- 537 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan Ve İnsanlık Tarihi
İnsanlar da diğer canlılar gibi hayatı taşımakla, hayatı taşıyor olmanın ortak anlamını içerirler. Hayata dek anlamın insana indüklenmesı ve bu anlamı yansıtmanın dışında insan başka bir anlam içermez. Üretmeyen bir insanlık, tarihi süreçte; tanım olarak, anlam olarak ve mana ayırt ediciliği olarak; ayrıcalıklı değildir.
Adına ne derseniz deyin, ama insan değildir. Diğer türler içinde bir türdür. Sadece diğer türler içinde kimi akıl becerilerini ve soyutlama eylem sellik gücünü belirgince kullanışlarıyla öne çıkan, memeli bir primattır.
İnsanı, insan ismi insan yapmaz. İnsanın üretim yapması ve insanın girişen bir üretim gücü olmasıyla insan, insandır. İnsanın üretmesi, girişen üretim gücüne bağlı düşünceye akıl erdirmeleri insanı, insan olarak belirler. İnsan, insan olduğu için insan değildir. Kendisine özgü bir üretim şekli ortaya koyduğu için insandır.
İnsan mana değildir. Evrenin, hayatın, doğanın ya da bunlardaki işleyişin kendisi manadır. Bu işleyişteki özyineli kodlanıp programlanmanın kendisi bir anlamdır (manadır). İnsan bu genel anlamdan, özyineli bir olgular bağıntısı taşımakla, her taşıyan gibi bir anlamdır.
Bu nedenle insan, üzerine indüklenen bu parça durumla her canlıdaki gibi özel bağıntılı anlam (mana) düşüncesi geliştirmiştir. Bu demektir ki diğer canlılar da bu türden anlam düşüncesi içindedirler. Ve diğer canlılar da kendilerine özgü bir anlam düşüncesini geliştirebileceklerdir. Ya da böylesi bir geliştirmenin içndedirler.
Enerji sağlayış ve enerjiyi dönüştürmek; bencillik düzeyi içinde oluşla; hayata tutunma bağlamında, kodlanmış bağıntı programlardan oluşan, bir uzay zaman boyutlu parça bir anlamın düşüncesidir. Canlılık, belli konturları vurgularsa da canlılık; hayatın canlı oluşlara yüklediği nişlerini doldurma yaşantılaşması içindedir. Canlıların da, bu art alan anlam düşüncesine göre kendi mana düşünmelerini yamultarak, çeşitlendirmeleri çok olasıdır.
Evrensel tekillik kendi bağıntıl parçaları üzerinde akışla yaşam gibi girişendi temel olaylarıyla kodlanıp programlanmıştı. Bu temel koddan kaynaklı, benzer art alan anlam ışımalı (yansımalı) düşünce, ortaktır. Ortak çıkış kendi iç dış fark bağıntılı seçme ayılamasının özel ve genel durumlarıyla kesikli sürekli olup çeşitlilik arz ederler.
İnsanın şimdiki bu mana anlaması da bu art alan ışımasından devinişledir. Bu devinişledir ki insan üretim yapar. Ve insan üretim gücü üzerinde kendi düşünmelerini gerçekleyişlerle, yepyeni bir mana anlaması oldu. İnsan, bu mana anlamasının temeline de yine art alan ışıması olan kendi bencilliğini "empati" oluşla ortaya koymuştur.
Empati temelde seçme ayıklama olaylarına denk düşme bağıntısı içinde oluşla iç ve dış girişmeyi ayırt edebilmenin farkındalığıdır. İnsan yada diğer canlılar, kendi iç standartlarına göre dış dünya ve olayları bir kıyaslamaya vururlar. buna farkındalık diyoruz. Bu farkındalık öz yineli süreçlere dönüşerek, durum sürecinizi yansıtma işidir. Bu özün farkındalığı oluşla öz yineli empatiyle davranmak olur. Her canlı empati oluşturan süreçlerin yinelenmesini mekiksel çizişle başarısını artırır
İnsan, hayatın kendisi kadar genel bir anlamdır. Bencilliğiyle bağıntılı sistemler kurabilen oluşturmasıyla eşleşen bir anlamdır. Eğer öküz, trene sırf öküz gibi bakmıyorsa; öküzün trene bakışında dış yineli farkındalıkla trenle insanı eşleştirme yoluyla, treni görüşte insanı aklına getirecektir. Kağnıyı görüşte insanı ve köleliğini aklına çağrışacaktır.
Bu bir anlamda tıpkı sizin bala bakıp te, sizin de ayının da arıyı bal farkındalığıyla aklına getirmesi gibidir. Aynı ansımaya dek mahfillerin görgün deneyimleri ve anlama zenginliğine bağlı oluşla; tren üzerindeki yansımadan hareketle horozla tilkinin de akıllarına insanı, düşürür olacaklardır. Bu bağlamda tren farkındalığı, insanla eşletilen bir kipleysen kavramdır.
