocam rüyalarım bana göre güzel ama hocama göre hep şeytan. Mesela rüyamda bana hayvan derisi üzerine yazılmış Kuran alfabesinden 7 harfle altta bir dua olan bir şey verdiler ama duayı öğrenemedim. Bir de son günlerde gördüğüm “Güneş doğdu hadi kalk.” dediler rüyamda (zaten her gün sabah ezanından önce uyartıyorlar beni) güneşi gördüm ama dolunay gibiydi yani gözlerimi kamaştıran o ışığı yoktu yuvarlak tepsi gibi ayın dolunay hali gibi evimin içinden güneşe baktım rüyamda.
Her gün Zühre saatinde sağ devir yapıyorum. Zühre saatinde veya Kamer vaktinde ise dersimi çekiyorum.
Hocam cinin veya şeytanın uzak durması için sağ devir yeterli midir yoksa tahassun duasıyla daha mı etkili olur? HOCAM BEN BU ŞEYTANI YENMEK İSTİYORUM VE KALBİMİ DOYUMA ULAŞTIRMAK İSTİYORUM YARDIM EDİN ALLAH RIZASI İÇİN…
Hocam birde şu mesele var Erzurum’daki hocam, “sen 8 ayda hiçbir ilerleme kaydedememişsin, senin maneviyatını kontrol ettim, sen boşa çalışmışsın” diyor mümkün mü böyle bir şey? Ama yaptığım her şeyi kalbimin en derininden gözyaşlarımla süslediğim zikrimin makbul olup olmadığı anlaşılabilir mi?
18 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Aleykümselam Barış...
İşte böyle yazacaksın kardeşim... Nesin, ne değilsin anlatacaksın... Köylünün; “sen doktor değil misin bil bakalım ben de ne dert var?” dediği gibi demeyeceksin... Efendimiz bile “bana kendinizi iyi anlatın ki size verdiğim hükümlerde isabet edebileyim” buyurmuş...
Sondan başlayalım... Hoca efendi seni kalben manen kontrol edebilir... Talebesi olduğun için bunu yapabilir... Allah da ona, senin durumunu bildirmiş olabilir... Dediği gibi 8 ay boşa kürek çekmiş olabilirsin... Ama suç sadece sende değildir...
Önce temizlik yapmak, geçmişinden tam arınmak icap eder... “Bu kitaba temiz olmayanlar ulaşamazlar” ayetini okumuş olmalısın...
Bizim dediklerimizi aynen uygulamaya başla...
Niyet, istiğfar, salavat, yeterince zikir, tekrar salavat ve günde bir defa sağ devri Ayet el Kürsî ile...
Namazları kazaya bırakma... Eğer vaktin çok darsa sadece farzını kıl... Ama zikrini tam yap...
Hiç namaz kılamayacak halde olsan ki bu kimse için normal değildir... Ezan okununca diğer ezan okunmadan ille de zikri yap...
Zühre’yi Kamer’i nasıl takip ettiğini bilmiyorum... Ama sen beş vakti kesin düzenli kıl. Zühre’yi de Kamer’i de fazladan yap...
Eğer gerçekten evkatları biliyor ve doğru tayin edebiliyorsan sağ devrini Zühre’de yap...
Kamer’de ise salavat getir... Çok çok... Mesela günlük 200 kere olsun...
İnşaAllah ilk yedi günde durumda fark oluşur... 21 günde “bayağı değiştim” dersin ama ben “yeter” deyinceye kadar diğer zikirlerini bırakıyor ve sadece benim dediğimi okuyorsun.
Bu zikir sonunda arındığını görünce başka zikirler vereceğim inşaAllah... Esasen bunu başarırsan arkasının kendiliğinden geldiğini göreceksin...
Okudukların yüzünden zikirlerinden haz alamaz, beklenen ilerlemeyi yapamaz hale gelmişsin... Acı ile tatlıyı aynı kaba karıştırır yersen içersen haz alamaz, iyileşemez, hatta hasta olursun... Nefret bile edebilir, Allah korusun imanından bile olabilirsin... Onun “şeytan işe karışmış.” dediği celâl zikirlerdir... Kendisi vermiş... Ama neticesini demek ki bilmiyormuş... Yahut senin temizlenmeden işe giriştiğini fark edememiş... Herkesin zaafları ve makam derece farklılıkları vardır...
Şimdi inşaAllah dediklerim anlaşılmıştır...
Net olarak başladığını bildir ki kalbimiz seninle ilgilensin...
Selam ve dua ile.
18 Kasım 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam başladım.
18 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Aleykümselam... Allah yar ve yardımcın olsun... Kampa girmiş gibi yahut savaşa... Pür dikkat ve asla taviz vermeden... Rabbim seninle olsun...
Selam es selame
24 Kasım 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam;
Zikrime başlayalı bugün 7. gün ve düzenli okuyorum.
Hocam; özellikle cuma günleri namaz sonrası camide dersimi okuyamıyorum. İmam hepimizden önce terk ediyor camiyi haliyle ben de çıkıyorum.
Cemaatle namaz kılamıyorum, o kadar hızlı namaz kılıyorlar ki onlara ayak uydurmanın imkânı yok. Bunu onlara da söyledim “sen imama uyuyorsun, yat kalk yeter” dediler ama benim içime sinmiyor bu hal. Ben de camiden gelince “üzerime farz olan son vaktin namazına” diye niyet edip namazı tekrar edip dersimi öyle okuyorum doğru mu yapıyorum? Makbul olanı neyse ben onu yapmak istiyorum.
24 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Cuma günü farzın arkasından 4 rekât son sünneti kıl... Otur zikrini yap... Hoca ve cemaat “zuhru âhir” diye geçersiz bir nafile kılarlar... Sen o süre içinde ne kadar zikir yapabilirsen yap yeter...
Hayatım boyunca o hızlı namazlardan rahatsız oldum... Cuma dışında camiye gitmez oldum... Eğer namazın daha huzurlu olacaksa evinde kıl...
Ayrıca zaman daralması yaşadığında zikirden fedakârlık etme! Sünneti kılmayarak kazanacağın zamanı zikrine verirsin...
Selam es selame
24 Kasım 2013
Barış
Selamünaleyküm Hocam.
Hocam daha önceleri nafile namaz kılmak istedim. Fakat Abdulkadir Geylani hazretleri kitabında “daha önceden namaz borcu olan, nafile namaz kılarsa bedenini yormaktan başka bir işe yaramaz, enayiliktir.” diye okuyunca büstünün kötü oldum. Çünkü 20 yıllık kaza borcunu ödedikten sonra nafile namaz kılınırmış diye okudum ve doğru bilgiye ulaşamadığım için kuşluk ve gece namazını bıraktım. Ama hemen tekrar başlayacağım inşaAllah.
Hocam Kamer vakitlerinde okuduğum salavat, salavat-ı fatih sigası uygun mudur? Okunabilecek en faziletli salavatı okumak istiyorum. Hangi salavatı okumamı tavsiye edersiniz?
Yıllarım gafletle geçti hızlı yol almak istiyorum…
Verdiğiniz bilgiler için Allah sizden razı olsun. Ellerinizden öpüyorum.
24 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
“Allahümme salli ala seyyidinina muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed”
“Allahümme salli ala seyyidina muhammeddin ve ala alihi ve sahbihi ecmain” ben bu iki salavat ile yetinmişimdir...
Namazların vaktinde kılınması esastır... Kaza namazı giden vaktin yerini tutmaz... Vaktinde faydalanılması gereken zaman diliminden yaralanmayan, kazanması gerekeni yitirerek bedel öder...
Esas olan namaz kılmaya başladıktan sonra kazaya bırakmamaktır...
Sen bundan böyle isteyerek kazaya bırakma yeter... Zorunluluktan olursa bir sonraki vakitte kılarsın... Ama inşaAllah buna mecbur kalmazsın...
Her fert içinde bulunduğu şartlar göz önünde bulundurularak hesap verir...
Allah her halimizden haberdardır...
Selam es selame
24 Kasım 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam;
Hocam; evkatları, gezegen saatlerinin doğrusunu öğrenmek için nasıl bir kaynak önerirsiniz?
Muhiddin Arabi hazretleri saatlerin hazine kitabında her günün ilk başlangıç saatlerinin duanın kabulü için çok iyi vakitler olduğunu belirtiyor, dualarımızı daha çok bu saatlerde mi yapmalıyız?
Ellerinizden öpüyorum hocam.
24 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Evkatlar alaturka saate göre girerler yani yerel güneş saatine göre devreder...
Akşam ezanında saatini 12’ye ayarlarsın... Her akşam ayarlamak yahut akıldan hesaplamak gerekir... Ben çift saat kullandım hayatım boyu...
Bu işi yaptıktan sonra geriye gök saatlerinin sırasını bilmeye gelir... Küçükten büyüğe doğru “KAMER, UTARİT, ZÜHRE, ŞEMS, MERİH, MÜŞTERİ VE ZUHAL” şeklindedir...
Örneğin, Salı günü akşam ezanı okunduğu anda Kamer başlar... Sonra sıra ile diğerleri girer... Takvim bu bilgi ile kurulmuş olur... Cumartesi günü akşam saat tam on ikide Zühre girer...
Günlerin müekkel saatleri saat sabah birde, gecelerin müekkel saatleri ise akşam saat birde girer... Bu saatlere göre zikir yapmak istersen saatin başından ve sonundan beşer dakikayı zikirsiz geçersin ki zaman devrini almış olsun...
Saatlerle ibadet etmek çok zordur... Gereği de yoktur... Eğer ilm-i ledün hizmeti vazife olarak sana düşerse o zaman şeri vakitleri terk eder bu evkatla hizmete başlarsın... Ancak bu saatler arasında öyle ilimler vardır ki ilmullahın üçte biridir... Her türlü mücadele bu ilimleri bilmekle yapılır... En iyisi şeriatın tayin ettiği vakte uymaktır...
Ancak burada bir sorun var ki o da sabah ile öğlen arasına kuşluk namazı ekleyerek ve yatsı ile sabah arasındaki açıklığı gece namazı ile kapatmak gerekir... Zikir ehli bu işi vakti yediye çıkararak çözmüşlerdir... Sana en kolayını tarif etmiş olduk.
Selam es selame
27 Kasım 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam.
Gezegen saatlerinin tablosunu çıkardım, şimdi bir de saat alırsam bundan sonra bu tabloya göre salavatlarımı ve sağ devri yapacağım inşaAllah.
Hocam yazınızdan anladığım; akşam ezanıyla saati 12’ye ayarlıyoruz ve gecenin müekkel gezegeni saat 1’de giriyor yani aynı zamanda gecenin ikinci saati oluyor.
Gece 12 saati tamamlayınca 13. saat de gündüzün birinci saati oluyor ve gündüzün ikinci saati de gündüzün müekkel gezegeni olarak anladım.
Ellerinden öpüyorum hocam.
27 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Çıkardığın listede günlerin birinci saatlerini bana yazarsanız kontrol etmiş oluruz...