Canlılık ve özelde insanlık mana aktarımı yaparken, o manayı temsil eden varlıklara isim vermektedir. O anlatımın temsilcisi olan varlığın sureti ile o manayı birarada belirtmeyi yeğlemişlerdir. Yani insan gücü aslan şekliyle, fil şekliyle, anlatmıştır.
Mana, herkeste ortak algı olan şekiller üzerinde aktarıldı. Söz gelimi kartal gibi keskin gözlü olma düşüncesini kartal gözlü şekiller üzerinde aktarıldı. Bir aslan konturunun şekilsek ifadesi, onun aslan gibi güçlü olmasını tanımlıyordu. Bu eşleşen yansıma ve yansıtmalar resimli yazıların ve giderek bugünkü yazıların evrimi olacaktı.
Nasıl biz öküze, öküz diyor ve öküzü bu tanımlamayla eşleşen anlam ve empatik anlamla anlıyorsak; insanı da, insan denen tanımlamayla anlıyor ve anlatıyoruz. Şunu demek istiyorum görünüşü resimlerle anlatım evrensel bir dil iken; o şekle verilen adlandırma kavramsal dil ifadeleri olan şekiller, evrensel bir dil değildirler.
Nasıl bizler diğer türlere, yumuşakçalar, kabuklular, kafadan bacaklılar deyişle onları şubelere ayırıp onlara solucan şu bu diyorsak; onlar okuyup yazmasalar da, anlatmasalar da! kim bilir bu görüntümüzle onlar da bize ne diyorlardı?
Üreten insan, kendi türünün hasbelkader davranışlarını sergilemekten çıktı. Üretime muktedir olmanın sağladığı güçlerle bağıntılı davranan insan olmanın sürecini tarih sahnesine koydu. Artık üreten insan doğayı kaynak olarak kullansa da, doğayı re organize edebilen, doğayı yeniden dönüşüp yenileyebilen ve doğadaki sincapları, geyikleri vs. düşünüşle onlara yiyecek, sıhhi yardım, barınma gibi empatisel süreçleri ulaştıran farkındalıklı varlıktı.
İnsanın üretme gücü olmasa, tüm bunları; yani mana anlatımlı insanlığınını, ortaya koyamazdı. İnsan denen hayati süreci ortaya koymak, insanın elinde değildi. Ama totemi sosyo toplumsa yapısıyla insanlığını ortaya koymak; artık insanların elindeydi.
İnsanlık tarihi, karmaşık çoğul ilişkinlikler oluşuyla; ittifaklar tarihiyle anlam (mana) kazandı. Farkındalığı dışta toplumsa yapılarla özyineler oldu. Sosyal birlikti dönem diğer canlılara göre doğada diyalektikti totem kültür farkındalığını üretmiştir. İnsan empatilerini totem üzerinde grup bağıntısına ve sonrada ittifakı bağıntısı üzerine yansıtabilmiştir. Sosyal birlikler dönemi bir totem kültürün, ayrıcalığıdır. Bu ayrıcalıklı totemi kültür henüz insanlığını ortaya koyamamıştı ama insanlığına gidecek olan sürecin ilk kilometre taşı olmuştu.
Ve art alanlı başlangıçtan gelen kendisine özgü farkındalıklı süreçler biriktirişiyle orijinden uzayışla kopmanın kesikli sürekliliği oldu. İnsan temasçı girişen üretimin içinde olamaması süreciyle insan, insanlık tarihi gibi algılanmaz. Biyolojiye bağlı ontoloji sel tarihi oluşla anılır. Ama ittifakı hazırlayacak olan, ittifaka bitişik bir artalan ışımalı durum enerjisini kipleyebilendir (değişebilir niteliği olandır).
Erken döneme de insanlık tarihi denir. Erken dönem tarihinde bir grup, bir totem grup tarihi olduğu çok açıktır. Unutmayın totem dönemin gelişmesiyle; totem meslekleri oluştuğunda "insanın" değil "insanlık tarihinin" görüntüsü oluşmuştu. İnsanlık tarihine, insanla gelinmişti. Ama insan, uzun süre ne insanlığını ne de insanlık tarihini üretememişti. Sadece girişen kendilik, kendi süreçleriyle insanlığının yolunda olmuştular.
İnsan, "insanlık" olmadığı gibi, "insanlıkta" insan değildir. "İnsanlık tarihi", sentezce üreten ilişkiler mücadelesi tarihidir. İnsan, sentezce ittifakın ürünüdür. Yani birleşen totem kültürlerinin ittifak lığını ve birleşen kültüre iman edişin kutsamasıyla bu kültürünü anlatım ya da ifade edikçe, oluşturmasının görüntüsüdür.
01.01.2014
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.