Salı günü akşam saat 12’yi Kamer bildin mi... Sırayı takip ederek haftayı tamamlayabilirsin... Yahut Pazar sabah saat bir Kamer’den başla... Fark etmez... Sırasıyla saat saat çizelge yap...
Gündüzün ve gecenin müekkel melekleri saat birde girer... Yani akşamın yahut sabahın birinde... Zor değil... Sadece teyit etmek için, bana her günün saat birinde ve gecenin birinde giren saatleri belirleyerek gönder...
Gezegenlerin küçükten büyüğe doğru sıralamasını yazmıştım... “Kamer, Utarit, Zühre, Şems, Merih, Müşteri, Zuhal” şeklindeydi...
Selam es selame
27 Kasım 2013
Barış
Hocam;
Salı günü Kamerle başlayan gecenin 1. saati ( yani 12 - 01 arası 1. saat Kamer ve 01 - 02 arası 2. saat Zuhal müekkel saat mi?).
Salı gece saat 1’de giren Zuhal, gündüz 1 de girense Utarit...
Çarşamba, gece 1’de giren Şems, gündüz 1’de giren Müşteri...
Perşembe, gece 1’de giren Kamer, gündüz 1’de giren Zühre...
Cuma, gece 1’de giren Merih, gündüz 1’de giren Zuhal…
Cumartesi, gece 1’de giren Utarit, gündüz 1’de giren Şems…
Pazar, gece 1’de giren Müşteri, gündüz 1 de giren Kamer…
Pazartesi, 1’de giren Zühre, gündüz 1’de giren Merih...
28 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Evet, doğru. Kamer’den sonra Zuhal girer... Zaman geri gitmez... Bir çember çizin ve yediye ayırın... Ve saat yönünde ilerleyin Kamer’den sonra Zühal’in ardından Müşteri ve Merih’in geldiğini görürsünüz... Devam edince Şems ve ardından Zühre ve Utarit gelir... Salı gecesi saat 7 de yeniden Kamer girer... Sabah saat 2’de yeniden girer... Yani her yedi saatte yeniden girer... Sıra ile yazarak giderseniz hafta sonunda salı akşamı saat 12 yine Kamer olur...
Saatini akşam namazı ile 12 ayarla ondan sonra bu dediklerimi uygula... Ve o saati düzenli her akşam ayarlamayı unutma...
“Evkatlarla ibadet etmek çok ilim gerektirir... O kadar çok ki birisinden faydalanmadan asla öğrenilemez... İlmullahın en çetin ilimlerinden birisidir. Derya deniz gibidir... Nur görenler için hayati tehlikelerle dolu bir yoldur... İleri derecede temizlenilmeden bu sırları taşımak zordur... Kaldı ki evkat ilmi de yetmez... Kırk yıldır öğrenmeye çalışırız da yine de her gece dünya ile vedalaşarak uyuruz... Enbiyaların ve evliyaların can feda ettiği, katledildiği, derilerinin yüzüldüğü, zindanlarda çürütüldüğü tuzaklar buralardadır... Yetmiş iki perdenin nasıl olduğunu sanırsınız... Hiç hazinelerin ortalığa korunmasız saçıldığını duydunuz mu? Gerçekten mah cemali istiyorsanız Yunus olup bir Taptuk’a ulaşın ve kırk yıl odun taşıyın... Ama hepsinin de doğru odun olmasına özen gösterin...” DESEM BANA KIZMAZSINIZ DEĞİL Mİ?
Siz en iyisi müminler için kolaylaştırılmış olan namaz vakitlerine uyarak ibadet edin... Başarı için kuşluk ve gece namazlarını ekleyerek aralıksız, kazaya bırakmadan devam edin...
Selam ve dua ile.
28 Kasım 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam;
“Kızmazsınız değil mi?” diye sorduğunuz şeye kızılır mı hocam benim yapmaya çalıştığım şey de o işte; sizin yardımınızla en doğru odunları en doğru zamanda taşımak. Allah rızasına ulaşabilmek için sizin göstereceğiniz yolda muvaffak olmaktan başka isteğim ne olabilir hocam? Rabbimden dileğim günahlarımın affı ve şu fani dünyada dünya gözüyle o nuru görebilmek... O hayrete düşmek istiyorum… Bu dünyada çocuklarımı Allah yolunda yetiştirmekten başka bir dünyalık zevk istemiyorum.
Zaten bakmak zorunda olduğum ailem olmasaydı kendimi bir yere kapatırdım.
Hocam Rabbime ellerimi açtığımda istediğim şey ise "Allah’ım fani dünya varlığı kazanmak için beni yorma, kolay rızık ver, kalbimi senin isimlerini zikrederek huzura erdirecek kadar zaman bulmamı nasip eyle. Hasta olan çocuğumun sağlığına kavuşmasını nasip et. Ve razı olduğun kullarından olmayı şu an yaşayan razı olduğun kullarına beni yakın et.” dileğim böyle olunca benim doğru odun taşımaktan başka bir alternatifim olamaz. Ama sadece zikrimi salavatımı doğru zamanlarda yaparsam daha makbule geçer de bir an önce ben de o nuru görmeyle şereflendirilir miyim düşüncesiyle ne yapacağımı şaşırıyorum. Yani hocam kısacası o hayrete bir an önce düşmek istiyorum.
Hocam bir kez de gök saatlerinin müekkel saatlerini yazıp sorayım:
Salı günü akşam ezanıyla ( yani Çarşamba gecesi) saat 1 de başlayan ZUHAL.
Çarşamba gündüz 1 de başlayan müekkel saat UTARİT,
Çarşamba akşam ezanıyla (yani Perşembe gecesi) saat 1 de başlayan ŞEMS.
Perşembe gündüz 1 de başlayan müekkel saat MÜŞTERİ,
Perşembe akşam ezanıyla (yani cuma gecesi ) saat 1 de başlayan KAMER.
Cuma gündüz 1 de başlayan müekkel saat ZÜHRE,
Cuma akşam ezanıyla ( yani Cumartesi gecesi) saat 1 de başlayan MERİH.
Cumartesi gündüz 1 de başlayan müekkel saat ZUHAL,
Cumartesi akşam ezanıyla (yani pazar gecesi) saat 1 de başlayan UTARİT.
Pazar gündüz 1 de başlayan müekkel saat ŞEMS,
Pazar günü akşam ezanıyla (yani Pazartesi gecesi) saat 1 de başlayan MÜŞTERİ.
Pazartesi gündüz 1 de başlayan müekkel saat KAMER,
Pazartesi akşam ezanıyla (yani salı gecesi) saat 1 de başlayan ZÜHRE.
Salı gündüz 1 de başlayan müekkel saat MERİH.
28 Kasım 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Evet, sevgili Barış; evkatların düzeni bu şekildedir... Zaman içinde ezberinize de yerleşir inşaAllah... Bu saatlerden üçü cemâl (Şems-Kamer-Müşteri)’dir... Üçü ise celâldir ki bunlar ( Zuhal, Merih ve Utarit... ) VE BİRİ Kemaldir o da ZÜHRE... Makam-ı Mahmut...
Senin içine düşen bu AŞK ateşi bize 23 yaşımızda sirayet etmişti... O ateşi iyi biliriz... O ateş sonunda yaptığınız dualar ve samimiyetiniz sizi bize ulaştırdı anlaşılan... Elbette Allah için size yardım etmek bize emr-i ilahidir... Esasen yayınlarımız sizin gibi gerçek aşk ehline ulaşmak içindir... İyi ki varsınız... İyi ki Mevla’mız sizi bize, bizi size ulaştırdı...
Evkatlara uyarak yol almak çok çetrefilli bir yoldur... Tehlikelerle doludur... Çünkü işleyen sistem esma-efâl-evkat-zat ve sıfat bilgisi dâhilinde işlemektedir... Düşenler çıkanlar, mahviyete gidenler ve yaratılanlar bu sistemle melekût âleminde olup bitmektedir...
Öyle tuzakları var ki kırk yılda aldığınız yolu, yükselişi bir anda kaybetmek söz konusudur... Tabi yerlerde sürünürken bir anda arşa taşınmalar da bu sistemin dâhilindedir... O yüzden belli bir mesafe alıncaya kadar, şeriatın evkatlarından yani namaz vakitlerinden yararlansanız sadece gece namazlarını EFENDİMİZİN YAPTIĞI GİBİ Makam-ı Mahmud’u yakalayarak yapsanız size daha kolay yükselme fırsatı verir...
Yani düzenli ve vaktinde kazaya bırakılmayan namazlarınızın ardından vereceğimiz zikirleri yapsanız, Makamı Mahmut’ta gece namazını eda edip bir kere sağ devri yapsanız en kolay yükselme metodunu yakalamış olursunuz... Melekût âlemine ulaşarak nur görmeye başladığınızda inşaAllah yeni bir metoda geçmiş oluruz... “ZİKİR VE ADABI” yazımızda belirttiğimiz gibi beş vakte KUŞLUK ve GECE namazlarınızı kılarak vakit şartını yerine getirmiş oluruz...
Zikirlerinizi ise her namazın arkasına belli bir miktar yaparak, vakit geniş olduğunda dar zamanlarda oluşan eksikleri tamamlayarak yapabilirsiniz... İşinizin ve zamanınızın şartlarını bilemediğim için genel bilgi vermiş oldum...
Taşınması zor yük yüklemek istemem... O yüzden bu yola ayırdığınız zamanı ve emeği bilmek isterim... Şartlarınız nasıldır? Bu verilen sistemi uygulamanız ne kadar kolay veya zor olur anlatmalısınız? Trafikte ne kadar zamanınız heba oluyor... Uykunuza zarar vermeyecek şekilde nasıl yol alınır... İşinizin mahiyeti nedir... Yorucu mu? Az uyusanız sakıncası olur mu? Yani kendinizi iyi tanıtmalısınız... Mesela işiniz haftanın birkaç gününü oruçlu geçirmeye müsait midir?
Aşk yoluna düşenler dünyayı ihmal etmeye başlarlar... Bu size ve ailenize zarar verecek mi? Zikir yaptıkça aşkınız derece derece artabilir...
Yani iki dünyayı birden kazanmak iki evlilik gibidir... Geçinmek zorlaşır...
Selam es selame
3 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam;
39 yaşında 3 çocuk babasıyım. İki yıl önce, 2 yaşındaki oğlum 3. kattaki evimizin balkonundan baş üstü beton zemine düştü ve benim için o günden sonra hayat karma karışık oldu. Sonuç olarak doktorların kesinlikle yaşamaz dedikleri oğlum yaşadı, daha sonra yaşasa da genel felç dedikleri oğlum yürüdü, yürüse de iki gözü görmeyen ve gözü beyine bağlayan optik sinirler kopmuş bir daha göremez dedikleri, baba ışıkları açın diye ağlayan oğlumun gözleri kusursuz bir şekilde açıldı. Sadece şu an sol tarafında kısmi felç var ama rabbime şükürler olsun benimle namaz kılabiliyor az da olsa koşup oynuyor.
Çocuğumun tedavisi için devamlı İstanbul’a gidip geliyoruz bu kazadan sonra işlerimi takip edemedim herkes bir ucundan çalıp çırpmaya başladı. İş durumumla ilgili kaymakamlığın vereceği kararı bekliyorum. Şu anda çok rahatım. İşverenim, 10 eleman çalışıyor ben kendime istediğim vakti ayırabilirim ama haftaya ne olur bilemiyorum.
İşle ilgili Rabbime dua etmekten de çekiniyorum, ben Allah rızasını kazanmayı isterken araya fani dünya işi istemek ne kadar doğru olacağını kestiremiyorum. “Hasbiyallahu lâ ilâhe illâ Hû, aleyhi tevekkeltu ve Huve rabbül arşıl azîm” okuyorum bu konuda bana yapılması muhtemel haksızlık için yetmez mi hocam? Fiziki beynim bedenim bu sorunlarla uğraşırken kalbimse hep ALLAH diyor hocam...
Sizin verdiğiniz esma tertibini düzenli okuyorum 16 gün oldu başlayalı. Arada sırada vesveselere boğulsam da çabuk kurtarıyorum. Aklım fikrim nuru görmek temizlendiğimi hissetmek... Vereceğiniz her tür yükü kaldırırım. Sadece çocuğumu İstanbul’a götürünce ne yapacağımı düşünüyorum çünkü yakınlarımıza misafir oluyoruz onun için bu 40 günlük süre bitene kadar bir yerlere gitmeyeceğim ödevimin aksamasına imkân vermeyeceğim, çünkü çocuğumun sağlığı da benim manevi huzurumla orantılı olacağı için bu da onun için uzun vadede tedavidir diye düşünüyorum.
Hocam durumumu yazdım benim maneviyatta daha hızlı ve sağlam yol alabileceğim dua varsa boş vaktim çok.
Benim bu halimden yanımda çalışanlar da çok etkilendi onlar da namazlarına başladı şimdiki ortamımız çok güzel Rabbim düzenimi bozmaz inşallah veya daha doğrusu Rabbim her şeyin hayırlısını nasip etsin bana.
Hocam diğer ödevleri okurken birçok rüya görüyordum ama rüyalar kesildi, bense her gün bu gün bir rüya görür müyüm hevesiyle yatıyorum...
Ellerinizden öpüyorum...
3 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
“Hasbiyallahu lâ ilâhe illâ Hû, aleyhi tevekkeltu ve Huve rabbül arşıl azîm” bu tespih ve verdiğim sana yeter... Ancak içinde Allah ismi olduğu için yürürken okuma bunu... Mutlaka edebi dâhilinde oku... Namazlardan sonra belli bir sayıda okuman yeter...
Hikmette aceleye yer yoktur...
Bunları kırka tamamla... Gelişmelere bakalım ve yeni zikir inşaAllah veririz... Öncelikle geçmişi temizlemek gerekir... Nazar olur, büyü olur, kendi günahının yahut yaptığın hatalı zikirlerin sonucu olur bazı zorlukların sebebi... Bunlardan kendini bir arındır... Sonrası kolay...
Allah işlerine hüsn-ü hal versin... Çocuğuna şifalar versin ve dünyanı ahiretini cennete çevirsin inşaAllah...
Allah yar ve yardımcın olsun...
Çevrene örnek olmaların devam etsin inşaAllah...
Selam es selame
5 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam; Kamer’de salavat okumaya devam ediyorum, Zühre vaktinde sağ devir ve nafile namazlar, Şems ve Müşteri’de neler yapılır?
Hocam; ben dizlerimden rahatsızım doktor 6 aylık bir tedavi verdi namazlarını sehpaya secde ederek kılacaksın dedi. Sehpaya secde etmek hiç hoşuma gitmediği için namazı yerde kılabiliyorum ama ancak namazı kılabiliyorum namaz sonundaki tespih ve esmaları bağdaş kurup oturarak okuyorum böyle okumanın bir mahsuru var mı veya namazdan sonra seccadenin üzerinden kalkıp bir sandalyede okunabilirse çok daha fazla okuyabilirim…
5 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Barış bey... Normal namaz vakitlerine uyduğun sürece, özel işleri Kamer ve Zühre’de yapman neyse Müşteri’de Şems’te yapman da aynıdır... Ama namazların vaktinde kılınması şart...
Bağdaş kurarak zikir yapabilirsiniz... Ancak sol ayağınız içeride sağ dışarıda olmalı... Yani sağ ayak sol ayağı bağlamalı... Namazda sağın solu bağlaması gibi...
Sol ayak celale rububiyet sırrıdır... Cemal rububiyet olan sağ ayakla bağlanması gerekir... Aslında normal zamanlarda da buna dikkat şarttır... Sandalyede oturulurken sağ ayak sol ayaküstüne konulur... Tersi yapılmaz... Ayakta dururken sağ birkaç santimle bile olsa önde olmalıdır... Sağ ayak Müslümanlardır... Sol ayak kâfirlerdir... Ona göre davranın...
Selam es selame
9 Aralık 2013
Barış
Esselamu Aleykum Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu Ve Magfiratuhu Ebeden Ve Daimen hocam;
Sadece size selam vermek geldi içimden... Günlerdir üzerimde atamadığım bir sıkıntı var... Kalbim daralıyor vesveseden sıyrılamıyorum belki hocamın duasını alırsam iyi gelir diye düşündüm...
Ellerinden öpüyorum hocam.
9 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Aleykümselam Barış...
Kişi Allah’a yönelince öbür tarafın şiddetli tepkisine maruz kalır... Adeta hareketsiz duran bir cisme uygulanan güç gibi ileri derecede kuvvet sarf etmek gerekir. Harekete geçilince statik enerji değer yitirir, hareket giderek daha kolay emekle daha bir ivme kazanır... Gerçekte daha önceki halinizle de Allah’a kulluk ediyorsunuz... Ancak bu razı olunmayan, kişinin geleceğine ve genel olarak topluma zarar veren bir lanetli yoldu ve hakikatte ibadet olsa da sonuçları istenmeyen neticeleri veriyordu... Karar değiştirdiniz, tam aksi istikamete yöneldiniz. Öyleyse birilerine etki yaptınız, tepki göreceksiniz… Sıkıntılarınız bu yüzden...
Size uygulanan negatif güç kadar doğru yoldasınız...
Direnin, sabredin hedeflediğiniz yönde yardımlar gelecek, sizin kararlılığınız derecesinde çabuk ve güçlü değişim başlayacaktır... Yeni bir yol demek, keşifler, yeni haller, yeni çevre, yeni hazlar ve geçmişe bazen özlem bazen acaba tereddütleri ile veda, ruh dünyanızda depremler oluşturacaktır...
İnsan alışkanlıklarının esiridir...
Yeni alışkanlıklar kazanıncaya kadar eskiyi özler... Ayrıca, birçok inançlarınızı değiştirdiğinizden beynini yeni inançlara uyum sağlarken, ekimiz demode ve yanlış inançları çalışma sisteminden çıkarırken kargaşa yaşar... Zaman tanıyın kendinize... Merak etmeyin doğru yoldaysanız mutlaka ışığa kavuşacaksınız... Unutmayın karanlığın en koyu anı, şafaktan bir önceki andır...
Selam es selame
14 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam;
Normal namaz vakitlerine uymamı söylemişsiniz hocam bu vakitten kasıt iki ezan arasındaki aralık mı yoksa ezan okunduktan hemen sonraki vakit mi? Hocam ben şöyle yapıyorum mesela vakit Utarit’te girmişse ve Utarit’in de bitmesine 20 dakika var ise 20 dakika bekleyip Kamer’de kılıyorum namazımı.
Hocam bir de geçen gün yanlışlıkla Zühre vakti diye Utarit’te sağ devir yaptım hemen farkına vardım ama ilk gelen Zühre vaktinde tekrar sağ devir yapmaya çekindim ama sıkıntıya girdim ihtiyaç olduğunda iki defada yapabilir miyim?
Hocam bir de ihtilacın anlamlı olması için nasıl olması gerekiyor? Mesela gün içinde benim en azından 3 - 5 yerim seğiriyor, seğirmelerin nasıl olursa ihtilaç anlamı taşır?
Ellerinizden öpüyorum.
15 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Namazın vakti diğer vaktin sıkıştırmasına kadardır... 20 dakika 30 dakika varsa cemal saati bekleyebilirsin...
Hataen Utarit’e geçtiysen hemen Kamer’e girince yeniden devir yapar celalden kurtulursun.
Seyirmelerin ısrar edenlerine savunma yap... Bazen saatlerin girip çıktıklarını bile alabilirsin... Tek tık yapar bakarsın sol omuzda olan bu tık celal saati çıkmış cemal girmiştir...
Selam es selame
17 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam;
Kamer vaktinde okuduğum 100 estağfurullah el azim ellezi la ilahe... etubü ileyh... 100 salavatı fatihi okuyorum ama 1 saatte anca 100 adet okunabiliyor. Bu salavatın 120 bin salavat değerinde olduğu söyleniyor doğru mudur siz ne düşünüyorsunuz hocam?
Neden soruyorum bunu; çünkü bu kadar zamanda başka bir salavatı en az 300 adet okuyabilirim. Günde iki Kamer vaktinde 600 salavat eder. Hocam salavat konusunda yardımınıza ihtiyacım var. Okunabilecek en güzel salavatı okumak istiyorum...
İhtilaç konusunda yazdığınız tüm yazıları araştırdım ama Müşteri saatinde kuyruk sokumundaki ihtilaç bulamadım hocam bu ihtilacın anlamı nedir?
Hocam; ibadetlerim dışındaki zamanlarda hep aklımdasınız bir an bile sizi aklımdan çıkaramıyorum. Söyleyeceğiniz her sözden bir şeyler nasiplenebilir miyim diye gözüm aklım hep sizde hakkınızı helal edin. Müsait olduğunuz bir zamanda dünya gözüyle elinizi öpmek isterim hocam... Allah razı olsun sizden hocam doğru yolda yol alabilmek için size tutundum benim için de ne olur dua edin hocam isteğim sadece Rabbimin rızası…
Ellerinizden öpüyorum.
17 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Aleykümselam Barış... Kuyruk sokumu ihtilacı istirahat etmektir...
’Allahümme salli ala seyyidina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain’ salavatı benim en çok okuduğun salavattır... Hem zatı hem ailesi hem ashabı ve hem cümle müminler vardır içinde... Yaşayan müminler de dâhildir...
Zikirlerinin ille de Kamerde olması gerekmez... Namazların ardınca belli sayılarda okuyarak dilediğin sayıyı tutturabilirsin...
Evkatlara uyarak ibadet etmek çok zordur... İlim gerektirir... Ayrıca neredeyse bütün dikkatini ilme vermiş olmak icap eder... Namaz vakitlerine kuşluk ve gece namazlarını ekleyenler vakit şartını yerine getirmiş, sürekli tealiyi yakalamış olurlar...
Kavuşmak nasipte varsa ben de isterim... Ya nasip... Bizi sevenler her duamızın içinde vardır... Her duamızı “dostuma dost, düşmanıma düşman, zaman içinde an kabul buyur ya mucip” diyerek yaparız...
Selam es selame
18 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam; efâl ilminde namazdan kalkış önemli midir? Kimisi soldan kalk diyor kimisi sağdan...
Hocam Zühre vaktinde veya cemal saatlerin birinde verdiğiniz esma tertibini bir tespih okumak istersek istiğfar/ salavat/ esma/ salavat olarak aynı sıralamayla mı yoksa sadece direk esmamı okunur?
Ellerinizden öpüyorum...
18 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Namazdan kalkmak tarifini anlayamadım... Sol kolunu içeride bırakarak her zaman her hâlükârda hareket et... Sokakta evde... Trafikte... Sol kolu mümkün olduğunca içeride bırak... Solun cehennem sağın cennettir... Sol ile yaptığın her iş cehenneme taşınan odun gibidir... Sol kolun ve ellerin nerelerde kullanıldığı şeriat terbiyesinde biliniyor değil mi... Sol sağa yardım ederken yeterince celal üretir... Sağı hapsettiğin anda cehenneme düştün demektir...
Zikir yaparken o sırayı takip et... İstiğfar, niyet salavat ve zikir...
Selam es selame
18 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm...
Hocam namazda kalkmak dediğim namaz bitti. Seccadeden kalkacağız direk kalkıp sağ ayakla gidebilir miyiz yoksa sağ devirde olduğu gibi sol tarafımızdan kalkıp sol adımla mı devam edilecek çünkü her halükarda bir dönüş var. Biraz önce yazdığınızdan solu içerde bırak dediğinizden sağ devirde ki gibi soldan dön diyorsunuz herhalde. Bu dönüşten sonra sağ ayak mı yoksa sağ devirdeki gibi sol ayakla mı yürümeye başlanır?
Ellerinizden öperim.
18 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Namazdan kalktığında sağ adımını atarak ilerlersin... Geri dönüş varsa sol kolu içeride bırakacak şekilde döner gidersin... Orada yeniden devir gerekmez...
Sol ayakla çıkış sadece bilerek, esma okuyarak ibadet mahiyetinde yaptığın devir için geçerlidir.
20 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam; gözüm hep sizin sayfanızda siz bir yazı yayınlamaya ara verince sanki aramdaki bağ kopmuş gibi hissediyorum beni yalnız bırakma hocam... Hocam bana dua edin dediğimde “ben dostuma dost düşmanıma düşman diye dua ediyorum” diyorsunuz… Hocam Allah rızası için en küçük çocuğunuz gibi dua istiyorum... Dünyada yalnız kaldım hocam hiç bir şeyden zevk almıyorum sadece temizlendiğimi hissetmek ve hayretle fani dünyamı tamamlamak istiyorum.
Hocam her namazdan sonra içim daha çok yanıyor gözüm saatte diğer vakti bekliyorum. İbadetlerimi sadece Celal saatlerde ara veriyorum. İçim yanıyor ama bir türlü doyuma ulaşamıyorum 40 günün dolmasına 6 günüm kaldı hocam sanal ortamda kimin ne olduğu belli olmaz ama hocam niyetim çok ama çok halisane öz babanın öz evladına duası gibi "Rabbim kulun Barış’ın niyeti isteği Allah rızasıysa lütfeyle onu bağışla." derseniz sizi mahcup etmem.
Ellerinizden öpüyorum... Dualarımdasınız hocam...
20 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Aleykümselam Barış...
Cümlelerinden birbirimize giderek yaklaştığımız anlaşılıyor. Bu yolun yolcuları ilk önce rehberlerine meftun olur, Rabbin aydınlığını rehberinin (dil, gönül) penceresinden görürler. O nedenle Efendimiz aleyhisselâm, ashabına “Beni ana babanızdan daha çok sevmedikçe iman tam etmiş (benden faydalanır) sayılmazsınız” buyurmuştur.
O nedenle ashap Efendimiz aleyhisselâma seslenirken, ilk olarak “Anam babam sana feda ya Rasulullah” diyerek başlarlardı sözlerine...
İnşaAllah seni de saran aşk aynı kaynaktan, aynı saflıkta olur. Ve bizden erken geçip Rasulullah’a âşık olur, kavuşursunuz. Ardından da Hakk üzere Allah aşkında yanar yok olur, fenafillaha ulaşırsınız. Silsile böyledir.
İlme sevdalanan ( cevher ) her öğrenci, önce öğretmeninde erir, curufundan ayıklanır, potaya girer, sonra su gibi (likit) akışkan yol alır...
Meraklanma Allah senin de benim de, tüm yolcularının (sevdalıları) da yardımcısıdır. Bizi birbirimizle boşuna buluşturmadı elbette…
Unutma tesadüf diye bir şey yoktur. Allah’ın hak edeni, hak ettiğine denk düşürmesi âdeti vardır.
Samimiyetinden taviz vermedikçe yolun aydınlıktır, aydın kalacaktır, inşaAllah. Okudukların cemâlî zikirlerdir. Asla zararı dokunmayacak, aksine zamanla nur içinde nura gark olacaksın, biiznillah.
Allah tek kelimeni bile zayi etmeyecek inşaAllah...
Şafak umutların neredeyse tükendiği yerdedir. Orası nefsin diz çöküp, batan güneş gibi, vücut dünyasından geçici olarak çekildiği, nurullah olan ruhunun ay gibi gecelerini aydınlatmak üzere doğduğu yerdir...
Gözlerinden öpüyorum.
Selam es selame
25 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam;
38. gündeyim acaba eksik bir şey mi yaptım diye düşünüyorum ve çok üzülüyorum. Bu gün ilk defa sabah namazına geç kalktım 6.15’te çok hızlı kıldım ama hiç içime sinmedi ve sanki dünya başıma yıkıldı o kadar üzüldüm, zikrimi bu üzüntü içinde yaptım ve dua ettim... Bu esnada sağ böğrümde uzunca zaman seğirme oldu. Sabahki geç kalktığımdan dolayı halen kendimi toparlayamadım hocam, bunu telafi etmek için ne yapmalıyım?
Bu son 2 günde yapmam gereken ilave bir şey var mı?
Ellerinizden öpüyorum...
25 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Aleykümselam barış... Telaşa gerek yok... Namazın namazdır, maksadımıza ulaşıncaya kadar aynı zikre devam ederiz...
Selam es selame
26 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam; telaş ettiğimden değil de bir şeyleri yanlış mı yaptım acaba düşüncesi var. Hani daha önceden yaşamıştım ya hocam 8 ay hiç ama hiç aksatmadan en zor anlarımda bile taviz vermeden yaptığım dersimde daha sonra hocam hiç bir gelişme yok deyince... Mutlaka bende bir hata vardır bu hatam neyse onu tespit etmeye çalışıyorum...
Sevdasında olduğum şeyi bildiğiniz için "Barış şu dersi de yap tecellisi daha çabuk olur" demenizi her gün bekliyorum.
26 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Aleykümselam Barış... Belki daha önce yazdım sana, tam hatırlamıyorum... Ben 14 gün üç adet kahriye esmasını hocamla birlikte kâfire karşı okudum... O zamanlar henüz fazla bilgim yoktu... Hocam “gazaya çıkacağım, sen de benimle geleceksin” buyurdu... Çok yaşlıydı, ben kendisine bakmak üzere yanında gittiğimi sanıyordum... Kâfir ülkesine kadar gidecek sınır ötesinde okuyacaktık... Gittik. Pasaport olmadığından gümrük kapısında okuduk... Bana da üç esma vermişti... “Kâfirleri müstahak oldukları cezaya çarptır ya rab” diye niyet edip okuduk... Bana verdiği esmalar “el-Cebbar, el-Müntakim ve el-Sultan” esmalarıydı... 40 gün okuyacaktık... Yol paramızı ben biriktirmiştim... Yiyecek ekmeğe muhtaçtık ama bu bir savaştı... Can, mal feda idi...
14 günde dualarımız kabul olmuştu... Döndük... Hayatım zehir olmaya başladı... Hocam savunma yapmam gerektiğini bana söylememiş... Kendi derdine düşüp unutmuş... O celal bana 33 sene cehennemi yaşattı... Ölümlerden döndüm evlatlarım perişan oldu... Eşim 17 sene hastalıktan sonra 48 yaşında öldü... Altı çocukla dul kaldım... Halen ceremesini çekmeye devam ediyorum...
Sen çok kahır esması okumuşsun... Üç ayda temizlensen çok mu? Sabırlı ol... Temizlendiğini Cenâb-ı Hakk sana bir rüya ile haber verecek... Yeni cemal tespihlerle inşaAllah hızla yol alırsın...
Meraklanma...
Devam et...
Selam es selame
29 Aralık 2013
Barış
Selamünaleyküm hocam;
İstiğfar duası olarak zikirde "Estağfirullah el azim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etûbu ileyh" duasını okuyorum. Namazların sonunda da bunu okuyorum. Bu dualarda geçen esmâlarla celali esma mı okumuş oluyoruz? Namazların sonunda da çektiğimiz tespihlerde celal esma var mı?
Hocam çok basit olacak ama size bir konuda danışmak istiyorum; fıkıh kitaplarında başı açık namaz kılmanın mekruh olduğunu okudum. Başıma takke takıyorum ama özellikle cuma günleri sıkıntı çekiyorum. Camide 100 kişi var bir tek takkeli ben varım ve bana bakıp fısıldaşınca kendimi kötü hissediyorum. Doğrusu nedir hocam?
Ellerinizden öpüyorum...
29 Aralık 2013
Hacı Ali Bayram (Sevgi Yolu)
Başına takke takmak ne farz ne sünnettir... Ben hayatımda hiç takmadım... Çevrene uyum sağla... Dikkat çekmekten sakın... Sofi görüntüsü verme... Sıradan bir insan gibi davran... İbadetlerini nefsinden bile gizle... Cami dışında mümkün mertebe kendini gizle... Sağda solda dindar insan görüntüsü verme... Nefsine çok ibadet etmekten kibirlenme fırsatı verme... Ömrünce ibadet etsen bir nefesin karşılığı değildir...
Namazın sonunda okunacak tekbiri ben verdim... Dua ve zikirdeki tarife uy... “La ilahe illahu vahte hula şerike leh lehül mülkü velehül hamdü vehüve ala küllü şeyün kadir” oku...
Selam es selame
31 Aralık 2013
Barış
Es Selamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuhu hocam. Sadece hayır duanızı almak için selam yazdım.
Ellerinizden öpüyorum...
YORUMLAR
Çok faydalı bir yazışma dizisiydi.. Hocamızı bu yoğunluğunda sık sık rahatsız etmemek için sormaktan çekindiğim bazı sorularıma cevap buldum. Bazı şeylerin sağlamasını yapmış oldum. Barış kardeşimle zikir / arınma yolculuğundada çok benzer şeyler yaşıyoruz. Hocamıza muhabbetimiz iyice derinleşirken, Barış beye de bu vesileyle muhabbet duyduk. Allah bizlere ve tüm bu yolun yolcularına yardım etsin, hocamızın emeklerini taçlandırsın, bereketlendirsin inşaallah.. selam es selame
ayhan
aihansan tarafından 2/3/2014 10:52:26 AM zamanında düzenlenmiştir.